GİRİŞ

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 573’üncü maddesinde limited şirket; bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulan, ortakların şirket borçlarından sorumlu olmadığı sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle yükümlü olduğu sermaye şirketi olarak tanımlanmıştır.

Şirket ortakları şirkete taahhüt ettikleri sermaye payını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülmüşse ek ödeme ile yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Taahhüt ettikleri sermaye payının tamamını şirkete ödedikleri takdirde herhangi bir sorumlulukları kalmayacaktır.

Bu kuralın bir istisnası olarak 6183 sayılı Kanun’un 35’inci maddesinde limited şirket ortaklarının şirketin kamu borçlarından sorumluluğu düzenlenmiştir. Söz konusu maddede limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan sorumlu tutulmuştur.

HUKUKİ ÇERÇEVE

I. Kamu Alacağının Tamamen veya Kısmen Tahsil Edilememesi veya Tahsil Edilemeyeceğinin Anlaşılması.

6183 Sayılı Kanun’un 35’inci maddesinin 1. Fıkrasında "Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar." hükmü gereğince kamu borcundan dolayı ortakların sorumluluğuna gidilebilmesi için borcun "şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması " koşulu aranmaktadır.

6183 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinde tahsil edilemeyen amme alacağı "Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacakları’’ olarak tanımlanmıştır.

Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi ise "Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacakları’’ olarak tanımlanmıştır.

İdare, amme borcundan dolayı asıl borçlu limited şirket hakkında hukuka uygun şekilde yapmış olduğu mal varlığı araştırması neticesinde, şirket malvarlığının amme borcunu karşılayamayacağı anlaşılması halinde şirket ortağının sorumluluğu yoluna gidebilecektir. Bu aşamada asıl borçlu şirket hakkında mal varlığının haczedilmesi ya da satış aşamasının tamamlanmasını beklemeksizin ortakların malvarlığına başvurulması mümkün hale gelmiştir.

Danıştay 7. D. E.2017/1982 K.2021/1982 sayılı kararında;

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; şirket borçlarından dolayı şirket ortaklarına başvurulabilmesi için öncelikle borcun şirket adına kesinleştirilmesi ve şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin anlaşıldığının ortaya konulması gerekmektedir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, asıl borçlu şirketten alacağın tahsiline ilişkin işlemlerin usulüne uygun yürütülmesi sonucu yapılan malvarlığı araştırması neticesinde, şirketin vergi borçlarının şirketin malvarlığından tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından, amme alacağının tahsilini teminen, şirket ortağı olan davacının ödeme emriyle takibinde hukuka aykırılık görülmemiştir."

Kararda da görüleceği üzere limited şirket hakkında mal varlığı araştırması yapıldıktan sonra şirkete ait mal varlığının şirket amme borcunu karşılamayacağı anlaşıldığı takdirde ortakların sorumluluğu yoluna gidilebilmektedir.

II. Limited Şirket Ortağının Sermaye Payı Oranında Sorumluluğu

Madde hükmünden anlaşılan bir diğer koşul da limited şirket ortaklarının şirketin amme borcundan sorumluluğunun sermaye paylarıyla sınırlı tutulmasıdır. 6183 sayılı Kanun’un önceki halinde ortakların sorumluluğu ’sermaye miktarı’’ ile sınırlı tutulmuştu. 4369 sayılı Kanun ile bu maddede değişikliğe gidilerek şirket ortaklarının sermaye hisseleri oranında sorumlu tutulması düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğu genişletilmiştir.

Şirketin ödenmeyen kamu borçlarından ortaklar kendi sermaye paylarına isabet eden oranda tüm malvarlıklarıyla sorumlu olmaktadır. Ortağın gerçek kişi olması halinde tüm malvarlığıyla "doğrudan doğruya" sorumlu olmaktadır. Ortağın tüzel kişi olması halinde ise sorumluluk tüzel kişinin mal varlığı ile sınırlı olacaktır.

III. Limited Şirket Ortağının Kusursuz Sorumluluğu

Limited şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kanunun ilgili maddesinde ortağın borçtan sorumlu tutulabilmesi için borcun şirketten tahsil edilememesi ve şirkette pay sahibi olunması dışında başka bir şart bulunmamaktadır. Bu sebeple ortağın bu borcun oluşumunda kusurlu olup olmamasının bir önemi yoktur.

SONUÇ

Sonuç olarak şirkete karşı sermaye yükümlülüğünü yerine getirmek dışında sorumluluğu bulunmayan limited şirket ortaklarının 6183 Sayılı Kanun’un 35’inci maddesiyle şirket kamu borçlarından sorumluluğu düzenlenmiş ve bu yolla amme alacaklarının tahsili güvence altına alınmaya çalışılmıştır. Bu nedenle ortakların şirketin mali yükümlülüklerini düzenli olarak takip etmesi ve hukuki süreci zamanında başlatması gerekir. Aksi takdirde ortağı olduğu limited şirketin kamu borçlarından dolayı kişisel mal varlıklarına başvurulması söz konusu olabilir.

Av. Bilge UĞRAŞKAN