“Sizlere daha iyi hizmet sunabilmemiz için sesiniz kayıt altındadır.” , “Lütfen güvenliğiniz için annenizin kızlık soyadının 3. Harfini söyleyebilir misiniz?” , “Lütfen formda ilgili alanları doldurunuz.” “Kimlik numaram da gerekli mi?” “Evet lütfen sadece kimlik numarası değil, adres bilgilerinizi de doldurmanız gerekmektedir.” “Kan grubu bilgilerinizi yazar mısınız?” 
    
Çok tanıdık geliyor değil mi! Her gün kaç kez bu işlemleri yapıyoruz. Kendi elimizle kendimizi ateşe attığımız doğrudur. Size lafım yok çünkü sistem bizi bu hale getirdi. Devir hız devri. Aman işlemlerim aksamasın da ne olursa olsun. T.C Kimlik numarası mı ben vermesem her yerden bulurlar. Burada durun. T.C Kimlik numarası siz vermedikçe aslında o kadar da kolay bulunan bir kişisel veri değildir. Altını çiziyorum, doğru duydunuz, T.C kimlik numarası kişisel veridir. 
    
Bu kavram bizi bir üst kavram olan Özel Hayatın Gizliliği hakkına götürüyor. Hep bu hakkın başının altından çıkmış Kişisel Verilerin Önemi. Ülkemiz her ne kadar Özel Hayatın Gizliliği hakkını oldukça katleden caniler ülkesi olsa da biz hak savunucuları, sizleri bu canilerden kurtarmaya çalışıyoruz. Hiçbir kimsenin hayatı didik didik edilemez, gözünün üstünde kaş var denilemez. Özel Hayatın Gizliliğine saygı tam da böyle bir şey. Yani komşuna komşu, hastaneye mi gidiyorsun, hastalığın ne ah vah vah, tüh tüh diyemezsin.
    
Ama biz herkesin her şeyini merak eden bir milletiz, dedikoduyu pek severiz ve konuştuklarımızın suç olduğunu da bilmemek konusunda bir sempatik algımız vardır. Bu algı bir an evvel aşılmalıdır desek de efendim derler ki “Dedikodusuz da gün geçmiyor ki abi!” Derler. 
    
Başbakanımız Kişisel Verilerin çalındığını açıklarken, gayet sempatik bir şekilde, evine davet ettiği üzere, bu durum tam da bu kadar sempatik değildir. Bugün evinize gelen, yarın sizi her şeyden yoksun bırakabilir. Adınızı, hesaptaki paranızı, böbreğinizi-dalağınızı hatta kalbinizi çalar, hiç acımaz evinize de misafir olmakla kalmayıp, mülkiyetini de çalar. Çalar saat gibi değil bu çalmak mecaz ile işimiz yok.
    
Efendim biliyorsunuz ki Kişisel Verilerin Korunması Kanunu da resmi gazetede yayımlanmış olup yürürlüğe girdi. Tam tamına 35 yıl yahu dile kolay! 35 yıl uğraştık biz bu kanunu çıkarmak için. Tam çıktı, verilerimizin çalındığını öğrendik. Hiç böbürlenmeyelim kanun varsa var. Çalan çalıyor.
    
Şimdi ne olacak demeyelim. Hepiniz Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nu okuyun. Kişisel veri nedir, açık rıza olmadan kullanılabilir mi, hangi durumlarda kişisel verilerimiz kaydedilebilir, rızam olmadan paylaşılabilir mi, mutlaka okuyun. Hatta altını çizerek okumak çok faydalı. Burada ayrıntıya girersem sizi boğabilirim. Oysa ben boğulmanızı değil bu kavramı severek yaşamanızı istiyorum. Kişisel Verileriniz korunmadığında nasıl bir toplum oluşur, bunun üzerine de bir felsefe yapın. Ben yaptım, doğrudan sağlıksız bir toplum oluşur derim. Fazla dağıtmadan, okuyun, tartışalım efendim.
    
Okunası günler.