İş kazasının Doktrinde ve Yargıtayca kabul edilen tanımına göre, ‘’işçinin, işverenin hâkimiyeti altında bulunduğu sırada, onun içi ifa ettiği işten veya iş dolayısıyla dış bir sebeple aniden meydana gelen bir olay sonucu uğramış olduğu kazadır.’[1] Bu bağlamda doktrince kabul gören ve mezkûr tanım dikkate alındığında, iş kazasının beklenmeyen bir olay olduğu ve birden meydana geldiği görülmektedir.

Bir kişinin kişi olabilmesi ve haksız fiil nedeni ile manevi tazminata hak kazanılabilmesi için haksız fiil tarihinde taraf ehliyetinin bulunması gerekir. Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip her gerçek kişinin yaşadığı sürece taraf ehliyeti vardır. Kişilik sağ olarak doğumla başlar ve ölümle son bulur. Medeni haklardan yararlanma ehliyeti, ceninin kişilik kazandığı yani sağ olarak doğduğu anda gerçekleşir. Ancak geriye etkili olarak ana rahmine düştüğü andan itibaren hüküm ve sonuç doğuracak şekilde o hakkı iktisap eder. Yani haksız fiil tarihinde henüz doğmamış olan çocuk, tam ve sağ olarak doğmak koşulu ile haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Anne karnındaki çocuğun sağ doğumunun gerçekleşmesi halinde; çocuğun da ölen kişinin desteğinden yoksun kaldığının kabulü gerekmektedir. Zira eğer kişi iş kazası nedeni ile hayatını kaybetmediği durumda o çocuğun bakım ve giderlerinden sorumlu olacağı hususu ortadadır. Nitekim, yüksek mahkeme kararlarında bu hususun dikkate alınmasının yerinde olduğunu düşünmekteyiz.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2016/12343 E., 2018/1508 K. sayılı ve 20/02/2018 tarihli kararında ‘’…Haksız fiil tarihindeki cenin olan davacının sağ olarak doğmak koşuluyla haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteyebileceğine” işaret edilmiştir. [2] Böylelikle, iş kazasında hayatını kaybeden işçinin olay tarihinde henüz doğmamış olan çocuğu için manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.  

Yine aynı dairenin 2019/3188 E., 2019/5362 K. ve 23/09/2019 tarihli kararında da, yine emsal bir olay ile ilgili olarak bu sefer iş kazasına uğrayan annenin karnındaki çocuk için tazminata hükmedilmesi gerektiğine işaret edilmiştir. [3] Görüleceği üzere, işçi kadının iş kazası geçirdiği sırada hamile olması durumunda kendisinin hayatını kaybetmesine rağmen çocuğun tam ve sağ olarak doğması halinde çocuğun işverenden manevi tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Anılan kararda özellikle belirtildiği üzere, yerel mahkeme kararında; sağ olarak doğan çocuğun annesinin ölümünü niteliği gereği kavrayamayacağı nedeni ile manevi tazminat hakkı olmadığına karar verilmesinin usul ve kanuna uymadığı ifade edilmiştir. Çünkü Türk Medeni Kanunu’nda da belirlendiği üzere, çocuk ana rahminde düştüğü andan itibaren hak sahibi olur ancak bu hakkını tam ve sağ doğum sonrası kullanabilir. Çocuğun tam ve sağ doğumunun gerçekleşmesi halinde ise tazminat hesabında dikkate alınmayacaktır.

Av. M. Furkan İLHAN

---------

[1] Ulusan, İlhan, Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İşçiyi Gözetme Borcu, 1990, s. 72.

[2] Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2016/12343 E., 2018/1508 K. sayılı ve 20/02/2018 tarihli kararı

[3] Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2019/3188 E., 2019/5362 K. sayılı ve 23/09/2019 tarihli kararı