MAKALE

İİK m.89/1 Kapsamındaki 'Haciz İhbarnamesi' ile İİK m.78 Kapsamındaki 'Haciz Müzekkeresi' Üzerine Bilgi Notu

Abone Ol

A.    Giriş

Kesinleşmiş ve haciz aşamasına geçilmiş bir takipte, takip alacaklısının talebi marifetiyle takip borçlusunun yedinde bulunan malları gibi takip borçlusunun üçüncü kişiler nezdindeki malları da haczedilebilir. İfade edilmelidir ki, haczedilebilir mallar ibaresinden takip borçlusunun taşınır, taşınmaz malları ve paraya çevrilebilir her türlü hakları ile üçüncü kişiler nezdinde bulunan alacaklarının anlaşılması gerekmektedir. (İİK m.85/1,89) Kuşku yoktur ki, bu haczedilebilir malların da sadece takip borçlusunun borcu kadarının haczi muteberdir. 

Takip alacaklısının talebi doğrultusunda takip borçlusunun üçüncü kişiler nezdindeki mallarının haczi mümkün olabilecek ise de umumiyetle, uygulamada bahse konu bu talebin dayanağını hangi durumlarda İİK m.89/1’Haciz İhbarnamesi’ kurumunun hangi durumlarda İİK m.78 ‘Haciz Müzekkeresi’ kurumunun oluşturması gerektiği noktasında aydınlatılmaya muhtaç bir takım hususlar mevcuttur. Gerçekten de, birbirinden çok farklı hüviyetlere sahip olan bu iki icra hukuku kurumunun arasındaki farklar ve tabii olarak birbirinden farklı vakıalarda bu farklar neticesinde meydana gelebilecek çeşitli sonuçların layığı ile tahlil edilmesi ve buna göre hareket edilmesi gerekirken uygulamada ekseriya bu iki kurumun karıştırıldığı ve birbirlerinin yerine kullanıldığı görülmektedir. İşte bu yazımızda önce her iki kurumu icmali olarak izah ederek akabinde farklarını ve hizmet ettikleri hukuki maksadı ifade etmeye gayret edeceğiz.

B.     İİK m.89/1 Kapsamındaki Haciz İhbarnamesi

Yazımın A. Giriş başlıklı kısmında kesinleşmiş ve haciz aşamasına geçilmiş bir takipte, takip alacaklısının talebi ile takip borçlusunun üçüncü kişiler nezdindeki alacaklarının borcu kadarının da haczedilebileceğini ifade etmiştik. Bu noktada, ‘takip borçlusunun üçüncü kişiler nezdindeki alacakları’ ibaresinden ne anlaşılması gerektiği tartışmaya lüzum bırakılmaksızın ortaya konulmalıdır. O halde,

- Takip borçlusunun üçüncü kişide bulunan nakit alacağı, ‘nakit’ niteliğinden ötürü taşınır hükmündedir. İşte bundandır ki, bu alacak bakımından taşınır haczine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmekte olup bahse konu nakit alacağın haczi taşınır haczi kapsamında fiilen haciz ile mümkün olabilir. Sonuç olarak takip borçlusunun üçüncü kişide bulunan nakit alacağı İİK m.89/1 kapsamındaki ‘Haciz İhbarnamesi’ ile haczedilemez olduğundan bu madde kapsamındaki ‘takip borçlusunun üçüncü kişiler nezdindeki alacakları’ ibaresi içerisinde değerlendirilemeyecektir.

- Takip borçlusunun üçüncü kişideki alacağı hamile yazılı veya ciro edilebilir bir senede dayanıyor ise bu alacakta taşınır mal hükmünde olduğundan haczi taşınır haczi kapsamında fiilen haciz ile mümkün olabilir. Sonuç olarak takip borçlusunun üçüncü kişideki hamile yazılı veya ciro edilebilir senede dayanan alacağı da İİK m.89/1 kapsamındaki ‘Haciz İhbarnamesi’ ile haczedilemez olduğundan bu madde kapsamındaki ‘takip borçlusunun üçüncü kişiler nezdindeki alacakları’ ibaresi içerisinde değerlendirilemeyecektir.

Gerçekten de, ‘Alacaklar ve üçüncü şahıs elinde haczedilen mallar hakkında’ kenar başlıklı İİK m.89, mahcuz (hacizli) alacağı tespit ve muhafaza tedbirleri kapsamında düzenlenmiş maddelerden biridir. Bu maddede, ‘hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senede müstenit bulunmayan alacak…haczedilirse’ denilmektedir. Yani, bu maddede sözü edilen alacağın, bir kıymetli evraka bağlı olmayan alacak olduğu ifade edilmektedir.

- Doktrindeki bazı yazarlara göre takip borçlusunun üçüncü kişideki alacakları eğer maaş veya ücret alacağı mahiyetinde ise bu nev’iden alacakların haczi İİK m.355-356 kapsamında bilahare düzenlendiğinden, mezkur alacakların haczi şümulunda İİK m.89 ‘Haciz İhbarnamesi’ hükümleri uygulanmaz. Dolayısı ile takip borçlusunun üçüncü kişideki maaş ve ücret niteliğindeki alacakları İİK m.89/1 kapsamındaki ‘takip borçlusunun üçüncü kişiler nezdindeki alacakları’ ibaresi içerisinde değerlendirilemeyecektir. [1] Ne var ki istikrar kazanmış Yargıtay içtihatları bu istikamette olmayıp ‘ (…) İşçiler ve memurların işveren nezdinde işleyecek ücret alacakları, müstakbel alacaklara örnek olarak gösterilebilir... Kanun, ücret hacizlerinde, bu anlamdaki müstakbel alacakların haczedilebileceğini açıkça kabul etmektedir (İİK. 83,355,356.)” ve “...borçlunun çalıştığı kurumdan ileride emekli olması halinde alacağı emekli ikramiyesine haciz konulabilir. Öte yandan, yasalarda işçi emekli ikramiyesinin haczedilemeyeceğine ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır.[2] (…)’ maaş ve ücret alacaklarının bir hukuki ilişkiye dayayalı olarak doğacak müstakbel alacaklar mahiyetinde olduğu dolayısı ile İİK m.89/1 kapsamındaki alacaklardan sayılması gerektiği bu sebeple de haczinin İİK m.89/1 ‘Haciz İhbarnamesi’ ile mümkün olduğu ifade edilmektedir. Kanaatimizce de, takip borçlusu ile üçüncü kişi arasında vaki hizmet ilişkisine dayalı ileride doğacak (müstakbel) maaş yahut ücret alacaklarının İİK m.89/1 kapsamında haczedilmesi mümkün ve münasiptir.

Bu hususlar doğrultusunda, İİK m.89/1 kapsamındaki ‘takip borçlusunun üçüncü kişiler nezdindeki alacakları’ ibaresinden takip borçlusunun üçüncü kişide bulunan nakit alacakları ve hamile yazılı veya ciro edilebilir bir senede dayanan alacakları (senede mündemiç alacakları) haricindeki diğer mevcut (doğmuş) ve takip borçlusu ile üçüncü kişi arasında vaki bir hukuki ilişkiye dayanan ileride doğacak (müstakbel) alacakları anlaşılmalıdır. Gelinen noktada, İİK m.89/1 ‘Haciz İhbarnamesi’ ile haczedilebilecek mevcut (doğmuş) alacakların hangi alacaklar olabileceği noktasında tartışmaya lüzum bırakacak bir husus kalmamış ise de ileride doğacak (müstakbel) alacak kavramından ne anlaşılması gerektiğinin kısaca izahını gerekli görmekteyiz.

İki kişi arasında mevcut olan bir hukuki ilişkiye dayanan, henüz doğmamış olmakla birlikte ileride doğması muhtemel bulunan alacaklara ‘müstakbel alacak’ denir. Müstakbel (doğacak)bir alacaktan bahsedebilmek için, bir hukuki ilişkinin mevcut olması, bu hukuki ilişkiden doğacak alacağın cinsinin ve borçlusunun belli olması yeterlidir. Buna karşılık takip borçlusu ile üçüncü kişi arasında (birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği anda) mevcut olan bir hukuki ilişkiye dayanmayan, sırf ümit ve ihtimale dayalı alacakları müstakbel alacak olarak nitelemek mümkün değildir.[3] Müstakbel (doğacak) alacaklar için haciz ihbarnamesi gönderilebilmesi üçüncü kişi ile takip borçlusu arasında süregelen bir hukuki ilişkinin varlığı ve bu ilişki nedeniyle takip borçlusuna ödenecek ve devamlılık gösteren bir alacağın bulunması gereklidir. Misal vermek gerekirse takip borçlusu ile üçüncü kişi arasındaki hizmet sözleşmesi dolayısı ile takip borçlusunun doğacak maaşları, takip borçlusu ile üçüncü kişi arasındaki kira sözleşmesi dolayısı ile takip borçlusu lehine doğacak kira bedelleri doğacak (müstakbel) alacak niteliğindedir.

- Birinci, İkinci ve Üçüncü Haciz İhbarnameleri

Takibin kesinleşmesi üzerine ve alacaklının talebi ile icra dairesi, takip borçlusunun üçüncü kişideki alacağının haczine karar vererek, haciz tutanağı düzenler ve bu haczi üçüncü kişiye bir haciz ihbarnamesi göndermek suretiyle bildirir. Bu ihbarnameye birinci haciz ihbarnamesi denir. Bu haciz ihbarnamesi ile, üçüncü kişiye, bundan böyle haczedildiği bildirilen miktarı (borcunu) yalnız icra dairesine ödemesi gerektiği, borçluya yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı, aksi halde borcu icra dairesine tekrar ödemek zorunda kalacağı ihtar edilir. Bundan başka, üçüncü kişiye, takip borçlusunun kendisinden alacağı bulunmadığı veya takip borçlusuna daha önce ödediği veya borcun emrettiği kişiye ödendiği gibi bir iddiası varsa, ihbarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine (haciz ihbarnamesine) itiraz edebileceği (cevap verebileceği); aksi durumda, borcun zimmetinde sayılacağı ve bu miktarı icra dairesine ödemek zorunda kalacağı uyarısı yapılır. İhbarnamenin gönderildiği üçüncü kişinin birinci haciz ihbarnamesine karşı tutumundan hareketle ikinci, üçüncü ihbarnamelerin gönderilip gönderilmeyeceği ve nasıl bir yol izleneceği belirlenerek ilerlenebilir. Üzerine tartıştığımız probleme daha net odaklanabilmek maksadı ile bu hususlara dair daha fazla açıklamanın gereksiz olacağı kanaatindeyiz.

C.    İİK m.78 Kapsamındaki Haciz Müzekkeresi

Kesinleşmiş ve haciz aşamasına geçilmiş bir takipte, takip borçlusunun yedinde bulunan malları gibi takip borçlusunun üçüncü kişiler nezdindeki doğmuş ve doğacak alacakları da, alacaklının talebi marifetiyle İİK m.78 kapsamındaki ‘Haciz Müzekkeresi’ vasıtası ile haczedilebilir. Her ne kadar ileride daha detaylıca izah edilecekse de hazır yeri gelmiş iken üzerine tartışılan ‘Haciz İhbarnamesi’ ve ‘Haciz Müzekkeresi’ kurumlarını birbirinden ayıran en temel noktanın da Haciz İhbarnamesi’nin mevcut (doğmuş) ve müstakbel (doğacak) alacaklar bakımından uygulama alanı bulurken Haciz Müzekkeresi’nin mevcut (doğmuş) ve henüz doğmamış doğması muhtemel alacaklar bakımından da uygulama alanı bulmasıdır. Bu noktada hangi alacakların Haciz Müzekkeresi ile haczedilebileceğinin net şekilde ortaya konması gerekmektedir.

Yazımızın ‘B.’ faslında da ifade edildiği üzere takip borçlusunun 3. Kişideki nakit alacaklarının ve senede mündemiç alacaklarının haczi taşınır haczi kurallarına göre yapılması gerektiğinden bu mahiyetteki alacakların üzerine İİK m.78 ‘Haciz Müzekkeresi’ marifetiyle haciz konulması mümkün olamayacaktır. Bu noktada mevcut (doğmuş) alacaklardan kastın bu ifade edilen minvaldeki alacaklar haricinde mevcut (doğmuş) diğer tüm alacaklar olduğu noktasında şüphe yoktur ancak henüz doğmamış doğması muhtemel alacaklar kavramından ne anlaşılması gerektiği izaha muhtaç haldedir. Gerçekten de, Haciz İhbarnamesine konu edilecek alacaklardan müstakbel (doğacak) alacaklar ile Haciz Müzekkeresine konu edilecek henüz doğmamış doğması muhtemel alacaklar arasındaki fark çoğu zaman tabiri caizse gri bir haldedir. Diğer bir deyişle lafzi olarak birbirine çok yakın bu iki kavramın birbirinden ayırt edilmesi pek kolay değildir. Yazımızın ‘D.’ Başlığında bu husus detaylıca izah edilecektir.

D.    İİK m.89/1 Kapsamındaki Haciz İhbarnamesi ile İİK m.78 Kapsamındaki Haciz Müzekkeresinin Farkı ve Sonuçları

- Müstakbel (Doğacak) Alacaklar ve Muhtemel Alacaklar Yönünden

Kanaatimizce Haciz İhbarnamesine konu edilecek müstakbel (doğacak) alacaklar ibaresinin içine dahil edilebilecek alacakların, takip borçlusu ile üçüncü kişi arasında vaki bir sözleşmeden kaynaklanan ve bu sözleşme dayanağı ile ileride doğması muhtemel olasılıktan daha ötede müstakbeliyet arz eden misal kira bedeli, maaş, hak ediş ve diğer sözleşmeden kaynaklanan alacaklar olduğu ifade edilmelidir. Haciz Müzekkeresine konu edilebilecek henüz doğmamış doğması muhtemel alacaklar ibaresinin içine dahil edilebilecek alacakların ise takip borçlusu ile üçüncü kişi arasında vaki bir sözleşmeden kaynaklanmaksızın ve ileride doğması olasılığın daha az olduğu diğer alacaklar olduğu söylenmelidir.

Ez cümle, İİK m.89/1 kapsamındaki Haciz İhbarnamesi marifeti ile takip borçlusunun üçüncü kişideki doğmuş (mevcut) ve ileride doğması muhtemellikten daha yüksek olasılığa sahip vaki sözleşme dayanağı ile müstakbeliyete sahip alacakları üzerinde haciz mümkün iken İİK m.78 kapsamındaki Haciz Müzekkeresi marifeti ile takip borçlusunun doğmuş (mevcut) ve ileride doğma olasılığının daha az olduğu ve herhangi bir sözleşmeye dayanmayan doğması müstakbeliyete göre daha az olasılığa sahip muhtemel alacaklar üzerinde haciz yapılabilmesi mümkündür. Ancak aksi şekilde diğer bir deyişle doğması muhtemel olan bir alacağın İİK m. 89/1 kapsamında Haciz İhbarnamesi ile haczinin talep edilmesi ya da müstakbel bir alacağın İİK m.78 kapsamında Haciz Müzekkeresi ile haczinin talep edilmesini engelleyen herhangi bir hukuki düzenlemede yoktur. Öyle ki, bu tercih takip borçlusunun üçüncü kişideki doğması muhtemel ya da doğacak müstakbel alacakların akıbeti  ve üçüncü kişinin sorumluluğu bakımından meydana getirdiği sonuçlar itibariyle önemini göstermektedir.

- Takip Alacaklısına Sağladıkları Hukuki Koruma ve Üçüncü Kişinin Sorumluluğu Yönünden

Belirtilmelidir ki eğer takip borçlusunun üçüncü kişideki alacağı takip borçlusunun borcuna yetiyor ise haczin Haciz Müzekkeresi ya da Haciz İhbarnamesi marifeti ile yapılması arasında pratikte hiçbir fark yoktur. Ne var ki, eğer takip borçlusunun üçüncü kişideki alacağı takip borçlusunun borcuna yetmiyor ise, üçüncü kişinin doğru bilgi verdiği noktasında şüpheler var ise, üçüncü kişideki alacak halihazırda mevcut (doğmuş) bir alacak değil de doğması müstakbel ya da muhtemel bir alacak ise haczin bahse konu kurumlardan hangisi marifetiyle gerçekleştirildiği önem taşır.

Takip Borçlusunun Üçüncü Kişideki Alacağı Borcuna Yetmiyor ve Üçüncü Kişiden İleride Doğması Muhtemel Bir Alacağının Olması Halinde

Bu durumda takip borçlusunun üçüncü kişideki alacağı borcuna yeterli gelmiyor ise ve üçüncü kişiden ileride doğması muhtemel bir alacağı var ise İİK m.78 kapsamında Haciz Müzekkeresi ile takip borçlusunun üçüncü kişi nezdindeki doğmuş ve doğması muhtemel tüm alacaklarına haciz konulması talep edilebilir. Bu şekilde, bahse konu Haciz Müzekkeresi ile takip borçlusunun üçüncü kişi nezdindeki doğması muhtemel alacaklarının da haczi mümkün olacak başkaca bir müzekkereye gerek kalmaksızın borcu aşmamak kaydı ile muhtemel alacakta haczedilmiş olacaktır. Ancak bu durumda eş deyişle takip borçlusunun üçüncü kişide ileride doğması muhtemel alacağının haczi İİK m.89/1 kapsamında ‘Haciz İhbarnamesi’ marifetiyle gerçekleşeydi üçüncü kişinin sorumluluğu yalnızca işbu ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihteki fiili durum ile yani takip borçlusunun üçüncü kişide doğmuş ve doğacak müstakbel alacakları ile sınırlı olacağından ileride doğması muhtemel alacakların haczedilmesi mümkün olamayacak ve bu alacakların takip borçlusu tarafından tabiri caizse kaçırılabilmesi mümkün hale gelebilecektir.

Takip Borçlusunun Üçüncü Kişideki Alacağı Borcuna Yetmiyor ve Üçüncü Kişiden İleride Doğacak Müstakbel Bir Alacağının Olması Halinde

Bu durumda takip borçlusunun üçüncü kişideki alacağı borcuna yeterli gelmiyor ise ve üçüncü kişiden ileride doğacak müstakbel bir alacağı var ise İİK m.89/1 kapsamında ‘Haciz İhbarnamesi’ ile takip borçlusunun üçüncü kişi nezdindeki doğmuş ve doğacak müstakbel tüm alacaklarına haciz konulması talep edilebilir. Her ne kadar bir an için takip borçlusunun üçüncü kişideki doğmuş, doğması muhtemel ya da doğacak müstakbel alacaklarının tamamının İİK m.78 kapsamındaki ‘Haciz Müzekkeresi’ marifetiyle haczinin talep edilmesi daha kapsayıcı ve işlevsel olarak değerlendirilebilecekse de gerek itiraz olmaması halinde İİK m.89/1 kapsamındaki ‘Haciz İhbarnamesinin’ üçüncü kişiye yüklediği sorumluluk gerekse de üçüncü kişi tarafından gerçeğe aykırı bir beyanın hasıl olması halinde İİK m.89 kapsamında alacaklı lehine düzenlenmiş cezalandırma ve tazminat talebi hakkı nazara alındığında bu genel değerlendirmenin münasip olmadığı görülecektir.

Üçüncü Kişiye Gönderilen Haciz İhbarnamesine İtiraz Edilmemesi Halinde

Takip alacaklısının talebi ile üçüncü kişiye gönderilen birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine üçüncü kişi tarafından yedi gün içinde itiraz edilmez ise ihbarnamede belirtilen borç miktarı üçüncü kişinin zimmetinde sayılır akabinde gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesine karşı da on beş gün içerisinde menfi tespit davası ikame edilmez ise haciz ihbarnamesinde belirtilen borç miktarı üçüncü kişinin zimmetinde sayılması kesinleşir ve üçüncü kişi bu miktarı icra dairesine ödemek mecburiyetinde kalır. Ancak haciz müzekkeresi tabiatı gereği bu sonuçları doğurmayacağından takip alacaklısının talebi ile üçüncü kişiye gönderilen haciz müzekkeresine karşı üçüncü kişide tarafından yedi gün içinde cevap verilmemesi ya da itiraz edilmemesi durumunda müzekkerede belirtilen borç miktarı üçüncü kişinin zimmetinde sayılmaz ancak bahse konu bu borç miktarından üçüncü kişi sorumlu olur. Bu iki durum arasındaki fark ise haciz ihbarnamesi ile borç zimmetinde sayılan üçüncü kişi tarafınca ödenen paranın iadesine ilişkin başvurabileceği hukuki yol istirdat davası iken haciz müzekkeresi ile borçtan sorumlu kılınan üçüncü kişinin başvurabileceği hukuki yol menfi tespit davasıdır.

Av. Oktay ALTUNTAŞ

---------------

[1] (Arslan, 2016)

[2] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, T. 15.09.2015, E:2015/10053 K:2015/21168

[3] (Kuru, s.491,492)