Dedikodu, itibar suikastı, algı operasyonu ve iftira farklı kavramlardır. İftira suçunu bunlardan ayıran en önemli nokta, hukuka aykırı bir fiil bir başkasına isnat ederek yetkili makamlarca soruşturma ve kovuşturma açılmasının sağlanmasıdır. Diğerleri belki hakaret kapsamında değerlendirilebilir fakat iftira bu haksız suçlamanın masum olduğunu bildiği kişiye karşı bilerek, istenilerek yapılması olarak değerlendirilebilir. Bir kişinin namusu hakkında dedikodu çıkarmak, bir şirketin ürünleri kötülemek veya kamuoyunun tepkisini alabilmek için olmayan bir şeyi sosyal medya aracılığıyla varmış gibi lanse etmek iftira suçu kapsamında değerlendirilmez.
Masum olmasına rağmen hukuka aykırı bir eylemle isnat edilen veya gerçekte suç işlememesine rağmen suç işlemiş izlenimi yaratıp, gerçek olmayan bir olay hakkında kişi hakkında cezai soruşturulma başlatılmasını sağlayan ‘’Çamur At İzi Kalsın’’ mantığıyla hakaret edenler veya Takıntılı ve bu işi meslek haline getirmiş insanların ilişki yaşadıkları insanları tehdit usulü veya şantajla haraca bağladığını, el alem ne der korkusundan veya ceza alacağı, korkusuyla deşifre olmamak adına isteklerine boyun eğen binlercen kişi duymuşsunuzdur ya da terkedilen sevgili, aldatılan eş, ayrılığı gururuna yediremeyende karşı tarafın canını acıtmak için intikam duygusuyla hakaret ederek, diğer tarafı yapmadığı bir şeyler suçlayıp, kişiler hakkında soruşturma açılmasını sağlayanlar.. Bunların örnekleri çok fazladır. Aile bireyleri içerisinde birbirine husumet besleyen kişilerin birbirinden intikam alma güdüsüyle , eşine karşı olan nefret duygusundan çocuğuna cinsel istismarda bulundu diye baba hakkında suç duyurusunda bulunan, yaptığı bir hizmetten memnun kalmadığı için doktoru, avukatı, öğretmeni şikayet eden, kiracısı evden çıkmadığı için FETÖ’cü diye ihbar eden, işçisini işten çıkarmak için hırsızlıkla suçlayan bir çok kötü niyetli kişilerin varlığından basın sayesinde hepimiz haberdar oluyoruz.
Şikayet hakkı anayasal haktır, herkes bu hakkını kullanmakta özgürdür fakat maddi olgularla ispatlanamayan, yeterli delili olmayan ve sadece beyanı esas alan bir veri karşısında sırf şikayetçi olundu diye kişi hakkında tutuklama kararı verilemez. Ceza hukukumuz delillerle yürür ve savcılığın yaptığı araştırma neticesinde kamera kaydı, tanık dinlenilmesi, somut deliller önceliklidir. Detaylı soruşturma yapıldıktan sonra karşı tarafı zarara uğratmak adına yapılmış olduğu anlaşılan bu şikâyet neticesinde takipsizlik veya beraat alan kişilerin de hukuksal anlamda hakları da kanunen güvence altına alınmış ve iftiraya uğrayan mağdurun de iftira atana karşı hem cezai anlamda hem de tazminat anlamında hukuk mücadelesi başlıyor ve bu sefer de Mağdur sıfatı yer değiştiriyor.
Tabi şunu da vurgulamak gerekiyor, her beraat veya takipsizlik alanın iftiraya uğradığını söylemek ne kadar yanlışsa, Maddi vakıa olmadan, yeterli delile ulaşılamadan yapılan bir yargılama sonucunda kişinin masum olduğunun ortaya çıkması neticesinde kişiye karşı iftira atıldığına dair bir kanıt varsayılabilir, her somut olay mahkeme tarafından kendi içinde değerlendirilir ve sonuca varılır.
Cezai anlamda; TCK 267.Maddesi gereğince hukuka aykırı bir fiili isnat eden kişi hakkında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ve eğer delillerini de uydurduğu anlaşılır veya iftira atılan kişi tutuklu yargılanmış ve ceza almış ise bu durumda iftira atanın cezasının artırılması yoluna gidilir. Hukuki olarak da iftiraya uğrayan mağdur suçun failine karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Maddi tazminat davası ile iftira sebebiyle uğradığı ekonomik zararları isteyebilir, manevi tazminat davası ile yaşadığı elem, üzüntü kederin yol açtığı zararların giderilmesini talep edebilir.
Haksız yere iftiraya uğradığınızda, psikolojik olarak yaşadığınız bunalımdan sonraki rahatlama ve cezai anlamdaki o yıpratıcı süreçteki aklanma duygusu ve masum olduğunuzun kanıtlanması, adalete olan inancınızın varlığını bir kez daha hatırlatır. Yapmadığınız bir suçla karşı karşıya gelmek ve bunu omuzlarız da taşımak duygusal olarak ağır bir yüktür. Hukukun işlediği bir yerde, dayanak olmadan, delil olmadan gerekli tahkikat yapılmadan kimse suçlu değildir. Masumiyetiniz kanıtlandıktan sonra ve isnat edilen suç ile ilgili takipsizlik veya beraat kararı aldığınızda iftira suçuna bağlamında kişi hakkında soruşturma başlatabilir ayrıca tazminat davası açabilirsiniz. Allah herkesi kuru iftiradan saklasın.
Av. Ebru ULUIŞIK