Mal beyanında bulunmak, aleyhine icra takibi başlatılan borçlunun, borcunu karşılamaya yeter miktarda mal varlığını, geçim kaynaklarını ve üçüncü kişilerden olan hak ve alacaklarını icra müdürlüğüne bildirmesi anlamına gelir.

Borçlu, yalnızca icra takibine konu edilen borcu karşılayacak miktarda mal, hak ve alacağını icra müdürlüğüne bildirmekle yükümlüdür. Bunun dışında, borçlunun tüm mal hak ve alacaklarını icra müdürlüğüne yapacağı mal beyanına konu etmesi gerekmemektedir. Ayrıca, borçlunun mal beyanı bildirimine konu edeceği malları yalnızca haczi kabil mallarıyla sınırlı değildir. Borçlu, borca yeter miktarda haczedilebilen ve haczedilemeyen malların tamamını bildirmekle yükümlüdür (neticede malın haczedilebilirliğini takdir yetkisi borçluda değil icra müdürlüğündedir) . Borçlu, mal beyanını yazılı veya sözlü olarak yapabilirse de, mal beyanının yazılı olarak yapılması (sözlü beyanın tutanağa geçirilmesi sırasında yaşanabilecek herhangi bir işlem hatasını önlemek amacıyla) en sağlıklı yoldur.

Borçlunun, borcu karşılayacak hiçbir malvarlığı ve alacağı olmasa bile, geçimini nasıl sağladığını (olağan yaşamını idame ettirirken asgari ihtiyaçlarını nasıl karşıladığı) mal beyanında açıklaması gerekmektedir.

İcra ve İflas Kanunu’nun “Beyanın Muhteviyatı” başlıklı 74. maddesinde; “Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir.” hükmüyle mal beyanı bildiriminin tanımlaması yapılmış ve içeriği gösterilmiştir.

MAL BEYANINDA BULUNMA SÜRESİ VE YAPTIRIM OLARAK TAYZİK HAPSİ:

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatılmasını müteakip, icra müdürlüğü tarafından borçluya bir ödeme emri gönderilir. Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde ödeme emrini tebellüğ eden borçlu; tebellüğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde borcu ödeyebilir, borcun veya takibe konu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını düşünüyorsa borca ve/veya imzaya itiraz edebilir ya da icra müdürlüğüne mal beyanında bulunabilir. Bu 7 günlük süre içerisinde herhangi bir itirazda bulunmayan ve borcu ödemeyen takip borçlusunun mal beyanında bulunması gerekmektedir. (Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, borçluya, mal beyanında bulunmak için, ödeme emrinin tebellüğü itibariyle 10 gün süre tanınmıştır.)

Borcu ödemeyen ve ödeme emrine itirazda bulunmayan borçlunun, 7 günlük süre içerisinde mal beyanında bulunmaması veya gerçeğe aykırı mal beyanında bulunması halinde uygulanacak yaptırım, ödeme emri ile kendisine bildirilir. “...borçluya, tebellüğ ettiği ödeme emrine süresinde itiraz etmemesi veya itirazının reddine karar verilmesi durumunda “borcunu ödemesi” ya da kanunda tanınan süre içinde “mal beyanında bulunması” şeklinde iki seçenek sunulmuştur.” (İcra ve İflas Kanunu’nda Mal Beyanında Bulunma Yükümlülüğünün İhlali Halinde Öngörülen Tayzik Hapsi ve Disiplin Hapsinin Mükerrer Cezalandırılma Yasağı Bakımından Değerlendirilmesi, Doç. Dr. Mustafa Serdar ÖZBEK s. 2450) İcra İflas Kanunu’nun “Ödeme Emri ve Muhtevası” başlıklı 60. maddesinde “Senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde yukarda yazılı yedi günlük süre içinde 74 üncü maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı; mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı..” ve İcra İflas Kanunu’nun “Hapis ile Tayzik” başlıklı 76. maddesinde “Mal beyanında bulunmayan borçlu, alacaklının talebi üzerine beyanda bulununcaya kadar icra mahkemesi hakimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunur. Ancak bu hapis üç ayı geçemez.”  hükümleriyle mal beyanında bulunmamanın veya gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmanın yaptırımı olarak tayzik hapsi belirlenmiştir. Bu hapis, tayzik hapsi niteliğindedir ve borçluyu mal beyanında bulunmaya zorlamak maksadı taşır. “Mal beyanında bulunmayan borçluya karşı 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu m. 76’da öngörülen yaptırım, süresinde borcunu ödemediği ve itiraz etmediği hâlde mal beyanında bulunmayan borçluyu mal beyanında bulunmaya zorlamak suretiyle haczi kabil mal, hak ve alacaklarını öğrenmeye ve bu sayede yapılacak hacizle alacaklının alacağını tahsil etmeye matuf olup, madde başlığında da ifâde edildiği üzere niteliği itibariyle bir tazyik (zorlama) hapsidir ve borçlunun, mal beyanında bulununcaya kadar icra mahkemesince hapisle tazyik edilmesini (zorlanmasını) emretmektedir.” (İcra ve İflas Kanunu’nda Mal Beyanında Bulunma Yükümlülüğünün İhlali Halinde Öngörülen Tayzik Hapsi ve Disiplin Hapsinin Mükerrer Cezalandırılma Yasağı Bakımından Değerlendirilmesi, Doç. Dr. Mustafa Serdar ÖZBEK s. 2450)

Bir defaya mahsus olarak ve 3 ayı geçmemek üzerine tayzik hapsine ilişkin karar İcra Mahkemesi tarafından verilir ve  T.C Başsavcılığı tarafından uygulanır ve “...bu tazyik hapsi, borca karşılık verilen bir hürriyeti bağlayıcı ceza olmayıp, borcun nakden ödenmesini sağlamak için borçluyu mal beyanında (bildiriminde) bulunmaya zorlayan (tazyik eden) bir yaptırım olup, doktrinde geçici bir tedbir olarak da nitelendirilmektedir.”  (İcra ve İflas Kanunu’nda Mal Beyanında Bulunma Yükümlülüğünün İhlali Halinde Öngörülen Tayzik Hapsi ve Disiplin Hapsinin Mükerrer Cezalandırılma Yasağı Bakımından Değerlendirilmesi, Doç. Dr. Mustafa Serdar ÖZBEK s. 2452)

Tayzik hapsinin, borçluyu esasen mal beyanında bulunmaya zorlamak maksadına hizmet eden niteliği, T.C Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 2007/438 E., 2007/419 K. sayılı kararında (öğretiye de işaret edilerek) ; “Konu öğretide ele alınmış ve disiplin hapsinin niteliği şu şekilde açıklanmıştır. Kişinin yükümlülüğe aykırı davranmamak konusunda mecburiyeti bulunmamaktadır. Ancak, kişi bazı durumlarda bir yükümlülüğe uygun davranmaya belli ölçüde icbar edilebilmektedir. Başka bir deyişle kişi, bazı durumlarda yükümlülüklerinin gereğini yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebilmekte ve bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilmektedir. Bu hürriyetten yoksun bırakma olgusu, bir disiplin hapsi niteliği taşımaktadır. Ancak, yükümlülüğün yerine getirilmesi halinde, bu yaptırımın uygulanmasına derhal son verilmektedir. Bu bakımdan söz konusu disiplin hapsine ilişkin olarak kanunda sadece azami bir süre belirlenmektedir. Kişi kendisine terettüp eden yükümlülüğün gereğini yerine getirmeye zorlamak amacıyla ancak belli bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilecektir. Bu sürenin dolması halinde; kişi, yükümlülüğünün gereğini yerine getirmemiş olsa bile hürriyetinden yoksun bırakılmasına ilişkin yaptırım uygulanmasına son verilerek serbest bırakılacaktır. Bu nedenle söz konusu disiplin hapsine, kanunda tazyik hapsi denilmiştir. (Doç.Dr.İzzet Özgenç, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3.Bası,Sh.623)” şeklinde ifade edilmiştir.

İTİRAZIN İPTALİ VE İTİRAZIN KALDIRILMASI KARARINDAN SONRA MAL BEYANINDA BULUNMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ:

Belirtmek gerekir ki; icra takibine itiraz eden borçlunun itirazını hükümden düşürmek amacıyla alacaklı tarafça itirazın iptali veya itirazın kaldırılması yoluna gidilmiş ise, yargılama neticelenene kadar borçlunun mal beyanında bulunma yükümlülüğü yoktur. Bahse konu yargılamalar neticesinde itirazın iptaline veya itirazın kaldırılmasına karar verilmesi halinde, borçlunun mal beyanında bulunma yükümlülüğü yeniden gündeme gelecektir. Bu mecburiyet, İcra ve İflas Kanunu’nun “Beyan Mecburiyeti Müddeti, Başlangıcı” başlıklı 75. maddesinde; “İtirazının iptaline veya kat’i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur. İptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar.” hükmüyle düzenlenmiştir.  Şöyle ki; itirazın iptaline veya itirazın kaldırılmasına yönelik verilen kararın tefhim veya tebliğinden itibaren borçlunun, 3 gün içerisinde mal beyanında bulunması zorunludur.  İtirazın iptali veya itirazın kaldırılması kararı, borçlunun gıyabında değil de yüzüne karşı okunarak verilmiş ise -yani karar borçluya tefhim edilmiş ise-  3 günlük süre tefhim tarihinden; ilgili karar borçlunun yokluğunda halinde verilmiş ise 3 günlük süre, kararın borçluya tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bu süre, yargılama neticesinde verilen kararın kesinleştiği tarihten değil, kararın verildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağından; itirazın kaldırılması kararına karşı kanun yoluna başvurmak, borçlunun mal beyanında bulunma zorunluluğunu bertaraf etmeyecektir.  Mal beyanında bulunmama ve gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmaya yönelik yaptırımlar, bu halde de geçerliliğini korur.