Hayal üzerine çok şey söylenmiştir. Örneğin “İnsan hayal ettiği müdddetçe yaşar” denir. Hayal edilen, düşünülen, tasarlanan şeylerin insan yaşamına, geleceğe, şekil ve yön verdiği söylenir. Daha deniz altı yaşamının dahi bilinmediği bir dönemde “Natilus” isminde bir denizaltının hayal edilmesinin, uzayın tam olarak bilinmediği dönemlerde uzay gemilerine, zaman makinalarına yönelik romanların yazılmasının, bu tasarımların gerçekleşmesinde rolünün olduğu düşünülür.
Bir hukukçu olmam itibariyle benim hayallerim daha çok hukuka, adalete, yaşama yöneliktir.
BİR CİNAYET OLAYI
Bir odada veya kapalı bir alanda olduğumuzu düşünelim. Etrafda hiç kimse ve hiçbir ses yok. Ama ses veya görüntü dalgalarını alan bir aygıt yani bir radyo veya televizyon olması halinde, çok sayıda ses ve görüntüyü alabiliriz. Yeryüzünün en uzak köşelerinden yapılan yayınları dinler, en olmayacak görüntüleri, sanki yanı başımızda gibi renkli, canlı, üç boyutlu olarak izleyebiliriz.
Demek ki, sayılamayacak kadar çok sayıda görüntü ve belki de sonsuz derece çeşitli ses dalgaları her an, her yerde dolaşıp duruyor. Hiçbir yere kayıp olmuyor. Önemli olan, bunları saptayıp, kayıt altına alabilecek bir aletin bulunmasında.
O halde ve belki de; daha gelişmiş bir aygıt bulduğumuz zaman, geçmiş zamanlara ait ses ve görüntüleri de alabiliriz demektir bu.
Eskiden işlenen bir cinayet olayını düşünelim. Hiçbir tanık, belge, delil yok. Ama mutlaka ve mutlaka, o zamana ait ses ve görüntü dalgaları var. Etrafda uçuşup duran bu dalgaları tarayıp, tesbit ederek; ses ve görüntüye çevirebilirsek, en bilinmez olayları dahi, gerçek şekli ile kulaklarımızla duyup, gözlerimizle görebileceğiz.
Olayın; kimin tarafından, niçin, nasıl, ne zaman, ne şekilde, neden yapıldığını açık seçik görebileceğiz Adalet kuşkuya yer bırakmayacak derecede açık ve net bir şekilde gerçekleşecek ve adalet yerini bulacak.
Televizyonun olmadığı zamanlarda, televizyona benzer görsel masalların anlatılması “ayna ayna, söyle bana bu evrende en güzel kim?” deyip de ayna üzerinde görüntülerin çıkması ne kadar inandırıcı ise, geçmişte işlenen bir cinayete ait ses ve görüntü kayıtlarının bulunup izlenmesi de aynı şekilde inanılmaz ama imkansız değil ve olmayacak bir şey değil.
Şimdilik bir hayal ürünü olan bu teknolojik gelişmenin sağlanması halinde, nerelere kadar uzanacağını tahmin etmek güç olacaktır. Tarihde cereyan etmiş meçhul bir olay kalmayacaktır. Herhangi bir olayın, aslının ne olduğu, kimin tarafından niçin, neden, ne şekilde yapılıp, nelerin söylendiğini, bir radyo tiyatrosu gibi dinleyip, bir televizyon dizi filmi gibi izleyebileceğiz..
Bu uygulamanın nerelere kadar uzanacağı, lehinde ve aleyhinde ileri sürülecek görüşler; yararlı, zararlı ve sakıncalı yönleri ise ayrı ve önemli bir tartışma konusu olarak yerini muhafaza edecektir.
Bu, benim hayallerimden biri. Ben bir hukukçu olarak adalete hizmet yönünü düşünüyorum.
İzin verirseniz diğer hayallerimi, gelecek yazı dizisinde paylaşmak istiyorum.
Gelecek hayallerde buluşmak üzere, güzel ve renkli hayaller -affedersiniz- güzel ve renkli günler dilerim.
Av.A.Erdem AKYÜZ