5187 sayılı Basın Kanunu’nda “eser sahibi” tanımı yapılmakla beraber “eser” tanımı yapılmamıştır.  5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun tanımları düzenleyen 1/B maddesine göre eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini ifade eder. 5846 sayılı Kanun’unda eser veya bununla bağlantılı olarak ilgililerin hakları hukuki ve cezai olarak korumuştur. Kanun’un 71, 72 ve 81. maddelerinde suç teşkil eden eylemler düzenlenmiştir.

Basın Kanunu’nun süreli yayınlara özgü olması, 5187 ve 5846 sayılı kanunların farklı alanlar düzenlemesi gibi nedenlerle 5846 sayılı Kanun’dan farklı olarak Basın Kanunu’nda “eser” kavramının tartışılıp kapsamının belirlenmesi yararlı olabilecektir. Mevcut halde, bir haberin veya yayının telifinin verilmesi ile buna aykırı davranılması karşısında hak sahibinin korunmasının açıkça temini için ya 5187 sayılı Kanun’da “eser” kavramının tanımı ve kapsamı düzenlenip 5846 sayılı Kanun’a atıf yapılması veya 5846 sayılı Kanun’a gazetecilik-yayıncılık kapsamındaki haber veya yayının da dahil edilmesi gibi bir düzenlemenin getirilmesi gerekir. Ayrıca 5187 sayılı Kanun’un 2. maddesinde “basılmış eser” deki “eser” kavramının, 18.10.2022 tarihinde yürürlüğe giren 7418 sayılı Kanun öncesinde olması ve bu düzenleme ile herhangi bir eklemenin olmaması karşısında internet yayınlarını kapsayıp kapsamadığı tartışmaya açık olabileceğinden “eser” yerine “yayın” ibaresi getirilerek veya “eser ya da internet haber sitesi yayını” ibaresi getirilerek olası tereddütlerin önüne geçilebileceğini düşünüyoruz. 

Mevcut Basın Kanunu’nda yeniden yayım suçunu düzenleyen 24. maddeye göre bir süreli yayında yayımlanmış haber, yazı ve resimleri kaynak göstermeksizin yeniden yayımlayanlar, bu eserleri, yeniden yayım hakkı saklı tutulmuş olmasına rağmen, süreli yayın sahibinin izni olmadan yeniden yayımlayanlar adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Haberin veya yayının telifi konusunun bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, özellikle uygulamada görülen bir haber ajansının yaptığı bir yayınını, herhangi bir internet veya internet haber sitesi, gazete, dergi, radyo ve televizyon izin almadan, başka bir deyişle abonelik ücreti ödemeden ya da kaynak göstermeden yayınlayabilir mi? Bu hususun 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesindeki kaynak göstermeksizin yeniden yayım yapma suçu veya 5846 sayılı Kanun’un 71. maddesinin 1. fıkrasındaki manevi, mali veya bağlantılı haklara tecavüz suçu kapsamında olup olmadığı, başka bir deyişle bir haber ajansının internet sitesindeki yayınının (haberinin) izin alınmadan başka bir internet sitesi üzerinden yayımlamanın hukuki boyutunun ne olduğu tartışılmıştır.

Uygulamada, daha çok abonelerin, belli bir ücret ödeyerek ve şifre ile girip yararlanabilecekleri haber ajansı sitesindeki bir haberi bir şekilde elde edip internet üzerinden yayınlamakla karşılaşılıyor. Başka bir deyişle, böyle bir haberi ya da görüntüyü internet sitesi üzerinden kullanıcıların erişimine sunulduğu tespit edildiğinde ve ilgili haber ajansının üzerinde hak sahibi olduğunu iddia ettiği yayının sunulması eylemini şikâyet konusu yaptığında ne şekilde nitelendirmek gerekir?

Konu hakkındaki olası mevzuat olarak 5187, 5651,  6102 ve 5846 sayılı kanunların ilgili maddelerinin irdelenmesi gerekir. 13/10/2022 tarihli ve 7418 sayılı Kanun öncesinde basılı bir yayının, bir haberi bu şekilde alıp yayınlamasını 5187 sayılı Kanun’un 24. maddesine tabi tutmak mümkün idi. Buna karşı bu tarih öncesinde internet ile ilgili hükümlerin Basın Kanunu’na tabi tutulmaması uygulaması vardı. Yargıtay kararına göre, 5651 sayılı Kanun kapsamında yapılan yayınlarda Basın Kanunu hükümleri uygulanamazdı. 5187 sayılı Kanunu’nun internet yayınları için uygulanmayacağına ilişkin yerleşik uygulama vardı.[1] Buna karşılık yayın hem basılı eserde hem de internette yer almış ise Basın Kanunu hükümlerinin uygulanabileceği yönünde kararlar mevcut idi.[2] 7418 sayılı Yasanın yürürlük tarihi olan 18.10.2022’den itibaren internet haber siteleri, Basın Kanunu’ndaki süreli yayın kapsamına dahil edildiğinden artık bu açıdan yayın türü (basılı yayın ile internet haber sitesi yayını) farklılığı kalmamıştır.[3]

7418 sayılı Kanun öncesinde Yargıtay, kısaca, eylemin 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamında girmediğini açıkça nitelendirirken, diğer yasa maddeleri kapsamı yönünden ise belli bir yorumdan sonra sonuca varmıştı. İnternet gazetesinde halkın erişimine sunma yönündeki eyleminin İnternet ortamında gerçekleşmesi, 5651 sayılı Kanun'da buna yönelik bir suç tanımı yapılmamış olması nedeniyle eylemi bu yasa kapsamında görmemişti.  Yargıtayın buna dair nitelendirmesi aşağıdaki şekilde idi.

5187 sayılı Kanun'da yazılı "yayım" faaliyeti dışında kalması nedenleriyle 5187 sayılı Kanun'un 24. maddesinde tanımlanan "yeniden yayım" suçunu oluşturmaz. Suçun konusunu oluşturan gündelik haberlerden ibaret ajans yayını, 5846 sayılı Kanun'da tanımı yapılan "eser" mahiyetini de taşımıyor. Bilakis 5846 sayılı Kanun'un 36. maddesinde yazılı "gazete münderecatı" mahiyetindedir. Bu nedenle 5846 sayılı Kanun’un 71/3. madde kapsamında eser sahibinin mali veya manevi haklarına tecavüz suçunu da oluşturmayacağı ve sonuç olarak sanığın eyleminin özel hukuk (tazminat) koruması kapsamı içinde olup olmadığının ise özel hukuk mahkemelerince takdir edileceğini belirtmiştir. Yani Yargıtay şu yolu izlemişti: Açıklanan fiilinin özellikle haksız rekabet hükümleri, devamla 5846 sayılı Kanun'un ilgili hükümlerini irdeleyip değerlendirerek dava konusu fiille ihlal edildiği iddia edilen hakkın, sözü edilen normlardan hangisi kapsamında korunması gerektiği ortaya çıkarmıştır. Buna göre;

1- Fiilin (7418 sayılı Kanun öncesindeki) Basın Kanunu kapsamındaki suçları oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi: İzin almadan veya abone olmadan, ücret ödemeden ya da kaynak göstermeden haber yapan yayın organın 5187 sayılı Basın Kanununa tabi bir gazete, dergi olması halinde meselenin hukuki boyut pek tartışma konusu olmaz. Böyle bir eylem, 5187 SK’nın 24. maddesindeki bir süreli yayında yayımlanmış haber, yazı ve resimleri kaynak göstermeksizin yeniden yayımlama kapsamında olup kaynak göstermeksizin yeniden yayım yapmak suçunu oluşturacaktır. 5187 sayılı Kanun'da yazılı "yayım" faaliyeti dışında kalması nedenleriyle 5187 SK’nın 24. maddesinde tanımlanan "yeniden yayım" suçunu da oluşturmaz. Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nin 15.10.2012 tarihli ve 2012/3490 Esas. 2012/43666 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere internet ortamında yapılan yayınlar yönünden 5187 sayılı Basın Kanunu hükümlerinin uygulanmasına imkân bulunmadığı belirtilmiştir.[4]

2- Fiilin 5651 sayılı Kanun kapsamındaki suçları oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi: İnternet gazetesinde halkın erişimine sunma yönündeki eyleminin İnternet ortamında gerçekleşmesi, 5651 sayılı Kanun'da buna yönelik bir suç tanımı yapılmamış olması nedeniyle eylem bu yasa kapsamında da değildir. 5653 sayılı Yasada yaptırıma bağlanan eylemler arasında böyle bir usulün olmadığı görülecektir.[5]

3- Fiilin haksız rekabet suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi: Haksız rekabet fiili; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun'un "I-Amaç ve ilke" başlıklı 54. maddesinde "... Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar..." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun'un 55. maddesinde haksız fiil halleri, örnekler verilerek ve "benzeri davranışlar" gibi ifadelerle sayılmıştır. Haksız rekabet suçu ise; 6102 sayılı TTK'nin "I-Cezayı gerektiren fiiller" başlıklı 62. maddesinde; "(1) a) 55 inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler, b) Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler, c) Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar, d) Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar." şeklinde tanımlanmıştır. 6102 sayılı Kanun'un, temyize konu kamu davasındaki somut uyuşmazlığı ilgilendiren, "II - Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar" başlıklı 55/(1),c) maddesi; "(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: ... c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle; 1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, 2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak, 3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak." hükümlerini amirdir. Bu itibarla; 6102 sayılı Kanun'un 55/(1),c,3. numaralı maddesinde unsurları yazılı "haksız rekabet" fiiline aykırı davranmakla Kanun'un 62. maddesinde düzenlenen suçun maddi (hareket) unsuru; başkasına ait ve "pazarlanmaya hazır bir çalışma ürünü" bulunması ve - haksız rekabeti işlediği iddia edilen kişinin, bu çalışma ürününü, kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın, "teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp ondan yararlanması”dır. Hal böyleyken, yukarıda unsurları yazılı haksız rekabet suçunun oluşması için; 6102 sayılı Kanun'un 55. maddesinde yazılı haksız rekabet hallerinden "özellikle" ifadesinden sonra gelen seçimlik fiillerin, TCK'nin 2. maddesindeki kanunilik ilkesine uygun biçimde açıkça sayılmış olması ve tipik olarak sayılan bu fiillerin sanık tarafından işlenmiş olması da zorunludur. Ezcümle belirtilen unsurların oluşması durumunda fiilin haksız rekabet suçunu oluşturabileceği düşünülebilir.

4- Fiilin 5846 sayılı Kanun kapsamına girip girmediğinin değerlendirilmesi: 5846 sayılı Kanun'un " Gazete münderecatı" başlıklı 36. maddesi "Basın Kanununun 15'inci maddesi hükmü mahfuz kalmak üzere basın veya radyo tarafından umuma yayılmış bulunan günlük havadisler ve haberler serbestçe iktibas olunabilir. Gazete veya dergilerde çıkan içtimai, siyasi veya iktisadi günlük meselelere müteallik makale ve fıkraların iktibas hakkı sarahaten mahfuz tutulmamışsa aynen veya işlenmiş şekilde diğer gazete ve dergiler tarafından alınması ve radyo vasıtasıyla veya diğer bir suretle yayılması serbesttir. İktibas hakkı mahfuz tutulsa bile sözü geçen makale ve fıkraların kısaltılarak basın özetleri şeklinde alınması, radyo vasıtasıyla veya diğer bir suretle yayılması caizdir. Bütün bu hallerde, iktibas edilen gazete, dergi ve ajansın ve eğer bunlar da başka bir kaynaktan alınmışlarsa o kaynağın adı, tarih ve sayısından başka makale sahiplerinin adı, müstear adı veya alameti zikredilmek icap eder." hükümlerini amirdir. Buna göre; gazete münderecatını, "günlük havadis ve haberler" ile "içtimai, siyasi veya iktisadi günlük meselelere müteallik makale ve fıkralar" şeklinde iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Temyize konu somut uyuşmazlıkta, ajans haberinin kısaca "gazete münderecatı" olarak kabul edileceği, mahiyeti itibariyle de günlük havadis ve haberler kapsamında kaldığı tartışmasızdır. Kanun koyucu gazete münderecatına ilişkin olarak "kaynak gösterme zorunluluğuna aykırı davranmak" şeklinde nitelendirilebilecek eylemi suç olarak tanımlamamış, ancak 5846 sayılı Kanun'un 67. maddesinde, özel hukuka ilişkin tecavüzün kaldırılması davası açma nedenlerinden biri olarak düzenlemiştir.

Sonuç olarak, fiilin ihlal ettiği iddia edilen hakkın yasal kapsamının nitelendirilmesi: Uyuşmazlık konusunu oluşturan haberlerin, sahibinin hususiyetini taşımayan ve halkın bilgisine sunulabilecek nitelikte günlük havadis veya haber mahiyetinde olduğu kuşkusuzdur. Bu itibarla sözü edilen ajans haberinin 5846 sayılı Kanun kapsamında "eser" niteliğinde değildir. Özel olarak düzenlenen "gazete münderecatı" niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Belirtilen vasıfta bir emek ürününün, haksız rekabet hükümlerine göre mi yoksa 5846 sayılı Kanun'a göre mi korunacağı belirlenmelidir. Basın faaliyetinin, Anayasamız ve uluslararası sözleşmeler ile hem halkın haber alma hakkını hem de demokratik topluma ulaşma amacını güvence altına alan nitelikleri bulunmaktadır. Diğer taraftan bireyin manevi varlığının gelişmesi, eserlere erişmesi ve böylelikle bilgi toplumuna ulaşılması amacını gerçekleştirmeyi de gözeten 5846 sayılı Kanun, basın faaliyetine özel bir önem vererek 36 ve 37. maddelerinde gazete münderecatı ve haber içeriklerinin (kural olarak) serbestçe iktibas edilebileceği ilkesini benimsemiştir. 6102 sayılı TTK'nin haksız rekabete ilişkin kuralları ise ticari işletmelerin ve şirketlerin faaliyetlerini yürüttükleri sırada karşılaşabilecekleri dürüstlük kurallarına aykırı davranışlara ilişkin normlar getirmiştir. Bu bağlamda TTK'nin 55/1,c,3. maddesinde iş-çalışma ürünleri de haksız rekabet suçuna ilişkin koruma kapsamına alınmıştır. Söz edilen yasal düzenlemeler çerçevesinde, gazete münderecatı niteliğindeki ajans haberlerinin, ticari niteliğinden ziyade yoğun bir emek ve çaba içeren ürünler olması sebebiyle TTK'nin kabul ettiği "iş-çalışma ürünü" niteliği dışında boyutları da bulunmaktadır. Bu itibarla gazete münderecatı niteliğindeki ajans haberlerinin internet ortamında erişime sunulması eyleminin, TTK'nin haksız rekabet suçu hükümlerine göre korunamayacağı ortaya çıkmaktadır. Belirtilen yasal düzenlemeler ve ilkeler çerçevesinde dava konusu ajans haberinin, kaynak göstermeksizin iktibas edilerek erişime sunulması eyleminin, genel kanun (lex generali) niteliğinde olan TTK'nin "haksız rekabet suçu"na dair koruma hükümleri çerçevesinde değil; özel kanun (lex specialis) niteliğinde olan 5846 sayılı Kanun'un 36. maddesinde tanımlanan "gazete münderecatı" olarak kabul edilerek korunması gerektiği anlaşılmaktadır. Öte yandan anılan ajans haberlerinin özel kanun niteliğinde olan 5846 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde korunmasının, belirtilen haber alma hakkı ile bilgi toplumuna ve demokratik topluma ulaşma amaçlarına hizmet edeceği de kuşkusuzdur. Bu bağlamda "kaynak gösterme zorunluluğuna aykırı davranmak" şeklinde nitelendirilen eylemin,[6] 5846 sayılı Kanun'un 67. maddesinde düzenlenen bir "tecavüzün (ref'i) kaldırılması" davası sebebi olarak özel hukuk koruması kapsamına alınmış olup aynı Kanun'da ayrıca bir suç olarak tanımlanmamıştır. Buna göre de eylem suç oluşturmamaktadır.[7]

Basın Kanunu’nun kaynak gösterme zorunluluğuna aykırı davranma suçunun süreli yayında gerçekleşebileceği hususuna dikkat etmek gerekir. Süreli yayının ne olduğu 5187 SK’nın tanımlara dair maddede açıkça belirtilmiştir. Yürürlük tarihi 18.10.2022 olan 7418 sayılı Kanunla internet haber siteleri, Basın Kanunu’ndaki süreli yayın kapsamına dahil edilmiştir. Bu tarih öncesi internet yayınları Basın Kanunu’na dahil değildi. Dolayısıyla artık bunun basılı eserlerde gerçekleşmesinin yanında veya tek başına internet ortamındaki bir yayında verilmesini kapsayıp kapsamadığının tartışması 18.10.2022 tarihi itibariyle sona ermiştir. Bu tarih itibariyle internet haber siteleri süreli yayındır. Bu tarih öncesindeki madde düzenlemesi itibariyle de süreli yayın kapsamına “haber ajansı yayınları” dahildir. Aynı Kanunun “yayıM” (“yayıN” değil) kavramı, basılmış eserin herhangi bir şekilde kamuya sunulması olarak tanımanmıştır.

Yargıtay, 28.03.2016 tarihli kararında haber ajansının internet sitesindeki fotoğrafın izinsiz olarak aynı şekilde gazete nüshasında kullanılmasını 5846 sayılı Kanun’un 84/2,3. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine karar vermiştir. Buna karşılık 08.07.2019 tarihli kararında ise haber ajansının internet sitesindeki haber ve fotoğrafın izinsiz olarak başka internet gazetesinde sunulmasının yukarıda belirtilen yasa maddeleri uyarınca suç oluşturmadığına, özel hukuk (tazminat) koruması kapsamında olup olmadığının ise özel hukuk mahkemesince takdir edilmesi gerektiğine, 5846 SK’nın 67. madde gereğince “tecavüzün (ref’i) kaldırılması” sebebi olabileceğine karar vermiştir.[8] Bir başka kararda da sanığa isnat edilen eylem, katılan …Ajansı tarafından haber yapılan bir hususun izinsiz olarak …Gazetesi'nde haber yapılmasına ilişkin olup suçun konusunu oluşturan gündelik haberden ibaret ajans yayınının 5846 sayılı Kanun'da tanımı yapılan "eser" mahiyetini taşımaması, bilakis 5846 sayılı Kanun'un 36. maddesinde yazılı "gazete münderecatı" mahiyetinde bulunduğu gözetilmeden 71. madde kapsamında eser sahibinin mali veya manevi haklarına tecavüz suçunu oluşturmadığı, sanığın atılı suçtan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesini bozmuştur.[9] 07.05.2024 tarihli kararda da 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanun'un 71 inci maddesinin birinci fıkrasına muhalefet iddiasından benzer nitelendirme ile ilk derece mahkemesince verilen mahkumiyet hükmünün istinafta kaldırılarak beraate dönüşmesi kararı onanmıştır.[10] 05.07.2024 tarihli kararda ise bundan farklı bir nitelendirmeye gitmiştir. Eylemin 5187 sayılı Kanun’un 24. maddesindeki suçu oluşturabileceğini belirtmiştir.[11]

Kanaatimizce 7418 sayılı Kanun’un yürülüğe girdiği tarih (18.10.2022) itibariyle internet haber siteleri de tıpkı basılı yayınlar gibi süreli yayın kapsamına alındığından haber ajansı yayınının izinsiz, yani abonelik ücreti ödemeden veya kaynak göstermeden basılı eserde veya internet ortamında yayınlanması halinde 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesindeki kaynak göstermeksizin yeniden yayım yapma suçunu oluşturabilecektir.

Yararlanılan Kaynaklar:

1. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda Bandrol, Ceza ve Usul Hükümleri, Filiz Kitabevi, 2.Bsk, 2024

2. Hukuka Aykırı Yayınlara Karşı Başvuru Usul ve Esasları, Adalet Yayınevi, 2024

3. Haberlere Karşı Yasal Haklar, 3.Baskı, Aristo Yayınevi, 2020

---------------

[1]-2.CD. 15.10.2012, E.2012/3490, K.2012/43666;

-Asım EKREN, Haberlere Karşı Yasal Haklar, İst, Aristo Yynv, 3.B, s.72-73.

[2]     5.CD, 09.03.2020, E.2020/541, K.2020/9971; 12.04.2017, E.2017/1402, K.2017/1360; bu kararlarda 2.CD’nin 15.10.2012, E.2012/3490, K.2012/43666; sayılı ilamına atıf yapılmıştır.

[3]     7418 sayılı Yasanın 1 ve 2. maddeleriyle değişik 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1 ve 2. maddeleri.

[4]     19.CD, 12.07.2018, E.2016/9240, K.2018/8573.

[5]     EKREN, Haberlere Karşı Yasal Haklar, s.187-222.

[6]     EKREN, Haberlere Karşı Yasal Haklar, s.167.

[7]     19.CD, 08.07.2019, E.2019/23111, K.2019/10622; İstanbul BAM, 31.CD, 09.03.2022, E.2021/1355, K.2022/1245.

[8]     19.CD, 28.03.2016, E.2015/4696, K.2016/1393; 08.07.2019, E.2019/23111, K.2019/10622.

[9]     19.CD, 18.02.2021, E.2016/9574, K.2021/1843.

[10]   7.CD, 07.05.2024, K.2023/17286, K.2024/5068; Dairenin 29.11.2021, E.2021/16130, K.2021/15691; 26.02.2024, E.2023/2931, K.2024/1905; 27.01.2022, E.2021/20158, K.2022/1779 sayılı ilamları da benzerdir.

[11]   7.CD, 05.07.2024, E.2023/16852, K.2024/6554.