15 Temmuz Darbe Girişimi ve devam sürecinde FETÖ/PDY Terör Örgütü yapılanmasına yönelik birçok soruşturma ve kovuşturma yapılmış ve örgütün yapısına, işleyişine, örgütle iltisakı olan kişi/kişilere, “itirafçı” konumunda bulunun kişilerin beyanı esas alınarak operasyonlar yapılmıştır. Bu noktada Türk Ceza Kanunu m. 221’de düzenlenen “Etkin Pişmanlık” hükmü ve bu hükümden faydalanmak suretiyle “itirafçı” konumunda olan örgüt mensuplarının hukuki durumları tartışma konusu olmuştur.

FETÖ/PDY soruşturmalarında en çok karşımıza çıkan ve uygulama alanı bulan kanun hükümleri TCK m. 221/1 ve 221/4’tür. TCK m. 221/1’e göre; “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz”.

TCK m. 221/4’e göre ise; “Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır”.

Kanun koyucu bu hükümle birlikte soruşturma öncesi ve sonrasında örgüt yöneticileri, örgüt üyeleri ve üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişilerin örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar hakkında bilgi vermeleri halinde birtakım cezasızlık ve indirim sebepleri öngörmüştür.

Uygulamada özellikle FETÖ/PDY soruşturmalarında birçok örgüt mensubunun bu hüküm çerçevesinde örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ve bu suçlara iştirak edenler hakkında, özellikle örgüt yapısını ortaya çıkarmaya yönelik somut bilgi ve belge verdikleri görülmektedir. Bu beyan ve belgeler Savcılık Makamı ve Mahkemeler tarafından değerlendirilerek, örgütün iç işleyişini ifşaya yönelik birçok adımlar atılmakta ve örgüt yapısı çökertilmektedir.

Verilen bilgilerin gerçekliği ve örgütün işleyişini ortaya çıkarmaya yönelik sağlayacağı fayda soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı tarafından değerlendirilerek, kişinin eylemlerinin “Etkin Pişmanlık” kapsamına alınması ve soruşturma evresinden önce cezasızlık, soruşturma kapsamında yakalanması halinde ise kovuşturma sonrası hükmedilecek cezada indirim yapılması gündeme gelecektir.

Bu hükmün uygulanmasında karşılaşılan en önemli sorun; etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunan şüpheli/sanığın bu beyanları esas alınarak, hakkında örgüt yöneticiliği ya da üyeliği dışında başkaca suç isnadında bulunulup bulunulamayacağıdır. Örneğin FETÖ/PDY Terör Örgüt Üyeliği soruşturması kapsamında kolluk ya da savcılık makamı tarafından ifadesine başvurulan şüpheli, örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlediği suçları anlatırken; “kurmaylık ya da kpss sınav sorularını daha önceden alarak sınava girdiği” yönünde itirafta/beyanda bulunması halinde şüpheli hakkında yargılama aşamasında Kamu Zararına Nitelikli Dolandırıcılık suçundan ayrıca suç duyurusunda bulunulması uygulamada karşılaştığımız ve tartışılması gereken sorunlardandır.

Verdiğimiz örnekten hareketle; şüphelinin terör örgütü faaliyetlerinin ortaya çıkarılması için örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlara yönelik verdiği bilgi ve beyanların aleyhine kullanılamayacağı, aksi halde kanun koyucu tarafından “Etkin Pişmanlık” hükmü ile korunan hukuki yararın gözardı edileceği ve maddenin uygulama alanının tümüyle daraltılacağı kanaatindeyiz.

Kanun koyucu tarafından madde ile elde edilmek istenen amaç ve hukuki yarar belirli bir örgüt tarafından işlenen ya da işlendiği iddia olunan suçların ortaya çıkmasını sağlamak olup, bu kapsamda iddiaya konu örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili şüphelinin beyanda bulunması, sonrasında onun aleyhine yorumlanmamalı ve bu beyanlar etkin pişmanlık hükmü kapsamı dışında bırakılmamalıdır.

TCK m. 221’in uygulama alanını daraltmak, ileride yapılacak soruşturmalarda etkin pişmanlık kapsamında ifade vermek isteyen kişi/kişilerin örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili beyanda bulunmamasını ve hükmün adeta işlevsiz kalmasını sağlayacaktır.

Kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık hükmünün tatbikine yönelik karar verecek olan mahkeme ve hakimler, keyfi değil hukuk kurallarına uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Toplumda geçerli ve yürürlükte olan hukuk kuralları, önlerine gelen ihtilafları çözecek olan mahkeme ve hakimlerin bağlı olmaları gereken kurallar ile yargı yetkisini kullanmalarına dair usul ve sınırları gösterir.

Bu noktada TCK m. 221 hükmünün amacına ve korunmak istenen hukuki yarara aykırı olacak şekilde dar yorumlanmak suretiyle, sadece örgüt yöneticiliği ya da üyeliği suçları yönünden etkin pişmanlık hükmünün uygulanması, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen diğer suçlar yönünden ise cezalandırma yoluna gidilmesi kanaatimizce hukuka ve kanuna aykırı olacak ve etkin pişmanlık düzenlemesinden beklenen faydanın elde edilmesine engel olacaktır.

Murat Volkan Dülger* / Ruhsar Köse*

-------------------------------

* Avukat, Doç. Dr., İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı,

* Avukat, L.LM., İstanbul Barosu,