Toplum olarak evliliğe yüklediğimiz anlam hâlâ çok büyük. Ancak gerçekçi olmak gerekirse, artık birçok insan evlilikten korkuyor. Kimi, çok kısa sürede anlaşmazlık yaşadığı bir ilişki nedeniyle yıllarca nafaka ödemek zorunda kalıyor; kimi, hiç tanımadığını fark ettiği bir kişiyle hayatını ayırmakta bile zorlanıyor. Üstelik bu kısa evliliklerde doğan çocukların hukuki durumu, velayet, soy bağı, miras gibi konular da taraflar için sancılı süreçlere dönüşebiliyor.

Bu yazıda, bu sorunlara çözüm getirebilecek bir öneriyi paylaşmak istiyorum: Geçici Hukuki Birliktelik (GHB) adını verdiğim, evlilik öncesi geçiş niteliğinde yeni bir hukuki kurum.

Neden Böyle Bir Kuruma İhtiyaç Duyuyoruz?

Nişanlılık hukuken çok sınırlı sonuçlar doğuruyor; birlikte yaşamak ise neredeyse hiçbir koruma sağlamıyor. Buna karşılık evlilik, duygusal bir birlikteliğin çok ötesinde sonuçlar doğuruyor. Oysa insanlar bazen birlikte yaşamanın getirdiği zorlukları ancak bu kuruma girdikten sonra fark ediyor.

Bu yüzden önerim şu: Evlilikten önce, belirli kurallara ve sınırlara sahip, hukuken tanınmış bir birliktelik dönemi oluşturulmalı. Tıpkı evlilik gibi sözleşmeye dayalı ama daha esnek bir yapı. Ve süresi dolduğunda, taraflar birlikte kalmak istiyorsa otomatik olarak evliliğe dönüşüyor. Kalmak istemiyorsa, süreç hukuken kolayca sona eriyor. Ancak çocuklar, mal rejimi ve sadakat gibi konular önceden belirlenmiş oluyor.

Nasıl İşleyecek?

Süre: 1 ila 4 yıl arası. 4 yıl sonunda otomatik olarak evliliğe dönüşüyor.

Çocuk: Bu birliktelikten doğan çocuk, evlilik içinde doğmuş gibi kabul ediliyor.

Mal Rejimi: Mal ayrılığı esas, ancak sözleşmeyle düzenleme mümkün.

Sadakat: Taraflar sadakat yükümlülüğü altına giriyor.

Sözleşme: Taraflar, mali yükümlülüklerini, birlikte yaşam koşullarını, ayrılık durumunda sorumluluklarını bir sözleşme ile baştan belirliyor.

Bu model, evlilik kurumunun saygınlığını zedelemeden, bireyleri daha sağlıklı kararlar almaya yönlendirebilir. Aynı zamanda tarafların birbirini gerçekten tanıyabilmesi için güvenli bir çerçeve sunar.

Mevzuatımız Bu Boşluğu Karşılayabiliyor mu?

Hayır. Bugün Medeni Kanun'da, evlilik dışı birlikteliklerin hukuki karşılığı neredeyse yok. Fiili birlikte yaşam, ne tarafları ne çocukları koruma altına alıyor. Bu boşluğu doldurmak, bireylerin mağduriyetini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda devletin aile politikalarına da uzun vadede katkı sağlar.

Fransa’daki PACS (kayıtlı partnerlik), Almanya’daki Lebenspartnerschaft gibi örnekler bize ilham verebilir. Ancak Türkiye’ye özgü kültürel ve toplumsal dinamikler gözetilerek geliştirilmiş bir model olması şart.

Sonuç: Ne Kadar Gerçekçiyiz?

Evlilik, ciddi bir karar. Ancak günümüzde birçok insan, bu kararın hukuki sonuçlarından ötürü evliliğe mesafeli. Eğer bireyleri korkutan bu sonuçları hafifletecek bir ara model oluşturulabilirse, daha sağlıklı evlilikler kurulabilir, çocuklar daha güvende olabilir ve boşanma sonrası yaşanan adaletsizlikler en aza indirilebilir.

Geçici Hukuki Birliktelik modeli, sadece bireyleri değil, toplumu da koruyacak, modern ihtiyaçlara yanıt veren bir hukuk reformu olabilir.

Dipnot: Bu öneri bir hukuk reformu çağrısıdır. Akademik ve uygulayıcı çevrelerde tartışılması gerektiğine inanıyorum. Her yorum, katkı ya da eleştiri yeni bir düşünceye kapı aralayabilir.