GİRİŞ

Teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde bireylerin iletişim biçimleri ve bilgiye erişim yöntemleri köklü bir dönüşüm geçirmiştir. Günlük yaşamdan ticari işlemlere kadar hemen her alanda elektronik ortamlar kullanılmakta, bu durum doğal olarak yargılamalarda sunulan delil türlerine de yansımaktadır. Mahkemelere sunulan deliller de doğal bir sonuç olarak elektronik biçimde artış göstermiştir.

Dava süreçlerinde sosyal medya mesajları, kısa mesajlar veya WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamaları üzerinden gerçekleşen yazışmalar delil olarak mahkemelere sunulmaktadır. Ancak bu tür delillerin yaygınlaşması neticesinde, verilerin kolaylıkla değiştirilebilir ve manipülasyona açık yapısı hukuki güvenilirlik açısından çeşitli sorunlar doğurmuştur. Dolayısıyla elektronik delillerin hukuka uygun şekilde elde edilip edilmediği, ispat gücü ve mahkemelerde kabul edilip edilemeyeceği önemli tartışmaları beraberinde getirmiştir.

Bu çalışma, elektronik delillerin hukuki niteliğini, Türk yargı uygulamasındaki yerini ve Yargıtay’ın bu konudaki yaklaşımını incelemeyi amaçlamaktadır.

1. DELİL KAVRAMI VE ELEKTRONİK DELİL

1.1. Delil Kavramı

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre delil, tarafların üzerinde anlaşamadığı ve uyuşmazlığın çözümü bakımından önem taşıyan vakıaların doğruluğunu ortaya koymaya hizmet eden araçtır. Taraflar, kanunda belirtilen hâller dışında, iddia ettikleri vakıaları ispatla yükümlüdür.

Bu bağlamda delil, ispat faaliyetinde kullanılan, bir vakıayı temsil etmeye veya mahkemeye yansıtmaya elverişli her türlü bilgi taşıyıcısıdır. Klasik anlamda yazılı belgeler, tanık beyanları, fotoğraflar, görüntü ve ses kayıtları delil niteliği taşır.

1.2. Elektronik Delil Tanımı

Elektronik delil, hukuki uyuşmazlıkların çözümünde ispat aracı olarak kullanılabilecek, elektronik ortamda oluşturulan, iletilen, kaydedilen veya saklanan verilerdir. Bu veriler; elektronik posta yazışmaları, kısa mesajlar, WhatsApp konuşmaları, sosyal medya mesajları, dijital fotoğraflar, ses ve video kayıtları gibi unsurları kapsar.

Elektronik deliller fiziksel bir varlığa sahip olmamakla birlikte, içerdiği veri sayesinde bir vakıanın varlığını veya yokluğunu ispat etmeye elverişli bilgi unsurlarıdır. Kanun’da “belge”, bir vakıayı ispatlamaya elverişli yazılı veya elektronik ortamda oluşturulmuş bilgi taşıyıcısı olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla elektronik ortamda üretilen veya saklanan veriler belge delili kapsamında değerlendirilir.

Bu nedenle elektronik deliller, sistematik olarak belge delilinin dijital biçimi olarak kabul edilir. Bilgisayar, mobil cihaz, internet tabanlı iletişim araçları ve veri depolama sistemleri üzerinden elde edilen her türlü bilgi, belge, görüntü, ses kaydı veya dijital iz belge niteliğinde delil sayılır.

2. ELEKTRONİK DELİLLERİN HUKUKA UYGUNLUĞU VE İSPAT GÜCÜ

Elektronik deliller belge niteliğinde sayıldığından, hukuken geçerli olabilmeleri için belirli şartların sağlanması gerekir.

2.1. Hukuka Uygun Elde Edilme

Hukuka aykırı yolla elde edilen deliller mahkemece dikkate alınmaz. Elektronik delillerin elde edilme biçimi de hukuka uygun olmalıdır. Taraflardan birinin özel hayatına, haberleşme özgürlüğüne veya kişisel verilerin gizliliğine aykırı şekilde elde edilen kayıtlar delil olarak kabul edilmez.

2.2. Doğruluk ve Bütünlüğün İspatlanabilirliği

Delilin doğruluğu ve bütünlüğü teknik yöntemlerle ispatlanabilir olmalıdır. Mahkeme, delilin orijinalliğini tespit etmek için bilirkişi incelemesi talep edebilir. Teknik bilirkişi raporu, verinin orijinalliğini ve manipülasyon içerip içermediğini belirleyerek delilin güvenilirliğini ortaya koyar. Böylece delil, mahkemede ispat aracı olarak kullanılabilir hâle gelir.

2.3. İlgililik ve İspat Edici Nitelik

Elektronik delilin uyuşmazlıkla doğrudan bağlantılı olması gerekir. Uyuşmazlık konusu vakıayı aydınlatmayan veya yalnızca dolaylı biçimde ilişkilendirilebilen veriler ispat açısından değer taşımaz. Bu yönüyle elektronik delillerin belirlilik ve doğrudanlık ilkelerine uygun şekilde sunulması gerekir.

3. YARGITAY KARARLARI ÇERÇEVESİNDE ELEKTRONİK DELİL

3.1. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2021/8671 E., 2022/654 K.

Yargıtay, elektronik veriler arasında ses kayıtlarını da sayarak teknolojik verilerin klasik belge kavramı içine dâhil olduğunu teyit etmiştir. Bu kararda elektronik ortamda elde edilen ses kayıtlarının belge niteliğinde olduğu belirtilmiştir.

Davacı tarafından sunulan ses kaydı, davalının rızası dışında elde edilmemişse hukuka uygun delil olarak kabul edilmiştir. Yargıtay, bu tür kayıtların borcun varlığı veya ifası gibi hususlarda delil başlangıcı veya tam delil olarak değerlendirilebileceğini ifade etmiştir. Bu karar, elektronik delillerin klasik belge kavramı içinde yer aldığını açık biçimde göstermektedir.

3.2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2017/1014 E., 2020/4488 K.

Menfi tespit davasına konu olayda, davalı avukatın müvekkiline gönderdiği e-posta yazışmaları, ücret sözleşmesinin varlığını ispatlayabilecek nitelikte delil olarak değerlendirilmiştir. Yargıtay, e-postaların belge niteliğinde olduğunu vurgulamış ve mahkemenin bu içerikleri dikkate almadan karar vermesini eksik inceleme olarak nitelendirmiştir. Bu karar, elektronik yazışmaların da artık mahkemelerde yazılı delil başlangıcı olarak kullanılabileceğini teyit etmektedir.

3.3. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2022/8590 E., 2023/1325 K.

Bu karar, elektronik delillerin hukuki geçerliliğini ve mahkemelerde kabul şartlarını teyit eden güncel bir emsal niteliğindedir. Yargıtay, WhatsApp konuşmalarını belge niteliğinde değerlendirmiştir. Yazışmaların yazılı delil başlangıcı oluşturabileceği, tanık beyanlarıyla desteklendiğinde ispat aracı olarak kabul edilebileceği belirtilmiştir. Bu yaklaşım, Yargıtay’ın elektronik delilleri artık güvenilir ve tamamlayıcı bir ispat vasıtası olarak gördüğünü göstermektedir.

4. SONUÇ

Elektronik deliller, belge delili kapsamında yer almakla birlikte, özellikleri gereği klasik yazılı belgelerden farklı bir yapıya sahiptir. Dijitalleşen yargı süreçlerinde, “elektronik belge delili” ifadesi fiilen ayrı bir kategori hâlini almıştır.

Elektronik deliller modern yargılamada artık tali nitelikte bir yardımcı unsur değil, maddi gerçeğe ulaşmada asli öneme sahip bir ispat vasıtasıdır. Bu delillerin mahkemelerde kullanılabilirliği; hukuka uygun elde edilme, doğruluk ve bütünlüğün ispatı ile ilgili vakıayı doğrudan aydınlatması koşullarına bağlıdır.

Yargıtay kararları, elektronik delillerin yalnızca belge sayılmakla kalmadığını; aynı zamanda yazılı delil başlangıcı teşkil edebileceğini ortaya koymuştur. Böylece elektronik deliller klasik delil sistemine entegre edilmiştir.

Sonuç olarak, elektronik delillerin mahkemelerdeki önemi giderek artmakta; hukuki güvenilirliği sağlandığı sürece klasik delillerle eşdeğer şekilde değerlendirilmektedir. Elektronik deliller artık Türk hukukunda güçlü, güvenilir ve çağdaş bir delil türü olarak yerini almış; dijital çağın gereklilikleri doğrultusunda yargılamanın modernleşmesine katkı sağlamıştır.

Dilara Büşra TEKİN

Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi

KAYNAKÇA

1. Murat Atalı, İbrahim Ermenek, Ersin Erdoğan, Medeni Usul Hukuku, 2020.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu.

3. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2022/8590 E., 2023/1325 K.

4. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2017/1014 E., 2020/4488 K.

5. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2021/8671 E., 2022/654 K.