Giriş
Türk hukuk sisteminde yargılamaların aleniliği ilkesi, Anayasa ve ilgili kanunlarla güvence altına alınmış temel bir prensiptir. Bu ilke, yargısal faaliyetlerin şeffaflığını sağlamak, kamu denetimini mümkün kılmak ve yargılamada keyfiliği önlemek amacıyla büyük önem taşır. Ancak, duruşmaların "canlı yayınlanması" kavramı, mevcut yasal düzenlemeler ve uygulamalar çerçevesinde belirli sınırlamalara tabidir. Özellikle son dönemde kamuoyunun yoğun ilgisini çeken Ekrem İmamoğlu yargılaması gibi davalar, duruşmaların canlı yayınlanmasının hukuki engellerini ve bu yönde bir yasa değişikliği ihtiyacını yeniden gündeme getirmiştir. Bu makalede, Türk hukukunda duruşmaların canlı yayınlanmasının önündeki hukuki engeller, bu engellerin temel dayanakları ve olası yasal düzenleme önerileri, söz konusu yargılama özelinde ele alınacaktır.
I. Yasal Çerçeve: Duruşmaların Aleniliği ve Kayıt Yasağı
Türk hukukunda duruşmaların aleniliği ilkesi, Anayasa'nın 141. maddesi ile güvence altına alınmıştır.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması Madde 141 – Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir. Küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulur. Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.
Bu maddeye göre, mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Ancak, genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına karar verilebilir. Bu düzenleme, duruşmaların fiziksel olarak izlenebilirliğini ifade eden "aleniyet" ilkesini ortaya koymaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) da bu ilkeyi detaylandırmaktadır.
A. Ceza Muhakemesi Kanunu'nda Aleniyet ve Kayıt Yasağı
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 182. maddesi, duruşmanın açıklığını düzenlerken, 184. maddesi açıklığın kaldırılmasına ilişkin hükümleri içermektedir.
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU
İKİNCİ BÖLÜM Duruşma Duruşmanın açıklığı Madde 182 – (1) Duruşma herkese açıktır. (2) Genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir. (3) Duruşmanın kapalı yapılması konusundaki gerekçeli karar ile hüküm açık duruşmada açıklanır.
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU
Açıklığın kaldırılması hakkında karar Madde 184 – (1) 182 nci maddede gösterilen hâllerde, açıklığın kaldırılması istemine ilişkin olarak yapılacak duruşma, istem üzerine veya mahkemece uygun görülürse kapalı yapılır.
CMK'da duruşma sırasında ses ve görüntü kaydı alınmasına ilişkin doğrudan bir yasak bulunmamakla birlikte, yargılamanın düzenini ve tarafların haklarını koruma amacı güden genel ilkeler ve uygulamalar, bu tür kayıtların izinsiz yapılmasını engellemektedir. Özellikle tanıkların birbirini etkilememesi, sanığın savunma hakkının ihlal edilmemesi ve yargılamanın tarafsızlığının korunması gibi hususlar, kayıt yasağının temel gerekçeleridir. Nitekim, Ceza Genel Kurulu'nun bir içtihadında tanıkların birbirini etkilememesi ve yönlendirmemesi maksadıyla her tanığın ayrı ayrı dinlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu durum, duruşma salonunda yapılacak ses ve görüntü kayıtlarının tanık beyanlarını etkileme potansiyeli nedeniyle sakıncalı görüldüğünü göstermektedir.
Ceza Genel Kurulu 2019/371 E. , 2020/422 K.
Anılan Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasına ilişkin kanun taslağı gerekçesinde; "Tanıklar, dava konusu olay hakkında bildiklerini doğru ve eksiksiz anlatmakla yükümlü olduklarından, madde bunun gerçekleşmesi için tanıkların birbirlerini etkilememeleri ve yönlendirmemeleri maksadıyla her tanığın ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenmesi gerektiğini hükme bağlamıştır." açıklaması yer almaktadır Bu hususta öğretide; "Tanıkların beyanda bulunduktan sonra duruşma salonundan çıkartılmaları gerekir Aksi takdirde yeniden dinlenmesi gereken tanık, duruşmada dinlenen diğer tanıkların veya sanığın söylediklerini duymuş olacağı için bunların etkisinde kalarak beyanda bulunabilir
B. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Aleniyet ve Kayıt Yasağı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 28. maddesi de duruşma ve kararların bildirilmesinin aleniliğini düzenlemektedir.
HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU
Aleniyet ilkesi MADDE 28- (1) Duruşma ve kararların bildirilmesi alenidir. (2) Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin (…)
HMK'nın 28. maddesinin dördüncü fıkrası, gizli yargılama işlemleri sırasında hazır bulunanların edindikleri bilgileri açıklamamaları hususunda uyarılmasını ve Türk Ceza Kanunu'nun gizliliğin ihlaline ilişkin hükümlerinin uygulanacağının ihtar edilmesini öngörmektedir. Bu fıkra, gizliliğin ihlali durumunda cezai yaptırımların uygulanabileceğini açıkça belirtmektedir.
HMK'da duruşma sırasında fotoğraf çekilmesi, ses ve görüntü kaydı yapılması açıkça yasaklanmıştır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nin bir kararında, HMK'nın 3. maddesinin üst başlığının "kayıt ve yayın yasağı" olduğu ve duruşma sırasında fotoğraf çekilemeyeceği, hiçbir şekilde ses ve görüntü kaydı yapılamayacağı belirtilmiştir. Ayrıca, bu şekilde yapılan çekim ve kayıtlar ile kişilik haklarını ilgilendiren konuları içeren dava dosyası içindeki her türlü belge ve tutanağın mahkemenin ve ilgili kişilerin açık izni olmadıkça hiçbir yerde yayınlanamayacağı düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler, duruşma salonunda yargılamanın düzenini, tarafların ve tanıkların mahremiyetini, kişilik haklarını ve adil yargılanma hakkını koruma amacı taşımaktadır. Canlı yayın, bu hassas dengeleri bozma potansiyeli taşıdığı için mevcut durumda yasaklanmıştır.
II. Duruşmaların Canlı Yayınlanmasının Hukuki Engelleri
Duruşmaların canlı yayınlanmasının önündeki temel hukuki engelleri şu başlıklar altında inceleyebiliriz:
A. Yargılamanın Düzeni ve Tarafsızlığı İlkesi
Canlı yayın, duruşma salonundaki atmosferi ve yargılamanın seyrini olumsuz etkileyebilir. Taraflar, tanıklar ve hatta yargı mensupları üzerinde kamuoyu baskısı oluşturabilir. Bu durum, yargılamanın tarafsızlığını ve bağımsızlığını zedeleyebilir. Yargılamanın düzeni, yargılamanın makul süre içinde ve gereksiz gider yapılmadan yürütülmesini sağlayan usul ekonomisi ilkesiyle de yakından ilişkilidir. HMK Madde 30'da bu ilke açıkça belirtilmiştir.
HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU
Usul ekonomisi ilkesi MADDE 30- (1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
Canlı yayın, duruşma süresini uzatabilir, gereksiz tartışmalara yol açabilir ve yargılamanın amacından sapmasına neden olabilir.
B. Kişilik Haklarının Korunması
Duruşmalarda ifade veren tanıkların, mağdurların ve hatta sanıkların kişilik hakları, özel hayatın gizliliği ve lekelenmeme hakkı gibi temel hakları bulunmaktadır. Canlı yayın, bu kişilerin görüntülerinin ve beyanlarının geniş kitlelere ulaşmasına neden olarak, telafisi güç zararlar doğurabilir. Özellikle hassas konularda veya küçüklerin yargılandığı durumlarda bu risk daha da artmaktadır. Anayasa'nın 141. maddesi, küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulacağını belirterek bu hassasiyeti vurgulamaktadır.
C. Delillerin Güvenilirliği ve Tanık Beyanlarının Etkilenmesi
Canlı yayın, tanıkların beyanlarını etkileme potansiyeli taşır. Tanıklar, kamuoyu baskısı altında veya diğer tanıkların ifadelerini izleyerek beyanlarını değiştirebilirler. Bu durum, delillerin güvenilirliğini zedeleyebilir ve maddi gerçeğe ulaşmayı zorlaştırabilir. Ceza Genel Kurulu'nun yukarıda bahsedilen içtihadı da tanıkların birbirini etkilememesi gerektiği yönündeki hassasiyeti ortaya koymaktadır.
D. Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı
Yargılamaların canlı yayınlanması, yargı mensupları üzerinde de baskı oluşturabilir. Hakimler ve savcılar, kararlarını verirken kamuoyunun tepkisini veya beklentilerini göz önünde bulundurma eğilimine girebilirler. Bu durum, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerine aykırılık teşkil edebilir. Anayasa'nın 140. maddesi, hakimlerin mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa edeceklerini açıkça belirtmektedir.
III. Yasal Düzenleme İhtiyacı ve Olası Çözüm Önerileri
Ekrem İmamoğlu yargılaması gibi kamuoyunun geniş kesimlerini ilgilendiren davalarda, adalet vicdanının sağlanması ve yargıya olan güvenin artırılması adına duruşmaların canlı yayınlanması talepleri haklı bir zemine oturmaktadır. Bu talepleri karşılamak ve mevcut hukuki engelleri aşmak için yasal düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
A. Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Duruşmaların canlı yayınlanabilmesi için öncelikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nda açıkça bu imkanı tanıyan hükümlerin getirilmesi gerekmektedir. Bu düzenlemeler yapılırken, yukarıda belirtilen hukuki engelleri gözeten ve dengeleyici mekanizmalar içeren bir yaklaşım benimsenmelidir.
Önerilebilecek yasal değişiklikler şunları içerebilir:
1. Belirli Davalar İçin İstisnai Canlı Yayın İmkanı: Kamuoyunu yakından ilgilendiren, ulusal öneme sahip veya toplumsal hassasiyet taşıyan davalar için, mahkemenin takdirine bağlı olarak canlı yayın yapılmasına izin veren bir düzenleme getirilebilir. Bu tür davaların belirlenmesinde objektif kriterler (örneğin, davanın niteliği, sanık sayısı, kamuoyundaki etkisi vb.) esas alınmalıdır.
2. Canlı Yayın Koşullarının Belirlenmesi: Canlı yayın yapılmasına karar verilen durumlarda, yayın koşulları detaylı bir şekilde düzenlenmelidir. Bu koşullar şunları içerebilir:
- Görüntü ve Ses Kısıtlamaları: Tanıkların, mağdurların veya belirli kişilerin görüntülerinin bulanıklaştırılması veya seslerinin değiştirilmesi gibi önlemler alınabilir. Özellikle küçüklerin veya cinsel suç mağdurlarının korunması için bu tür kısıtlamalar zorunlu olmalıdır.
- Yayıncı Kuruluşların Sorumluluğu: Canlı yayını yapacak medya kuruluşlarının yayın ilkelerine uyması ve yargılamanın tarafsızlığını zedeleyecek yorum veya manipülasyonlardan kaçınması sağlanmalıdır. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun (6112 sayılı Kanun) ve ilgili yönetmelikler, yayın hizmeti sağlayıcılarının sorumluluklarını düzenlemektedir. Bu kapsamda, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayın Yönetmeliği ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Programlarının Denetimi Hakkında Yönetmelik gibi düzenlemeler, yayınların denetimi ve sorumluluğu konusunda örnek teşkil edebilir.
- Yayın Süresi ve Kapsamı: Canlı yayının sadece belirli duruşma aşamalarıyla sınırlı tutulması veya belirli zaman dilimlerinde yapılması gibi kısıtlamalar getirilebilir.
- Tarafların Rızası: Canlı yayın için davanın taraflarının (özellikle sanığın) rızasının aranması, adil yargılanma hakkı açısından önemli bir güvence olabilir. Ancak, kamu yararı ile bireysel haklar arasındaki denge iyi kurulmalıdır.
3. Teknolojik Altyapının Geliştirilmesi: Canlı yayınların teknik altyapısı, yargılamanın düzenini bozmayacak şekilde modern ve güvenli olmalıdır. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) gibi mevcut sistemler, bu tür yayınlar için bir başlangıç noktası olabilir. Nitekim, CMK'da yapılan değişikliklerle SEGBİS aracılığıyla sanık sorgusunun yapılabilmesi veya duruşmalara katılım sağlanabilmesi imkanı getirilmiştir. Bu durum, teknolojik imkanların yargılamaya entegrasyonu konusunda bir emsal teşkil etmektedir.
B. Kamuoyu Bilgilendirme ve Adalet Vicdanı
Duruşmaların canlı yayınlanması, kamuoyunun yargı süreçleri hakkında daha doğru ve eksiksiz bilgi edinmesini sağlayabilir. Bu durum, spekülasyonların önüne geçerek, yargıya olan güveni artırabilir ve adalet vicdanının sağlanmasına katkıda bulunabilir. Özellikle Ekrem İmamoğlu yargılaması gibi siyasi ve toplumsal boyutları olan davalarda, şeffaflık ilkesi büyük önem taşımaktadır.
C. Uluslararası Uygulamalar ve Karşılaştırmalı Hukuk
Bazı ülkelerde, belirli koşullar altında duruşmaların canlı yayınlanmasına izin verilmektedir. Bu ülkelerdeki uygulamalar ve elde edilen deneyimler, Türkiye için de yol gösterici olabilir. Uluslararası standartlar ve insan hakları sözleşmeleri de adil yargılanma hakkının bir parçası olarak yargılamanın aleniyetini vurgulamaktadır.
Sonuç
Türk hukukunda duruşmaların canlı yayınlanması, mevcut yasal düzenlemeler ve uygulamalar çerçevesinde yasaklanmış durumdadır. Bu yasak, yargılamanın düzenini, tarafsızlığını, kişilik haklarını ve delillerin güvenilirliğini koruma amacı taşımaktadır. Ancak, Ekrem İmamoğlu yargılaması gibi kamuoyunun yoğun ilgisini çeken davalar, bu konudaki yasal düzenleme ihtiyacını açıkça ortaya koymaktadır.
Adalet vicdanının sağlanması, yargıya olan güvenin artırılması ve şeffaflık ilkesinin güçlendirilmesi adına, belirli koşullar altında duruşmaların canlı yayınlanmasına imkan tanıyan yasal düzenlemeler yapılması elzemdir. Bu düzenlemeler yapılırken, yargılamanın temel prensipleri ile kamuoyunun bilgi edinme hakkı arasındaki hassas denge gözetilmeli, tarafların hakları ve yargı bağımsızlığı korunmalıdır. Teknolojik imkanların da desteğiyle, şeffaf ve adil bir yargılama sürecinin kamuoyuyla paylaşılması, demokratik bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Bu yönde atılacak adımlar, Türk yargı sisteminin modernleşmesine ve toplumsal beklentilere cevap vermesine önemli katkılar sağlayacaktır.