Giriş
Teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte, artık klasik anlamıyla tanıdığımız taşınır ve taşınmaz varlıkların dışında dijital varlıklar da bireylerin mülkiyetinde önemli bir yer tutuyor.
Dijital varlıkları internet veya bilgisayar teknolojileri aracılığıyla var olan, ekonomik veya kişisel değeri olan dijital bilgiler olarak genel anlamıyla tanımladığımızda, dijital varlıklar kapsamına, kripto paralar, sosyal medya hesapları, e-posta hesapları ve bulut depolama servislerindeki içerikler dahil edilebiliyor.
Dijital varlıklar hakkındaki miras hukuku bağlamında ilk tartışmalar ise mirasçıların ölenin sosyal
medya hesapları ya da e-mail hesaplarına erişmek istemesiyle birlikte ortaya çıkmış olup, bu sorun doktrinsel anlamda 2 farklı yorumun oluşmasına sebep olmuştur. Bu kapsamda ilk görüş*, söz
konusu hesaplara erişimin, kişilik hakkını ve haberleşme gizliliğini ihlal edeceği gerekçesiyle
reddetmekteyken, bir diğer görüş* sosyal medya ya da e-mail hesabı kullanıcı sözleşmesinin külli halefiyet ilkesi kapsamında mirasçılara intikal edeceği gerekçesiyle mirasçıların söz konusu hesaplara erişiminin sağlanması gerektiğini kabul etmektedir.
Dijital varlılar grubunun bir diğer üyesi kripto varlıkların ise terekeye dahil olup olmayacağına dair henüz mevzuatta bir düzenleme bulunmamaktadır.
Dolayısıyla bu konuya netlik kazandırabilmek için, öncelikle kripto paraların teknik tanımına ve hukuki niteliğine bakmamız gerekmektedir.
Kripto Paraların Tanımı ve Hukuki Statüsü
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından hazırlanan 16 Nisan 2021 tarihli Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik’te, kripto paralara ilişkin genel bir tanımlama yapılmıştır. İlgili yönetmeliğin 3. Maddesi şöyle der: "Bu Yönetmeliğin uygulanmasında kripto varlık, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıkları ifade eder."
Doktrinde kripto paraların hukuki niteliğine ilişkin değerlendirmelerde genel kabul ise, para olarak kabul edilemeyecek olmalarıdır. Zira, kripto paralar, bir devletin resmi para birimi olarak devlet tarafından ihraç edilmemekte ve değişim aracı olarak tüm toplumlarda kabul görmemektedir.
Türk hukukunda da, kripto paraların bir üst kavramı olan kripto varlıkların ödemelerde kullanılamayacağı belirtilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından hazırlanan Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik’in 3. Maddesi şöyle der: "Bu Yönetmeliğin uygulanmasında kripto varlık, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıkları ifade eder.
Kripto varlıklar, ödemelerde doğrudan veya dolaylı şekilde kullanılamaz.
Kripto varlıkların ödemelerde doğrudan veya dolaylı şekilde kullanılmasına yönelik hizmet sunulamaz."
Yönetmeliğin işbu hükmünden hareketle, kripto paraların parasal değeri haiz olsa da hukuken para olarak nitelendirilemeyeceği açıktır.
Hukuken para olarak değerlendirilmeyen kripto paraların hukuken eşya niteliğinde olup olmadığına bakmamız gerekir. Şöyle ki,
Kripto paralar fiziksel bir varlık olmadığı için cismanilik unsuru eksikliğinden klasik eşya tanımına göre Türk Medeni Kanunu kapsamında eşya niteliği taşımaz. Ancak doktrinde, Türk Medeni Kanunu’nun 762. maddesindeki doğal güçler hükmünden yola çıkarak, dijital varlıkların taşınır eşya hükümleri kıyasen uygulanabilir görüşü savunulmaktadır. Ben de bu fikre katılmaktayım. Zira ancak böyle bir değerlendirme ile, kripto paralar ekonomik değer taşıyan ve edinilebilir varlıklar olarak miras, tasarruf ve mülkiyet hakları bakımından korunabilir.
Kanun koyucunun bu varlıklara özel bir hukuki statü kazandırması gerektiği kanaatindeyim.
Kripto Paralar Mirasa Konu Edilebilir Mi?
Kripto paraların miras yoluyla intikaline ilişkin özel bir düzenleme her ne kadar bulunmuyor olsa da Türk Medeni Kanunun 449. Maddesinden yapılacak yorumlama ile mirasçılara intikal edecek mal varlığı değerleri arasına alınabileceği sonucu ortaya çıkacaktır. Zira ilgili madde hükmünde “Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olur.” diyerek kanun koyucu diğer malvarlığı hakları kavramıyla malvarlığının dinamik yapısını göz önünde bulundurmuş ve geniş yorum yapılabilecek alan tanımıştır.
Nitekim bu kapsamda emsal kabul edilebilecek bir mahkeme kararı da Antalya Bölge Adliye Mahkemesi'nden gelmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1149 Esas ve 2020/905 Karar Sayılı kararında, yasada dijital mirasa ve kripto paraların miras bırakılmasına ilişkin bir boşluk olduğu ifade edilmiş ve devamında miras bırakana ait dijital cüzdan hesabının ekonomik bir değer taşıması sebebiyle Türk Medeni Kanunun 599.maddesinin 2.fıkrası kapsamında miras yoluyla intikale elverişli olduğuna hükmedilmiştir. Bu noktada ekonomik bir değer ihtiva etmek kilit bir kavram olarak ele alınmıştır.
Sonuç
Her ne kadar henüz dijital varlıkların ve dijital varlıklar özelinde kripto paraların hukuki statüsünde net ve ortak bir görüş hakim olmasa da, kripto paraların ekonomik değeri göz önünde bulundurularak miras hukuku açısından önemleri yadsınamayacaktır. Dolayısıyla çağımızın gerekleri dikkate alınarak bu konuda detaylı çalışmanın yapılması gerekmektedir.
Ülkemizdeki mevzuat eksikliğine rağmen, emsal yargı kararları genel olarak kripto paraların terekeye dahil edilebileceği yönündedir.
Av. Selda GÖK






