Stj. Av. Mustafa ÇETİN[1]

ÖZET

Vergi kavramı; devletin, kamu giderlerini karşılamak üzere, egemenlik gücüne dayanarak, tek taraflı belirlediği ve somut karşılığı olmayan parasal ödemeleri ifade eder.

Vergi, bir toplumda yaşamanın sonucu olarak devletler tarafından sunulan tam kamusal mal ve hizmetlere duyulan ihtiyacın yükselmesi ile artan finansal kaynak gereksinimini karşılamak için ortaya çıkmıştır.

Vergi kavramı farklı isimler ve anlamlar taşımasına rağmen ilkel toplumlardan itibaren var olmuştur.

Vergi toplayanların keyfi tutumları karşısında vergi ödeyenler, pasif ve aktif direniş göstermişlerdir. Vergi ödemekte isteksizlikten, isyanlara ve hatta ihtilallere varan direnme hareketleri; yasal, anayasal ve evrensel vergi ilkelerinin doğuşuna evirilmiştir.

Vergi tarihi, aynı zamanda özgürlük ve demokratikleşme sürecidir. Vergi tarihi;  haksızlık ve keyfiliğin yerini, yazılı kurallara ve yetkili organlara bırakma prosesidir.

Çağdaş devletler yasa ve anayasalarında, vergiye dair hükümleri katı bir şekilde uygulamaktadır. Medeni toplumlarda vergiye dair her türlü yetki yürütme erkinin elinden alınarak, yasama organına verilmiştir.

Ülkemizde de uygarlık ve vergi süreci, çağdaş devletlere benzer bir şekilde ilerlemekteyken, belli dönemlerdeki düzenlemelerle yürütme organı güçlendirilmiştir.

Vergiye dair evrensel ilkelerin, son zamanlarda yerini yürütme organının kararlarına bıraktığı görülmektedir.

Bu makalede vergi kavramı, vergilendirme ile ilgili temel ilkeler, vergi kavramının ülkemiz anayasalarındaki değişimi ve Katma Değer Vergisi (KDV) oranlarında yakın zamanda gerçekleşen değişiklik ve yürütme organının bu husustaki takdir yetkileri incelenmiştir.

GİRİŞ

İnsanların birlikte yaşaması ve devlet kurumunun oluşmasından beridir, vergi kavramı da var olmuştur.

Devlet kavramı ortaya çıkmadan önce vergi; krala, padişaha, derebeylerine ya da dini otoriteye ahlaki veya dinî sebeplerle gönüllülük esasıyla sunulan bir armağan olarak görülmüştür. Kamu hizmetlerindeki artışın bir sonucu olarak devlet; kral, ruhban, derebeyi vs. yerini almış ve bu gönüllü bağışlar zorunlu hale getirilmiştir[2].

“Gönüllülük” esasına göre verilen hediyelerin yerini alan “zorunlu” vergiler, başlangıçta belli gerekçelerle alındığından halk tarafından yadsınmamıştır. Hatta vergi ödeyenler bu durumu şeref, itibar ve saygınlık göstergesi olarak görmüştür[3]. Çünkü ödenen vergiler amacına uygun kullanılmış ve vergi oranları düşük tutulmuştur.

Sonraları egemen olan güç (kral, padişah, derebeyi vs.) gerekçesiz, orantısız ve keyfi vergi toplamaya başlamıştır. Vergi ödeyenler; artan vergi sebebiyle önceleri ödemede isteksizlik, sonraları itiraz ve en nihayetinde ödememe yolunu tercih etmiştir.

Pasif tepkisizlikten, aktif direnişe dönüşen vergi süreci; bugün çağdaş hukukun temel yapı taşlarını oluşturmuştur. Yürütme erkinin kısıtlanması, yasama ve yargı organlarının kurulması, anayasa ve yasaların yürürlüğe girmesi, vergilendirme ile ilgili temel ilkelerin belirlenmesi, uyuşmazlıklar için devletin teşkilatlanması gibi pek çok çağdaş hukuk normu, vergi süreci sonrası kazanımdır.

Makalemizde ilk bölümde Türkiye Cumhuriyeti anayasalarındaki vergi hükümleri, ikinci bölümünde vergi ile ilgili temel ilkeler, üçüncü ve son bölümünde KDV’de yürütme organının takdir yetkisi incelenmiştir.

1. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASALARINDA VERGİ HÜKÜMLERİ

Bu bölümde 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında yer alan vergiye dair hükümler incelenmiştir.

1.1. 1921 Anayasasında Vergi

1921 Anayasası, Milli Mücadele döneminde yürürlüğe girdiği ve 1921 Anayasası olağanüstü dönem anayasası olduğu için, anayasa metninde vergiye dair herhangi bir hüküm bulunmaktadır[4].

 Anayasa metninde vergiye dair bir hüküm bulunmasa da 23 Nisan 1920 tarihinde kurulan TBMM’nin kabul ettiği ilk kanun vergiye ilişkindir[5]. 24 Nisan 1920 tarihinde kabul edilen ve 1 sayılı Ceride-i Resmiye[6]’de yayımlanan “ağnam resmi”, yeni Türkiye’nin ilk yasasıdır[7].

İlk anayasamız olan 1921 Anayasasında “eşitlik” ve “yasallık” ilkeleri bulunmakta ancak vergiye dair spesifik bir hüküm bulunmamaktadır.

1.2. 1924 Anayasasında Vergi

1924 Anayasasının 85. maddesi:

“Vergiler ancak bir kanun ile tarh ve cibayet olunabilir.

Devlet, vilayet idarei hususiyeleri ve belediyelerce teamülen cibayet edilmekte olan rüsum ve tekâlifin kanunları tanzim edilinceye kadar kemakân devam olunabilir.” hükmünü amirdir[8].

1924 Anayasasında vergilerin ancak ve ancak bir yasa ile toplanabileceği ve tahsil edilebileceği anayasal güvence altına alınmıştır. Vergilerin “ancak bir kanunla toplanabileceği” evrensel vergi kuralı yanında, “kanunilik” ilkesinin 1924 Anayasasında işletildiği görülmektedir.

85’inci maddenin b fıkrasında ise bu kuralın açık bir şekilde hükmedilmediği görülmektedir. Hâlihazırda (o dönemde), yürürlükte olan vergi hükümleri ile teamül ile toplanmakta olan vergilerin toplanmaya devam edilebileceği düzenlenmektedir.

Vergi koyma yetkisi yanında, “vergiyi değiştirme” ve “vergiyi kaldırma” yetkilerinin açıkça yazılmamış olması sebebiyle, 1924 Anayasasının vergi anlamında eksik olduğu değerlendirilmektedir.

Diğer taraftan anayasa hükmünde sadece “vergi” lafzı kullanıldığından, vergi dışındaki “resim”, “harç” ve “ve benzeri mali yükümlülükler” kavramlarının muğlak olduğu kıymetlendirilmektedir.

1924 Anayasası; Kurtuluş Savaşı sonrası bir anayasa olması, kazuistik bir anayasa olmaması ve dönemin dinamikleri dikkate alınarak hazırlanmış olması sebebiyle vergiye dair detayı içermemektedir.  

1.3. 1961 Anayasasında Vergi

1961 Anayasası 61. maddesi :

“Herkes kamu giderlerini karışlamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.

Vergi, resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla konulur.” hükmünü amirdir[9].

1961 Anayasasında “genellik”, “mali güç” ve “yasallık” ilkeleri vurgulanmıştır[10].

1961 Anayasası ile diğer anayasalarda daha önce bulunmayan Anayasa Mahkemesi kurulmuştur[11]. Vergi hukuku açısından bakıldığında Anayasa Mahkemesinin kurulması çok kıymetlidir. Zira anayasaya aykırı bir vergi normunun Anayasa Mahkemesince denetlenebilme imkânı doğmuştur.

20.09.1971 tarihli anayasa değişikliği ile 1961 Anayasasının 61. maddesine

Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı hadler içinde kalmak, ölçü ve esaslara uygun olmak şartıyla vergi, resim ve harçların muafiyet ve istisnalarıyla nispet ve hadlerine ilişkin hükümlerde değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınabilir.” hükmü eklenmiştir[12].

Yapılan anayasa değişikliği ile yasama organın tekelinde olan vergi hukukuna ait hak ve yetki, yürütme organı ile zımnen paylaşılmıştır. 12 Mart Muhtırası sonrası yapılan bu anayasa değişikliğinin, dönemin “anarşi ortamını bir an önce ortadan kaldırmak” amacı ile yürütme organını güçlendirmek olabileceği değerlendirilmektedir[13]. Antidemokratik bu tutum, Türk Vergi Hukuku tarihinde kırılmaya sebebiyet vermiştir. Varoluş gayesi ve varlık felsefesi seçmenin iradesini temsil olan yasama organı, bu değişiklikle pasifize edilmiştir. Hızlı karar almak ve çabuk uygulamak adına yapılan anayasal değişikliğin, “kanunilik” ilkesine gölge düşürdüğü kıymetlendirilmektedir.

1.4. 1982 Anayasasında Vergi

1982 Anayasasının 73. maddesi :

"Herkes kamu harcamalarını karşılamak için mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.

Vergi yükünün adil ve dengeli bir şekilde dağıtılması maliye politikasının sosyal amacıdır.

Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla belirlenir, değiştirilir veya kaldırılır.

Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.” hükmünü amirdir[14].

Daha önceki anayasalara ilave olarak eklenen 2. fıkra ile “sosyal devlet” ilkesi vurgulanmış ve devletin “sosyal adaleti” sağlama misyonuna dikkat çekilmiştir. 3. fıkrasına eklenen “değiştirilir ve kaldırılır” lafzıyla; vergilerin sadece konulmasının değil, değiştirilmesi ve kaldırılması işlemlerinin de yine kanunla yapılabileceğine dikkat çekilmiştir.

1961 Anayasasında 1971 yılı değişikliği ile ithal edilen yürütme organına yetki verme hükmü, 1982 Anayasasında da korunmuştur.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş[15] ile yürütme organı tek başına Cumhurbaşkanı olmuştur. “Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” olarak değiştirilmiştir. Yeni hükümet sistemi ile TBMM tarafından Cumhurbaşkanına yetki verilmesi durumunda; Cumhurbaşkanı, ilgili kanunda belirtilen sınırlar içinde kalmak koşulu ile vergisel düzenleme yapabilmektedir.

1971 tarihli anayasa değişikliği ile benzer gibi görünse de, yürütme organına verilen yetkide bir takım farklılıklar bulunmaktadır. Öncelikle yürütme organı “bakanlar kurulu” olarak ifade edilen bir “heyet” iken, yeni düzende yürütme organı “cumhurbaşkanı” ifadesi ile “tek kişiyi” ifade etmektedir. Bakanlar Kuruluna geçmiş dönemde verilen sınır “dar” tutulmuş iken, Cumhurbaşkanına tanınan sınır “geniş” tutulmaktadır. Bir vergiye[16] ait oranı, yüzde bir’e kadar indirmeye ve dört katına kadar artırma yetkisinin Cumhurbaşkanına verildiği görülmektedir[17]. Yürütme organına böylesi geniş bir takdir yetkisi verilmesinin, TBMM’nin varlık felsefesine aykırılık teşkil ettiği doğrultuda eleştiriler bulunmaktadır[18].

2. VERGİ İLE İLGİLİ TEMEL İLKELER

Vergi Hukuku, kamu hukuku alanı içinde yer almaktadır[19]. Vergi Hukukunda tarafların eşitliği söz konusu değildir. Vergi Hukuku, devletin egemenlik gücünden kaynaklanan ve daha üstün durumda bulunduğu ilişkileri düzenlemektedir. Vergileme yetkisi devletin, egemenliğe dayanarak vergi toplama hususunda sahip olduğu hukuki ve fiili gücü ifade etmektedir[20]. Tüm bu veriler ışığında Vergi Hukuku, vergi ilişkisinden doğan hak ve ödevler ile bu ödevlere uygun hareket edilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek yaptırım ve uyuşmazlıkları inceleyen kamu hukuku dalı[21] şeklinde tanımlanabilmektedir.

Vergilendirme ilkeleri Anayasamızın 2, 10 ve 73. maddelerinde ifade edilmektedir. Vergilendirme İlkeleri; hukuk devleti ilkesi, belirlilik ilkesi, geçmişe yürümeme ilkesi, ölçülülük ilkesi, kanun önünde eşitlik ilkesi ve verginin kanuniliği ilkesidir[22].

3. KATMA DEĞER VERGİSİNDE YÜRÜTME ORGANINA TANINAN TAKDİR YETKİSİ

Katma Değer Vergisi (KDV); yapılan mal ve hizmet teslimlerinde, teslim edenin ödediği ancak teslim alana yüklenen bir harcama vergisidir. KDV’nin temel mantığı yaratılan katma değerin vergilendirilmesidir.

Katma Değer Kanununda[23] verginin konusu aşağıdaki gibi sıralanmıştır:

Madde 1 – Türkiye'de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir:

1. Ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler,

2. Her türlü mal ve hizmet ithalatı,

3. Diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler:

a) Posta, telefon, telgraf, teleks ve bunlara benzer hizmetler ile radyo ve televizyon hizmetleri,

b) Her türlü şans ve talih oyunlarının tertiplenmesi ve oynanması,

c) Profesyonel sanatçıların yer aldığı gösteriler ve konserler ile profesyonel sporcuların katıldığı sportif faaliyetler, maçlar, yarışlar ve yarışmalar tertiplenmesi, gösterilmesi,

d) (Değişik : 16/6/2009-5904/8 md.) Müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışlar ile 10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimi,

e) Boru hattı ile hampetrol, gaz ve bunların ürünlerinin taşınmaları,

f) Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri,

g) Genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetleri,

h) Rekabet eşitsizliğini gidermek maksadıyla isteğe bağlı mükellefiyetler suretiyle vergilendirilecek teslim ve hizmetler.

Anayasamızın 73. maddesi ile Cumhurbaşkanına kanunla belirlenen sınırlar içinde değişiklik yapma takdir yetkisi tanınmıştır.  KDV Kanunun 28. ve 36. maddelerinde yürütme organına takdir hakkı tanınmıştır.

KDV Kanunun 28. maddesi:

“Katma değer vergisi oranı, vergiye tabi her bir işlem için % 10'dur. Cumhurbaşkanı bu oranı, dört katına kadar artırmaya, % 1 'e kadar indirmeye, bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası ve inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun vergi değeri ve bulunduğu yeri esas alarak konut teslimleri için farklı vergi oranları tespit etmeye yetkilidir.” hükmünü,

KDV Kanununun 36. maddesi:

Cumhurbaşkanı indirim hakkını kısmen veya tamamen kaldırmaya veya yeniden koymaya ve bu şekilde indirim hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirlemeye, süresi içinde iadesi talep edilmeyen ve indirim yoluyla giderilmek üzere sonraki dönemlere devrolunan katma değer vergisinin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak yazılmasına imkân vermeye, iade talebinde bulunulabilecek asgari tutarı belirlemeye yetkilidir.” hükmünü amirdir.

Nitekim, Cumhurbaşkanı 7346 sayılı Kararında; KDV Kanununda yüzde 8 olan mal ve hizmetlerin oranını yüzde 10, KDV Kanunda yüzde 18 olan mal ve hizmetlerin oranını ise yüzde 20 olarak takdir etmiştir[24].

4. SONUÇ

Vergi, kundaktaki bebeklerin mama parasıdır. Vergi, biçare ocakların ekmek parasıdır. Vergi, yaşlı teyzelerin ilaç parasıdır. Bu kadar hassas ve nazik bir konudur vergi.

Vergi Hukuku, yüzyılların mücadelesi ile hayatın imbiğinden süzülerek oluşagelmiştir. Anayasal ve evrensel vergi ilkeleri kanlı çatışmaların, türlü direnişlerin eseri olarak hayat bulmuştur. Keyfiyetin, kural tanımazlığın ve ölçüsüzlüğün tezahürü ise mağdurların acıları, açlıkları ve ölümleri olarak gözler önüne serilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı önemli ve değerlidir. Yasama organı olan TBMM, milletin tecelligâhıdır. Padişah iradesinin ayaklar altına alınarak, halkın taleplerinin hayat bulduğu yerdir TBMM. O yüzden duvarında “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir!” yazar. Yürütme organı uhdesine verilen yetkiyi hukuka uygun kullanmak üzere iktidara talip olur. Yargı da şüphesiz bu sacayağının üçüncü unsurudur. Hiç bir erk diğerine müdahale etmemelidir.

Yasama organı, verilen oylarla halkın vekâletini almaktadır. Yasama organı verilen vekâleti yürütme erkine teslim etmemelidir. Vekâletin vekâleti olmaz!

Vergi kanunları ile yasama organına verilen yetki, yürütme organına devredilmemelidir. Ne kadar hukuki de olsa alınan bazı kararlar sorgulanmaktadır. KDV’de yakın zamanda alınan karar buna en kesif örneklerden biridir. Yürütme organı tek başına alabileceği kararla, oranı yüzde 1’e indirmeye ve 4 katına kadar yükseltmeye yetkin kılınmıştır. KDV oranı yüzde 10 olan bir mal veya hizmette; vergi oranı yüzde 1 olabileceği gibi, yürütme organın alacağı kararla yüzde 40 da olabilecektir. KDV’nin tüm vergi gelirlerimizin yüzde 30,6’sını oluşturduğu düşünüldüğünde, yürütme organına tanınan takdir yetkisinin ne denli önemli olduğu görülebilecektir[25].

 Olağan dönemde, olağanüstü gibi görünen bu oranlar; olağanüstü dönemde daha keyfi bir hal alabilmektedir.

Yürütme organı, olağanüstü dönemde çıkaracağı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) ile istediği vergi düzenlemelerini yapabilecek güce kavuşabilmektedir. Olağanüstü Dönem CBK’leri, Anayasa Mahkemesi denetimi dışındadır[26].

KAYNAKÇA

Bilici, Nurettin, Vergi Hukuku (53. Baskı), Savaş Yayınevi, Ankara, 2022.

Çağan, Nami, Vergilendirme Yetkisi, Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul, 1982.

Çetin, Mustafa, Vergi Kanunları ile Yürütme Organına Tanınan Vergi Oranına İlişkin Yetkilerin Anayasa Karşısındaki Durumu, Yetkin Yayınları, Ankara, 2023.

Demirel, Elvan, İlk TBMM’nin İlk Kanunu: Ağnam Vergisi, Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi TBMM’nin 100. Yılı Özel Sayısı, Kasım 2020, s. 26-32.

Hakyemez, Yusuf Şevki, Vergilendirme Sürecinin İdari İşlem Bağlamında İncelenmesi, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C.1,  S.75, s. 159-190.

Seyhan, Mahcemal, Yürütme Organının Katma Değer Vergisinde Oranı Belirleme Yetkisinin Değerlendirilmesi, Ankara Barosu Dergisi, 2020/4, s. 92.

Şahan, Özgür,  Cumhurbaşkanının Vergi ile İlgili Düzenleme Yapma Yetkisi, Yetkinin Sınırları ve Yargısal Denetimi, ERÜHFD, C. XIV, 2019, s. 703.

ONLİNE KAYNAKLAR

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, Önceki Anayasalar (1921 Anayasası), https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1921-anayasasi/, (Erişim Tarihi: 18/09/2023).

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, Önceki Anayasalar (1924 Anayasası), https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1924-anayasasi/, (Erişim Tarihi: 18/09/2023).

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, Önceki Anayasalar (1961 Anayasası), https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1961-anayasasi/, (Erişim Tarihi: 18/09/2023).

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, Tarihi, https://www.anayasa.gov.tr/tr/mahkeme/tarihi/1/, (Erişim Tarihi: 18/09/2023)

Anayasa Mahkemesi, Mevzuat, https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/anayasa/, (Erişim Tarihi: 18/09/2023)

Cumhuriyet Gazetesi, Tepki Çeken MTV Anayasa Mahkemesine Taşınıyor, https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/tepki-ceken-ek-mtv-anayasa-mahkemesine-tasiniyor-chpli-basarir-acikladi-2097155, (Erişim Tarihi: 18/09/2023)

Mina Vural, Geçmişten Günümüze Verginin Tarihi: İlkçağ Dönemi, https://beepeer.co/gecmisten-gunumuze-verginin-tarihi-ilkcag-donemi/, (Erişim Tarihi: 18/09/2023).

Resmi Gazete Arşivi, www.resmigazete.gov.tr

Wikipedia, 12 Mart Muhtırası, https://tr.wikipedia.org/wiki/12_Mart_Muht%C4%B1ras%C4%B1, (Erişim Tarihi: 18/09/2023)

-----------------

[1] Bursa Barosu, Stajyer Avukat

[2] Yusuf Şevki Hakyemez; Vergilendirme Sürecinin İdari İşlem Bağlamında İncelenmesi, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C.1,  S.75, s. 159-190.

[3] Mina Vural, Geçmişten Günümüze Verginin Tarihi: İlkçağ Dönemi, https://beepeer.co/gecmisten-gunumuze-verginin-tarihi-ilkcag-donemi/, (Erişim Tarihi:17/09/2023).

[4] Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, Önceki Anayasalar (1921 Anayasası), https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1921-anayasasi/, (Erişim Tarihi: 17/09/2023).

[5] Mustafa Çetin, Vergi Kanunları ile Yürütme Organına Tanınan Vergi Oranına İlişkin Yetkilerin Anayasa Karşısındaki Durumu, Yetkin Yayınları, Ankara, 2023, s. 38.

[6] 07.04.1921 tarihinde Ceride-i Resmiye’de (Resmi Gazete) yayımlanmıştır.

[7] Elvan Demirel, İlk TBMM’nin İlk Kanunu: Ağnam Vergisi, Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi TBMM’nin 100. Yılı Özel Sayısı, Kasım 2020, s. 26-32.

[8] Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, Önceki Anayasalar (1924 Anayasası), https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1924-anayasasi/, (Erişim Tarihi: 17/09/2023).

[9] Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, Önceki Anayasalar (1961 Anayasası), https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1961-anayasasi/, (Erişim Tarihi: 17/09/2022).

[10] Çetin, a.g.e., s. 39.

[11] Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, Tarihi, https://www.anayasa.gov.tr/tr/mahkeme/tarihi/1/, (Erişim Tarihi: 17/09/2023)

[12] 22.09.1971 tarih ve 13964 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

[13] Wikipedia, 12 Mart Muhtırası, https://tr.wikipedia.org/wiki/12_Mart_Muht%C4%B1ras%C4%B1,

(Erişim Tarihi : 18/09/2023)

[14] Anayasa Mahkemesi, Mevzuat, https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/anayasa/, (Erişim Tarihi: 18/09/2023)

[15] 11.02.2017 tarihli ve 29976 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

[16] 3065 sayılı Katma Değer Kanunu (25.10.1984 tarihli ve 18563 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır).

[17] Mahcemal Seyhan, Yürütme Organının Katma Değer Vergisinde Oranı Belirleme Yetkisinin Değerlendirilmesi, Ankara Barosu Dergisi, 2020/4, s. 92.

[18] Cumhuriyet Gazetesi, Tepki Çeken MTV Anayasa Mahkemesine Taşınıyor, https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/tepki-ceken-ek-mtv-anayasa-mahkemesine-tasiniyor-chpli-basarir-acikladi-2097155, (Erişim Tarihi: 17/09/2023)

[19] Nurettin Bilici, Vergi Hukuku (53. Baskı), Savaş Yayınevi, Ankara, 2022, s. 4.

[20] Nami Çağan, Vergilendirme Yetkisi, Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul, 1982, s. 5.

[21] Bilici, a.g.e., s. 9.

[22] Ayrıntılı inceleme için Ayrıca Bakınız; Bilici, a.g.e., s.10-17.

[23] 25.10.1984 tarihli ve 18563 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

[24] 07.07.2023 tarihli ve 32241 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

[25] Seyhan, a.g.m., s. 92.

[26] Özgür Şahan, Cumhurbaşkanının Vergi ile İlgili Düzenleme Yapma Yetkisi, Yetkinin Sınırları ve Yargısal Denetimi, ERÜHFD, C. XIV, 2019, s. 703.