Çözüm sürecinde Devletimizin muhatabı P.K.K.’dır. Süreci o günkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “Çok güzel şeyler olacak.” sözleriyle başlattı. Açıklamalara göre P.K.K. silah bırakacak, P.K.K. teröristleri Türkiye’yi terk edeceklerdi. Fakat ilerleyen süreçte P.K.K. teröristleri silah bırakmadı. Belki çok az P.K.K. teröristi Türkiye’yi terk etti ve Irak’ın kuzeyindeki P.K.K. kamplarına döndü. Ama P.K.K. teröristlerinin çoğu Türkiye’de kaldı. Üstelik P.K.K. doğu ve güneydoğu bölgelerimizdeki şehirlerimizde örgütlendi, şehirlerde kendince polis teşkilatı, kırsalda jandarma teşkilatı kurdu. “Buraların asayişi benden sorulur, asayişi ben sağlarım.” diyor.
Ben P.K.K.’nın muhatap alınmasına, P.K.K. ile müzakere edilmesine karşıyım. Ama kanın akmasının önlenmesi için P.K.K. ile anlaşmak istemiyorsa müzakere sürecinde P.K.K. teröristlerinin suç işlemelerine, terör eylemleri gerçekleştirmelerine, şehirlerde örgütlenmelerine kesinlikle imkân verilmemeliydi. Suç işleyenler takip edilmeli, yasada karşılığı olan ceza ile cezalandırılmalıydı.
Devletimiz güçlüdür, çözüm sürecini kendi istediği gibi yönlendirmeliydi. Ancak süreçte aktif olan P.K.K.’dır. 2000 öncesinde güvenlik güçlerimizin yanında P.K.K.’ya karşı kahramanca savaşan korucularımız P.K.K. karşısında korumasız bırakılmıştır. Çok sayıda korucumuz PKK teröristleri tarafından şehit edilmiştir.
P.K.K. kendisinden olmayanların evlerini işaretlemekte ve sonra yakmaktadır. Birkaç gün önce bir astsubayımızın otomobili de P.K.K. teröristleri tarafından yakılmıştır.
P.K.K. her gün suç işlemeye devam ederken, şehirlerde her gün etkinliğini arttırırken, Türkiye’nin P.K.K. teröristlerine karşı hiçbir aktif müdahalesi yoktur. Güvenlik güçlerimiz etkisiz hale getirilmiştir.
T.S.K. Şırnak’ta P.K.K.’ya ait bir eğitim kampı ayrıca, 25’er 30’ar kişilik silahlı gruplardan oluşan çok sayıda kamp bulunduğunu tespit ediyor. Bu kampların imhası için Şırnak valisinden izin istiyor. Şırnak valisi operasyona izin vermiyor.
P.K.K., Cizre’de kanton bölge oluşturma çabalarına çoktan başladı. Bir mahalle etrafına hendekler kazıldı. Bu mahalleye güvenlik güçlerimiz sokulmuyor. Cizre’de P.K.K.’lı olmayanlara yaşam hakkı verilmiyor. Şu anda Cizre, P.K.K.’nın özerk bölgesi durumundadır.
P.K.K. sadece Türkiye’de değil, Irak ve Suriye’de de faaldir. IŞİD’in kuşattığı Ayn El Arap’ta yüzlerce P.K.K. teröristi savaşıyor. Irak’ın kuzeyindeki Barzani bölgesinde Yezidilerin oturduğu şehre 1000’den fazla P.K.K. teröristi yerleştirilmiş. Mesut Barzani bu kabul edilemez diyor. Ancak P.K.K. bu şehri kendi kantonu haline getirmeye çalışıyor.
Prof. Ümit Özdağ’ın görüşüne göre, P.K.K. seçimlerden önce silahlı bir kalkışma başlatabilir. Yine Özdağ’a göre, P.K.K. Irak ve Suriye’de IŞİD ile çatışması sebebiyle Türkiye’deki silahlı kalkışmayı erteleyebilir.
Ancak P.K.K.’nın hazırlıkları Türkiye’mizde silahlı bir isyan niyetinde olduğunu düşündürmektedir.
Silahlı isyan başlatırsa bu isyan güneydoğu illerimizle sınırlı olmaz. 6-7 Ekim 2014’deki olaylar da göstermiştir ki P.K.K.’nın İstanbul, Ankara, İzmir gibi batı illerimizde yerleştirdiği çok sayıda teröristi vardır. Umarım devletimiz, P.K.K.’nın silahlı isyan başlatma ihtimaline göre hazırlıklıdır. Yine umarım P.K.K. silahlı isyan başlatmak gibi bir çılgınlık yapmaz.
Bir başka P.K.K. senaryosuna göre, P.K.K.(HDP) seçimlere parti olarak girecek. Uzmanlar, “P.K.K.(HDP) seçimlere parti olarak girerse T.B.M.M.’ne giremez” diyorlar. P.K.K. da muhakkak seçimlerle ilgili araştırma yapmıştır. Burada, P.K.K.’nın planı, seçimleri kazanamamaları halinde, Diyarbakır’da kendi parlamentolarını kurmaktır. Abdullah Öcalan “Diyarbakır’a 2 milyon kişiyi yığarız” diyormuş.
2000 yılının ocak ayında bir uyuşturucu kaçakçılığı tahkikatıyla ilgili Madrid DGM’sine gitmiştim. İspanyol hâkim ve savcıları benim daha önce Abdullah Öcalan’ı sorguladığımı, Öcalan’ın duruşma savcısı olduğumu öğrenmişler, beni merak etmişler. Benim Madrid DGM’sine geleceğim saatte duruşmalarına ara vermişler ve beni büyük bir odada hep birlikte karşılamışlardı.
Bir İspanyol hâkim bana “Abdullah Öcalan’ın uyuşturucu ticareti yaptığını biliyor musunuz?” diye sordu.
Biz P.K.K.’nın uyuşturucu ticareti yaptığını tespit etmiş, sorgusunda Abdullah Öcalan’a bu hususu da sormuştuk. Abdullah Öcalan uyuşturucu ticareti yaptıklarını inkâr etti.
“Biz, bizim bölgemizden geçen uyuşturucu tacirlerinden vergi alıyoruz” dedi.
Aslında Abdullah Öcalan yakalanıncaya kadar birçok P.K.K. elemanı uyuşturucuyla yakalanmıştı.
Böyle suç örgütünü ciddiye alıp onunla anlaşmak için masaya oturulmaz. Verdiği sözlere güvenilmez. Süreç içinde de örgüt, verdiği hiçbir sözü tutmamıştır.
Talat ŞALK
Emekli C. Savcısı
(Bu köşe yazısı, sayın Talat ŞALK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
Trend Haberler
Yargıtay’ın 3 Gün Kuralı
AVUKATIN TARAF OLDUĞU (MESLEKTEN KAYNAKLI OLMAYAN) DOSYALARINDA E-TEBLİGAT ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ (HMK m. 133)
Kiracının Haklı Tahliyesi
TEVKİL YAPILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
SORUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI (SYOK) ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER: KABAHATLER KANUNU (MADDE 23) AÇISINDAN SYOK’UN DURUMU