İstanbul'da, Münevver Karabulut, 3 Mart 2009’da Bahçeşehir’deki bir villada Cem Garipoğlu tarafından öldürüldü.

Habertürk muhabiri Mustafa Şekeroğlu’nun özel haberine göre; Cem Garipoğlu, bu cinayetten 197 gün sonra, 17 Eylül 2009'da, avukat tarafından polise teslim edildi.

10 YIL SONRA MEZARI AÇILDI

Cem, 10 Ekim 2014 tarihinde kaldığı Silivri 5 No'lu L Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki koğuşunda ölü bulundu. Karabulut Ailesi'nin uzun süren hukuki mücadelesinin ardından Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasına karar verdi. Savcılık Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na talimat yazısı gönderdi.

YETKİLİLER MEZARLIĞA GELDİ

Fethi kabir işlemi için görevlendirilen Cumhuriyet Savcısı, olay yeri inceleme ekipleri ve mezarı kazmak için görevlendirilen kişilerin mezarlığa gelmesinin ardından Garipoğlu'nun mezarı açıldı. Münevver Karabulut'un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir de mezarlıkta hazır bulundu.

FETHİ KABİR İŞLEMİ TAMAMLANDI

45 dakikalık işlemin ardından Garipoğlu'nun mezarından çıkarılan ceset, tabuta konularak cenaze aracı ile Adli Tıp Kurumu’na götürüldü.

ADLİ TIPTA DNA EŞLEŞMESİ YAPILACAK

Garipoğlu'ndan alınan DNA örnekleri ailesiyle eşleştirilecek ve mezardaki kişinin Garipoğlu olup olmadığı netlik kazanacak.

GARİPOĞLU'NUN "FETHİ KABİR TUTANAĞI"

Cem Garipoğlu'nun fethi kabir tutanağında, yer alan adli tıp uzmanlarının beyanlarında, mezarın iki katlı olduğu ve ilk katın boş olduğu tespiti yer aldı. Tutanakta, “Kaldırılan beton tabakaların altında bir takım kemik örneklerinin olduğu görülerek tarafımızdan mezar içerisine inildi, lüzumu halinde kimliklendirme yapılabilmesi amacıyla bulunabilen tüm kemik parçalarının alınması uygun görüldü. Burada kemiklerin serbest vaziyette olup, kefen veya cesedi çevreleyen bir bez bulunmadığı görüldü. Bir adet düğüm içeren 30x30 cm boyutunda şeffaf naylon poşet görüldü.

"CENAZE MUHAFAZA ALTINA ALINDI"

Otopsi kesisine bağlı olarak iki parça halinde kafatası mandibula ve maksilla kemiklerinde dişlerin soketlerinde olduğu her iki üst ve alt ekstremite büyük kemikleri, her iki skapula, her iki pelvis kemiği, sakrum, kosta vertebra, el ve ayak kemikleri otopsi örmek bezi içerisine konularak cenaze ceset torbası içerisinde muhafaza altına alındı” ifadeleri yer aldı.

"CESEDİN GÖRÜNTÜSÜ BAŞSAVCILIĞA GÖNDERİLECEK"

Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılığı cesedin, Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesini isterken olay yeri inceleme ekibine mezarın ve cesedin görüntülerini CD’ye aktararak cumhuriyet başsavcılığına göndermeleri talimatı verildi.

"KAFATASI DAĞINIK BİÇİMDE BULUNDU"

Tutanakta ölenin yakınlarının hazır bulunmaması nedeniyle ceset bütünlük arz etmese dahi kimlik teşhisi yapılamadığı belirtildi. Tutanakta şu ifadeler yer aldı: “Cesedin üzerinde kefen, bez veya cesedi çevreleyen herhangi bir materyal olmadığı tarafımızdan çıplak gözle görülmüş olup, kemikler ve kafatası dağınık bir şekilde toprak üstünde bulunmuştur.

"4 GÜN TEDBİR VE ÖNLEM ALINMADI"

Her ne kadar sayın Savcı tutanağın başında kolluk tarafından gerekli tedbir ve güvenlik önlemlerinin alındığını ifade etse de, talimat evrakının gönderildiği 26 Eylül 2024 ve sonrasında tarafımızca yapılan tespitler çerçevesinde özellikle ilk dört 4 kolluk tarafından hiçbir tedbir ve önlem alınmadığı, mezarın çevresinin korunmasına dair hiçbir tedbir ve önlemin alınmadığı tespit edilmiştir.

"ERKEK BİREYLERDEN DNA ÖRNEĞİ ALINSIN"

Son olarak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yazılan talimat uyarınca yetki alanında olması hasebiyle Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca infaz edilen Fethi Kabir ve bu işleme esas olabilecek tespitlerin yapılması için Garipoğlu ailesinin erkek bireylerinin YSTR DNA örneklerinin alınması elzem olup talimat Başsavcılığınca bu konuda müzekkere yazılmasını talep ediyoruz.

DNA örneklerinin güncel örneklerden çalışılmasını ve geçmişte mevcut bulunan örneklerle yetinilmemesini maddi gerçeğin ortaya çıkmasına katkı sunacağını düşünüyoruz. Bu nedenle yeniden DNA örneklerinin alınması için soruşturmayı yapan Savcılığa müzekkere yazılmasını istiyoruz talimat yazılmayacaksa ölenin yakınlarından Savcılığınızca resen DNA örneklerinin alınmasını talep ediyoruz dediler.”

EPÖZDEMİR: 15 YILDIR SÜRECİ TAKİP EDİYORUZ

Mezarlıkta açıklama yapan Karabulut Ailesi'nin avukatı Rezan Epözdemir, “15 senedir bu süreci takip ediyoruz. 3 Mart 2009’da Münevver Karabulut hunharca katledildi. İnsanın insan olma vasfına aykırı bir cinayet işlendi. Türkiye’de, kadına şiddet ve kadın cinayetleriyle ilgili toplumsal farkındalık ve fikri takip süreçlerinin yürütülmesinin müsebbibidir Münevver Karabulut cinayeti.

"ÇÖPE ATIP KAHVE İÇMEYE GİDİYOR"

Cem Garipoğlu kamera kayıtlarına göre önceden testereyi alıyor, sonra Münevver Karabulut’u Bahçeşehir’deki villaya getiriyor. Saat 18.46’da da Münevver Karabulut’un kafası gitar kılıfında vücudu valizde olacak şekilde evden çıkıyor. Bahçeşehir’den 1 saat uzaklıktaki babaannesinin evinin önündeki çöp konteynerine bırakıyor. Sonra da kahve içmeye gidiyor” dedi.

"ALABİLECEĞİ EN AĞIR CEZASI ALDI"

Soruşturmanın sürüncemede kaldığının altını çizen Epözdemir, “Mahkeme henüz ikinci celsede tahliye kararı verdi. Bu mahkemenin yıllar önce Garipoğlu ailesinin milyar dolarlık hileli iflas dosyasında beraat kararı verdiğini öğrendik. Reddi hakim istedik, mahkeme çekildi ve yeni gelen heyetle birlikte adalet tecelli ederek emsal mahiyette ceza verildi. Alabileceği en ağır cezayı alarak 24 yıl hapis cezası aldı” diye konuştu.

"BU AY TAHLİYE OLACAKTI"

Avukat Epözdemir, “15 yıl cezaevinde kalacaktı, bu ay tahliye olmuş olacaktı. Yani öldüğü iddiası var, yaşıyor olduğunun tespiti halinde. 10 Ekim 2014 tarihinde Cem Garipoğlu’nun intihar ettiği söylendi. İntihar ilaçla olabilir, silahla olabilir ama bir insanın cezaevinde kantinden çamaşır ipi alması, kafasına poşeti geçirmesi, 1 dakika boyunca bu ipi sıkması ve kendisini boğarak öldürmesi hayatın olağan akışına aykırı bir intihar yöntemi. Çünkü vücut ona reaksiyon verir. Bir insanın kendisini boğması çok zordur.

"İNTİHARA MEYİLLİ OLMADIĞI SÖYLENİYOR"

Dosyada psikoloğun raporu var, intihara meyilli olmadığına dair. İntihar eden kişi bir intihar mektubu bırakır. Burada o var mı yok? Çince, Rusça öğreniyor bir intihar notu yazmak bu kadar zor olmasa gerek. Son 3 yıl içerisinde kanlı kanepe fotoğrafı çıktı. Sizin çocuğunuz Münevver Karabulut’u hunharca katletmiş. Siz başsağlığı dileklerinizi iletmiyorsunuz, cinayetin işlendiği kanlı kanepenin üzerinde mutlu aile fotoğrafı çektiriyorsunuz. Bu nasıl bir şeydir ya, bu çok gayri insani, gayri vicdani, gayri ahlaki bir tavırdır” ifadelerini kullandı.

"DİŞLER, SAÇLAR VE SIRT KEMİĞİ İNCELENECEK"

Bunların üstüne Münevver Karabulut’un ailesinin ‘fethi kabir isteyelim’ dediğini söyleyen Epözdemir, “Yaklaşık 2 yıldır bununla ilgili hukuk mücadelesi yürütüyorduk. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı bu talebimizi kabul etti. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na talimat yazdı. Bu fethi kabir klasik bir fethi kabir olmayacak. Burada nasıl bir fethi kabir işlemi yapılacak? Mezarlık açılacak, mezarlıktan cesedin tamamı alınacak. Bir araçla birlikte Adli Tıp Kurumu’na götürülecek. Adli Tıp Kurumu cesedin üzerinde biyolojik ve kimyasal incelemeler yapacak. Özellikle dişler, kaldıysa saçlar ve sırt kemiği gibi uzun kemikler üzerinden DNA parçaları alınmak suretiyle biyolojik ve kimyasal inceleme yapılacak. Sonra tekrar buraya getirilip defnedilecek, mezar kapatılacak” diye konuştu.

"ÜÇ ŞEKİLDE SONUÇ GELEBİLİR"

Avukat Epözdemir, “3 sonuç gelebilir. Birincisi, ‘Biz aradan geçen süre sebebiyle inceleme yapamıyoruz’, ikincisi ‘Ölen Cem Garipoğlu’dur’, üçüncüsü de ‘Ölen Cem Garipoğlu değildir’ şeklinde tespit yapılabilir” dedi.

"BİR HAFTA İÇİNDE RAPOR TANZİM EDİLİR"

Avukat Epözdemir, Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasının ardından gazetecilere açıklama yaptı. Epözdemir, "Cem Garipoğlu'nun cenazesi yerine başka bir cenaze çıkması durumunda ne olur" sorusuna yanıt vererek, "Türk hukuk tarihinin en büyük skandalı olur" dedi. Mezarın Cumhuriyet savcısı, soruşturma savcısı, 3 adli tıp doktoru ile 2 olay yeri inceleme ekibi ve kolluk kuvvetlerinin eşliğinde açıldığını söyleyen Epözdemir, "1 hafta içinde kuvvetle muhtemel rapor tanzim edilecektir. İnşallah geldiğimiz noktada 15 yılın sonunda maddi gerçek ortaya çıkar. Adalet tecelli eder" dedi.

"BENİ ZİYADESİYLE RAHATSIZ ETTİ"

Bir gazetecinin "Neden kefen yok" sorusuna da yanıt veren Epözdemir, "Kafatası ve kemikler dağınıktı. Ceset bütünlüğü yoktu. Tutanağa geçildi bunlar. Onu anlayamadım hiçbir kefen, bez yok. Bu birkaç alternatifi bize verebilir. 10 sene içinde kaybolmuş ya da aşınmış olabilir mi? O bana çok rasyonel gelmiyor. Sonradan kemiklerin bırakılma ihtimali kefenin olmadığı yerde çok kuvvetli bir ihtimal olarak karşımızda duruyor. O beni ziyadesiyle rahatsız etti. 2014 yılında defin işlemi sırasında da kayıt alınmamış. Biz de otopsiye girmedik yasal hakkımız da yok" diye konuştu.

ÖLÜM RAPORUNDA "ASFİKSİ" DENİLMİŞTİ

Kaldığı koğuşta intihar ettiği iddia edilen Cem Garipoğlu’nun cesedi, Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Otopsinin ardından 12 Ekim 2014 günü hazırlanan raporda Cem Garipoğlu’nun ölüm nedeninin "başa poşet geçirilmesine bağlı ağız burun kapanması ve boyuna bağ tatbikine bağlı mekanik asfiksi" olarak açıklandı.

KANLI KOLTUK POZU

Cem’in intihar ettiği iddia edilen olaydan sonra, kamuoyunda Cem Garipoğlu’nun ölmediğine ve kaçırıldığına dair iddialar yer bulmaya başladı. Cem Garipoğlu’nun ölümünden tam 7 yıl sonra yani 2021'de Garipoğlu Ailesi'nin "Kanlı koltuk" pozu ortaya çıktı.

Habertürk muhabiri Mustafa Şekeroğlu’nun ortaya çıkarttığı o fotoğraf karesinde Cem’in annesi, iki kız kardeşi ve ağabeyi, Münevver’in katledildiği koltuk üzerinde gülerek poz veriyordu. Garipoğlu Ailesi'nin, bu fotoğraf karesiyle cinayetten 12 yıl sonra Münevver’in kanının bulaştığı o kanlı koltuğu atmadıkları ve yeni taşındıkları eve götürdükleri de ortaya çıktı.

BABA KARABULUT'TAN "MEZAR AÇILSIN" TALEBİ

Ortaya çıkan bu kanlı koltuk pozu gündemde büyük yankı uyandırdı. Kamuoyunun büyük kesimi artık Cem Garipoğlu’nun ölmediğine inanmaya başladı.

Cem Garipoğlu'nun cezaevinde intihar etmediğini ve kaçtığını öne süren Münevver Karabulut'un babası, Temmuz 2022’de avukatı Dr. Rezan Epözdemir aracılığı ile ilk suç duyurusunda bulundu. Yapılan ilk başvuru savcılık tarafından 'kovuşturmaya yer olmadığına' kanaat getirilerek reddedildi.

SAVCILIK, "DNA YÜZDE 99.99 UYUMLU" DEDİ

Cem Garipoğlu'nun mezarının açılması talebini reddeden savcılık, Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi'nce yapılan incelemede ölen kişiden alınan DNA profili ile Cem Garipoğlu'nun anne ve babasından alınan DNA örnekleri arasında yüzde 99.99 uyum olduğunu belirtti.

TALEP İKİNCİ KEZ REDDEDİLDİ

Kararın ardından Karabulut Ailesi'nin avukatı Dr. Rezan Epözdemir, ret kararına itiraz ederek şikayet dilekçesi verdi. Epözdemir'in 3 ay önce üst mahkemeye yaptığı itiraz başvurusuna üst mahkeme Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasına izin vermeyerek takipsizlik kararı verdi.

ADALET BAKANLIĞI'NA BAŞVURDU

İki mahkemeden de ret kararı gelmesinin ardından baba Süreyya Karabulut, avukatı aracılığı ile şikayeti Adalet Bakanlığı'na taşıdı. Yapılan başvuruda iki mahkemenin ret kararının verildiğini, bu karara itiraz ettiklerini belirterek Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması talebinde bulundu. Adalet Bakanlığı'nca, baba Süreyya Karabulut'un şikayet dilekçesinde talep ettiği Cem Garipoğlu'nun mezarı açılsın isteği reddedildi.

AÇILMASINA KARAR VERİLDİ

Soruşturmaya devam edildi. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, yıllar sonra Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasına karar verdi. Savcılık Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na talimat yazısı gönderdi ve mezarın 3 Ekim'de açılmasını istedi.

YAKINI MEZARDA OLACAK

Silivri Cumhuriyet Savcılığı ayrıca mezarının açılacağı bugünle ilgili “Kimlik teşhisinde kullanılmak üzere ölenin yakınlarından veya komşularından birinin mezarlıkta hazır edilmesi” ve “Kamera ve fotoğraf çekimi yapılmak üzere olay yeri inceleme ekibi veya bu işlerde uzman kimselerin mezarlıkta hazır edilmesi” talimatını da verdi.

CEM GARİPOĞLU'NUN 3 TESADÜFÜ

Cem Garipoğlu'nun mezarının açılacağı günün tarihi de ilginç bir tesadüfü ortaya çıkarttı. Cem’in Münevver ile yaptığı MSN yazışmalarında Cem’in 3 rakamına olan takıntısı dikkat çekiyordu. 5 Şubat 2009 günü Cem ile Münevver arasında geçen bir MSN yazışmasında, Cem Garipoğlu, mart ayının ortasında 3 günlüğüne İsviçre’ye gideceğini söylüyor.

Münevver de, ‘Mart ayı benim doğum günümün olduğu ay” diyor. Cem bunun üzerine, “Evet 3 Mart” diyor. Buna şaşıran Münevver, doğum gününün 7 Mart olduğunu belirtip Cem’e “Aklı 3’te gene de olsa İsviçre’ye gitme de kalmış, 3 3 3 gidiyor” diyor.

Sohbette 3 rakamına takılan Cem, Münevver’i 3 Mart'ta öldürdü. Bilgisayarından çıkan MSN kayıtlarına, “Zeytinburnu sürtüğü” ismini veren Cem, yedek bir dosyaya da “333” ismini koydu. Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması da 3 Ekim gününe denk gelerek ilginç bir tesadüf oluşturdu.