Bir bilmecem var.
         “Adliye binasının önünden geçerken duyduğunuz çatal bıçak sesleri neyi gösterir.”
         Bilmecenin yanıtını düşünürken bir yandan yazıyı okuyunuz çünkü yanıtı yazının sonunda bulacaksınız.
         Eskiden ilçe merkezlerinde hatta il merkezlerinde “Hükümet Konağı” denen binalar vardı.
         Binanın giriş katında Adliye yer alırdı. Yani hakim ve savcıların odaları ile duruşma salonları, bir diğer kısmında da icra daireleri bulunurdu.
         Aynı binanın üst katında ise Kaymakam’lık veya Valilik birimleri ve yan tarafında da Mal Müdürlüğü, Tapu Müdürlüğü gibi devlet daireleri yer alırdı.
         O zamanlar işler daha kolay yürürdü ve doğrusunu söylemek gerekirse Hükümet Konağında yer alan birimlere daha fazla saygı gösterilir ve güven duyulurdu.
         Şimdilerde ise “Adalet, Saraylarda dağıtılıyor.”
         Ama aynı saygı ve güven beslenmiyor.
         Bir ülkede, “hangi şey çok olursa” ve “neye ihtiyaç duyulursa”, ona cevap verecek yerler açılır.
         Ülkemizde, kavga gürültü ve çekişme çok olduğu için, Adliyeler artık Hükümet Konaklarına sığmıyor, koca koca Saraylar yapılıyor.
         İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı, Avrupa’nın en büyük adliye binası idi, yetmedi Anadolu yakasında dünyanın en büyük adliye binası, afedersiniz “Sarayı” açıldı.
         Bu sarayı izleyen bir başka tür Saray daha var.
         İnsanların bütçesi artık lokantada karnını doyurmaya elvermediği için duyulan ihtiyaç nedeni ile “Simit Sarayı” adı altında simitçiler açılmaya başlandı.
         Her şey ihtiyaçlara göre belirleniyor.
        Sanıklar mahkeme salonlarına sığmadığı için, duruşmalar “Spor Salonlarında” yapılıyor.
         Artık “mapushaneler” de ihtiyaçlara yetmiyor.
         Çok sayıda insanı misafir etmek için “Yerleşkeler-Kampüs’ler” açılıyor.
         Resmi adı ile Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusü, Avrupa’nın en büyük cezaevi.
         Ankara Sincan Cezaevi “Kurumu” da ondan aşağı kalmıyor. Tam bir saray.
         Buralar, içine doldurulan insanlarla adeta bir ilçe merkezi büyüklüğüne ulaşıyor.
         Cezaevlerine doldurulamayan insanlar da saray benzeri “AVM” lere, alış veriş merkezlerine doldurularak uyutuluyor ve soyuluyor.
         AVM Sarayı, Simitçi Sarayı, Cezaevi Sarayı ve Adliye Sarayı…
         Ne mutlu bize…
         Demek ki artık “hayatımız Saraylarda geçiyor.”
         Şimdi gelelim bilmecemizin cevabına :
         “Adliye Sarayının önünden geçerken duyduğunuz çatal bıçak sesleri neyi gösterir.”
         “İçeride bir hakkın yendiğini.”
           

Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.