Geleneksel yaşantımıza yön veren bazı sözler vardır.
        
Bunlardan biri, eskiden şehirlerarası otobüslerin ön camının üstüne ve iç tarafa yapıştırılırdı:

Ömür biter, yol bitmez

Otobüslerde ve özellikle geceleri seyahat ederken insanın gözü bu söze takılır ve derin düşüncelere dalardı.

Ben bu sözü şu şekilde “aranje” ettim:

Ömür biter, dava bitmez

Bunu neden mi söylüyorum.

Açıklayayım.
        
Resmi Gazete’de 2009 yılında bir yönetmelik yayınlandı. Yönetmelik, radyo ve televizyon yayınlarına ait idi ve eskiden beri uygulanmakta olan temel bazı esasları kaldırmakta idi. Farklı dil denilen ve ne olduğu belli olmayan lehçelerle yayın yapmaya, yayın esmasında Türkçe tercümeye yer vermemeye, farklı bayrak ve flamaları kullanmaya olanak veren bir yönetmelik idi. Sanki bir başka devletin yayın organı gibi yayın yapılabilecekti.

Peki, bir ülke içinde farklı diller kullanılırsa ne olur.

Bunun cevabını, taa milattan önce Konfiyüs vermiş: “Bana bir dil  verin size bir millet yaratayım. Dildeki anarşi, sokaktaki anarşiden tehlikelidir.”
        
Bu yönetmeliğin, Türkiye Cumhuriyetinin temel yasalarına aykırı olduğu, ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozucu olduğu savı ile, o tarihde; bireysel olarak iptal davası açtım.
        
Davamı, iptalini istediğim yönetmeliğin Resmi Gazete’de yayınlandığı tarihde yani 2009 yılında açtım, hala devam ediyor.

Siz bu durumda “Ömür biter, dava bitmez” demez misiniz?

Madem eski deyimlerden başladık, yanlış hatırlamıyorsam bir söz daha vardır:

Can çıkar huy çıkmaz” derler.

Ben bu sözü de gene şu şekilde “aranje” ettim:

Can çıkar, dava çıkmaz

Neden mi öyle diyorum.

Buyrun size bir örnek daha.

Bu kez 1.Ekim.2014 tarihinde Resmi Gazete’de “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesi ...” diye başlayan bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi yayınlandı

Bu Kararnamede, Anayasa ve kanunlara bir çok aykırılıklar yanında öyle bir madde vardı ki... “akıllara ziyan

Şöyleki, “Bu kanun ve kararname kapsamında görevli kişilerin, görev nedeniyle işledikleri suçlar için hukuki, idari, cezai hiç bir dava açılamaz” deniyordu.

Böylece “Dünya Hukuk Literatürüne” yeni bir deyim getirmiş oluyorduk:

Görev nedeniyle işlenen suç

Görev nediyle suç işlenebilir mi...

Suç işleyen hakkında dava açılamaz, denebilir mi...

Ama denmişti.

İşte o kararnamenin iptali için de, aynı gün yani 1.10.2014 tarihinde bir dava daha açtım. Hem de “yürütmeyi durdurma” yani acele ve geçici bir karar verilmesi istemi ile.

Bu dava da halen ve aradan geçen sekiz ay’a rağmen bekliyor.

Siz de diyebilirsiniz ki “Kardeşim senin işin gücün yok mu, ne diye dava açıp duruyorsun

Ben de diyorum ki;

Can çıkar, huy çıkmaz

Vatanın ve milletin bölünmez birlik ve bütünlüğü için...