TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

A. M.K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/89660)

Karar Tarihi: 14/10/2025

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

İrfan FİDAN

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Hüseyin ERAL

Başvurucu

:

Vekili

:

Av. Büşra KURT KÜÇÜK

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza davasında usule ilişkin imkânlar bakımından zayıf duruma düşürülme nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. Başvuruda ayrıca adil yargılanma hakkının farklı güvencelerinin ihlal edildiği iddiası da bulunmaktadır.

2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) 2012 yılında yapılan Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Giriş Sınavı'nın (ALES) sorularını sınavdan önce ele geçirdiğine ilişkin iddialar kapsamında soruşturma başlatılmıştır.

3. Başsavcılık, gizli tanık Mert'in beyanları doğrultusunda o tarihte 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (667 sayılı KHK) ile kapatılan Süleyman Şah Üniversitesinde akademisyen olan başvurucuyu, silahlı terör örgütü kurma ve yönetme ile kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarını işlediği şüphesiyle soruşturmaya dâhil etmiştir.

4. Soruşturma kapsamında dinlenen gizli tanık Mert'in; şüpheli H.E. tarafından yemin ettirildikten sonra kendisine ALES sorularının verildiğini, bu esnada yanında soy ismini bilmediği şüpheli C. ile örgütün Türkiye imamı S.K.nın oğlu olan başvurucunun da olduğunu beyan ederek başvurucuyu teşhis ettiği anlaşılmaktadır. Başsavcılık ayrıca başvurucuya ait Asya Katılım Bankası A.Ş. (Bank Asya) hesabı, ByLock ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) çalışma kayıtlarının araştırılmasına yönelik işlemler de yapmıştır.

5. Başvurucu, Edirne sınırında bulunan askerî yasak bölgede yasa dışı olarak yurt dışına kaçmak üzereyken 20/5/2017 tarihinde yakalanmıştır. Hakkındaki yakalamanın infaz edildiğinin Başsavcılığa bildirilmesi üzerine silahlı terör örgütü kurma ve yönetme şüphesiyle 23/5/2017 tarihinde tutuklanmıştır.

6. Soruşturma aşamasında ifadesi alınan başvurucu; araştırma görevlisi olarak çalıştığını, örgütle herhangi bir irtibatının olmadığını, Bank Asya hesabının maaş hesabı olarak açıldığını, ALES sorularının sızdırılmasıyla ilgili bilgi sahibi olmadığını ve gizli tanığın kendisine iftira attığını beyan etmiştir.

7. Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütü kurma ve yönetme ile kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından cezalandırılması talebiyle 19/12/2017 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede özetle başvurucunun örgütle irtibatları nedeniyle kapatılmasına karar verilen okullarda eğitim gördüğü, üniversite döneminde örgüte ait evlerde kaldığı, en son çalıştığı üniversitenin örgütle irtibatı nedeniyle kapatıldığı ve başvurucunun örgütün çatı davası sanıkları olan A.K. ve R.H. ile HTS irtibatının bulunduğu belirtilmiştir. İddianamede ayrıca örgütün temin ederek kendisine verdiği 2012 yılında yapılan ALES'in sorularını başvurucunun örgüt üyelerine dağıttığı ve bu sorular doğrultusunda da üniversitede çalışmaya başladığı belirtilerek atılı suçları işlediği de iddia edilmiştir.

8. İddianamenin kabulüyle açılan dava, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Mahkeme 9/1/2018 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapmıştır. Tensip Tutanağı'nda -diğerlerinin yanı sıra- başvurucunun ByLock kullanıcısı olup olmadığının ve Bank Asya hesabının bulunup bulunmadığının araştırılmasına karar verilmiştir. Başvurucu müdafii, celse arasında sunduğu 1/6/2018 tarihli delil dilekçesi ile başvurucuya ait arama-aranma ile baz sinyaline ilişkin HTS kayıtlarının celbini talep etmiştir.

9. Yargılama on celsede tamamlanmıştır. Sanık sayısının fazla olması nedeniyle başvurucunun savunması 16/7/2018 tarihli celsede alınmıştır. Başvurucu savunmasında özet olarak gizli tanığın kendisine iftira attığını, tanığın beyanlarının çelişkili olduğunu, örgüt yöneticileri ile HTS irtibatının bulunmadığını, 2015 yılında yurt dışına giden babası ile görüşmediğini beyan etmiştir. Başvurucu müdafii ise HTS kayıtlarının getirilerek gizli tanığın beyanlarının denetlenmesi gerektiğini, Bank Asya hesabının maaş hesabı olduğunu ve sadece gizli tanığın beyanı ile mahkûmiyet verilemeyeceğini ifade etmiştir. Aynı celsede dinlenen diğer sanıklardan H.E. ve C.A.nın başvurucuyu ve birbirlerini tanımadıklarını, sınav sorularının verilmesiyle ilgili bilgilerinin olmadığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Mahkeme, ByLock kullanıcılarına yönelik HTS kayıtlarının beklenmesi ve gizli tanık Mert'in Mahkemece dinlenmesi amacıyla celseyi ertelemiştir.

10. Mahkeme, başvurucunun da hazır bulunduğu 13/11/2018 tarihli celsede SEGBİS vasıtasıyla gizli tanık Mert'i dinlemiştir. Gizli tanık Mert; başvurucunun akademik yapılanma kapsamında açılan 10 evin sorumlusu olan sanık H.E.nin abiliğini yaptığını, bu evlerin akademisyen olmak isteyenler için açıldığını, başvurucunun sınav sorularını H.E.ye veren beş kişilik ekibin içinde olduğunu ve soruları Bulgurlu'daki yurtta verdiklerini gördüğünü beyan etmiştir. Başvurucu ise gizli tanığın beyanlarını kabul etmediğini, birlikte yargılandığı sanık H.E.yi ise tanımadığını ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca baz sinyali kayıtlarının istenmesini talep etmiştir. Mahkeme celseyi önceki ara kararları doğrultusunda ertelemiştir.

11. Celse arasında hakkında benzer suçtan soruşturma bulunan Y.E.G.nin başvurucunun 2004-2007 yıllarında Gaziantep'te kaldığı örgüt evinin abisi olduğuna dair beyanları dosyaya gönderilmiştir. Mahkeme 19/2/2019 tarihli celsede Y.E.G.nin beyanlarını başvurucuya okumuştur. Mahkeme diğer sanıklarla ilgili ara kararlarının tamamlanması için celseyi ertelemiştir.

12. 6/5/2019 tarihli celsede başvurucuyla birlikte sanıklar hakkında etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunan tanık M.B. dinlenmiştir. Tanık M.B.nin başvurucuyu üniversiteden tanıdığını ve örgütsel faaliyetlerine ilişkin bilgisinin bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Yedinci celse öncesinde Cumhuriyet savcısı tarafından sunulan esas hakkındaki mütalaada, başvurucunun sınav sorularını örgüt imamlarına dağıttığı ve örgüt yöneticileri ile irtibat hâlinde bulunduğu belirtilerek terör örgütüne üye olma ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılması talep edilmiştir. Başvurucu, esasa ilişkin savunmalarında; örgüte ait evde kalmadığını, sanık H.E.yi tanımadığını, ALES sorularının verilmesiyle ilgisinin bulunmadığını, çatı davası sanıklarından irtibatı olduğu belirtilen kişileri tanımadığını, akademik hayatına dış faktörlerin etkisinin bulunmadığını, gizli tanık beyanlarını kabul etmediğini ve HTS kayıtlarının araştırılması gerektiğini beyan etmiştir.

13. Mahkemece başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği sabit kabul edilerek örgüt üyeliği suçundan alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle 7 yıl 11 ay, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan 5 yıl 13 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Mahkemenin terör örgütü üyeliği suçu bakımından alt sınırdan uzaklaşma gerekçesi "...sanığın örgüt içerisindeki konumu, örgüte sağladığı fayda, tanık beyanına göre Marmara Bölgesinde örgüt tarafından açılan akademisyen evlerin tamamından sorumlu olması" olarak açıklanmıştır. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"...FETÖ/PDY iltisakı nedeniyle 667 SY KHK ile kapatılan Nilüfer Anadolu Lisesi ve Fem dershanelerinde eğitim gören sanık [başvurucu] yasa dışı olarak yurt dışına kaçmak üzereyken yakalanmıştır.

Soruşturma aşamasında sanık ile ilgili beyanda bulunan Gizli Tanık MERT 'sanık [ H.E.nin] kendisini Üsküdar Bulgurlu'da bulunan Akşemsettin yurduna kahvaltı için çağırdığını, burada Kur'an'ı Kerim üzerine yemin ettirip kendisine ALES sorularını verdiğini, kahvaltıda 5 kişinin daha olduğunu, onlara da aynı işlemi yaparak soruları verdiğini, ... burada kendisine ve diğer kişilere soruları veren kişinin Türkiye imamı [S.K.nın] oğlu A.M.K. [başvurucu] olduğu ....' şeklinde beyanda bulunmuştur.

Gizli Tanık Mert, mahkememizde SEGBİS yolu ile alınan tanık beyanında sanık ile ilgili olarak özetle ; sanığın, 2012 yılının sonuna kadar sanık [H.E.nin] abiliğini yapan yani örgüt içi Marmara bölgesinde üniversite de kadro almak isteyen akademisyen olmak isteyen kişilerden sorumlu olduğu, UDS,KPDS ve ALES sorularını veren kişilerin içinde olduğu, İstanbul ilinde Zafer kod isimli kişinin altında görev aldığı, yani İstanbul da akademisyen olmak isteyen kişilerden sorumlu olan, bu yönde açılan evlerin abiliğini yapan kişilerin üstünde abi konumunda olduğu, örgüt talimatı gereği Bilecik Üniversitesinden ayrılıp Süleyman Şah [kapatılan] Üniversitesine geçtiği yönünde beyanda bulunmuştur.

Yine Gizli Tanık Mert tarafından dosyamıza sunulan, örgütün İstanbul Anadolu yakası akademisyen kişilerden sorumluluk şemasını içeren, yazılı beyanda sanık ile ilgili olarak; '[A.Ö.nün] altında Marmara bölgesinde bulunan bütün illerin akademisyen olmak isteyen kişilerinden sorumludur. Altında örgütsel olarak bölgelere ayrılmış birimlerin abileri vardır....' yazılı beyanda bulunmuştur.

Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında soruşturma yürütülen [Y.E.G.nin] etkin pişmanlık kapsamında alınan ifadesi mahkememize gönderilmiştir. İfade de sanık ile ilgili olarak; sanığın 2004-2007 yıllarında Gaziantep'te bulunan örgüte ait evde ev abiliği yaptığını ifade etmiş ve teşhis yapılmıştır.

Bank Asya’dan gelen cevabi yazıda; sanığın bankada 21.10.2009 tarihinde açılan hesabının olduğu belirtilmiş ve hesap hareketleri mahkememize gönderilmiştir. Hesap hareketlerinin incelenmesinde; Aralık 2013 de 15770,14 TL olan bakiye Ocak 2014 de 20764,9TL ye yükseltilmiş, bu yükselme dışında diğer işlemlerin rutin bankacılık işlemleri olduğu görülmüştür.

...Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık Suçu Yönünden Yapılan İncelemede; sanığın girmiş olduğu sınavlardan almış olduğu notlar karşılaştırıldığında, sınavlardan 2011 yıllarında alınan puanlarla 2012yılında alınan puanlar arasında farklar vardır. ... Sanığın FETÖ tarafından çalınan sınav sorularının sınav öncesinde örgüt tarafından kendisine verilmesi üzerine sınava hazırlandığı açıkça anlaşılmaktadır.

...Mahkememizce beyanına itibar edilen gizli Tanık Mert’in beyanları ve toplanan delillerden; sanığın İstanbul da akademisyen olmak isteyen kişilerden sorumlu olması bu yönde açılan evlerin abiliğini yapan kişilerin üstünde abi konumunda bulunması, örgüt ile iltisakı sebebi ile kapatılan dershanelere gitmesi ve bu nitelikteki kurumlarda çalışması, dosyamızda etkin pişmanlık kapsamında beyanı bulunan [Y.E.G.nin] beyanlarına göre, sanığın Gaziantep de okuduğu dönemde örgüte ait evde ev abiliği yapması, sınav sorularını hırsızlayıp örgüt mensuplarına vermesi, FETÖ tarafından sızdırılan soruları önceden alarak, kendisine verilen sorulara çalışarak sınavda gerçek başarısının üzerinde performans gösterip, sıralamada diğer adayların önüne geçmesi, hileli bu hareketiyle Üniversitelerde göreve başlayarak haksız şekilde kazanç elde etmesi ve sınava çalışarak giren iyi niyetli 3. kişilerin hakkına tecavüz edilme eylemi göz önüne alındığında; sanığın, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile organik bağ içine girip hiyerarşik yapısına dahil olarak silahlı terör örgütü üyeliği ve dolandırıcılık suçunu işlediği sabit görülmüş ve cezalandırılması yoluna gidilmiştir."

14. Başvurucu, istinaf dilekçesinde gizli tanık beyanının hükme esas alınamayacağını, beyanı doğrulayıcı delillerin toplanmadığını ve gerekçenin yetersiz olduğunu belirtmiştir.

15. İstinaf incelemesini gerçekleştiren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (İstinaf Dairesi) başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden yaptığı istinaf başvurusunun 14/1/2021 tarihinde esastan reddine karar vermiştir. İstinaf Dairesi, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu yönünden ise başvurucu ve diğer sanıkların sınav sorularını önceden aldıklarına ilişkin yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle Mahkemenin mahkûmiyet kararını kaldırmış ve başvurucunun beraatine karar vermiştir.

16. Başvurucu, temyiz dilekçesinde -diğerlerinin yanı sıra- gizli tanık beyanının mahkûmiyet için tek başına yeterli delil sayılamayacağını ve gizli tanık beyanını doğrulayıcı delillerin toplanmadığını belirtmiştir.

17. Yargıtay 3. Ceza Dairesi (Ceza Dairesi) silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden istinaf talebinin esastan reddine ilişkin İstinaf Dairesi kararını 15/6/2022 tarihinde onamıştır. Ceza Dairesi, İstinaf Dairesinin dolandırıcılık suçu yönünden vermiş olduğu beraat kararını ise duruşma açılmaksızın beraat kararı verilemeyeceği gerekçesiyle bozmuştur.

18. İstinaf Dairesi, bozma sonrasında açtığı duruşma neticesinde dolandırıcılık suçu yönünden başvurucunun beraatine karar vermiştir. Başvuru, silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin yapılmıştır.

19. Başvurucu, nihai hükmü 1/9/2022 tarihinde öğrendikten sonra 30/9/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

20. Komisyon; adli yardım talebinin kabulüne, başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar ve tanık sorgulama hakkı ile suçta ve cezada kanunilik ilkesi dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna ve anılan haklara ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

21. Başvurucu; gizli tanık Mert'in yargılama konusu sınav sorularının verildiği yere ilişkin beyanlarının doğruluğunu ispata yarar HTS kayıtlarının incelenmediğini, gizli tanık beyanlarının tek başına mahkûmiyete dayanak yapılamayacağını, uyuşmazlığın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının karşılanmadığını ve sınav sorularını hazırlayan komisyon üyesinin tanık olarak dinlenilmesine yönelik talebinin kabul edilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

22. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamında tanık dinletme ve sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetinin yapılacak kabul edilebilirlik incelemesinde başvurucunun etkili başvuru yollarını tüketip tüketmediği hususunun değerlendirilmesi gerektiği, Ağır Ceza Mahkemesinin dava konusu maddi olay ve olguları, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu ve kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini makul bir şekilde gerekçelendirdiği açıklanmıştır. Ayrıca ortaya konan deliller ve alınan beyanlar kapsamında Mahkemenin başvurucunun eylemlerinin atılı suçu oluşturduğunu açıkladığı belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

23. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılanma ilkeleri yönünden incelenmiştir.

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

25. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin birçok başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Bu kapsamda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerin Anayasa Mahkemesi tarafından incelendiği, başvuruculara delillerini sunma ve inceletme noktasında mahkemelerce uygun imkânların tanınması gerektiği, tarafların dinlenilmemesi ve taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesinin yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabileceği vurgulanarak ilgili Anayasa kurallarının yorumlandığı anlaşılmaktadır (Yaşasın Aslan [2. B.], B. No: 2013/1134, 16/5/2013, §§ 32-37; Kamil Koç [1. B.], B. No: 2012/660, 7/11/2013, §§ 42-48; Ramazan Tosun [1. B.], B. No: 2012/998, 7/11/2013, §§ 34-42; Yüksel Hançer [1. B.], B. No: 2013/2116, 23/1/2014, §§ 18,19; Muharrem Keserci [2. B.], B. No: 2012/575, 8/5/2014, §§ 43-55; Ahmet Teyit Keşli [2. B.], B. No: 2013/2237, 18/9/2014, §§ 55-65; Abdulselam Tunç [1. B.], B. No: 2013/6986, 5/11/2014, §§ 56-66; Gürhan Nerse [2. B.], B. No: 2013/5957, 30/12/2014, §§ 33-40; Aziz Ağırlı [1. B.], B. No: 2013/1377, 25/3/2015, §§ 32-43; Düzgit Yalova Gemi İnşa Sanayi A.Ş. [1. B.], B. No: 2013/8756, 15/4/2015, §§ 37-48; Targan Tolga Yungul [2. B.], B. No: 2013/1386, 16/4/2015, §§ 23-31; Durmaz Oto. Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/1020, 7/5/2015, §§ 22-35; Fahri Gösteriş [1. B.], B. No: 2013/1297, 13/4/2016, §§ 27-37; Zekayi Çelebi [1. B.], B. No: 2014/5633, 18/5/2016, §§ 25-30; Özgür Murat Engin [1. B.], B. No: 2014/7806, 21/9/2016, §§ 38-44; Laleş Çeliker [2. B.], B. No: 2013/8413, 21/9/2016, §§ 24-31; Cezair Akgül [1. B.], B. No:2014/10634, 26/10/2016, §§ 27-31; Gökay Dayan [2. B.], B. No: 2014/12206, 21/9/2017, § 21; Ruhşen Mahmutoğlu [1. B.], B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 56).

26. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten mahkemeye aittir. Bu konuda değerlendirme yapmak Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bununla birlikte yargılamada adil yargılama hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine gerektiği ölçüde riayet edilip edilmediği Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır. Anılan ilkeler kapsamında yapılacak incelemede, delillere ilişkin olarak iddia ve savunma makamı arasında oluşturulan dengesizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir. Özellikle sanığın kendisinin elde etme olanağı bulunmayan deliller bakımından yargı makamlarınca savunmaya bunların aksini ortaya koyma hususunda makul imkânların sunulması gerekir (Ruhşen Mahmutoğlu, § 60).

27. Anayasa Mahkemesine göre bazı olaylarda tanığın kim olduğunun sanıklar tarafından bilinmesi, tanığın kendisi veya yakınları için tehlike doğurabilir. Tanıklık yapacak olanların misillemeye uğramaktan korkmak için haklı sebepleri bulunabilir. Ayrıca örgütlü suçla mücadelede tanığın kimliğinin gizli tutulması hafife alınamaz. Örgütlü suçlardaki artış, bazı tedbirlerin alınmasını gerektirebilir. Bununla birlikte bir tanığın kimliği bu nedenle saklı tutulmuşsa savunma tarafının ceza yargılamalarında normal koşullarda bulunmayan zorluklarla karşı karşıya kalabileceği de gözönünde bulundurulmalıdır (Baran Karadağ, [2.B.], B. No: 2014/12906, 7/5/2015; § 57).

28. Bu durumda ilk olarak tanığın kimliğini gizlemek için makul gerekçelerin olup olmadığının ve ikinci olarak gizli tanık ifadesinin verilecek hükmün dayandığı tek veya belirleyici temel olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Gizli tanık beyanının mahkeme kararının dayandığı tek veya belirleyici delil olduğu bu şekilde tespit edildikten sonra üçüncü olarak savunma tarafına dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği de belirlenmelidir. Hükmün büyük ölçüde veya yalnızca gizli tanığın ifadesine dayanması durumunda yargılama detaylı incelemelere tabi tutulmalıdır. Eğer sanık veya müdafii tarafından güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla sorgulanmamış tanık delili, mahkeme kararının dayandığı esas veya belirleyici delilse ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemişse adil yargılanma hakkının ihlali söz konusu olabilir (Baran Karadağ, §§ 68, 72).

29. Mahkemece gizli tanık Mert başvurucunun da hazır bulunduğu duruşmada SEGBİS aracılığıyla dinlenmiştir (bkz. §10). Başvurucu gizli tanık beyanlarını kabul etmediğini beyan etmiştir. Tanığın kimliğinin neden gizlendiği duruşma tutanakları ve gerekçeli karardan anlaşılamamıştır. Bu noktada, hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde gizli tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

30. Somut olayda Mahkemenin başvurucu hakkındaki mahkûmiyet kararını; başvurucuya ait Bank Asya hesabındaki 2013 yılının Aralık ayı bakiyesini 2014 yılının Ocak ayında arttırmış olması, kendisi hakkında yürütülen soruşturma dosyasında etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunan tanık Y.E.G.nin başvurucu hakkında 2004-2007 yıllarında kaldığı örgüte ait evin abiliğini yaptığına ilişkin beyanları ile gizli tanık Mert'in başvurucunun akademisyen olmak isteyenler için açılan evlerin imamı olduğuna ve örgütün önceden elde ettiği ALES sorularını örgüt üyelerine verdiğine dair beyanlarına dayandırdığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Mahkeme, başvurucunun gizli tanık beyanına göre Marmara Bölgesi'nde örgüt tarafından açılan akademisyen evlerinin tamamından sorumlu olmasını ve örgüt içindeki konumunu dikkate alarak alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle temel cezayı belirlediğini açıklamıştır (bkz. § 13).

31. Yargıtay uygulamasına göre kişilerin örgütle iltisaklı Bank Asya'ya örgüt liderinin talimatıyla ve terör örgütüne yardım etme kastıyla destek amaçlı para yatırdıklarına ilişkin kesin ve inandırıcı delil bulunmaması durumunda, mevcut şüphe sanık lehine değerlendirilmektedir [birçok karar arasından bkz. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 25/11/2024 tarihli ve E.2022/24737, K.2024/15026; 12/12/2024 tarihli ve E.2022/30656, K.2024/18046 ile 23/12/2024 tarihli ve E.2022/34231, K.2024/19255 sayılı kararları].

32. Gerekçeli karar, Yargıtay uygulaması ve tanık Y.E.G.nin başvurucu hakkındaki beyanlarının 2004-2007 yıllarına ilişkin olduğu birlikte değerlendirildiğinde, gizli tanık Mert'in başvurucunun akademi yapılanmasında sorumlu imam olduğuna ve ALES sorularını örgüt üyelerine verdiğine ilişkin beyanlarının önemli ölçüde hükme esas alındığı, böylelikle başvurucunun örgüt içindeki konumunun temel olarak gizli tanık beyanları esas alınarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Öte yandan Mahkemenin alt sınırdan uzaklaşma gerekçesini de gizli tanığın beyanlarına dayandırdığı görülmektedir. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin gizli tanık anlatımlarını sadece mahkûmiyet hükmü bakımından değil cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesinde de belirleyici nitelikte delil olarak esas aldığının kabul edilmesi gerekmektedir.

33. Gizli tanık beyanının Mahkeme kararında belirleyici delil olduğu bu şekilde tespit edildikten sonra savunma tarafına dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği de belirlenmelidir.

34. Somut olayda gizli tanık Mert'in 2012 yılı ALES sorularının Üsküdar'ın Bulgurlu semtindeki özel bir yurtta başvurucu ve sanık H.E.nin de bulunduğu ortamda verildiğine ve başvurucunun sanık H.E.nin üst kademesinde görev yapan sorumlu imamı olduğuna ilişkin beyanlarına karşı başvurucu ve sanık H.E.nin birbirlerini tanımadıklarını beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Diğer taraftan gizli tanığın soruşturma aşamasındaki beyanlarında geçen diğer sanık C.A. da başvurucu ve sanık H.E.yi tanımadığını beyan etmiştir.

35. Başvurucu gizli tanık Mert'in beyanlarının doğruluğunun sınanması amacıyla sunduğu 1/6/2018 tarihli dilekçesi ve yine 16/7/2018 ve 11/11/2019 tarihli celselerdeki beyanlarında, gizli tanık ve diğer sanıklarla irtibatına ve ortak baz kayıtlarına yönelik teknik inceleme yapılmasına yönelik taleplerde bulunmuştur. Mahkeme ise başvurucunun bu yöndeki talepleri hakkında herhangi bir karar vermemiştir.

36. Gizli tanık Mert'in başvurucunun da bulunduğu esnada sınav sorularının verildiği yeri de belirtmek suretiyle verdiği suçlayıcı beyanlar ile başvurucu, sanıklar H.E ve C.A.nın birbirlerini tanımadıklarına dair inkâra yönelik savunmaları dikkate alındığında başvurucunun, savunmasının ispatı yönünden HTS kayıtları çerçevesinde teknik inceleme yapılması yönündeki talebi hakkında Mahkemece değerlendirme yapılmaması başvurucunun usule ilişkin imkânlar bakımından zayıf duruma düşürülmesine neden olmuştur.

37. Sonuç olarak gizli tanığın ve ifadesinin inanılırlığını ve güvenilirliğini sorgulama fırsatını teminat altına alan telafi edici önlemlerin sağlanmadığı, hükmün belirleyici ölçüde gizli tanığın ifadesine dayandırıldığı ve sanık (başvurucu) lehine alınan teminatlar gözetildiğinde gizli tanığın menfaatleri ile sanığın adil yargılanma ölçütleri içinde yer alan haklarının adil bir şekilde dengelenmediği görülmüştür.

38. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

39. Başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verildiğinden kararda varılan sonuca ve uygun görülen giderime göre başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar, tanık dinletme ve sorgulama hakkı ile suçta ve cezada kanunilik ilkesine ilişkin diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

40. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve 1.700.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

41. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

42. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili bir tutum sergilediği neticesi çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

43. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/277, K.2019/483) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/10/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.