|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
|
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MUSA ÇELEBİ BAŞVURUSU |
|
(Başvuru Numarası: 2022/23867) |
|
Karar Tarihi: 14/10/2025 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
|
Üyeler |
: |
Recai AKYEL |
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
||
|
İrfan FİDAN |
||
|
Yılmaz AKÇİL |
||
|
Raportör |
: |
Ayça GANİDAĞLI DEMİRCİ |
|
Başvurucu |
: |
Musa ÇELEBİ |
|
Vekili |
: |
Av. Yunus GEZER |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, trafik kurallarının ihlal edildiği gerekçesiyle kesilen idari para cezasının ve sürücü belgesinin geçici olarak alınmasına ilişkin işlemin iptali için yapılan başvuruda deliller değerlendirilirken kolluk tutanağına aksi ispat edilemeyecek seviyede üstünlük tanınması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Kolluk görevlileri, başvurucu hakkında 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 47. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca "Trafiği düzenleme ve denetleme görevini yürüten trafik zabıtasının veya özel kıyafetli ve işaret taşıyan diğer yetkili kişilerin uyarı ve işaretlerine uymamak" kabahati sebebiyle 314,00 TL, 48. maddesinin (9) numaralı fıkrası uyarınca "Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeme" kabahati sebebiyle 3.836 TL ve 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (g) bendi uyarınca "Trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde ardı ardına birden fazla şerit değiştirmemek" kabahati sebebiyle 1.339 TL olmak üzere toplam 5.489 TL idari para cezası uygulamıştır. Ayrıca alkolmetreye üflemeyi reddettiğinden bahisle başvurucunun iki yıl süreyle ehliyetinin geçici olarak alınması tutanağı düzenlenmiştir.
3. Başvurucu 17/11/2021 havale tarihli dilekçesi ile Denizli 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) başvurarak hakkında tesis edilen idari para cezası ve sürücü belgesinin geçici olarak alınması işleminin iptal edilmesi talebinde bulunmuştur. Başvurucu; dilekçesinde olay tarihinde arkadaşları ile 20... 878 plakalı araçta seyir hâlinde iken aracın sürücüsü olduğunu iddia ettiği M.G.nin polis ekiplerinin yaptığı denetimde dur ikazına uymayarak kaçmaya başladığını, denetim noktasından uzaklaştıktan sonra aracı durdurup yaya olarak olay yerinden kaçtığını belirtmiştir. Kolluk görevlilerinin, kaçan araç sürücüsünü yakalayamayınca kendisi hakkında davaya konu işlemleri yaptığını ileri sürmüştür. Olay anında aracın arka koltuğunda oturduğunu, olay yerine ilişkin MOBESE kayıtları incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, aracı kullanan kişinin M.G. olduğunu ve sürücü belgesi olmadığı için olay yerinden kaçtığını, aracı kullanan kişinin kendisi olmadığına ilişkin tanıkları olduğunu, tutanağın olayın aslına uygun tutulmadığını ifade etmiştir.
4. İdarece Hâkimliğe sunulan cevap dilekçesinde 15/11/2021 günü saat 22.55 sıralarında görevli ekiplerinmüşterek uygulama yaptığı esnada aynı güzergâh üzerinde seyir hâlinde olan 20... 878 plakalı araç sürücüsünün kendisine ışıklı ve sesli olarak durması yönünde ikazlar yapılmasına rağmen uygulama noktasında bulunan dubaların içine girerek denetim noktasında bulunan görevli ekip memurlarının üzerine araç sürme suretiyle hızını artırarak olay yerinden kaçmaya başladığı belirtilmiştir. Denetleme noktasında bulunan motosikletli resmî asayiş ekibinin kaçan araç sürücüsünü takip etmeye başladığı, kaçan araç sürücüsünün ise önünde seyir hâlinde olan diğer araçlar arasında tehlikeli şerit değiştirerek (makas) kaçmaya devam ettiği, yapılan takip sonrası aracın Servergazi Mahallesi 8. Sokak üzerinde park edilmiş vaziyette bulunduğu ifade edilmiştir. Başvurucunun aracın sağ tarafında olduğu, sorulduğunda aracı kendisinin kullandığını beyan ettiği ancak olay yerine trafik yönünden gerekli incelemeler ve işlemler için telsiz anonsu ile görevli trafik ekibi çağrıldığında aracı kullandığını inkâr ettiği belirtilmiştir. Sonrasında alkolmetre test cihazı ile alkol ölçümü yapılmak istendiği ancak sürücünün alkolmetreye üflemek istemediği, üflemediği takdirde hakkında yapılacak işlemlerin açıklandığı ve itiraza konu idari para cezası tutanağının hazırlandığı belirtilmiştir.
5. Hâkimliğin 28/12/2021 tarihli kararı ile başvuru itiraz yolu açık olmak üzere reddedilmiştir. Hâkimliğin gerekçeli kararında, başvurucu hakkında düzenlenen 15/11/2021 tarihli tutanak ile üzerine atılı kabahati işlediğinin tespit edildiği, başvurucunun tutanağın aksini ispatlar nitelikte bir delil sunmadığı anlaşıldığından atılı kabahatten kurtulmaya yönelik soyut iddiasına itibar edilmediği belirtilmiştir. Hâkimlik gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...5326 Sayılı Kabahatler Kanununun İdari Para cezalarına karşı başvuru yolunu düzenleyen 27.maddesinin 4.fıkrasında'Başvuru dilekçesinde,idari yaptırım kararına ilişkin bilgiler,bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir...' düzenlemesi karşısında; başvuranın tutanağın aksini ispatlar nitelikte bir delil sunmadığı anlaşıldığından atılı kabahatten kurtulmaya yönelik soyut iddiasına itibar edilmemiştir.
Netice olarak; başvurucunun ihlal ettiği eylemin yasaya uygun olarak 15/11/2021 tarihli tutanakla tesbit ediliği, yasa ile görevlendirilen kamu görevlisi tarafından yasada öngörülen idari yaptırım uygulanmıştır. Yapılan uygulamada usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi verilen cezanın iptalini gerektirir bir neden bulunmamıştır. Bu nedenlerle iptal başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir."
6. Başvurucu, diğerlerinin yanı sıra olay tarihinde aracı kullanmadığına ilişkin olarak MOBESE kayıtlarının incelenmesi talebinin kabul edilmediğini ve bu konudaki tanık dinletme talebinin değerlendirmeye alınmadığını, Hâkimlik tarafından bu hususların irdelenmediğini, bu yöndeki itirazlarına yanıt verilmediğini ileri sürerek idari para cezası ile sürücü belgesinin alınmasına ilişkin ret kararına karşı itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
7. Başvurucunun itirazı Denizli 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin (itiraz mercii) 19/1/2022 tarihli kararı ile itiraz başvurusuna konu kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiş, nihai karar 19/1/2022 tarihinde başvurucu müdafiine tebliğ edilmiş, başvurucu 18/2/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu; kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağın olayın aslını yansıtmadığını, aracı kullanmadığına ilişkin delillerin toplanması ve bu yöndeki itirazına yanıt verilmediğini belirterek silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, adil yargılanma hakkı kapsamında Anayasa Mahkemesinin daha önce verdiği ilkesel kararlar hatırlatılarak Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü şartlarının gözönüne alınması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca başvuruya ilişkin olarak İçişleri Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünden temin edilen görüş ve belgelerin başvurucunun şikâyetlerine ilişkin olarak yapılacak incelemede dikkate alınmak üzere ekte gönderildiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
11. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa Mahkemesi, deliller değerlendirilirken kolluk tutanağına aksi ispat edilemeyecek seviyede üstünlük tanınması hususuyla bağlantılı olarak silahların eşitliği ilkesine ilişkin ilgili hukuka ve genel ilkelere Gurbet Çoban ([1. B.], B. No: 2019/38857, 17/11/2021, §§ 17-39) kararında yer vermiştir. Buna göre Mahkemeden başvurucunun iddia ve itirazlarını dikkate alması, bunları ilgili ve yeterli gerekçe ile karşılaması, bu iddialara da yeterli ölçüde şans tanıdığını ortaya koyması beklenmektedir. İdari işlemlerin ve bu bağlamda kamu ajanları tarafından düzenlenen tutanakların içeriğinin hukuka/gerçeğe uygunluk karinesinden yararlanacağı hukukun bilinen bir ilkesi olmakla birlikte idari işlemin hukukiliğinin veya tutanağın içeriğinin gerçekliğinin dava konusu edildiği bir yargılamada hâkimin, değinilen karineyi uygulaması bu davanın açılmasını anlamsız hâle getirecektir. İdare tarafından tanzim edilen belgelerin içeriğinin gerçekliği karinesinin yargılamanın sonucu yönünden belirleyici olması bireyi devlete karşı dezavantajlı bir konuma sokacağından silahların eşitliği ilkesini zedeleyebileceği gibi suç isnadıyla ilgili yargılama söz konusu olduğunda masumiyet karinesini de ihlal edebilecektir (Gurbet Çoban, § 44).
14. Kuşkusuz adil yargılanma hakkı suç isnadıyla ilgili yargılamalarda bile mahkemelerin fiilî ve hukuki karinelere dayanmasını bütünüyle yasaklamamaktadır. Ancak suç isnadına ilişkin bir yargılamada karinenin adil yargılama hakkını ihlal etmemesi için karineyle kişinin otomatik olarak suçlu ilan edilmemesi, bu bağlamda karinenin aksinin ispat edilebilir nitelikte olması ve başvurucunun karinenin aksini ispatlama gayesiyle yaptığı açıklama ve sunduğu delillerin mahkeme tarafından titizlikle ele alındığının gösterilmiş olması gerekir (Gurbet Çoban, § 47).
15. 2918 sayılı Kanun'un 48. maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere idari para cezası verileceği ve sürücü belgelerinin iki yıl süreyle geri alınacağı öngörülmüştür. Bu hüküm, başvurucunun iptal başvurusuna konu cezaların kanuni dayanağını oluşturmaktadır. Aynı Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde sürücü kavramının ise "Karayolunda, motorlu veya motorsuz bir aracı veya taşıtı sevk ve idare eden kişi" olduğu ifade edilmiştir.
16. Somut olayda Hâkimlik, kolluk tarafından tutulan 15/11/2021 tarihli tutanağı dikkate alarak başvurucunun idari yaptırıma konu kabahatleri işlediğinin sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Anılan karara yapılan itiraz, itiraz mercii tarafından reddedilmiştir. Somut olayda başvurucuya isnat edilen eylem, sadece kolluk görevlileri tarafından düzenlenen Olay Tutanağı'na dayanılarak delillendirilmiştir. Hâkimlik de itirazı reddederken idare tarafından sunulan olay sürecine ilişkin Olay Tutanağı ile başvurucunun itirazlarının soyut nitelikte olduğuna, bu belgenin aksine yeterli ve geçerli belge sunulamadığına vurgu yapmıştır. Başvurucu ise olay anında 2918 sayılı Kanun uyarınca sürücü konumunda olmadığına dair iddialar ileri sürmüş, itirazlarının delillendirilmesi için kamera kayıtlarının getirtilmesini ve araçtaki diğer kişilerin tanık sıfatıyla dinlenilmesini talep etmiştir.
17. Kamu görevlilerince düzenlenen tutanağın gerçekliği karinesi aksi ispat edilebilir nitelikte olup başvurucu olay anında otomobil kullanmadığına, dolayısıyla anılan cezaların kanuni muhatabı olarak öngörülen sürücü konumunda olmadığına dair argümanlar ileri sürmüştür. Başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların ve bu hususta ileri sürdüğü delillerin toplanması taleplerinin tutanağın içeriğinin gerçekliğine ve itibar edilebilirliğine gölge düşürecek ve Hâkimliğin açık yanıt vermesini gerektirecek mahiyette olduğu değerlendirilmiştir. Bu koşullarda Hâkimliğin olayın gerçekleşme koşullarıyla ilgili olarak ortaya çıkan şüpheleri ortadan kaldırmak için tutanak mümzilerini, varsa diğer olay tanıklarını dinlemesi, temin edilebiliyorsa kamera kayıtlarını değerlendirmesi sonuca etkili olacakken Hâkimliğin bu yönde bir adım atmadığı görülmüştür.
18. Sonuç olarak kamu görevlilerince düzenlenen tutanağın gerçekliği karinesi aksi ispat edilebilir nitelikte olsa da başvurucunun bunun aksini ispatlamak için ileri sürdüğü iddia ve itirazların Hâkimlikçe değerlendirmeye bile alınmaması sebebiyle somut olaydaki uygulanma tarzı itibarıyla karinenin başvurucuyu otomatik olarak kabahatli hâle getirdiği anlaşılmıştır. Başvurucuya savunma imkânı tanınmış ise de Hâkimliğin kamu görevlilerince düzenlenen tutanağa üstünlük tanıyan yaklaşımı başvurucunun savunma yapmasını anlamsız hâle getirmiş ve başvurucuyu kamu otoritesi karşısında dezavantajlı konuma düşürmüştür.
19. Bu durumda başvurucunun itirazının kamu görevlilerince düzenlenen tutanakların gerçekliği karinesine dayalı olarak değerlendirmeye alınmamasının -başvurucunun savunmalarının hiç irdelenmediği gözetildiğinde- silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.
20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yargılamanın yenilenmesi ile birlikte maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
22. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
23. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır.Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
24. İhlalin tespiti ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi ve belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Denizli 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (2021/7818 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE, 14/10/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.





