TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FATİH ERDOĞAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/60319)

 

Karar Tarihi: 10/7/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Yüksel GÜNARSLAN

Başvurucu

:

Fatih ERDOĞAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; haksız gözaltı ve tutuklama tedbirleri dolayısıyla ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) aralarında başvurucunun da bulunduğu bazı şüpheliler hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi oldukları şüphesiyle soruşturma başlatmıştır.

3. Başvurucu, bu soruşturma kapsamında 1/12/2016 tarihinde gözaltına alınmış ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlaması ile 1/12/2016 ile 15/12/2016 tarihleri arasında 14 gün gözaltında kalmıştır. Başvurucu, Başsavcılık tarafından tutuklanması istemiyle İzmir 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk edilmiştir. Yapılan sorgunun ardından Hâkimlik; tutuklama talebinin reddine, başvurucunun yurt dışına çıkamama, haftada bir gün imza atma şeklinde adli kontrol altına alınmasına karar vermiştir.

4. Başsavcılık, tahliye talebinin reddi kararına itiraz etmiştir. Hâkimlik, itirazın kabulü ile başvurucu hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar vermiştir. Söz konusu emre istinaden yakalanan başvurucu, Hâkimlik kararı ile 22/12/2016 tarihinde tutuklanmıştır.

5. Başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinden bahisle iddianame düzenlenmiştir. İddianamede başvurucunun örgüte eleman ve maddi kaynak sağlamak amacıyla faaliyet gösteren H.G.S. Derneği yöneticisi olduğu ve 2005 yılında Asya Katılım Bankası A.Ş. (Bank Asya) nezdinde açtığı hesabındaki parada örgüt liderinin talimatı doğrultusunda artış yaptığı ve söz konusu hesabı 20014-2016 yılları arasında aktif olarak kullandığı iddialarına yer verilmiştir.

6. İddianamenin kabulü ile açılan dava, İzmir 15. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanmıştır. Başvurucu duruşmanın 19/10/2017 tarihli ilk oturumunda tahliye edilmiştir.

7. Yapılan yargılama sonucunda başvurucunun silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Mahkûmiyet kararına başvurucunun Bank Asya hesaplarında 17/12/2013 tarihinden sonra 47.000 TL ve 3.868,73 Amerikan doları artış olduğuna ilişkin bilirkişi raporu esas alınmıştır. H.G.S. Derneğine ait Dernek Kuruluş Bildirimi belgesinin aslı üzerinde yapılan inceleme neticesinde belgedeki imzanın başvurucuya ait olmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği gerekçesiyle anılan Derneğin yöneticiliği iddiası başvurucu aleyhinde değerlendirilmemiştir.

8. Başvurucu mahkûmiyet hükmüne karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf Mahkemesi, başvurucunun banka hesabındaki artışın örgüt liderinin talimatı doğrultusunda gerçekleştiğinde dair yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle mahkûmiyet hükmünün kaldırılmasına ve başvurucunun beraatine karar vermiştir. Aleyhe temyiz kanun yoluna başvurulmayan hüküm 11/1/2019 tarihinde kesinleşmiştir.

9. Beraat kararının kesinleşmesi üzerine başvurucu, hukuka aykırı gözaltı ve tutuklama tedbiri dolayısıyla tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu; gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuka aykırı olarak uygulandığını, yakalandığı ve tutuklandığının yakınlarına bildirilmediğini, yakalama ve tutuklama nedenleri ile hakkındaki suçlamaların kendisine bildirilmediğini, kanuni haklarının hatırlatılmadığını ve hatırlatılan haklarından yararlanma isteğinin yerine getirilmediğini, tutukluluğun devamına ilişkin kararların geç bildirildiğini belirterek toplam 200.000 TL maddi ve1.200.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.

10. İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme), başvurucunun beraat etmiş olması nedeniyle tazminat hakkına sahip olduğunu ifade etmiş; gözaltı ve tutuklama tedbirlerine bağlı olarak başvurucuya 15.501,19 TL maddi tazminat ile 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine 20/11/2019 tarihinde karar vermiştir.

11. Başvurucu; maddi zararın belirlenmesinde müdafiine yaptığı ödemelerin dikkate alınmadığını, serbest piyasada çalışması nedeniyle gelirini tam olarak belgelemesinin mümkün olmadığını, toplumda infial yaratan bir suç nedeniyle haksız şekilde uzun süre tutuklu kalması nedeniyle hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğunu belirtilerek istinaf talebinde bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi maddi tazminat miktarını 14.660,17 TL'ye düşürerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Başvurucu, anılan karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuş; Yargıtay temyiz başvurusunu 11/10/2021 tarihinde reddetmiştir.

12. Başvurucu, nihai kararı 17/11/2021 tarihinde öğrendikten sonra 16/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucu, hukuka aykırı gözaltı ve tutuklama tedbirleri nedeniyle açtığı tazminat davasında hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık; ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğunu ve kabul edilemezlik kararı verilebileceğini ifade etmiştir. Bakanlık ayrıca ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşulları gözönüne alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini belirtmiştir.

15. Başvurucunun şikâyetinin Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü ve dokuzuncu fıkraları kapsamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden incelenmesi gerekir.

16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

17. Başvuru formunda maddi ve manevi tazminat ayrımı yapılmaksızın Mahkemece belirlenen miktarın yetersiz olduğu ileri sürülmüştür. Başvurucunun Mahkeme tarafından hükmedilen maddi tazminat miktarının hangi nedenler ile yetersiz olduğuna ilişkin bir açıklamaya başvuru formunda yer vermemesi nedeniyle incelemenin manevi tazminata ilişkin iddia ile sınırlı olarak yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.

18. Anayasa Mahkemesi Gülseren Çıtak ([GK], B. No: 2020/1554, 27/4/2023) kararıyla içtihat değişikliğine gitmiş, haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilenlerin 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunu tükettikten sonra yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmadığı ve ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddiasıyla yaptıkları bireysel başvurularda başvuru yollarının tüketilmiş kabul edilebilmesi için yalnızca 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında bir tazminat davasının açılmasının yeterli olacağı sonucuna varmıştır. Zira bu hükümle yakalama, gözaltı ve tutuklamanın daha sonra verilen kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararıylahukuka aykırı hâle geldiğinin kabul edildiği, dolayısıyla 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca açılan tazminat davalarının Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında olduğu değerlendirilmiştir. Bu çerçevede bu bent kapsamında açılan davalarda hukuka aykırılık kanun gereğince kabul edildiğinden ağır ceza mahkemesince bu bende dayanılarak tazminat ödenmesi durumunda Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılacak inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (Gülseren Çıtak, §§ 37, 38).

19. Yargı mercilerinin tazminat için somut olayın koşullarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından düşük olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığını değerlendirirken somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerekir (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 48).

20. Bunun yanında manevi tazminat miktarının yeterli olup olmadığı belirlenirken tazminata karar veren mahkemenin karar tarihinde Anayasa Mahkemesinin benzer başvurular üzerine verdiği veya verebileceği tazminat miktarına göre bir karşılaştırma yapılacaktır. Anayasa Mahkemesince yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle manevi tazminata hükmedilirken kişinin sosyal ve ekonomik durumu, mesleki ve toplumsal konumu, üzerine atılı suçun niteliği, koruma tedbirine neden olan olayın cereyan tarzı, tedbirin kişinin üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve tedbirin süresi, tedbir nedeniyle meydana gelen ihlalin ağırlığı dikkate alınmaktadır (bkz. Siyami Hıdıroğlu [GK], B. No: 2018/11489, 11/1/2024, § 35).

21. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında başvurucunun beraat ettikten sonra açtığı tazminat davasında başvurucuya 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca bir miktar tazminat ödendiği görülmektedir. Dolayısıyla yapılacak inceleme bu miktarın yeterli olup olmadığının belirlenmesiyle sınırlı olacaktır. Somut olayda başvurucuya 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Hükmedilen 20.000 TL manevi tazminat miktarının, somut olayın koşullarında ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin yukarıda belirtilen kriterler çerçevesinde değerlendirildiğinde; -tazminata karar veren ilk derece mahkemesinin karar tarihi itibarıyla- Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verebileceği tazminat miktarına göre oldukça düşük olduğu ortadadır (Anayasa Mahkemesinin, gözaltının hukukiliği ile ilgili iddialarda bir günlük gözaltı süresi için tazminat miktarı mahkemenin karar tarihi olan 2019 yılı için asgari 594 TL, ortalama 1.584 TL, azami 3.960 TL ve 2024 yılı için asgari 2.970 TL'dir. Tutuklamanın hukukiliğiyle ilgili iddialarda hükmettiği tazminat miktarları ise 2019 yılı içinasgari 29.700 TL, ortalama 79.200 TL, azami 198.000 TL'dir. 2024 yılı için ise asgari tutar 148.500 TL'dir). Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarıyla aynı olması gerekmemekle birlikte tazminat miktarının somut olayın koşullarında tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar düşük olduğu sonucuna varılmıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

23. Başvurucu, tazminat davasının 2 yıldan uzun süre devam etmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

24. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK], B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığıiddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

26. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 1.250.000 TL manevi ve 250.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.

27. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

28. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuka aykırı olması dolayısıyla hükmedilen manevi tazminatın yetersizliği nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/136, K.2019/449) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun maddi ve manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 487,60 TL başvuru harcından oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.