TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
EMİRE EREN KESKİN VE REYHAN ÇAPAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/43536) |
|
Karar Tarihi: 30/10/2024 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Kenan YAŞAR |
|
|
Ömer ÇINAR |
Raportör |
: |
Murat BAŞPINAR |
Başvurucular |
: |
1. Emire Eren KESKİN |
|
|
2. Reyhan ÇAPAN |
Vekilleri |
: |
1. Av. Özcan KILIÇ |
|
|
2. Av. Sercan KORKMAZ |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ilk derece mahkemesinin verdiği karara karşı yapılan temyiz başvurusunun reddedilmesi nedeniyle hükmün denetlenmesini talep etme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Ceza Yargılamasının Kesinleşme Süreci
2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17/3/2016 tarihli iddianamesinin kabulü ile başvurucular hakkında mahkeme kararına rağmen cevap ve düzeltme metnini yayınlamadıkları iddiasıyla kamu davası açılmıştır. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesince (Mahkeme) yürütülen yargılamada 17/11/2016 tarihli celsede başvurucuların beraatlerine karar verilmiştir.
3. Katılan taraf, anılan karara karşı 26/12/2016 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
4. İstinaf incelemesi yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi9/5/2017 tarihinde duruşmalı olarak yaptığı inceleme sonucundan ilk derece mahkemesinin verdiği beraat kararını kaldırmış, başvurucuların 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 18. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi uyarınca düzeltme ve cevabın yayımlanmaması suçundan doğrudan 41.666 TL adli para cezasıyla cezalandırılmalarına karar vermiştir. İstinaf Dairesince, karar tarihinde yürürlükte bulunan 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286. maddesi uyarınca kesin olmak üzere verilen hükmünün gerekçesi şöyledir:
"... Suç tarihinde sanık Reyhan Çapan'ın gazetinin sorumlu müdürü, diğer sanığın ise sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili olduğu, Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği'nin 24/12/2015 tarih 2015/5080 D.İş sayılı kararının Reyhan Çapan'a 04/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, bu karara itiraz edilmediği, dolayısıyla kararın 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra 12/01/2016 tarihinde kesinleştiği, tekzip metninin Özgür Gündem Gazetesi'nde yayımlanmadığı, dosyadaki gazete nüshaları ve tebligat parçalarından,yazı cevaplarından anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince tekzip kabul kararının itiraz edilmeksizin kesinleştiği, sorumlu müdürü hukuken sorumlu tutabilmek için kesinleşmiş mahkeme kararının tebliğinin gerekeceği, kesinleşmiş mahkeme kararının sanığa tebliğ edilmediği gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir.
5187 sayılı yasanın 14/1.maddesinde'Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına hâkim tarafından karar verilmesi halinde, birinci fıkradaki süreler, sulh ceza hâkiminin kararına itiraz edilmemişse kararın kesinleştiği tarihten, itiraz edilmişse yetkili makamın kararının tebliği tarihinden itibaren başlar.' hükmü yeralmaktadır. Bu madde uyarınca suçun unsurunu oluşturan sürelerin başlaması için karara itiraz edilmemesi halinde kararın kesinleşmesi yeterli olup, ayrıca kesinleşmiş kararın ilgililere tebliğine gerek bulunmamaktadır.Sadece karara itiraz edilmesi halinde ilgililerin itiraz üzerine verilecek kararın sonucunu bilemeyecekleri gözetilerek itiraz sonucuna ilişkin kararın tebliği gerekmektedir. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerinde görülmemiştir.
Davaya konu olayda tekzip kabul kararına itiraz edilmemesi nedeniyle 5187 sayılı yasanın 14/1.maddesi uyarınca süreler kararın kesinleşmesinden itibaren başlayacağından ve yasada belirtilen süre içinde tekzip kararı ilgili gazete de yayımlanmadığından 5187 sayılı yasanın 18/1.maddesinde düzenlenen suçun unsurlarının oluştuğu sonucuna varılarak ..."
5. İstinaf Dairesince kesin olarak verilen adli para cezasına ilişkin hükümlerin17/1/2019 tarihinde infaz edildiği başvuru formunda belirtilmiştir.
B. Somut Başvuruya İlişkin Süreç
6. Başvurucular vekili, Anayasa Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli kararı ile, beraat kararının bozulması üzerine ilk defa verilen mahkûmiyete ilişkin kararlara karşı temyiz yolunun her koşulda kapalı olmasını öngören kuralın Anayasa'nın 36. maddesi ile korunan hak arama özgürlüğüne aykırı olduğu tespiti ile iptaline karar verildiğini ve anılan bu iptal kararı doğrultusunda 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinde 20/2/2019 tarihinde yapılan düzenlemeyle birlikte haklarında daha önce verilen hükümlere karşı temyiz yolunun açıldığını belirterek 25/6/2019 tarihinde temyiz talebinde bulunmuştur.
7. Mahkeme, dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda 3/7/2019 tarihinde verdiği ek kararla 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle temyiz yolunun değerlendirilmesi için dosyanın Yargıtay'a gönderilmesine karar vermiştir.
8. Yargıtay 19. Ceza Dairesi 27/4/2021 tarihinde yaptığı inceleme üzerine verdiği kararda, temyiz edilen hükümlerin karar tarihi ve hükmün niteliği itibarıyla temyiz edilemez olduğunu belirterek temyiz talebinin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
" ... Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği ilkesi ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerinin de ancak yürürlüğe girdikten sonra uygulanabileceği birlikte gözetildiğinde, bu hükmün ortaya çıkardığı bu yeni istisnai durumun, ancak 7165 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28.02.2019 ve sonrasında sanık hakkında ilk kez Bölge Adliye Mahkemelerince verilen mahkumiyet hükümlerine karşı yapılacak temyiz istemlerinde uygulanabilmesi mümkündür.
Sonuç olarak 7165 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen CMK'nin 286/2-d maddesinin uygulanabilmesi için;
- 7165 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 28.02.2019 ve sonrasında, sanık hakkında ilk defa Bölge Adliye Mahkemesince bir 'mahkumiyet' kararı verilmiş olması,
- Verilen bu mahkumiyet kararının, CMK'nin 272/3. maddesi kapsamı (3000 TL'ye kadar (3000 TL dahil) adli para cezaları) dışında kalması gerekecektir.
Temyize konu edilen hükme esas somut uyuşmazlıkta;
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17/11/2016 tarih, 2016/61 Esas 2016/246 Karar sayılı beraat hükmünün katılan vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi’nce 09/05/2017 tarihinde katılan vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 5271 sayılı CMK nın 280/2 maddesi uyarınca İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/61 Esas, 2016/246 Karar sayılı 17/11/2016 tarihli hükmünün kaldırılmasına ve sanıkların neticeten 41.666 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği,
Temyiz edilen hükümlerin, karar tarihi ve hükmün niteliği itibarıyla temyiz edilemez olduğu saptandığından, CMK'nin 286/2-f maddesi gereği, TEMYİZ İSTEMİNİN, tebliğnameye aykırı olarak, 5271 sayılı CMK'nin 298/1. maddesi gereği REDDİNE..."
9. Yargıtay ilamı 3/6/2021 tarihinde başvurucular vekili tarafından Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminden (UYAP) okunarak öğrenilmiş ve 5/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
10. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucular; ilk derece mahkemesinin verdiği beraat kararının kaldırılarak istinaf mahkemesince ilk defa ve kesin nitelikte adli para cezasına mahkûm edildiklerini, anılan hüküm infaz edildikten sonra hükmün kesin nitelikte olmasına ilişkin 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinin Anayasa mahkemesince iptal edildiğini, belirtilen iptal kararı doğrultusunda yapılan yeni düzenlemede ise kendilerine verilen ceza miktarı itibarıyla temyiz kanun yolu açılmış olmasına karşın, Yargıtayca yapılan değerlendirmede temyiz taleplerinin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Başvurucunun iddiası özü itibarıyla ilgili olduğu hükmün denetlenmesini talep etme hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
13. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir.
14. Anayasa Mahkemesi, somut norm denetiminde verdiği 27/12/2018 tarihli ve E.2018/71, K.2018/118 sayılı kararıyla hükmün denetlenmesini talep etme hakkının Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti ile güvence altına alındığına hükmetmiştir (Şems Yapı ve Denetim Ltd. Şti., B. No: 2020/10141,15/5/2024, § 11; Ömer Şanlı, B. No: 2015/7304, 22/1/2019, § 40).
15. Anayasa Mahkemesinin 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin 20/7/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle değişiklik yapılan (2) numaralı fıkrasının 18/6/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun'un 78. maddesiyle değiştirilen (d) bendinin iptali istemiyle açılan davada verdiği 27/12/2018 tarihli ve E.2018/71, K.2018/118 sayılı yukarıda anılan iptal kararında, bölge adliye mahkemesince ilk defa verilen ve hürriyeti bağlayıcı ceza içeren mahkûmiyet hükümlerine karşı denetim imkânının bulunmamasının hükmün denetlenmesini talep etme hakkına yönelik orantısız bir sınırlama getirdiği belirtilmiştir (AYM, E.2018/71, K.2018/118, 27/12/2018).
16. Yargıtay kararlarında, 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra bu bentte 20/2/2019 tarihli ve 7165 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle yapılan değişiklikten sonraki tarihlerde bölge adliye mahkemelerince verilen kararlardan hangilerinin kesin olup olmadığı hususunda açıklamalarda bulunulmuştur. Anılan kararlarda, 7165 sayılı Kanun'la, ilk kez bölge adliye mahkemelerince kurulacak mahkûmiyet hükümlerinin 5271 sayılı Kanun'un 272. maddesinin (3) numaralı fıkrası kapsamı dışında kalması durumunda bu kararlara karşı 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendi uyarınca temyiz kanun yoluna başvurulabileceği değerlendirilmiştir (birçok karar arasından bkz. [Kapatılan] Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 3/2/2020 tarihli ve E.2020/165, K.2020/794; 17/2/2020 tarihli ve E.2019/35328, K.2020/1492; 17/2/2020 tarihli ve E.2020/994, K.2020/1493 ile 10/2/2021 tarihli ve E.2020/2961, K.2021/1369 sayılı kararları).
17. Öte yandan Anayasa'nın 153. maddesinin ikinci fıkrası gereği, Anayasa Mahkemesince iptal edilen kanun hükmü, iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte Anayasa Mahkemesince daha ileri bir tarih belirlenmiş ise belirlenen tarihte yürürlükten kalkar. Aynı maddenin dördüncü fıkrası gereği ise Anayasa Mahkemesi iptal kararları geriye yürümez. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesince iptal edilen bir kanun hükmü, iptal kararının yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yürürlükten kalkacak ve iptal kararları geriye yürümeyeceği için de bu kanun hükmüne göre tesis edilmiş işlemler geçerliliklerini sürdürecektir (Hikmet Kuleci, B. No: 2018/5145, 28/11/2018, § 37). Ayrıca 7165 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle bölge adliye mahkemesince ilk defa verilen bir kısım hükümlere karşı temyiz imkânı tanınmış olup, anılan değişikliğe ilişkin yasal düzenlemede daha önce kesinleşen ya da infaz edilen hükümlerle ilgili olarak da temyiz imkânı sağlandığına yönelik özel bir düzenleme de bulunmamaktadır.
18. Başvurucular, haklarında daha önce kesin nitelikte verilen ve hatta infaz edilen adli para cezalarına ilişkin olarak sonradan getirilen yeni düzenlemeye göre temyiz hakkının verilmemesinden şikâyet etmektedirler. Hükmün kesinleşmiş olduğu ve infaz edildiği bu aşamada başvurucuların suç isnadı altında bulundukları aşamanın geçildiği, başka bir ifadeyle hükümlü konumunda bulunduklarından artık suç isnadı altında olmadıkları görülmektedir. Diğer bir ifadeyle şikâyetin mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonraki sürece ilişkin olduğu, ihlal iddiasının başvurucuların "suç isnadı altında" olduğu bir aşamaya ilişkin olmadığı, dolayısıyla başvurunun bu kısmının adil yargılanma hakkı kapsamına girmediği anlaşılmaktadır (uyarlama yargılamasındaki benzer yaklaşım için bkz. İnan Çoban, B. No: 2014/15208, 19/12/2017).
19. Somut bireysel başvuruya konu sürecin suç isnadına ilişkin olmadığı açıktır. Bu hâle göre başvuru dilekçesinde ifade edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik hükmün denetlenmesini talep etme hakkı Anayasa ve Sözleşme'nin ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerin ortak koruma alanı kapsamı dışında kaldığından bu hakka ilişkin ihlal iddiasının incelenmesi Anayasa Mahkemesinin konu bakımından yetkisi dışındadır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Hükmün denetlenmesini talep etme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 30/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.