KARARLAR

AYM'nin 2021/30997 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 11/6/2024 tarihli ve 2021/30997 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HAYRETTİN KARAAĞAÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/30997)

 

Karar Tarihi: 11/6/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 6/8/2024-32624

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Muhammed Nuri ÖZGÜR

Başvurucu

:

Hayrettin KARAAĞAÇ

Vekili

:

Av. Aysun KESKİNER KARAAĞAÇ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; kanun yolu incelemesi aşamasında ileri sürülen, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olan esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin hükme esas alınması nedeniyle de hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır. Soruşturma neticesinde başvurucunun FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle iddianame düzenlemiştir.

3. Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianameyi kabul ederek yargılamaya başlamıştır. Mahkeme duruşma hazırlığı işlemleri kapsamında diğerlerinin yanı sıra tanık İ.K.nın istinabe yoluyla beyanlarının alınmasına karar vermiştir. Tanık İ.K. talimat mahkemesi huzurunda verdiği beyanında; başvurucu ile aynı devre olduklarını, 2007-2009 yılları arasında başvurucu ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığında görev yaptıklarını, 2007 yılı Nisan ayında Enes kod adlı örgüt mensubu sivil şahsın grubuna girdiğini, bu grupta iki üç ay kadar başvurucuyla beraber bulunduklarını, başvurucunun bu grupta katılımcı ve dinleyici pozisyonunda olduğunu ifade etmiştir.

4. Yargılama sonucunda Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiş; mahkûmiyet kararında tanık İ.K.nın beyanlarına, Garson isimli gizli tanıktan ele geçirilen hafıza kartında yer alan ve Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin FETÖ/PDY üyeleri tarafından sınıflandırıldığı listede başvurucunun "DERECE2:B4 (FETÖ mensubiyeti olan, sadakati ve bağlılığı olan ancak bazı konuları sorgulayan veya zaafı olan kişi)" olarak sınıflandırılmasına, terör örgütünün tepe yönetiminde yer alan O.H.Ö.nün kullandığı 0 506 ... 46 numaralı GSM hattından 25/5/2009 günü saat 17.15.04'te 36 saniyelik görüşme kaydının bulunmasına dayanmıştır.

5. Mahkûmiyet kararı, kanun yolu denetiminden geçerek 17/2/2021 tarihinde kesinleşmiştir.

6. Başvurucu, nihai kararı 24/5/2021 tarihinde öğrendikten sonra 23/6/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Komisyon; başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, gerekçeli karar hakkı ve hakkaniyete uygun yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

8. Başvurucu, istinaf ve temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü hususlar değerlendirilmeden kanun yolu başvurusunun reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; gerekçeli karar hakkının yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamayacağı, Mahkemenin uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu gerekçelendirdiği, kanun yolu başvurularında itirazların yeterince incelenerek mahkûmiyet kararının onandığı ifade edilmiştir. Bakanlık görüşüne karşı başvurucu, başvuru formunda belirttiği iddialarını yinelemiştir.

10. Başvurucunun bu kısımdaki şikâyeti adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, Anayasa'nın 141. maddesi de dikkate alındığında kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlar. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Tarafların uyuşmazlığın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının mahkemesince ilgili ve yeterli bir gerekçe ile karşılanması gerekir. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan iddia ve itirazların bu defa kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açar (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51; Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata, B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri, B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnş. Tur. Ltd. Şti., B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).

12. Somut başvuruda Mahkeme, dosyada mevcut delilleri değerlendirerek başvurucunun FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapısına dâhil olduğu, bu örgüte üye olma suçunu işlediği sonucuna ulaşmıştır. Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararlarda -değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu da dikkate alındığında- gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

13. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucu, gizli tanık Garson'dan ele geçirilen hafıza kartı içindeki verilerin kanuna aykırı şekilde elde edilmesi ve bu delillerin hükme esas alınması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; iddianameye konu eylemler ve dosyada bulunan deliller hakkında yeterli bilgiye sahip olan başvurucunun lehine olan hususları yargılama sürecinde ileri sürme ve aleyhine olan delillere karşı çıkma imkânına sahip olduğu, Mahkemenin mevcut delilleri değerlendirerek mahkûmiyet sonucuna ulaştığı belirtilmiştir. Bakanlık görüşüne karşı başvurucu, başvuru formunda belirttiği iddialarını yinelemiştir.

15. Başvurucunun bu kısımdaki şikâyetleri adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

16. Anayasa Mahkemesi daha önce Orhan Kılıç ([GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018) kararında hukuka aykırı delillerle ilgili hakkaniyete uygun yargılama hakkı kapsamında yapılan şikâyetleri incelemiştir. Buna göre kanuni bir temeli olmadan elde edildiği veya elde ediliş yöntemi bakımından hukuka aykırı olduğu ilk bakışta anlaşılabilen veya derece mahkemelerince hukuka aykırı olduğu tespit edilen delillerin yargılamada tek veya belirleyici delil olarak kullanılmasının hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabileceği sonucuna varılmıştır (Orhan Kılıç, §§ 42-51).

17. Başvuru konusu olayda gizli tanık Garson'dan ele geçirilen hafıza kartında yer alan bilgilerin incelenmesi ve anlamlandırılması sonucunda hazırlanan veri inceleme raporuna, tanık beyanına ve HTS kayıtlarına dayanılarak başvurucunun mahkȗmiyetine karar verilmiştir. Başvurucu; hafıza kartının elde ediliş yönteminin hukuka aykırı olduğunu, bu delilin hükme esas alınamayacağını genel ve soyut ifadelerle ileri sürmüş ancak delilin hangi nedenle hukuka aykırı olduğuna yönelik bir açıklama yapmamıştır. Diğer bir ifadeyle somut olayın koşullarında başvurucunun bu delilin ilk bakışta ve açıkça hukuka aykırılığından söz edilmesini mümkün gösterecek nitelikte bir şikâyeti yoktur. Anılan delilin kanuni düzenlemelere uygun şekilde elde edilmediği ve elde ediliş yöntemi açısından hukuka aykırı olduğu hususunda derece mahkemelerince de bir tespitte bulunulmamıştır. Bu durumda somut olayda hakkaniyete uygun yargılanma hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlalin olmadığı sonucuna ulaşılması gerekir.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 11/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.