TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

S.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/2240)

 

Karar Tarihi: 2/5/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 16/9/2024-32664

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA

Başvurucu

:

S.A.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; kolluk görevlilerinin şiddetine maruz kalınması ve olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının, haksız yakalama nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, yakalama sırasında kişisel eşyanın zarar görmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

i. Başvurucu 31/12/2019 tarihinde aracıyla seyir hâlindeyken kontrol noktası olmayan bir yerde trafik polislerince durdurulmuştur.

ii. Başvurucuya kimlik soran trafik polisleri, avukat kimlik kartını ibraz eden başvurucudan Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartını saygısız bir tutumla istemiştir.

iii. Başvurucunun başkaca kimlik ibraz etmesine gerek olmadığını söylemesi üzerine polis memurları alkolmetre ile ölçüm yapmak istemiş, cihazın ölçüm yapmaması üzerine polis memuru T.Y. başvurucunun yakasından tutarak tekrar üflemesini söylemiş, başvurucu tekrar üflemeyeceğini ve ceza yazmalarını ifade ettiğinde polis memurları takviye ekip çağırmıştır.

iv. Takviye ekip geldikten sonra da polis memurları alkolmetreye üflemesi konusunda başvurucuya ısrar etmiş, başvurucu olayın uzamaması için alkolmetreye üflemiştir. Bunun sonucunda başvurucunun yasal sınırın altındaki ölçüde alkollü olduğu tespit edilmiştir.

v. Ölçümden sonra gitmek isteyen başvurucuyu polis memurları gözaltına alacaklarını söyleyerek yere yatırmış ve tekmelemiştir. Bileği kıvrılarak kelepçelenen başvurucuyu polisler ekip aracına almıştır.

vi. Hastaneye götürülürken polis memurlarının hakaretine maruz kalan başvurucu, olay nedeniyle yaralandığına ilişkin raporun alınmasından sonra polis merkezine getirildiğinde nöbetçi Cumhuriyet savcısının gözaltı talimatı bulunmadığını öğrenmiş ve ilgili kamu görevlilerinden şikâyetçi olmuştur.

3. Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre olay günü saat 19.58'de alkolmetre ile yapılan ölçümün sonucu 0,22 promildir.

4. Denizli Devlet Hastanesinin 31/12/2019 tarihli adli muayene raporunda başvurucunun diz, boyun ve göğsünde abrazyon bulunduğu, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği tespit edilmiştir. Hastanece polis memuru E.M. hakkında aynı gün düzenlenen raporda, sol el 5. parmakta ve sağ el 2. parmakta abrazyon (sıyrık) bulunduğu, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği tespit edilmiştir. Olay sırasında başvurucu ile birlikte aynı araçta bulunan şikâyetçi B.N.S. Hakkında hastanede aynı gün düzenlenen raporda; sol kolda kızarıklık, sol ön kolda dermaabrazyon, sol elde abrazyon, boyun sol tarafında kızarıklık bulunduğu, 0,68 promil alkol ölçümü yapıldığı belirlenmiştir.

5. Olay günü polis memurları T.Ş. ve T.Y. tarafından düzenlenen tutanağa göre devriye görevi sırasında kırmızı ışık ihlali yaptığı görülen aracın caddede durması üzerine araç sürücüsü başvurucudan kontrol amacıyla sürücü belgesi istenmiştir. Sürücü belgesi yerine avukat kimliğini ibraz eden başvurucuya kırmızı ışık ihlali yaptığı söylendiğinde başvurucu "Bunu da görmeyiverin, ne olacak?" demiştir. Ceza uygulanmak istendiğinde "Sizi arayacaklar, bekleyin!" diyen başvurucuya alkolmetre uzatılmıştır. Alkolmetre uzatıldığında alkolmetreye asılarak çeken başvurucudan ölçüm aleti geri alınmıştır. Bağırmaya başlayan başvurucu, çağrılan takviye kuvvetle kontrol altına alınmıştır. Olay sırasında el telsizi yere düşmüş ancak zarar görmemiştir. Yasal alkol sınırının altında olan 0,22 promil alkollü olduğu tespit edilen başvurucu, polis merkezine götürülmüştür.

6. Kolluk görevlilerince olay günü düzenlenen tutanağa göre saat 20.00 sıralarında trafik ekibinin takviye ekip istemesi üzerine olay yerine gidildiğinde görevli polis memuruyla başvurucunun tartıştığı görülmüştür. Bağıran başvurucu, uzaklaştırılmış; sakin olması, aksi hâlde zor kullanılacağı konusunda uyarılmıştır. Başvurucu olay yerinden ayrılmak isteyince kademeli olarak zor kullanılmış ve ekip aracının nezarethane bölümüne alınmıştır. Başvurucu, hastaneye götürülürken araç içinde tekme atmış ve kafasını sağa sola vurarak hakaret etmiş; tehdit etmiştir. Başvurucu rapor alındıktan sonra polis merkezine getirilmiştir.

7. Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından olay nedeniyle başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, hakaret, alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçlarından, müşteki şüpheli polis memuru E.M. hakkında başvurucuya yönelik hakaret ve tehdit ile B.N.S.ye yönelik hakaret, basit yaralama, tehdit suçlarından, müşteki şüpheli polis memuru N.Ö. hakkında B.N.S.ye yönelik hakaret, basit yaralama suçlarından resen başlatılan ceza soruşturması kapsamında kolluk tarafından yapılan araştırmada olay yeri görüntülerini kaydeden işyeri kamerası bulunmadığı tespit edilmiştir.

8. Polis memurları T.Ş. ve T.Y. olay günü polis merkezinde alınan ifadelerinde tutanak içeriğiyle aynı yönde beyanda bulunmuş; başvurucunun yanında bir kadın olduğunu, sürücü belgesini yanında bulundurmama ve kırmızı ışık kuralına uymama eyleminden dolayı başvurucu hakkında cezai işlem yapıldığını belirtmiştir. Polis memuru N.Ö. aynı gün polis merkezinde alınan ifadesinde takviye ekip olarak E.M. ile olay yerine gittiklerini, başvurucunun kendilerini itmesi üzerine kademeli olarak zor kullandıklarını, başvurucunun araç içinde kendisini sağa sola vurarak tekme attığını belirtmiştir. Polis memuru E.M. aynı gün polis merkezinde alınan ifadesinde takviye ekip olarak N.Ö. ile olay yerine gittiklerini belirterek N.Ö. ile aynı yönde beyanda bulunmuştur.

9. Başvurucu, olay günü polis merkezinde alınan ifadesinde özetle uygulama yaptıklarını söyleyen trafik polislerinin kimlik olarak avukat kimlik belgesini kabul etmediklerini ve alkol kontrolü yapmak istediklerini, çıkan tartışma üzerine takviye polis ekibi çağırdıklarını, kendisini yere yatırıp tekmelediklerini belirtmiştir.

10. Şikâyetçi B.N.S. olay günü polis merkezinde alınan ifadesinde; sürücüsü olduğu araçla seyir hâlindeyken aracı durdurması üzerine yanlarına gelen polis memurlarının uygulama yaptıklarını söyleyip başvurucudan kimlik istediklerini ve başvurucunun ibraz ettiği avukat kimliğini kabul etmediklerini, olaylar sırasında cep telefonu ile görüntü kaydı aldığını, polis memurlarının kolunu arkaya kıvırarak göğsüne yumruk atması nedeniyle yaralandığını, sonrasında polislerin başvurucuyu yere yatırıp tekmelediklerini ifade etmiştir.

11. Olayın görgü tanığı M.B. 2/1/2020 tarihinde polis merkezinde alınan ifadesinde; olayı evinin balkonundan gördüğünü, polislere 10 dakika süresince bağıran kişi ile yanındaki kişiyi polisin sakince uyarıp kimseye vurmadığını belirtmiştir.

12. Başsavcılık tarafından 3/3/2020 tarihinde dinlenen tanık A.Ö. beyanlarında özetle başvurucu ve B.N.S. ile yılbaşı eğlencesi için gittikleri lokantadan çıktıktan sonra aracıyla başvurucuyu takip ettiğini, markete girmek için duran başvurucunun aracının hemen arkasında durduğunu, başvurucunun aracının önüne gelen trafik ekibinin başvurucudan kimlik istediğini, avukat kimliğini kabul etmeyen polislerin başvurucuya alkolmetre üfletmek istediğini, çıkan tartışma üzerine polislerin takviye kuvvet istediğini, gelen polislerin başvurucuya kelepçe takıp onu ekip arabasına bindirdiğini ifade etmiştir.

13. Soruşturma kapsamında polis memurlarınca yapılan görüntü incelemesi neticesinde hazırlanan 2/1/2020 ve 3/1/2020 tarihli tutanaklarda başvurucunun alkolmetreyi almak istediği, polislere bağırdığı, kelepçelendiği ve polis merkezinde bulunduğu anlara ilişkin olarak görüntü tespiti ve konuşma dökümü yapılmıştır. Başsavcılık tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde alınan iki ayrı bilirkişi raporunda olaya ilişkin görüntü tespiti ve konuşma dökümü verilmiştir. Çözümleme tutanaklarında başvurucunun polis memurlarınca çelme takılarak yere yatırıldığı, polis memurunun başvurucuya kelepçe taktıktan sonra “Nasıl vurdum kelepçeyi?” dediği, başvurucunun “Tamam, görüşeceğiz!” dediği, polis merkezindeki görüntülerde konuşma dökümünün bulunmadığı görülmüştür.

14. Soruşturma neticesinde Başsavcılık şüpheli polis memurları hakkında hakaret, basit yaralama, tehdit, başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, hakaret, alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma eylemlerinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş; kararda, hakaret suçuna ilişkin olarak başvurucunun soyut iddiası dışında herhangi bir delil bulunmadığı, başvurucunun basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasının kasti vurma neticesinde olmadığı, çıkan arbede esnasında polis arabasına bindirilmek istenirken yere yatıp pasif direnmesinden ve arabaya binmek istememesinden dolayı polisin zor kullanma yetkisini aşmayacak şekilde yaptığı müdahaleler sonucu kızarıklık oluştuğu gerekçesini açıklamıştır. Ayrıca başvurucunun yerde yatar vaziyette pasif olarak direndiği ve polis memuru müşteki şüpheli E.M.nin parmağında oluşan hafif lezyonun müdahale esnasında meydana geldiğine kanaat getirdiğini, bu sebeple direnme suçunun oluşmadığını belirtmiştir. Başvurucunun karara itirazı Denizli 2. Sulh Ceza Hâkimliğince 15/10/2020 tarihinde reddedilmiştir.

15. Başvurucu nihai kararı 10/11/2020 tarihinde öğrendikten sonra 23/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

A. Kötü (İnsan Haysiyetiyle Bağdaşmayan) Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

16. Başvurucu, polis memurlarının şiddeti ile olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının itirazmercii kararının gerekçesiz olması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir.

17. Başvuru kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan şiddete maruz kalınması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

19. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin, tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder. Kesin gerekli olduğu hâllerde güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).

20. Gözaltı veya tutukluluk gibi bireyin devletin kontrolü altında bulunduğu sırada bir yaralanma meydana gelmiş ise bu olaya ilişkin olarak tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamlara aittir (S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95). Bunun sebebi bu tür olaylarda gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgilerin çoğunlukla yetkili makamların erişiminde olmasıdır (Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).

21. Başvuruya konu edilen olay hakkında yürütülen soruşturmada kamu görevlileri tarafından kullanılan gücün zor kullanma yetkisini aşmayacak nitelikte olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Bu durumda kötü muamele yasağının maddi boyutu kapsamında incelenmesi gereken husus, kullanılan gücün kesin olarak gerekli olup olmadığı, gerekli ise gücün aşırıya kaçmadan, başvurucunun tutumuyla da orantılı olarak kullanılıp kullanılmadığıdır.

22. Somut olayda soruşturma kapsamında başvurucunun yere yatıp pasif olarak direndiği ve polis memuru E.M.nin parmağında oluşan hafif lezyonun müdahale esnasında oluştuğuna kanaat getirildiği, bu sebeple direnme suçunun da oluşmadığı gerekçesi açıklanarak başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür. Başvurucunun hangi amaçla (suç isnadı nedeniyle verilen bir gözaltı kararının yerine getirilmesi, idari yaptırım karar tutanağı düzenleme vb.) polis aracına bindirilmeye çalışıldığı kararda açıklanmamıştır. Başvurucu hakkında gözaltı kararı bulunmadığı kolluk tarafından düzenlenen belgelerden anlaşılmaktadır. İdari para cezası uygulanması için başvurucunun zorla bir araca bindirilerek polis karakoluna götürülmesine ise gerek yoktur. Açıklanan gerekçelerle soruşturma neticesinde verilen kararda başvurucuya yönelik güç kullanımının gerekliliği noktasındaki soruların cevapsız kaldığı, olayda güç kullanımının kesin olarak gerekli olduğunun ortaya konulamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

23. Diğer taraftan soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunda polis memurunun başvurucuyu yere yatırmaya çalıştığı ve başvurucuya çelme takarak onu yere düşürdüğü, bir polis memurunun “Nasıl vurdum kelepçeyi? dediği belirtilmiştir. Soruşturma mercii tarafından verilen kararda bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmadığı görülmüş olup başvurucuya karşı kullanılan gücün kesin olarak gerekli olduğu yanında orantılı olduğunun da ortaya konulamadığı açıktır.

24. Anayasa Mahkemesinin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan muamelelerle ilgili değerlendirmelerine göre başvurucunun yaralanmasına neden olan muamele, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muamele olarak kabul edilebilir (bahsi geçen muamelelerle ilgili ayrıntılı açıklamalar için birçok karar arasından bkz. S.D., § 84-88; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, §§ 90-94). Bu durumda insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutu ihlal edilmiştir.

25. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103; S.D., §§ 111-114; Veli Saçılık (2), B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).

26. Olayın gerçekleşme koşullarının tespitine ve varsa sorumluların belirlenerek mümkünse cezalandırılmalarına engel olmadığı sürece Anayasa’nın 17. maddesi gereğince yürütülecek soruşturmalarda soruşturma makamlarının olayın gelişimine ve delillerin elde edilmesine ilişkin olarak mağdurun her türlü iddiasını ve talebini karşılama zorunluluğu vardır (Mehmet Bayram, B. No: 2013/5963, 13/4/2016, § 50).

27. Somut olayda başvuruya konu soruşturma sürecinde adli raporlar alınmış, konuyla ilgili kişiler dinlenmiş, görüntü kayıtlarının çözümü yapılarak bilirkişiye inceletilmiştir. Başvurucu soruşturma sürecine etkili bir şekilde katılabilmiş, soruşturma makul bir süratte yürütülmüştür. Ne var ki soruşturmayı neticelendiren kararda başvurucuya karşı güç kullanılmasının neden gerekli olduğu, başvurucunun hangi meşru amaçla polis aracına bindirildiği hususları tartışılmamıştır. Güç kullanımının kesin gerekli olduğu kabul edilse bile kullanılan gücün orantılı olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılmamıştır. Kararda başvurucunun çelme takılarak yere düşürülmesi ile bir polis memurunun “Nasıl vurdum kelepçeyi?” biçimindeki ifadesi birlikte değerlendirilmemiş, yaralanmanın bu olaydan kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılmamıştır. Bunun yanında Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat ve öncelikle yürütülmesi gereken soruşturmada olaya karışan kolluk görevlilerinin karara esas alınan ifadelerinin bağlı oldukları birim tarafından alınıp alınmadığı da belirsizdir. Bu nedenlerle kötü muamele oluşturduğu iddia edilen eylemlerin ve olayın aydınlatılması amacıyla etkili bir ceza soruşturması yürütülmediği, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmama ve temelden yoksun sonuçlara dayanmama gerekliliklerine uyma konusunda özen gösterilmediği kanaatine varılmıştır.

28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

29. Başvurucunun gözaltının hukuki olmadığına ilişkin iddiasının Veli Saçılık (3) (B. No: 2018/27473, 29/3/2023) kararı doğrultusunda, mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının Bayram Gök (B. No: 2012/946, 26/3/2013) kararı doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

30. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden soruşturma talebinde bulunmuştur.

31. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerince yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) , B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE (Sor. No: 2020/3631),

E. 446,9 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.