KARARLAR

AYM'nin 2021/16430 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TEVHİD ARIOĞLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/16430)

 

Karar Tarihi: 25/1/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Tuğçe TAKCI

Başvurucu

:

Tevhid ARIOĞLU

Vekili

:

Av. Eyyup AKINCI

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; hukuka aykırı yakalama, gözaltı ve tutuklama tedbirleri nedeniyle açılan davada ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından DAEŞ silahlı terör örgütüne üyelik suçunu işlediği isnadıyla yürütülen soruşturma kapsamında başvurucu 21/12/2016 tarihinde yakalanıp gözaltına alınmış, 23/12/2016 tarihinde ise Erzincan Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklanmıştır.

3. Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinde hakkında müsnet suçtan yürütülen yargılamada, 17/5/2017 tarihinde başvurucunun tahliyesine, 8/6/2017 tarihinde ise beraatine karar verilmiştir.

4. Beraat kararının kesinleşmesi sonrasında başvurucu, hukuka aykırı olarak yakalanıp gözaltına alındığını ve tutuklandığını belirterek 20.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın ödenmesi talebiyle dava açmıştır.

5. Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi (2. Ağır Ceza Mahkemesi) 9/1/2019 tarihinde başvurucunun maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile başvurucuya gözaltında ve tutuklu olarak kaldığı toplam 147 gün için 6.798,74 TL maddi, 9.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar vermiştir. 2. Ağır Ceza Mahkemesi "...02.08.2017-30.08.2017 tarihleri arasında çalışma kaydının olduğu, gözaltında ve tutuklulukta kaldığı süre zarfında herhangi bir SGK kaydının bulunmadığı tespit edilmiş,... Mahkememizce davacının uğradığı maddi kaybın belirlenmesi amacıyla bilirkişi raporunun aldırıldığı, bilirkişi raporunda net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılarak gözaltında ve tutuklulukta geçen süre zarfında 6.798,74TL kazanç kaybına uğradığı 21/12/2016 tarihinden dava tarihi olan 07/07/2017 tarihine kadar geçen sürede yasal faiz işletilmesi durumunda 336,54 TL faiz getireceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır... davacının tutuklandığı tarihten öncesine ilişkin ve tutuklandığı tarihi de içerecek şekilde gerçek zararını belgelendirmediği, Yargıtay yerleşik içtihatları doğrultusunda... sabit gelir getiren bir işi olmayan ve ve maddi tazminata esas teşkil edebilecek gelir kaybına ilişkin belge ibraz etmeyen davacının, vasıfsız işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönem içerisinde geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak belirleneceğ ..." gerekçesine dayanmıştır.

6. Başvurucu ve diğer taraf karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Tarafların istinaf başvurusu Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından 30/12/2020 tarihinde esastan reddedilmiştir.

7. Başvurucu nihai kararı 13/1/2021 tarihinde öğrenmiş ve 11/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf tutulmasına, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu; hukuka aykırı olarak gözaltı ve tutuklama tedbirine başvurulması nedeniyle hükmedilen tazminat miktarlarının yeterli olmadığını, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile hakkında uygulanan iletişimin tespiti tedbiri nedeniyle uğradığı mağduriyetin hükmedilen tazminat miktarı bakımından gözetilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurunun, başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığı ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucu lehine tazminata hükmedilmiş olması karşısında başvurucunun hâlen mağdur sıfatının bulunup bulunmadığı yönlerinden incelenmesinin ardından başvurunun kabul edilebilir bulunması hâlinde kararda hükmedilen miktarın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığını değerlendirirken somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında, tazminat miktarlarının hesaplanmasında hatalı olduğunu iddia ettiği hususlara ayrıntılı yer vererek iddialarını yinelemiştir.

10. Başvurucunun özel hayata saygı hakkına dair birtakım iddiaları bulunmakta ise de bu iddialarını hükmedilen tazminatın yetersizliğini dile getirmek bağlamında ileri sürdüğü ve istinaf dilekçesinde bu hakka dair bir ihlal iddiasında bulunmadığı görülmekle başvuru kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Anayasa Mahkemesi Gülseren Çıtak ([G.K.], B.No:2020/1554, 27/4/2023) kararında haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilenlerin 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunu tükettikten sonra yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmadığı ve ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddiasıyla yaptıkları bireysel başvurularda başvuru yollarının tüketilmiş kabul edilebilmesi için yalnızca 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında bir tazminat davasının açılmasının yeterli olacağı sonucuna varmıştır. Zira bu hükümle yakalama, gözaltı ve tutuklamanın daha sonra verilen kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararıyla hukuka aykırı hale geldiğinin kabul edildiği, dolayısıyla 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca açılan tazminat davalarının Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında olduğu değerlendirilmiştir. Bu çerçevede bu bent kapsamında açılan davalarda hukuka aykırılık kanun gereğince kabul edildiğinden ağır ceza mahkemesince bu bende dayanılarak tazminat ödenmesi durumunda Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılacak inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (Gülseren Çıtak, §§ 36-39).

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmayıp kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Somut başvuruda 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ihlal tespiti yapılmış ve bir miktar maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş olmakla başvuruda yapılacak inceleme hükmedilen tazminat miktarlarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 47).

14. Bu bağlamda derece mahkemelerinin tazminat için somut olayın koşullarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından belirli ölçüde düşük olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığı değerlendirilirken somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerekir (M.E., § 48).

15. Bunun yanında manevi tazminat miktarının yeterli olup olmadığı belirlenirken tazminata karar veren derece mahkemesinin karar tarihinde Anayasa Mahkemesinin benzer başvurular üzerine verdiği veya verebileceği tazminat miktarına göre bir karşılaştırma yapılacaktır. Anayasa Mahkemesince yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle manevi tazminata hükmedilirken kişinin sosyal ve ekonomik durumu, mesleki ve toplumsal konumu, üzerine atılı suçun niteliği, koruma tedbirine neden olan olayın cereyan tarzı, tedbirin kişinin üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve tedbirin süresi, tedbir nedeniyle meydana gelen ihlalin ağırlığı dikkate alınmaktadır (bkz. Siyami Hıdıroğlu, B. No: 2018/11489, 11/1/2024 kararındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların incelendiği başlık altındaki açıklamalar).

16. Öncelikle, başvurucunun maddi tazminat talebiyle ilgili olarak 2. Ağır Ceza Mahkemesi ilgili yılların asgari ücreti uyarınca yapılan hesaplama sonucu başvurucunun uygulanan hukuka aykırı gözaltı ve tutuklama tedbiri nedeniyle mahrum kaldığı miktar olarak hesaplanan miktarda maddi tazminata hükmetmiştir. Bu veriler ışığında belirlenen maddi tazminat miktarının davanın koşullarında orantısız olduğu söylenemeyecektir.

17. Somut başvuruya konu tazminat davasını inceleyen 2. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun beraat ettiği yargılamaya esas soruşturma sırasında 147 gün süreyle gözaltında ve tutuklu bulunması nedeniyle 9.000 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Dolayısıyla yapılacak inceleme bu miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarına nazaran yeterli olup olmadığının belirlenmesiyle sınırlı olacaktır. Hükmedilen 9.000 TL manevi tazminat miktarının, somut olayın koşullarında ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin yukarıda belirtilen kriterler çerçevesinde değerlendirildiğinde; -tazminata karar veren ilk derece mahkemesinin karar tarihi itibarıyla- Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verebileceği tazminat miktarına göre oldukça düşük olduğu ortadadır (Anayasa Mahkemesinin, gözaltının hukukiliği ile ilgili iddialarda bir günlük gözaltı süresi için tazminat miktarı mahkemenin karar tarihi olan 2019 yılı için asgari 594 TL, 2024 yılı için ise 2.970 TL'dir. Tutuklamanın hukukiliği ile ilgili iddialar yönünden ise tazminat miktarı asgari 2019 yılı için 29.700 TL ve 2024 yılı için ise 148.500 TL'dir). 2. Ağır Ceza Mahkemesince hükmedilen tazminatın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarıyla aynı olması gerekmemekle birlikte somut olayın şartlarında -başvurucunun talebiyle bağlı olarak hükmedilse bile- ödenmesine hükmedilen bu miktarın tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar düşük olduğu anlaşılmıştır. Buna göre başvurucuya ödenmesine hükmedilen tazminatın başvurucunun Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan esaslara aykırı bir durum söz konusu olmasına rağmen manevi zararını karşılamaktan uzak olduğu sonucuna varılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

19. Başvurucu; ihlalin tespiti, 20.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

20. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu itibarla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

21. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/351, K.2019/12) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.