TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
DEHA BİTKİSEL ATIK YAĞ TOPLAMA GERİ KAZANIM BİODİZEL ÜRETİMİ SANAYİ VE TİCARET A. Ş. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2020/38830) |
|
Karar Tarihi: 10/7/2024 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Kenan YAŞAR |
|
|
Ömer ÇINAR |
Raportör |
: |
Tuğba YILDIZ |
Başvurucu |
: |
Deha Bitkisel Atık Yağ Toplama Geri Kazanım Biodizel |
|
|
Üretimi Sanayi ve Ticaret A. Ş. |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, tam yargı davasının süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu Şirket, Ankara 4. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) idari işlemden doğan zararın tazmini talebiyle Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna (EPDK) karşı dava açmıştır.
3. Mahkeme 31/1/2019 tarihinde davanın süre aşımından reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde; uğranıldığı iddia edilen zararı doğuran işlemin 25/6/2013 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini ve bu yürürlük tarihinden itibaren 60 gün içerisinde dava açılması ya da idareye başvuru yoluna gidilmesi gerekirken dava açma süresi geçtikten sonra yapılan başvuruların dava açma süresini yeniden canlandırmayacağı gözönüne alınarak 14/6/2017 tarihinde açılan davanın süre yönünden reddi gerektiğini belirtmiştir.
4. Başvurucu Şirket, söz konusu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf başvurusunu inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi 27/6/2019 tarihli kararıyla istinaf başvurusunu temyiz kanun yolu açık olmak üzere reddetmiştir.
5. Başvurucunun temyiz talebi, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 29/6/2020 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
6. Nihai karar, başvurucu vekili tarafından Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yapılan tebligatın açılmasıyla 21/7/2020 tarihinde öğrenilmiştir.
7. Başvurucu vekili 18/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başvurucu vekili B.Y. 31/12/2020 tarihinde mazeret dilekçesiyle aynı tarihli sağlık raporunu başvuru kapsamında sunmuştur. Ankara Sincan Dr. Nazif Körez Devlet Hastanesi Organize Sanayi Semt Polikliniğinden alınan tek hekim sağlık raporunda; son altı aydır işe odaklanamama, mutsuzluk, isteksizlik bulgularıyla "orta depresif nöbet" tanısı konulduğuna yer verilmiştir. Başvurucu vekili, COVID-19 pandemisinden çok etkilendiğini bu süreçte psikolojisinin yıprandığını ileri sürmüştür.
9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
10. Başvurucu vekilleri B.Y. ve S.A. 16/11/2021 tarihli dilekçeyle başvurucu Şirketin vekilliğinden çekildiğini belirten dilekçeyi bireysel başvuru dosyası kapsamında sunmuştur.
11. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
12. Başvurucu Şirket, idarenin işlemi nedeniyle zararı devam ederken, davanın süre aşımı yönünden reddedilmesinin adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
13. Bakanlık görüşünde başvuru süresine ilişkin olarak yapılan açıklamalarda; mazeret olarak sunulan sağlık raporunda hastalığın ağır hastalık olduğuna dair bir tespite yer verilmediği gibi hastane veya sağlık kuruluşlarında yatarak tedavisinin yapılması yönünde bir ibarenin de yer almadığı belirtilmiştir. Söz konusu mazeretin ne kadar sürdüğü, mazeretin ortadan kalktığı tarihten itibaren 15 günlük sürenin geçip geçmediği hususlarına ilişkin bir değerlendirme ve bilgilendirme bulunmadığına dikkat çekilen görüş yazısında, başvurucu vekili tarafından sunulan raporun haklı mazeret olarak değerlendirilemeyeceği ifade edilmiştir. Ayrıca, ilk derece ve istinaf aşamasında başvurucunun vekili olan Avukat C.Ü.nünvekillikten istifa etmesi üzerine Üsküdar Noterliği tarafından düzenlenen 6/2/2020 tarihli vekâletnameyle Avukat B.Y. ve Avukat S.A.nın ayrı ayrı ve birlikte başvurucu vekili olduğunun beyan edildiği hatırlatılmış, bu durumda Avukat B.Y. tarafından sunulan sağlık raporu haklı bir mazeret olarak kabul edilse dahi diğer avukat tarafından bireysel başvuru yapılmasının mümkün olduğunun dikkate alınmasının uygun olacağı belirtilmiştir.
14. Bakanlık görüşüne karşı başvurucu; sunulan sağlık raporunun fiziki değil ruh sağlığıyla ilgili olduğunu, dolayısıyla fiziki rahatsızlıkla karıştırılmaması gerektiğini belirtmiştir.
15. Bireysel başvuruların 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (1) ve (5) numaralı fıkraları ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir.
16. Bununla beraber 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 64. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca mücbir sebep veya ağır hastalık gibi haklı mazeret nedeniyle otuz gün içinde başvuru yapılamadığı takdirde bu durumu delillendiren belgeler ile mazeretin kalktığı tarihten itibaren on beş gün içinde de bireysel başvuru yapma imkânı bulunmaktadır.
17. 6216 sayılı Kanun ve İçtüzük’te, haklı mazerete muhatap olan kişinin başvurucu olduğu ifade edilmekte ise de temsil veya vekâlet yoluyla yapılan başvurularda temsilci veya avukatın da haklı mazeretlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Temsilci veya avukatın haklı mazeretinin dikkate alınmaması, başvuru süresinin kaçırılmasında hiçbir kusuru bulunmayan ve bu kişiler aracılığıyla bireysel başvuru yapan başvurucular açısından mahkemeye erişimi daha baştan engelleyebileceğinden hakkın, telafisi imkânsız biçimde kaybına neden olabilir (Ramazan Sönmez, B. No: 2013/6325, 15/4/2014, § 21).
18. Bu durumda temsilci veya avukat aracılığıyla yapılan bireysel başvurularda, bu kişilerin haklı mazeretlerinin bulunması hâlinde mazeretin kalktığı tarihten itibaren on beş gün içinde yapılan başvuruların süresinde yapıldığının 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 64. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca kabul edilmesi gerekir (Ramazan Sönmez, § 22).
19. Başvurucunun vekili; COVID-19 pandemisinden psikolojik olarak çok etkilendiğini, bu nedenle 31/12/2020 tarihli sağlık raporundan geriye yönelik altı ayın mazeretli sayılması ve başvurunun süresinde yapıldığının kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
20. İçtüzük’te, mücbir sebep veya ağır hastalık gibi haklı bir mazeretin başvuru süresini uzatacağı kurala bağlanmış olup bu hususlara ilişkin bir belirleme veya tanımlama yapılmamıştır. Hangi hâllerin haklı mazeret olduğunun önceden belirlenmesi mümkün olmadığından Anayasa Mahkemesi, ileri sürülen mazeretin haklı olup olmadığını her başvuruda, olayın özelliklerini dikkate alarak değerlendirmektedir (Yasin Yaman, B. No: 2012/1075, 12/2/2013, § 21).
21. Başvurucunun avukatı; her ne kadar başvuru süresinin kaçırılmasına mazeret olarak COVID-19 salgını sürecinde yaşadığı psikolojik rahatsızlığa ilişkin sağlık raporunu sunmuş ise de rahatsızlığının ağır hastalık olduğuna dair bir tespite yer verilmediği gibi kişinin hastane veya sağlık kuruluşlarında yatarak tedavisinin yapılması yönünde bir gerekliliğe de yer verilmemiştir. Bu nedenle ileri sürülen hastalığın haklı mazeret olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir. Ayrıca sunulan sağlık raporu bireysel başvuruda bulunulması gereken süreden yaklaşık beş ay sonra, geriye etkili olarak alınmıştır. Kaldı ki vekâletnamede iki avukatın vekil olarak tayin edildiği anlaşılmıştır. Diğer avukatın ise dosya kapsamında herhangi bir mazeretine rastlanmamıştır.
22. Somut olayda nihai karar başvurucunun müdafiine e-tebligat yoluyla tebliğ edilmiştir. Anayasa Mahkemesi Mehmet Özcan (B. No: 2019/6266, 15/1/2020, § 27) kararında, tebligatın elektronik tebliğ yöntemi ile yapıldığı hâllerde elektronik tebligatın açıldığı tarihte başvurucuların bireysel başvuruya ilişkin gerekçeli nihai karardan haberdar olunduğunu kabul etmiş ve bireysel başvuru süresinin bu tarihten başlayacağını belirtmiştir. Bu durumda nihai kararın 21/7/2020 tarihinde başvurucu vekili tarafından açıldığı anlaşılmaktadır. Başvurucunun kararın öğrenildiği 21/7/2020 tarihinden itibaren otuz gün içinde ve en geç 20/8/2020 tarihine kadar bireysel başvuruda bulunması gerekirken bu tarihi geçirdikten sonra 18/12/2020 tarihinde yaptığı bireysel başvuruda süre aşımı bulunduğu sonucuna varılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle bireysel başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.