KARARLAR

AYM'nin 2020/2000 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

T.B. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/2000)

 

Karar Tarihi: 31/1/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI

Başvurucu

:

T.B.

Vekili

:

Av. Zeynep ERTEKİN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/1/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Anayasa Mahkemesinin 15/1/2020 tarihli kararıyla ilgili bilgi ve belgeler toplandıktan sonra yeniden değerlendirilmek üzere başvurucunun ülkesine sınır dışı edilmesine dair işleminin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, Özbekistan vatandaşı olup 1994 doğumludur. Anlatımına göre başvurucu, inancı sebebiyle ülkesinde baskı ve zorlamalara maruz kalmış; hakkında yakalama kararı çıkarılmasının ardından eşi ile birlikte 25/8/2016 tarihinde Türkiye'ye gelmiştir. Bir süre Türkiye'de babasının yanında yaşadıklarını belirten başvurucu; daha sonra Suriye'de eşi ile birlikte kaldığını, babasının kalp krizi geçirdiğini öğrenmesinin ardından Türkiye'ye girmek istediği sırada kolluk görevlilerince yakalandığını ifade etmiştir.

6. Hatay Valiliğinin (Valilik) 24/5/2019 tarihli kararıyla 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi (kamu güvenliği açısından tehdit oluşturma) ve (h) bendi (Türkiye'ye yasal giriş veya Türkiye'den yasal çıkış hükümlerini ihlal etme) uyarınca başvurucunun sınır dışı edilmesine ve 6 ay süreyle idari gözetim altına alınmasına karar verilmiştir. Sınır dışı etme kararında herhangi bir ülke belirtilmemiştir.

7. Başvurucu, anılan kararın iptali istemiyle Hatay 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucu; dava dilekçesinde sınır dışı etme kararının hukuka aykırı olmasının yanı sıra kendisinin 6458 sayılı Kanun'un 55. maddesi gereği sınır dışı edilemeyecek şahıslardan olduğunu, üçüncü ülke değerlendirmesinin hukuka aykırı yapıldığını, hangi ülkeye gönderileceğinin ve bu ülkeden menşe ülkesine gönderilip gönderilmeyeceğinin değerlendirilmediğini iddia etmiştir.

8. İdare Mahkemesinin 22/11/2019 tarihli kararıyla davanın reddine karar verilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"... Dava konusu işlemde davacının hangi ülkeye sınır dışı edileceği belirtilmediğinden, bu hususu aydınlatmak amacıyla ... değerlendirme yapmak gerektiği açıktır.

Dava konusu işlem tesisinden sonra davacı hakkında yapılan değerlendirmeye aitformda; davacının menşe ülkesine sınır dışı edilmesi durumunda ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı veya onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emareler bulunduğundan, güvenli üçüncü ülkeye sınır dışı edilebileceğinin kabul edildiği, bu hususun Mahkememiz ara kararına verilen cevapta da belirtildiği, kaldı ki Mahkememiz ara kararı ile dosyaya ibrazı sağlanan Özbekistan Cumhuriyeti'ne yönelik Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan insan haklarına yönelik değerlendirme raporunda insan hakları alanındaki gelişmelerin zayıf kaldığı, din özgürlüğü noktasında yasal kısıtlamaların mevcut olduğu, dini azınlık grupların baskı altında tutulduğu belirtildiğinden dava konusu işlemin davacının menşe ülkesi olan Özbekistan Cumhuriyeti'ne veya Özbekistan Cumhuriyetine iade edilebileceği üçüncü ülkeye sınır dışı edilmesi şeklinde uygulanamayacağı sonucuna varılmıştır."

9. Başvurucu 14/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurucunun idari gözetim altında tutulması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetini konu alan 9/8/2019 tarihli ve 2019/29815 numaralı bireysel başvurusu, Anayasa Mahkemesinin 22/7/2020 tarihli kararıyla başvurucunun idari gözetimden çıkarıldığı tespit edilerek başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmuştur.

11. Başvurucunun eşi M.B.nin benzer şikâyetlerini içeren bireysel başvurusu Anayasa Mahkemesinin 2/6/2020 tarihli Murat Dıbırov ve diğerleri (B. No: 2016/24613, 2/6/2020) kararıyla kötü muamele yasağının ihlal edildiği şeklinde değerlendirilmiştir.Kararda sınır dışı etme işlemine karşı açılan iptal davasında menşe ülkede var olduğu iddia edilen risklere ilişkin araştırma ve değerlendirme yapılmadan, ilgili kurumdan bu hususta bilgi alınmadan karar verilmesi nedeniyle ihlal sonucuna ulaşıldığı açıklanmıştır.

12. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki paragrafta yer verilen ihlal kararından sonra yeniden yapılan yargılama sonunda eşi hakkında verilen sınır dışı etme işleminin iptal edildiğini belirterek mahkeme kararını ibraz etmiştir. İdare Mahkemesinin 26/8/2020 tarihli kararının gerekçesi şöyledir:

" ... davacının menşei ülkesine sınırdışı edilmesi halinde ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı veya onur kırıcı muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunduğundan, güvenli üçüncü ülkeye sınırdışı edilmesine karar verildiği, ancak davacının sınırdışı edileceği güvenli üçüncü ülkenin yargılama sonuna kadar davalı idarece belirlenmediği görülmektedir.

Bu durumda; davacının sınırdışı edilmesine karar verilen üçüncü ülkenin, davacı açısından 6458 sayılı Kanunun 4. ve 55. maddesi kapsamında güvenli olup olmadığı yönünden hukuki irdeleme yapılmasına imkan verecek şekilde belirlenmediğinden; yabancı hukuku açısından belirsizlik oluşturularak dava konusu sınırdışı işleminin konu unsuru yönünden yargı denetimi dışında bırakılma sonucunu doğuracak şekilde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır."

IV. İLGİLİ HUKUK

13. İlgili hukuk için bkz. A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, §§ 28-38; Hooman Hosseınpour [GK], B. No: 2021/47168, 29/9/2022, §§ 24-34, 44-46.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Anayasa Mahkemesinin 31/1/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

15. Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu; ülkesine sınır dışı edilmesi hâlinde kötü muameleye maruz kalma tehlikesi bulunduğunu, bu tehlikenin İdare Mahkemesi kararıyla da ortaya konulduğunu, sınır dışı edileceği güvenli ülkenin belirlenmemesi nedeniyle gideceği ülkeden ülkesine tekrar sınır dışı edilip edilmeyeceği hususunun belirsiz olduğunu, bu nedenle mevcut ve muhtemel risklerin bertaraf edilmediğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

a. Genel İlkeler

17. Kötü muameleye uğrama riski bulunan ülkeye sınır dışı etme konusunda benimsenen genel ilkeler A.A. ve A.A. (aynı kararda bkz. §§ 54-72) kararında yer almaktadır. Bu ilkeler kısaca şöyledir:

i. Anayasa’nın 17. maddesi, Anayasa’nın 5. maddesi ve Anayasa’nın temel hak ve hürriyetlerin yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabileceğine ilişkin 16. maddesi ile birlikte yorumlandığında devlete, egemenlik yetkisi alanında olup gönderildikleri ülkede kötü muameleye maruz kalabilecek yabancıların maddi ve manevi varlıklarına yönelik risklere karşı korunmaları yönünde pozitif yükümlülük yüklemektedir. Nitekim Anayasa’nın 17. maddesinde devlete getirilen kötü muamelede bulunmama (negatif) yükümlülüğünün herhangi bir istisnasına yer verilmemiş; temel hak ve özgürlüklerin savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde kullanılmasının durdurulmasına imkân veren Anayasa’nın 15. maddesinde de maddi ve manevi varlığın bütünlüğüne dokunulamayacağı belirtilmiştir.

ii. Anılan pozitif yükümlülük kapsamında, sınır dışı edilecek kişiye ülkesinde karşılaşabileceği risklere karşı gerçek anlamda bir koruma sağlanabilmesi için bu kişiye sınır dışı kararına karşı etkili bir karşı çıkma imkânı tanınması gerekir. Aksi hâlde sınır dışı edildiğinde kötü muameleye maruz kalma riski altında olduğunu iddia eden ve bu iddiasını delillendirme konusunda devlete göre daha kısıtlı imkânlara sahip olan yabancıya gerçek anlamda bir koruma sağlanabildiğinden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla kötü muameleye karşı koruma pozitif yükümlülüğünün -anılan yasağın koruduğu hakların doğası gereği- hakkında sınır dışı kararı verilen bir yabancıya iddiaları araştırtma ve bu kararı adil bir şekilde inceletme imkânı sağlayan usul güvencelerini de içerdiği kuşkusuzdur. Bu çerçevede sınır dışı etme işlemi sonucunda yabancının gönderileceği ülkede kötü muamele yasağının ihlal edileceğine ilişkin iddianın savunulabilir (araştırılabilir/tartışılabilir/araştırmaya değer/makul şüphe uyandıran) ve belirli bir ciddilik seviyesinde olması ve ayrıca varsa sözü edilen iddiayı destekleyen bilgi ve belgelerin sunulması durumunda idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır. Anılan usul güvencelerinin bir gereği olarak idari makamlar tarafından alınan sınır dışı kararlarının bağımsız bir yargı organı tarafından denetlenmesi, bu denetim süresince sınır dışı kararlarının icra edilmemesi ve yargılama sürecine tarafların etkili katılımının sağlanması gerekir.

iii. Sınır dışı etme kararının uygulanması hâlinde kötü muamele yasağının ihlal edilebileceğine karar verilebilmesi için geri gönderilen ülkedeki riskin varlığının bir olasılığın ötesinde gerçek bir risk olduğunun ispatlanması gerekir. Bu konudaki ispat külfeti iddianın niteliğine göre kamu makamlarına ve/veya başvurucuya aittir.

iv. Gerçek riskin varlığına ilişkin maddi olguların bulunup bulunmadığı araştırılırken kural olarak sınır dışı kararının verildiği tarihteki koşullar dikkate alınmalıdır. Ancak yapılacak değerlendirmenin sonucunu doğrudan etkileyecek önemli gelişmeler olması hâlinde yeni durum da gözönünde tutulmalıdır.

v. Sınır dışı etme kararıyla ilgili bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesinin öncelikli rolü, geri gönderilen ülkede kötü muamele riskinin varlığına ilişkin savunulabilir bir iddianın bulunduğu durumlarda anılan yasak kapsamındaki usul güvencelerinin idari ve yargısal makamlar tarafından sağlanıp sağlanmadığını denetlemekten ibarettir. Anayasa Mahkemesi, usul güvencelerinin sağlanmadığını değerlendirdiğinde ikincillik ilkesi gereği kural olarak yeniden yargılama yapılması amacıyla ihlal kararı verir. Usul güvencelerinin sağlandığı durumlarda ise geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riskinin bulunup bulunmadığı ayrıca değerlendirilir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, somut olayın özel koşulları altında gerekli gördüğü hâllerde geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riski bulunup bulunmadığını istisnai olarak ilk elden kendisi de inceleyebilir. Böyle bir durumda Anayasa Mahkemesi, sınır dışı işleminin gerçekleşmesi hâlinde kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edilip edilmeyeceğine ilişkin bir değerlendirme yapabilir (Hooman Hosseınpour, § 62).

18. Devletin kötü muamele yasağı kapsamındaki pozitif yükümlülüğü, sınır dışı etme kararı alınırken kamu makamlarının yabancının kötü muameleye maruz kalabileceğini iddia ettiği ülkeye dolaylı olarak gönderilmesi ihtimalini gözetmesini de gerektirir (A.D., B. No:2014/19506, 3/4/2019, § 55).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

19. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun sınır dışı işleminin durdurulmasına yönelik başvurusunu tedbir talebi yönünden değerlendirirken ülkesine geri gönderilmesi hâlinde maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlikeyle karşılaşabileceği ihtimali olduğunu kabul ederek sınır dışı işlemini geçici olarak durdurmuştur. Benzer şekilde İdare Mahkemesi kararında da başvurucunun ülkesine iadesi hâlinde kötü muameleye maruz kalma riski olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda başvurucunun iddialarının savunulabilir -araştırmaya değer- olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır.

20. Somut olayda İdare Mahkemesince sınır dışı etme kararının mevzuata uygun olduğu değerlendirilerek iptal talebi reddedilmiş, ayrıca başvurucunun ileri sürdüğü kötü muameleye maruz kalma riski kabul edilmekle birlikte güvenli üçüncü ülkeye iade edilebileceği ve bu güvenli ülkenin başvurucuyu menşe ülkesine sınır dışı edemeyecek ülkelerden olması gerektiği belirtilmiştir. Ancak bu gerekliliğin ne şekilde sağlanacağı kararda açıklanmamıştır.

21. Öte yandan İdare Mahkemesi kararında vurgulandığı üzere başvurucunun gidebileceği üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine karar verilmesi nedeniyle rızası olmadan ülkesine sınır dışı edilmesinin mümkün olmadığının düşünülmesi mümkündür ancak söz konusu karar başvurucunun dolaylı olarak menşe ülkesine sınır dışı edilmesine engel oluşturmamaktadır.

22. Nitekim Anayasa Mahkemesi Hooman Hosseınpour kararında sınır dışı edilme mevzuatını inceleyerek üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine karar verilen yabancıların hangi ülkeye sınır dışı edileceğinin nasıl tespit edileceği, bu ülkenin başvurucuya bildirilip bildirilmeyeceği, başvurucunun tespit edilen ülkenin kendisi için güvenli ülke olmadığına ve/veya söz konusu üçüncü ülkenin ülkesine sınır dışı edeceğine ya da iade edeceğine ilişkin bir iddiası varsa bu iddiasına dayanarak dava açıp açamayacağı, dava açabilecek ise bu davanın sınır dışı işlemlerini durdurup durdurmayacağı hususlarında herhangi bir norm bulunmadığını değerlendirmiştir (aynı kararda bkz. § 67).

23. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi önceden belirlenmemiş güvenli üçüncü ülkeye sınır dışı edilme prosedürünün hukuki düzenlemede boşluk bulunmasından ileri gelmediğini aynı kararda (Hooman Hosseınpour, § 67) ifade etmiş, ardından bir yabancının nereye sınır dışı edileceğinin sınır dışı etme kararında yer almaması hâlinde sınır dışı edileceği ülkede yabancının ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalıp kalmayacağının veya yabancının dolaylı olarak menşe ülkesine sınır dışı edilip edilmeyeceğinin yargı mercilerince değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır ( Hooman Hosseınpour, § 67 ).

24. Başvuru konusunu oluşturanolayda da başvurucunun gönderilebileceği güvenli üçüncü ülkenin belirlendiğine ilişkin bir bilgi ve belgenin dava dosyasına sunulmadığı gözlemlenmiştir. Başvurucu, dava konusu karara istinaden herhangi bir ülkeye sınır dışı edilebileceği ve bu durumda kötü muameleye maruz kalma ihtimali olan, yaşamının veya maddi ve/veya manevi varlığının tehdit altında bulunacağı ülkelere gönderilme riski ile karşı karşıya kalabilecektir. Ortaya çıkan bu riskin İdare Mahkemesince somut olgulara dayanılarak karşılanmadığı anlaşılmıştır.

25. Diğer taraftan başvurucunun eşi hakkında verilen sınır dışı işlemi yine bu sebeple -sınır dışı edilecek üçüncü ülkenin belirlenmemesi nedeniyle- yargı makamınca iptal edilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun kötü muamele görme riski yönündeki iddialarının idare ve yargı makamlarınca bertaraf edilmeden başvurucunun sınır dışı edilmesine karar verilmesi nedeniyle ülkesine dolaylı olarak sınır dışı edilmesine karşı koruyan etkili usul güvencelerininbaşvurucuya sağlanmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

27. Başvurucu, ihlalin tespiti ile tazminat talebinde bulunmuştur.

28. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargılama makamınca yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

29. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

30. 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

C. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

D. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen kötü muamele yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,

E. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için Hatay 1. İdare Mahkemesine (E.2019/526) GÖNDERİLMESİNE,

F. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

G. 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

H. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için YASAL FAİZ UYGULANMASINA,

İ. Başvurucu hakkında tesis edilen 24/5/2019 tarihli sınır dışı etme kararıyla ilgili yargılama sonuçlanıncaya kadar başvurucunun SINIR DIŞI EDİLMEMESİNE,

J. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE,

K. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/1/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.