İstanbul’da yaşayan C.Ş., icra ve dava dosyalarını takip eden avukatları Ç.D.A. ve Ü.A ile vekalet ilişkisini, 2015 yılında tek taraflı olarak sonlandırdı. Avukatlar ise aralarındaki sözleşme hükümlerine dayanarak, alacaklarının tahsili için icra takibi başlattı. Ç.Ş. bu takibe itiraz edince, İstanbul 5’nci Tüketici Mahkemesi’ne itirazın reddi talebiyle dava açıldı. Ç.Ş. davalı sıfatıyla mahkemeye gönderdiği dilekçesinde, "Halihazırda sunmadığı hizmetlerin karşılığını tarafımı kendisini azletmeye yönelterek kolay yoldan kazanmanın derdine düşmüş davacı taraf, bir avukatlık hizmeti sunmaktan çok adeta dolandırıcılık faaliyeti yürütmektedir" ifadelerini kullandı.
Avukatların bu ifadeler nedeniyle şikayetçi olması üzerine, İstanbul 13'üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde 'kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret' suçundan açılan davada, Ç.Ş.'ye 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası verilerek, hükmün açıklanması geri bırakıldı. Ç.Ş.'nin karara yaptığı itiraz da İstanbul 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.
AYM BAŞVURUCUYU HAKLI BULDU
Ç.Ş., eleştiri sınırları içinde bir benzetme yaptığını, hakaret kastının bulunmadığını, mahkemenin eksik inceleme yaparak hüküm kurduğunu ve bu kapsamda ifade, adil yargılanma ve hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia ederek, AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. Ekim 2022’de dosya üzerindeki incelemesini tamamlayan AYM, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddialarını kabul edilebilir olduğunu belirterek, "Mahkeme, şikayete konu ifadelerin dile getirilme şekli ve nedeni, söylenen sözlerin arka planı olup olmadığını gözetmeksizin bu sonuca ulaşmış ve başvurucunun ifade özgürlüğü ve müştekinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında bir denge kurmaya çalışmamıştır. Bu nedenle mahkemenin mahkumiyet için ileri sürdüğü gerekçeler, başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli kabul edilemez. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 26’ncı maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir" denildi.
AYM, ifade özgürlüğü ihlalinin ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden İstanbul 13’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.
BİR ÜYE KARARA ŞERH KOYDU
Karara karşı oy kullanan bir üye, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, 'beni dolandırdın, dolandırıcı' şeklindeki sözlerin, kişinin haysiyet ve saygınlığını toplum nezdinde zedelediğinden 'hakaret' sayıldığını 'adeta' ifadesinin anlamı değiştirmeyeceğini belirterek, "Açıklanan gerekçelerle mahkeme kararında çatışan iki anayasal hak arasında adil bir denge kurmuş iken bunun aksine ‘başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği’ tespitine dair çoğunluğun görüşüne katılmıyorum" dedi.