MAKALE

AŞK MESAJLARINDAN MAHKEME SALONUNA: DİJİTAL İHANET

Abone Ol

Türk Medeni Kanunu (TMK), evlilik birliğinin korunması ve sona erdirilmesi konularında temel düzenlemeleri içermektedir. Boşanma sebepleri arasında özel ve genel sebepler bulunmaktadır. Zina, TMK m. 161'de özel ve mutlak bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Dijitalleşen dünyada, sadakatsizlik eylemlerinin geleneksel zina tanımına nasıl uyduğu veya diğer boşanma sebeplerine nasıl dayanak oluşturduğu, Yargıtay içtihatları ve doktrin tarafından sürekli olarak yorumlanmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ise delillerin ispat gücünü ve hukuka uygunluğunu düzenleyerek, dijital delillerin mahkeme önündeki geçerliliğini belirlemektedir.

Ayrıca, Türk Ceza Kanunu (TCK) özel hayatın gizliliğini ihlal gibi konuları ele alarak, delillerin elde edilme yöntemlerinin hukuka uygunluğunu etkilemektedir.

1. Zina Kavramının Hukuki Tanımı ve Unsurları

Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesinde düzenlenen zina, evlilik birliğinin temelini sarsan en ağır sadakatsizlik eylemlerinden biridir. Hukuki anlamda zina, eşlerden birinin karşı cinsten bir başka kişiyle cinsel ilişkide bulunması olarak tanımlanır. Bu tanım, geleneksel olarak fiziksel birleşmeyi ifade eder. Zinanın unsurları şunlardır:

Zinanın temel ve vazgeçilmez unsuru, eşlerden birinin evlilik dışı cinsel ilişkiye girmesidir. Yargıtay içtihatlarında, cinsel ilişkinin fiilen gerçekleştiği veya gerçekleştiğine muhakkak gözüyle bakılmasını gerektiren durumların varlığı aranır. Cinsel ilişkinin ispatı için kişilerin cinsel ilişki sırasında yakalanması veya görüntülenmesi şart değildir; cinsel ilişkinin gerçekleştiğini gösteren eylemlerin kanıtlanması yeterlidir.

“zinanın varlığı için, eşlerden birinin başka bir kimse ile cinsel ilişkide bulunması veya bu ilişkiye muhakkak gözüyle bakılmasını gerektiren bir durum içinde bulunması, bunun da ispatlanmış olmasının gerektiği, Yargıtay kararlarına göre boşanma davalarında zinanın ispatı için kişilerin cinsel ilişki sırasında yakalanması veya görüntülenmesi şart olmadığı, cinsel ilişkinin gerçekleştiğini gösteren eylemlerin kanıtlanması Yargıtay uygulamasına göre yeterli olduğu, erkeğin dayandığı taraflar arasında geçen sosyal medya yazışmaları ile hukuka uygun olarak elde edildiği ceza mahkemesi kararıyla sabit olan video kaydının içeriği, erkeğin çalışanı olan tanıkların son dönemde kadının tavır ve davranış değiştirdiğine yönelik anlatımları, kadının ön inceleme duruşmasındaki açıklaması gözetildiğinde zinaya muhakkak gözüyle bakılmasını gerektirir nitelikte olup, bu deliller zinanın varlığına delalet edeceği…”2. Hukuk Dairesi 2023/3254 E. , 2023/2586 K.

Zina, kusura dayalı bir boşanma sebebidir. Zina eden eşin bu eylemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekir.

Zina iddiasında bulunan eş, bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat, her türlü delille yapılabilir. Ancak, HMK m. 189/2 uyarınca hukuka aykırı yollarla elde edilen deliller mahkeme tarafından dikkate alınamaz.

Zina, mutlak bir boşanma sebebidir; yani zinanın varlığı ispatlandığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı ayrıca araştırılmaz ve boşanma kararı verilir.

Türk Medeni Kanunu’nun 3. maddesinde düzenlenen "zina"; kusura dayalı, mutlak ve özel bir boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir (... Dural-Tufan Öğüz-... Alper Gümüş: Türk Özel Hukuku, C.III, Aile Hukuku, ..., 2011, sh.101).

"Zina" davranışı; özellik taşıyan yoğunlaşmış bir kusurluluk halidir Mutlak boşanma sebebi olması nedeniyle; boşanma kararı verebilmek için; zinanın tespit edilmesi (kanıtlanması) gerekli ve yeterlidir Bunun sonucu olarak; zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasında, davalı eşin zinası kanıtlandığı takdirde; dava açan eşin kusurunun derecesi ne olursa olsun daha ağır kusurlu olsa bile, boşanma kararı verilmesini..” 2. Hukuk Dairesi 2012/7011 E. , 2012/25313 K.

2. Dijital İletişim Araçları ve Sadakatsizlik

Dijital iletişim araçları, günümüzde sadakatsizlik eylemlerinin farklı boyutlarda ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları (WhatsApp, Instagram, Facebook vb.) üzerinden gerçekleşen flörtleşme, duygusal yakınlaşma, cinsel içerikli yazışmalar veya görüntülü görüşmeler gibi eylemler, evlilik birliğinin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmektedir. Ancak bu tür eylemlerin doğrudan zina olarak kabul edilip edilmeyeceği, cinsel ilişki unsurunun varlığına bağlıdır.

Yargıtay, bu tür dijital eylemleri genellikle "güven sarsıcı davranış" veya "sadakat yükümlülüğünün ihlali" olarak değerlendirmekte ve bu durumların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açtığını kabul etmektedir. Örneğin, cinsel içerikli sohbetler veya mesajlaşmalar, fiziksel bir cinsel ilişki olmasa bile, sadakat yükümlülüğünün ağır ihlali olarak kabul edilebilir.

“sosyal medya yazışma örneklerinden davalı erkeğin taraflar arasında ilk açılan ve ret ile sonuçlanan boşanma davasında sırasında ve sonrasında eldeki boşanma davası açılmadan önce cinsel içerikli sohbetler yaptığı, bu davranışı ile güven sarsıcı davranış içinde olduğu, eşler ilk açılan boşanma davasından sonra bir araya gelmemişler ise de verilen ve kesinleşen bir boşanma kararı olmadığı için ayrı yaşamış olmaları tek başına sadakat yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı davalı erkeğin sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği bu nitelikteki sohbetlerin güven sarstığı ve sadakat yükümlülüğünün ihlali niteliğinde olduğu…” 2. Hukuk Dairesi 2023/10161 E. , 2024/6616 K.

Ancak, bu tür eylemlerin zinanın "cinsel ilişki" unsurunu doğrudan karşılamadığı durumlarda, zina sebebiyle boşanma kararı verilmesi zorlaşmaktadır. Yargıtay, zinanın ispatı için cinsel ilişkinin gerçekleştiğine dair kesin veya kuvvetli emareler aramaktadır. Dijital ortamdaki flörtleşmeler veya cinsel içerikli yazışmalar, tek başına cinsel ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmayabilir.

3. Yargıtay İçtihatları ve Dijital Deliller

Yargıtay, dijital delillerin boşanma davalarında değerlendirilmesi konusunda çeşitli kararlar vermiştir. Bu kararlar, dijitalleşen dünyanın getirdiği yeni sadakatsizlik biçimlerinin hukuki yorumunu şekillendirmektedir.

Yargıtay, dijital ortamdaki yazışmaların veya görüntülerin, cinsel ilişkinin varlığına muhakkak gözüyle bakılmasını gerektiren durumlarda zina sebebi olarak kabul edilebileceğini belirtmektedir. Örneğin, bir içtihatta, sosyal medya yazışmaları ve hukuka uygun olarak elde edildiği ceza mahkemesi kararıyla sabit olan video kaydının içeriği, zinaya muhakkak gözüyle bakılmasını gerektirir nitelikte bulunmuştur.

“zinanın varlığı için, eşlerden birinin başka bir kimse ile cinsel ilişkide bulunması veya bu ilişkiye muhakkak gözüyle bakılmasını gerektiren bir durum içinde bulunması, bunun da ispatlanmış olmasının gerektiği, Yargıtay kararlarına göre boşanma davalarında zinanın ispatı için kişilerin cinsel ilişki sırasında yakalanması veya görüntülenmesi şart olmadığı, cinsel ilişkinin gerçekleştiğini gösteren eylemlerin kanıtlanması Yargıtay uygulamasına göre yeterli olduğu, erkeğin dayandığı taraflar arasında geçen sosyal medya yazışmaları ile hukuka uygun olarak elde edildiği ceza mahkemesi kararıyla sabit olan video kaydının içeriği, erkeğin çalışanı olan tanıkların son dönemde kadının tavır ve davranış değiştirdiğine yönelik anlatımları, kadının ön inceleme duruşmasındaki açıklaması gözetildiğinde zinaya muhakkak gözüyle bakılmasını gerektirir nitelikte olup, bu deliller zinanın varlığına delalet edeceği,” 2. Hukuk Dairesi 2023/3254 E. , 2023/2586 K.

Ancak, sadece flörtleşme veya cinsel içerikli yazışmaların, fiziksel bir cinsel ilişki olmaksızın doğrudan zina olarak kabul edilmesi konusunda Yargıtay'ın daha ihtiyatlı yaklaştığı görülmektedir. Bir başka kararda, erkeğin başka bir kadınla bir eve birlikte gitmesi ve sosyal medya yazışmalarının silinip tekrar görüşmeye başlanılması gibi eylemlerin, cinsel ilişki yaşandığına dair somut bir yazışma bulunmadığı için zina olarak değil, güven sarsıcı davranış ve sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilmiştir.

“İlk Derece Mahkemesince, erkeğin başka bir kadınla bir eve birlikte gittiği, erkeğin ve diğer kadın ...'nın fotoğrafının Instagram hesabında bir arada görüldüğü, erkek ile ...'nın yazışmalarının her seferinde silinip tekrar görüşmeye başlanıldığı birlikte değerlendirildiğinde söz konusu eylemlerin erkek tarafından yapıldığı ancak yapılan yazışmalardan erkek ile ... arasında cinsel ilişki yaşandığına ilişkin somut bir yazışmanın bulunmadığı, erkekle ...'nın başka bir eve girmesinin de zinaya dayalı boşanma davasının aradığı nitelikte somut bir gerçeklik olmadığı, ancak yaşananların güven sarsıcı davranış ve sadakat yükümlülüğünü ihlali olarak değerlendirilebileceği gerekçesiyle zina nedeniyle açılan davanın reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasının kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.” 2. Hukuk Dairesi 2024/2435 E. , 2024/4350 K.

Dijital sadakatsizlik eylemleri, zina olarak kabul edilmese bile, evlilik birliğinin temelinden sarsılması (şiddetli geçimsizlik) sebebiyle boşanma davasına dayanak teşkil edebilir. Yargıtay, bu tür durumlarda, dijital ortamdaki flörtleşme, cinsel içerikli yazışmalar veya duygusal yakınlaşmaların, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede evlilik birliğini temelinden sarstığını kabul etmektedir.

Zina ve haysiyetsiz hayat sürme fiilleri özel boşanma sebebi yanında genel boşanma (TMK Md. 166/1) sebebi de oluşturur. Böyle bir durum karşısında kalan eş dilerse bu özel sebeplerin yanında genel sebebe, dilerse birine veya birkaçına birlikte dayanarak boşanma talep edebilir.

4. Delillerin Hukuka Uygunluğu

Dijital delillerin boşanma davalarında kullanılabilmesi için hukuka uygun yollarla elde edilmiş olması şarttır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 189/2. maddesi, hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağını açıkça belirtmektedir. Bu durum, özellikle özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması ilkeleri açısından büyük önem taşır.

Türk Ceza Kanunu'nun 134. maddesi, özel hayatın gizliliğini ihlal eden kimselere hapis cezası öngörmektedir. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde ceza artırılır. Bu nedenle, eşlerden birinin diğerinin rızası olmaksızın telefonunu karıştırması, mesajlarını okuması, sosyal medya hesaplarına girmesi ve bu yolla elde ettiği bilgileri delil olarak sunması, hukuka aykırı delil niteliği taşıyabilir.

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları, hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin mahkemelerce dikkate alınamayacağını vurgulamaktadır. Ancak, bu konuda her somut olayın özelliğine göre değerlendirme yapılması gerektiği de belirtilmiştir. İhlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır.

Hukuk Genel Kurulu 2020/26 E. , 2022/1434 K.

Bu aşamada “bir delilin hangi durumda hukuka aykırı olarak elde edildiği” noktasının aydınlatılması gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat hakkı” başlığını taşıyan 3. maddesinin 3. maddesinde yer alan “Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz” hükmü ile açıkça hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin ispat gücü olamayacağı kabul edilmiştir Böylece ispat hakkının delillere ilişkin yönünün hukukî çerçevesi çizilmiş; bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması esası getirilmiş; bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması esası getirilmiştir Uygulamada kişilik haklarının, özel yaşam alanı ve sır alanının ihlâli sonucu elde edilen kayıtların delil olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmektedir Burada özenle üzerinde vurgulanması gereken husus; “hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda” medeni usul hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmesi ve bu konuda her somut olayda, o olayın özelliğine göre değerlendirme yapılması gerektiğidir Bu konuda ihlâl edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır”

Örneğin, bir eşin diğer eşin telefonunu izinsiz inceleyerek elde ettiği mesajlaşma kayıtları, hukuka aykırı delil olarak kabul edilebilir ve mahkeme tarafından dikkate alınmayabilir. Ancak, delilin elde edilme şekli, olayın niteliği ve ispatlanmak istenen vakıanın ağırlığı gibi faktörler, mahkemenin takdir yetkisini etkileyebilir.

5. Zina Dışında Diğer Boşanma Sebepleri

Dijital sadakatsizlik eylemleri, zina olarak kabul edilmediği durumlarda dahi, evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 166/1) veya haysiyetsiz hayat sürme (TMK m. 163) gibi diğer boşanma sebeplerine dayanak teşkil edebilir.

Dijital ortamdaki flörtleşme, cinsel içerikli yazışmalar, duygusal yakınlaşmalar veya başka bir kişiyle güven sarsıcı davranışlar, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açabilir. Bu durumda, eşlerden ortak hayatı sürdürmeleri beklenemeyecek derecede bir geçimsizlik hali oluştuğu kabul edilir. Yargıtay, bu tür eylemleri sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirerek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma kararı verebilmektedir.

“Kanun koyucu, zinayı özel boşanma sebebi kabul etmekle, bu olayın tek başına evlilik birliğini temelinden sarstığını kabul etmiş, bu halde ayrıca birliğin temelinden sarsılıp sarsılmadığının araştırılmasına gerek görmemiştir Dolayısıyla, “zinaya” dayanan bir boşanma talebi, “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma isteğini de içerir Toplanan delillerle gerçekleşen olaylar, zina sebebiyle boşanma kararı verilmesine yeterli değil ise, aynı olaylar yüzünden, evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış ise, bu sebeple boşanma kararı verilebilir Buna engel yasal bir hüküm bulunmamaktadır” 2. Hukuk Dairesi 2015/2116 E. , 2015/15735 K.

TMK m. 163'e göre, eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir. Dijital ortamda sürekli olarak cinsel içerikli yazışmalar yapmak, uygunsuz görüntüler paylaşmak veya bu tür eylemleri alışkanlık haline getirmek, haysiyetsiz hayat sürme olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu durumun boşanma sebebi olarak kabul edilebilmesi için, eylemlerin süreklilik arz etmesi ve diğer eş için birlikte yaşamayı çekilmez hale getirmesi gerekmektedir.

6. Sonuç ve Değerlendirme

Dijitalleşme, aile hukuku ve özellikle boşanma davaları üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Geleneksel zina kavramının dijital ortamdaki sadakatsizlik eylemleriyle yorumlanması, Yargıtay içtihatlarıyla şekillenmektedir. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları üzerinden gerçekleşen flörtleşme, cinsel içerikli yazışmalar veya görüntülü görüşmeler gibi eylemler, doğrudan zina olarak kabul edilmese bile, evlilik birliğinin temelinden sarsılması veya haysiyetsiz hayat sürme gibi diğer boşanma sebeplerine dayanak teşkil edebilmektedir.

Dijital delillerin hukuka uygunluğu, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması ilkeleri çerçevesinde titizlikle değerlendirilmelidir. Hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin mahkeme tarafından dikkate alınmaması, bu tür davalarda ispat yükünü daha da önemli hale getirmektedir.

Gelecekte, dijitalleşmenin hızla devam etmesiyle birlikte, aile hukukunda yeni yorumlara ve belki de yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulabilir. Özellikle yapay zekâ destekli uygulamalar ve sanal gerçeklik gibi teknolojilerin gelişmesi, sadakatsizlik kavramının ve ispat yöntemlerinin daha da karmaşık hale gelmesine neden olabilir. Bu nedenle, hukukun bu hızlı değişime ayak uydurarak güncel kalması büyük önem taşımaktadır.

Av. Selenay Feyza BIKMAZ TÜREN