Bildiğimiz ve gördüğümüz şeyler nelerdir. Bunlara karşı yaptığımız şeyler, aldığımız önlemler nelerdir, listemize kısa bir göz atalım.
- Yasak olmasına rağmen, bir çok cemaat, tarikat, tekke, zaviye, türbe kuruldu, sarıklı-fesli şeyhleri, mensupları ortalıkta geziyor. Siyasi partileri, gazeteleri, televizyonları bile var.
- Gerici ve baskıcı eğitim veren kurumları artık merdiven altı olmaktan çıktı, açıktan ve aleni eğitim veriyorlar. Bebek denecek kadar küçük yaştan başlayıp, anaokullarına, ilkokullara, orta öğretime, yüksek öğretim kurum ve yurtlarına girdiler.
- Bu da yetmedi, ilkokul öğretmenlerinden başlayıp, bütün eğitim kadrosunu kapsayacak ölçüde baskıcı, gerici ve zorunlu bir uygulama ile, eğitim kadrolarını ele geçirme çalışmalarına başladılar. Öğretmenlere zorunlu din eğitimi vermeğe kalkıyorlar.
- Filistin çatışması gibi bazı olayları bahane ederek Cumhuriyetin 100. Yıl kutlama etkinliklerini yasaklayıp ‘Cumhuriyet’ adının unutulmasını sağlamak istiyorlar ama kutlama etkinliklerini yasakladıkları kanallarda karı-koca kavgaları, evlilik, boşanma gibi cinsel içerikli programlar, göbek havaları hiç kesilmeden devam ediyor.
- Yabancı askerlerin Türk topraklarına girmesine izin veren kanunları kabul ediyorlar.
- Durum böyle iken, yerli malı üretim tesisi ve fabrikaları kapanıyor, ihale yolsuzlukları yayılıyor, Türk yargısından yakınmalar artıyor, geçim ve yaşam koşulları dayanılmaz ölçülere varıyor.
- Yetkili ve etkili makamlar yetkilerini kullanmıyor, etkili makamların yapıcı ve olumlu etkilerini görmüyoruz.
- Bütün bunlar olurken; ölümcül hasta götüren bir cankurtaranın siren sesi gibi, olay mahalline veya ölümcül bir kaza yerine giden kurtarma araçlarının korna sesleri gibi, büyük bir yangın yerine giden itfaiye araçlarının çıkardığı uyarı sesleri gibi alarm zilleri çalıyor. Artık uyanmanın, önlem almanın zamanı geldi geçiyor.
Hep birlikte; korkmadan, yılmadan, susmadan mücadele etmenin zamanı geldi.
Gözümüzü ve kulaklarımızı kapamayalım. ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR.
Atatürk’ün ve Türk Milletinin her zaman yaptığı gibi çalışmalıyız, mücadele etmeliyiz ve kazanmalıyız. Yoksa… Yoksa demek lüksümüz ve hakkımız yok. Çalışmalıyız, direnmeliyiz ve kazanmalıyız.
Avukat Ahmet Erdem AKYÜZ