Adli tatil bitiyor ve mahkemeler önümüzdeki hafta açılıyor.
Yeni adli yıl başlıyor.
Adli tatil uzun yıllar boyunca 20 Temmuz’da başlayıp 5 Eylül’de sona erecek şekilde uygulandı. Yani her derecedeki hakim ve savcılar senede 45 gün aralıksız tatil yapıyorlardı.
Adli tatil süresi 1 Ağustos ile 30 Ağustos arasına çekilerek biraz olsun kısaltılmak istendi ama bu uygulama tutmadı.
Hatta bir ara adli tatili tamamen kaldırarak, diğer kamu görevlileri gibi, her isteyen için değişik tarihlerde izne çıkması önerildi. Ancak bu uygulama da adli tatilin gerekçesi ile tamamen çatışmaktaydı.
Adli tatilin yaz aylarında olmasının nedenlerinden biri, özellikle önceki yıllarda, bir tarım ülkesi olan Türkiye’de esnaf ve çiftçinin yargı işlerine ara vererek, mevsimlik çalışmalarına engel olmamak şeklinde düşünülmüştür. Bir diğer gerekçe de esasen çalışanların yaz aylarında tatil yapmak istemeleridir.
Adli tatilin, her sene belli tarihlerde uygulanmasının nedeni ise, mahkeme ve hakimlerin değişik tarihlerde tatile çıkmaları halinde, yargılama faaliyetlerinde kopukluklar olacağıdır ki bu gerekçe tamamen doğrudur. Her hakim veya savcının değişik tarihlerde tatile çıkması halinde, mahkemeler arasındaki yazışmalar, dosya istekleri tanık veya tarafları dinlemeleri ve işlem yapmalarının aksaması kaçınılmaz olacaktır.
Sonuçta Adli Tatil uygulaması 20 Temmuz’da başlayıp 31 Ağustos’ta sona ermek üzere düzenledi ve çekişmeye son verildi. Bu suretle hakim ve savcılarımız 40 gün gibi uzun bir süre tatil yapma haklarını devam ettirdiler. Esasen mahkemeler o kadar çeşitli nedenlerle o kadar çok uzuyor ki, tatil süresi 60 gün de olsa, yargılamanın bundan zarar görmeyeceği söylenebilir.
Her sene adli tatilin bitiminde ve yeni adli yılın başlangıcında Yargıtay’da bir açılış töreni yapılır. Törende yargının üç temel unsurundan ikisi olan hakim ve savcıları temsilen Yargıtay Başkanı konuşur. Yargının üçüncü temeli olarak kabul edilen ama uygulamada çok örselenen, yeteri kadar değer verilmeyen ve hatta saygı gösterilmeyen savunmayı yani Avukatları temsilen Türkiye Barolar Birliği Başkanı bir konuşma yapar.
Sonra her şey “eski hamam, eski tas” olarak devam eder.
Geçtiğimiz senelerde, yargı organları arasında yaşanan bir çekişme ve özellikle, Avukatlar adına konuşma yapacak Birlik Başkanı’nın konuşma metninin önceden istenmesi yani bir nevi sansür uygulama isteği üzerine Avukatlar, Adli Yılın açılış törenine katılmayarak yalnızca Avukatların katıldığı “alternatif bir açılış” töreni yapmışlardı.
Bu durum dahi yargının üç temel unsuru arasında sayılan hakim ve savcıların, üçüncü temele bakış açılarını, siyasi iktidardan etkilenme ölçülerini, Avukatların ise bağımsızlarını korumadaki istenç ve dirençlerini göstermesi açısından yeterli bir örnektir.
Hakim ve savcılarımızın “özlük haklarını” korumadaki isteklerini, “yargının bağımsızlığı” konusunda da göstermeleri kaçınılmaz bir olgu olarak ortaya çıkmaktadır ve asıl sorun burada yatmaktadır.
Bu sene veya yakın gelecekte yapılacak adli yıl açılış törenlerinde ise ne gibi yeni hamlelerin yapılacağını hep birlikte göreceğiz. Özellikle bazı eğitim kurumlarında ve hatta bazı hukuk fakültelerinin açılış törenlerinde “Kur’anı Kerim Tilaveti’nin” veya benzerlerinin yer alması Adli Yıl açılış törenlerinde de yaşanılabilir bir gerçektir.
Temel yasalarda çok sık ve kapsamlı değişiklikler yapılması, torba yasa uygulaması ile bir kanunda birbirinden değişik onlarca kanunun bir çok maddesinin değiştirilmesi, yargıda yeni bir yapılanmaya gidilmesi, uzun tutukluluk ve uzun yargılama süreleri yanında toplumu sarsan büyük davaların yaşanması, verilen kararların kamu vicdanını yaralaması ve haksız bulunması, adalete güvenirliğin giderek yok olması sonucu bu dönemde de “geçer not alamayan” yargının, önümüzdeki dönemde notlarını düzeltmesi pek de beklenen bir durum olarak görülmemektedir.
İşte bu ortamda yeni adli yıl törenle açılacak.
Yani “Adli Yılbaşı” kutlanacak.
Ama bu yeni yıl kutlamasında “Noel Baba” yok, gözü bağlı “Adalet Bacı” var. Noel Baba “bacalardan hediye atıyor”, adalet bacı “ocağımıza incir dikiyor”.
Aradaki fark bu kadar.
Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.