TMK m. 684 bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur der. Bütünleyici parçanın da ne olduğunu devamında açıklar. Yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına imkan olmayan parçadır.

Çok mu fazla şey kelimesini kullandık? Konuşma dilinde güzel karşılanmaz, kelime haznenizin zayıf olduğunu gösterir de kanun böyle yazıyor. Şey dediğimiz de zaten eşyanın tekil hali.

Bu bütünleyici parça dediğimiz bizim mütemmim cüz dediğimiz şey kanunun eski dilinden konuşursak. Çocuklu biriyle evleniyorsanız en baştan kabul edeceksin o çocuğun eşinizin mütemmim cüzü olduğunu. Eşya hukukunda da bu kadar önemli işte bütünleyici parça dediğimiz.

TMK m. 718 kullanılmasında fayda olduğu sürece arazinin üstündeki hava katmanı ve altındaki kaynaklar da malike aittir der. Hani havalimanının yanındaki arazisine kocaman direk dikmiş, uçaklar kalkamasın da havayolu şirketi kendisiyle anlaşmak zorunda kalsın diye, tembel hukukçunun dayanağı TMK m. 2 Dürüstlük Kuralı ile dava açmışlar, hiç gerek yoktu, kanun özel olarak düzenlemiş. Başka neyi düzenlemiş, TMK m. 826 malik isterse kendi arazisinde başkası lehine üst hakkı sağlayabilir. N’oluyor bu üst hakkı, o arazinin üstünde ve altında (TMK m. 718 sınırlarında kalmak şartıyla) kişi istediği gibi yapı yapabilir diyor. Üst hakkının süresi sona erdi mi o yapı artık arazinin bütünleyici parçası olur ve arazi malikine kalır.

Şimdi TMK m. 823 Oturma Hakkını anlayabiliyoruz. Sadece kişiye özel, mirasçılarına geçmeyen, bir tür ömür boyu kiracı olma hakkı. Hani kişinin hiç mirasçısı yoktur, tek evini bir hayır kurumuna bağışlar ama karşılığında da ömür boyu orada oturmak ister haliyle. Bunu sözleşme filan yapsa, bir kere tapu devrinden sonra geçmiş olsun. Ama oturma hakkı tapuya şerh edileceği için herkesin kafası rahat olur. Ama neden biri diğerine üst hakkını verir? Oraya bir bina yapsın, o kullansın sonra da bana devretsin ben kullanayım desek, müteahhit ile taşınmaz satış sözleşmesi yapmak daha mantıklı.

AY m. 59 devlet sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder der. Hani Portekizli diktatör Salazar diyordu ya kitleleri kontrol altına almamı üç F’ye borçluyum diye; Fado, Fiesta ve Futbol. İşte bu üst kullanım hakkı da vatandaşlar maça gitsin, bağırsın, stres atsın diye uygulanan bir yöntem. Spor kulüplerine stat gerek, bizim de AY m. 59 gereği sporu teşvik etmemiz gerek. Öyle hazine arazisini bağışlayamayız kafamıza göre. E biz de oturup stadyum inşaat edemeyiz, hani vergilerin kamusal önceliklerle kullanımı gereği. En iyisi biz gösterelim bir hazine arazisi, verelim üst hakkını TMK m. 836 gereği en çok 100 yıllığına, gerekirse verdiğimiz sürenin dörtte üçü geçtikten sonra yeniden uzatalım. Ya da uzatmayalım verdiğimiz spor kulübü cici çocuk olmamışsa, alırız o yapılmış güzelim stadı uslu olan kulübe veririz.

Yüz yıl da çokmuş. Ama zaten haberlerde filan okuyoruz spor kulübü başkanları büyük başarıyla lanse ediyorlar 30 yıllığına üst kullanım hakkını aldık diye (doğrusu üst hakkı da, çok önemli değil).

Ama sanki ben devlet olsam daha az süre için verirdim, daha bir kontrolüm altında olurlar. Acaba bu spor kulüplerinin başarısı mı otuz yıllığına almak? Yok, öyle değilmiş, kanunda amir hüküm var, en az otuz yıllığına olabilir diye. İstesen de daha azına olmuyormuş.

Bazen bir şeyi görürsün bir aydınlanma yaşarsın ya. Bu otuz yıl bende de bir aydınlatma yaşattı. Biraz eskilere gittim. GS Başkanı’nın bir demeci vardı. Ada’nın tapusunu aldık diye. Şaşırmıştık Ada’nın tapusu zaten Galatasaray Kulübü’nde değil mi diye? Hani bazı bereketli tesisler vardır, her yeni yöneticide tekrar tekrar açılışı yapılır ya, bu da acaba onlardan biri mi?

Değilmiş. Bahsedilen, zamanında ecr-i misil ödenen yanlardaki parsellerin üst kullanım hakkıymış. Hatırlatıldığında, otuz yıllığına bizde, tapu say sen onu.

Çok yanlış mantık değil aslında. Taşınırı kim kullanıyorsa aslında pratik maliki de odur ya. Öyle ya, arabanın ruhsatı sizde olsa n’olur, sürekli ben kullanıyorum. Ha tapusu, ha üst kullanım hakkı, pratikte tamamıyla ben yararlanacağım.

Hani evladınızın bir evi olsun istersiniz ama korkarsınız da tapuyu üstüne yapmayı. Gençtir, cahillik eder, satar, evsiz kalır diye. En güzeli vermektir sükna hakkını, hem ömür boyu oturacak evi olur, zaten sizin ölümünüzle ona geçecektir ve hatta başka mirasçılar da varsa en azından onun ömrü boyunca oturabilir, hem de bir cahillik edip satamaz. İşte ecr-i misil ödenirken kafa rahattı, Galatasaray’ın bir tapusu var ama çok küçük parça, burası satılsa bile kimse almak istemez çünkü o zaman devlet de geri alıyorum der o yanlardaki parselleri sizin kullanımınızdan. Malumunuz, ecr-i misil dediğimiz, fuzuli şagilin haksız el atmasına karşı alınan bir işgaliye bedeli. Hani sporu teşvik edeceğiz ya, göz yumuyoruz kulübün kullanımına, kamu zararı olmasın diye de bir para alıyoruz. Ama madem sen hayırsız mirasyedi evlat misali sattın mülkünü, ben de alırım o kendi hakkımı geri. Biraz daha kafa rahat gibiydi, bu şartlarda Ada satılamazdı.

Ama acaba mevcut durumda satılabilir mi? Üst kullanım hakkı usus ve fructus yetkilerini veriyor ama abusus’u vermiyor; satamazsınız yani.

Lakin TMK m. 881 ipoteği anlatırken der ki, doğması olası bulunan herhangi bir borç ipotek ile güvence altına alınabilir der. Devamında da ipoteğe konu olacak olan taşınmazın borçlunun mülkiyetinde olması gerekmez der. Tabii burada kastedilen başkasının malını da onun rızasıyla ipotek altına aldırtabilirim de, TMK m. 954 başkasına devredilebilen alacaklar ve diğer haklar da rehnedilebilir, ipotek altına alınabilir der. Acaba bu diğer haklar denilen nedir?

TMK m. 998-2 taşınmaz üzerindeki bağımsız ve süreli haklar tapu siciline taşınmaz olarak kaydedilir der. Devamında da süreklilik koşulunun gerçekleşmesi için hakkın süresiz ya da en 30 yıl süreli olmalıdır. Tanıdık geldi mi bu en az otuz yıl şartı?

Gözümüz aydın, mülkiyeti yeni alıcının olmasa dahi, 30 yıl boyunca kullanılabilecek boğazın ortasında potansiyel satılık bir adası var artık Galatasaray’ın. Satıp yeni bir rüya takımı da kuruldu mu hem taraftar hem de üye memnun olur.

Özgür TÜRKEŞ