MAKALE

TİKTOK ARACILIĞI İLE KARA PARA AKLANMASI SUÇU

Abone Ol

I. Tanımı

Kara para, yasadışı faaliyetler sonucu elde edilen para, mal veya değerler olarak tanımlanmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de yasadışı yollardan büyük miktarlarda gelir elde edilmektedir.[1]

Karaparanın aklanması; yasadışı faaliyetlerden elde edilen gelire meşru görünüm kazandırarak kullanılabilir hale getirmek amacıyla, kasıtlı olarak karaparanın kaynağının gizlenmesi fiilidir.[2]

Suç gelirlerinin aklanması tanım olarak, kanun dışı yollardan kazanılan gelirin değerini mümkün olduğunca koruyarak, yetkililerin dikkatini çekmeyecek ve kullanılabilirliğini arttıracak şekilde gizleyerek veya kanuni gerekçe kazandırarak, başka varlıklara dönüştürülmesi işlemidir[3].

 Suçlardan elde edilen gelirlerin, yani diğer ismiyle kara paranın, aklanması suçu hukukumuza ilk olarak 4802 sayılı Kanun ile girmiştir. Ancak bu kanun ile istenen sonuçlara varılamamıştır. Bu nedenle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesinde “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” suçu düzenlenmiştir

II. Türk Ceza Kanunu’ndaki Düzenleme

TCK’nın 282. maddesinde suç düzenlenirken, belli fiillerin sayılması yerine, ceza alt sınırı esas alınmıştır. Maddenin ilk fıkrasındaki suç tanımına göre; alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılmaktadır. Burada iki ayrı suç kavramından bahsedilmektedir. İlki, kara paranın elde edildiği öncü suç olarak nitelendirilen suçtur. İkincisi ise, onun aklanması yoluyla oluşan ikinci suçtur. TCK’da öncü suç açısından bir ayrım yapılmayıp yalnızca ceza sınırı belirlendiği için, altı sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezası gerektiren herhangi bir suç, öncü suç niteliği taşıyabilecektir. Maddenin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye göre; birinci fıkradaki suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, bu suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini, bu özelliğini bilerek satın alan, kabul eden, bulunduran veya kullanan kişi de iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Buradaki suçun oluşabilmesi için “bu özelliği bilerek” ifadesine yer verildiği için, ancak kasten işlenebileceğini söylemek mümkündür. Yani bir kimse örneğin, suç gelirlerinin aklanması suçunun konusu olan bir malvarlığı değerini, bu özelliği olduğunu bilmeden satın alırsa, bu takdirde kastı bulunmadığı için, ikinci fıkradaki suç da oluşmayacaktır.

III.  Tiktok Aracılığı İle Karar Para Aklanması Suçunun İşleniş Biçimi

Kara para aklama suçu öncüllü bir suçtur. Öncelikli olarak bir suç işlenmesi gerekmektedir. Buna göre ani suçun oluşması, daha önceden bir başka suçun işlenmesine bağlıdır. Halk arasında “kara para“ olarak bilinen malvarlığı da, suç sonucunda elde edilmiş paradır. Öncül suç işlendikten sonra kara para aklama suçunun oluşabilmesi için gerçekleşmesi gereken şatlar mevcuttur. Bu suç iki faklı hareketle ve genel kast ile işlenebilen bir suçtur.

Birinci seçimlik hareket, öncül suç işlenerek elde edilen malvarlığı gelirlerinin/değerlerinin (para, taşınmaz, altın vb.) yurtdışına transfer edilmesidir. Günümüzde Sosyal Medya Platformları üzerinden çok fazla duyduğumuz ve özellikle “Tiktok” isimli sosyla medya platformu üzerinden gerçekleşmektedir. Son zamanlarda sıklıkta gündeme gelen ve haberlere konu olan “tiktok üzerinden kara para aklama suçu” yurt dışında kurulan platformlar olması sebebiyle denetlenmeleri çok güçtür. Bu sebeple bu tarz platformlar üzerinden bu suçu işlemek oldukça cazip gelmektedir. Transfer etme fiili, fiziksel olarak Türkiye’den başka bir yere götürme şeklinde olabileceği gibi, bankacılık sitemi üzerinde elektronik para transferleri veya internet üzerinden başkaca şekillerde de yapılabilir.

İkinci seçimlik hareket ise, suçtan elde edilen gelirin, gayrimeşru kaynağını gizlemek ve ve meşru kaynaklardan kazanıldığına kanaat uyandırılması amacıyla işlemlere tabi tutulmasıdır. Burada işlemlere tabi tutuma, birçok farklı hareketle işlenebileceğinden bu seçimlik hareket serbest hareketli olarak düzenlenmiştir.

TCK’nın 282. maddesinde düzenlenen suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçu, kendisine kaynaklık eden öncül suçtan bağımsız ve ayrı bir suçtur. Kara para aklama suçu ile birden fazla hukuki menfaat korunmaktadır. Nitekim doktrinde bu suçla korunan hukuki yarar, ‘…suçun finansmanının önlenmesi, organize suç ve uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele, suç örgütlerinin ekonomik gücünün çökertilmesi, bunların elebaşlarına ve faillere ulaşılabilmesi yani kamu düzeninin korunması, finansal sistemin ve kuruluşların ekonomik denge ve istikrarının, bütünlüğünün, saygınlığının korunması, rüşvetin ve kirlenmenin yaygınlaşmasının ve suç örgütlerinin arz ettikleri tehlikeler sebebiyle demokratik değerlerin tahribinin önlenmesi[4] olarak ifade edilmektedir. Dolayısıyla, açıklanan hukuki yararları korumak için suç olarak tanımlanmış olan karapara aklama fiilinin kendisine kaynaklık eden öncül suçtan bağımsız ve ayrı bir suç olup, öncül suç dışında tamamen ayrı hukuki yararları korur (Y15CD- K.2013/12895). Bu nedenle, öncül suç ile kara para aklama suçunun unsurları ayrı ayrı değerlendirilerek suçların oluşup oluşmadığı değerlendirilmelidir.[5]

IV. Ceza Arttırım Nedenleri

Maddenin üçüncü fıkrasında suçun kamu görevlisi veya belli bir meslek sahibi kişi tarafından bu mesleğin icrası sırasında işlenmesi hali, cezanın yarı oranında arttırılmasını gerektiren bir nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemedeki amaç şüphesiz ki kamu görevlisi sıfatını haiz kişinin bunu kötüye kullanmasının daha ağır şekilde cezalandırılmak istenmesi ve diğer yandan sahip olduğu meslek nedeniyle bu suçu işleyen kişi açısından ise, sahip olduğu imkanı kötüye kullanması, elde ettiği kolaylık ile suç işlemesinin cezalandırılmak istenmesidir.

Maddenin dördüncü fıkrasında bu suçun, suç işlemek için kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hali bir diğer nitelikli hal olarak düzenlenmiş ve bu halde verilecek cezanın bir kat arttırılacağı belirtilmiştir. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçların nitelikli hal olarak düzenlenmesi, TCK’nın pek çok maddesinde karşımıza çıkmaktadır. Bunun temel gerekçesi, örgüt halinde işlenen suçlarda failler açısından elde edilen kolaylığa karşılık suçla mücadele eden birimlerin yaşadığı zorluktur.

V. Tüzel Kişilere İlişkin Düzenleme

Maddenin beşinci fıkrasında failin tüzel kişi olması durumunda, bunlara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu düzenleme de TCK’daki diğer pek çok hüküm ile paraleldir. Tüzel kişiler için uygulanacak güvenlik tedbirleri TCK’nın 60. maddesinde belirtilmiştir ve bunlardan biri uygulanacaktır. Bu tedbirler; müsadere veya iznin iptali şeklinde karşımıza çıkabilir.

VI. Etkin Pişmanlık Düzenlemesi

Son olarak, maddenin altıncı ve son fıkrasında “etkin pişmanlık” olarak adlandırılan düzenlemeye yer verilmiştir. Yani düzenlemeye göre; bu suç nedeniyle kovuşturma başlamadan önce suç konusu malvarlığı değerlerinin ele geçirilmesini sağlayan veya bulunduğu yeri yetkili makamlara haber vererek ele geçirilmesini kolaylaştıran kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle cezaya hükmolunmayacaktır. Etkin pişmanlık da yine TCK’da başka suçlar açısından da kabul edilen bir hukuki kurumdur. Burada amaç, yaptığı kötü davranıştan vazgeçen, suç yönündeki iradesini ortadan kaldıran faili ödüllendirmektir. Ancak bunun uygulanabilmesi için şartlar fıkrada belirtilmiştir. Öncelikle henüz kovuşturma aşamasına geçilmemiş olmalıdır. Yani henüz iddianame kabul edilmemiş olup soruşturma aşaması devam ediyor olmalıdır. İkinci şart ise failin yetkili makamlar ile işbirliği yapmasıdır. Bu doğrultuda ya suç konusu malvarlığı değerlerinin ele geçirilmesini sağlamalı ya da bulundukları yeri haber vermek suretiyle ele geçirilmelerini kolaylaştırmalıdır.

VII. Yargıtay’ın Değerlendirmesi

Yargıtay kararlarına baktığımızda bu suça ilişkin bazı kriterlerin belirlendiğini görmekteyiz. 9. Ceza Dairesi’nin bir kararında öncül suç olarak nitelendirilmesi gereken eylemlerin, aklama suçundan daha sonraki tarihe tekabül etmesi nedeniyle suç unsurlarının oluşmadığına karar verilmiştir. Kararda şu ifadelere yer verilmiştir; 26.02.2003 tarihinde uyuşturucu madde ticareti suçundan yakalanarak tutuklanan sanığın yapmış olduğu araç alım satım ve tescil işlemlerinin öncül suçtan önceki tarihlere ilişkin olduğu anlaşılmakla unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi.. bozmayı gerektirmiştir”.[6]

Yukarıda da ifade edildiği üzere, bir öncü suç ve bunun ardından, öncü suç yoluyla elde edilen gelirin aklanması faaliyeti söz konusu olmalıdır. Olayların gelişimi bu sıraya uymadığında, fiiler duruma göre ayrı ayrı suçlar oluşturabilirse de, Yargıtay tarafından da ifade edildiği üzere, aklama suçu oluşmayacaktır. Yine aynı doğrultuda Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin bir kararında[7], suç gelirlerinin aklanması suçunun konusunun, öncü suçların işlenmesi sonucu elde edilen karapara olduğu açıkça vurgulanmıştır. Herhangi bir suç öncül suç olarak tanımlanamadığında, elde edilen paranın da karapara olarak nitelendirilmesinin olanaklı bulunmadığı belirtilmiştir ve burada da aksi yöndeki yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

VIII. SONUÇ

Yukarıda incelediğimiz suç, ceza kanunumuzda düzenlenmiş ve yaptırıma bağlanmıştır. Her zaman olduğu gibi burada da önemli olan kanunda yazan hükümlerin uygulanabilmesidir. Maddede belirtilen cezalar etkin şekilde uygulandığı takdirde caydırıcılık sağlanabilecektir. Nitekim Sosyal Medya platformu olan “tiktok” ve benzeri araçlar kullanılırken vatandaşlarımızın daha dikkatli davranmaları gerekmektedir. Çünkü farkında olmadan belirli bir suçun tarafı konumuna gelebilmeleri mümkündür.Bu makalemizde kısa bu hususun açıklamasını yapmış bulunmaktayız.

Av. Maşallah MARAL 
 

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakebesi Hakkında Kanunda, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Ve 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

Yargıtay 7. Ceza Dairesi E. 2009/15629 K. 2010/17189 T. 29.12.2010

Yargıtay 9. Ceza Dairesi E. 2012/7409 K. 2013/9914 T. 26.6.2013

Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/12958 K.

YAŞAR Osman/ GÖKCAN Hasan Tahsin/ ARTUÇ Mustafa, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Ankara 2010, Cilt V

YILMAZ Sacit, Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçu, Ankara Barosu Dergisi, 2011/2, s. 71.

www.bghukukburosu.com/kara-para-aklama-sucu/

---------------

[1]  Başak Ramazan, 1998, Türkiye Bankalar Birliği,Yayın no 206, 50 Soruda Karapara ve Karaparanın Aklanmasının Önlenmesi

[2] Başak Ramazan, A.G.E

[3] YILMAZ Sacit, Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçu, Ankara Barosu Dergisi, 2011/2, s. 71.

[4] Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/12958 K.

[5] www.bghukukburosu.com/kara-para-aklama-sucu/

[6] Yargıtay 9. Ceza Dairesi E. 2012/7409 K. 2013/9914 T. 26.6.2013

[7] Yargıtay 7. Ceza Dairesi E. 2009/15629 K. 2010/17189 T. 29.12.2010