TBB'den yapılan açıklama şöyle;
TEHLİKEDE OLAN SADECE AVUKATLAR DEĞİL, HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KENDİSİDİR!
Ülkemiz tarihinin hiçbir döneminde avukatlık mesleği ve avukatlar bu kadar üst düzeyde baskı ve saldırı altında kalmamıştır.
Müvekkillerinden ya da dosya taraflarından gelen fiziksel şiddet ve baskının yanı sıra; avukatlar ekonomik ve psikolojik olarak da şiddet görmekte ve şiddet tehdidi altında mesleklerini icra etmek zorunda kalmaktadır.
Avukatlık mesleğinin; yurttaşın hak arama özgürlüğünün teminatı olduğu kavranamadıkça, avukatlar müvekkilleri ile özdeşleştirilmeye devam edildikçe, saygınlığı hedef alınan mesleğimiz her türlü baskı ve şiddete açık halde kalmaya devam edecektir.
Yakın zamanda yitirdiğimiz meslektaşlarımızdan Av. Ersin Aslan'ın henüz mesleğin başındayken borcunu ödemekten kaçan bir cani tarafından haciz mahallinde katledilmesi de, son derece deneyimli bir avukat olan Servet Bakırtaş’ın, silahla yaralanan müvekkilinin haklarını korumaya çalıştığı için hedef haline gelerek, bir yıllık bir plan sonrasında ofisinde tereddüt dahi edilmeden katledilmesi de meslektaşlarımıza değil, hakkın kendisine yönelen saldırılara can yakıcı örneklerdir.
Avukata ve avukatlığa yönelen saldırının kamusal boyutu da göz ardı edilemez. Avukata kamu gücü ile yönelen kolluk şiddeti de engellenememektedir. Kamusal yetkilerin orantısız ve usulsüz, daha da kötüsü hukuksuz kullanımına karşı etkin soruşturma ve yargılamalar yürütülmemesi ya da yürütülmesine cesaret edilememesi ise suç ve suçlu ile mücadele etmek değil, cezasızlık zırhı ile failleri korumaya almaktır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 57. maddesinin içeriği son derece açıkken dahi, beraber oturduğumuz fakülte sıralarından kalkıp sadece biçimleri farklı cüppeleri giydikten sonra meslektaşlık, dahası hukukçuluk bilincini kaybeden yargısal öznelerin avukata ve avukatlık mesleğine düşman tutumları ile karşılaşmak anlaşılabilir ve kabul edilebilir değildir.
Mesleğimizin sistematik şekilde itibarsızlaştırılması bizleri duruşma salonlarında, kalemlerde, adliye koridorlarında ve elbette hukukun, hukukçunun olması gereken hayatın her alanında saldırıya açık hedefler haline getirmektedir.
Türkiye Barolar Birliği ve Avukat Hakları Merkezi olarak belirtmek isteriz ki;
Mesleğe ve meslektaşa yönelik şiddetin önlenmesi için her türlü çalışmaya, mevzuat değişikliklerine katkı sunmaya, şiddetin sona ermesi için tüm gücümüzle mücadeleye hep hazırız.
Avukatlık mesleği, otoriter ve baskıcı rejimler için her zaman bir tehdit olmuştur. İnsan haklarını, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, işkence yasağından eğitim ya da barınma hakkına dek insanlığın binlerce yılda elde ettiği kazanımları korumaya yemin etmiş bir meslek grubu elbette ki hak gaspçılarının hedefinde olacaktır.
Fakat;
Tehlike altında olan avukatlar değil, halkın hak arama özgürlüğüdür.
Hukuka, demokrasiye, insan hakları ve özgürlüklere yönelen tüm saldırılarda failleri durduracak ilk bent olan hukukçuların, hukuk örgütlerinin, baroların, avukatların itibarsız kılınarak çok yönlü bir saldırının ve şiddetin ortasında bırakılmasında siyasal iktidarların sorumluluğu tartışmasız bir gerçekliktir.
24 Ocak 1977 günü yaşanan Atocha Katliamı da hak mücadelesi veren meslektaşlarımızın öldürülmesi de elbette hakkı savunmayı tehlikeli hale getirmenin bir yansımasıydı.
Bu katliamı anma ve tehlikeye dair farkındalık yaratma çabası 2010 yılından bu yana İran (2010), Türkiye (2012), İspanya Bask Bölgesi (2013), Kolombiya (2014), Filipinler (2015), Honduras (2016), Çin (2017), Mısır (2018), tekrar Türkiye (2019), Pakistan (2020), Azerbaycan (2021), tekrar Kolombiya (2022) ve 2023 yılında da Afganistan'da tehlikede olan meslektaşlarımıza ithaf edilerek devam etmektedir.
Bizler özgürüz.
Yargılama faaliyetinde gerçek anlamda bağımsız tek özneyiz.
Biz avukatlar; modern ya da post modern darbeler, cuntalar, işkenceler, faili meçhul cinayet şebekelerinin saldırıları, faili belli siyasi suikastlar, ayrımcılık ve her türlü iktidar baskısını yaşamış bir mesleğin mensuplarıyız.
Bizler susmayız, korkmayız,
Bizler halk için hak ve adalet mücadelesi vermekten asla vazgeçmeyiz.
Çünkü mesleğimizin genetik kodlamasında hakkı korumak vardır. İktidar koltuğunda kimlerin olduğuna bakmadan her türlü hukuksuzluğa karşı durmak mesleğimizin doğasından kaynaklanmaktadır.
Duruşma salonlarından atılsak da, gözaltı ya da tutuklamalar ile sesimiz kısılmaya çalışılsa da, kurşunlansak da, Av.Ali Günday’sız ve Av. Tahir Elçi’siz bırakılsak da, ruhsatlarımıza göz dikseler de, faaliyet alanlarımız daraltılsa ve ekonomik olarak baskılansak da bizler insanlığın evrensel değerlerini ve savunmayı bırakacağımız herhangi bir kalıba girmeyiz.
24 Ocak Tehlike Altındaki Avukatlar Günü'nün iki defa Türkiye'ye adanması bizim için bir üzüntü sebebi olmakla beraber, asla bir utanç olmayacaktır.
2023 yılı için de Afganistan’da siyasal iktidar şiddeti ile baskılanmaya çalışılan tehlike altındaki avukatlar ile dayanışma içinde olduğumuzu kamuoyuna ve meslektaşlarımıza saygı ile duyururuz.
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
AVUKAT HAKLARI MERKEZİ