Kaç genel seçimde ve referandumda görev aldım ama bu son seçimki gibisini hiç görmedim.

İnsanlar uyanmışlar!

Tabi ben hep Kadıköy’de görev yapmıştım, “Aman Kadıköy’de zaten ne var ki…” demeyin.

Öyle değildi inanın ki.

CHP’nin kalesi Kadıköy’de avukatlar birkaç okulda görev yapmak zorunda kalıyor, sınıflara müşahit yetişmiyor, kat ve okul sorumluları okul bahçesinde geyik yapıyordu. Valla kusura bakmasın kimse. Yalan değil.

Bir gün hiç unutmuyorum, dedim ki, en azından ben bir sınıfı gözleyeyim. Orada bir şey olursa müdahale ederim, fakat başka bir sınıfta sorun çıktığı için çağırdılar. Ona koşarken bu sınıfı kaçırdım. Başkasına bakayım derken diğer sınıfı… Bir sınıfın bile çetelesini tutamamıştım, bazı sandık sayım tutanaklarını almış bazılarını alamamıştım. Bütün gün 7 okulda gidip gelmiştim, hangi sorun nerede çıkmıştı unutmuştum.

Yorulmuş, üzülmüş ve umutsuzluğa kapılmıştım. Hem o zaman, daha gençtim, ortada gezinenlere bir şey de diyememiştim.

Bu seçim sabahı giderken çok nettim. Herhalde anne olmanın verdiği ekstra şeyler de vardı. Sonuçta artık emzirirken alt değiştirebiliyor, sırtımda çocuk taşırken yemek yapabiliyor, kucağımda çırpınan bi bebeyle dilekçe yazabiliyor, sabaha kadar uyumasam 15 saat uyumuş gibi günüme devam edebiliyor, organize olabiliyor, hepsinden gayrı mutlu olabiliyordum. Taş gibi sinirlerim vardı artık. Ve annelikle gün geçtikçe evriliyor ve güçleniyordum.

Bahçede sigara içmek isteyen partililer beni artık korkutmuyordu. Kimseye göz açtırmayacak geyik yaptırmayacaktım.

Ayrıca siyasetin bazı hain manevralarına da muvaffak olmuştum. Eksik müşahitimin olduğu sınıflarda hepimiz din kardeşiyiz diyerek başka partililerin tuttuğu çeteleyi alacaktım. Birtakım ayak oyunlarına başvuracak, ben de dini kendi emellerime alet edecektim.

Bunlara hep karar vermiştim aslında.

Fakat görevli olduğum okula bir gittim ki seferberlik ilan edilmiş zaten. Her partinin resmi sandık görevlileri bu sefer derslerine çalışmışlar, mühürsüz çuvallara sandıklara şüpheyle bakıyorlar. Listeleri kontrol ediyorlar, çantaları kabinlere almıyorlar, kabine birden fazla kişi hele bir girmeye kalksın arbede çıkarıyorlar… Özellikle Oy ve Ötesi gönüllüleri efsanevi bir çaba sarf ediyorlar.

MHP’liler, HDP’liler kattan kata koşuyor, bizim kat sorumluları ise gemi kaptanı misali terk etmiyorlardı.

Herkes çok dikkatli ve özenliydi.

CHP ise bir avukat ordusu kurmuştu. Öyle bir Whatsapp grubumuz vardı ki dakika dakika koordinatlarla istihbarat sağlıyor, kanuna ilişkin hiçbir soru cevapsız kalmıyordu. Bazı meslektaşlarımız görevli okullardan atılmaya çalışılınıyor derhal destek gönderiliyordu.

Hakikaten daha önce hiçbir parti açısından görülmeyen ve yaşanmayan bir durumdu. Çok önceleri yapılması gereken nihayet 2015’te yapılabilmişti.

Asıl şaşkınlığımı ise oy kullanma bittiğinde yaşadım. Okula sayımları izlemeye akın akın insan geldi. Başka bölgelerde de vatandaşın yoğun bir ilgisi olduğunu öğrendim.

Nihayet, insanlar uyandı.

Seçim günü, seçim sonuçlarını ah’larla vah’larla oturduğu yerden izlemenin değil, sandığa sahip çıkmanın, çalışmanın, yorulmanın gerçek mücadele olduğunun farkına vardı!

Uyandık!



(Bu köşe yazısı, sayın Av. Feyza Altun Meriç tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)