MEŞRU MÜDAFAA (SAVUNMA) VE ZORUNLULUK HALİ (TCK M.25)
Ceza hukukunun temel prensiplerinden biri, işlenen her fiilin mutlaka cezalandırılacağı anlayışı değildir. Hukuk düzeni, bazı durumlarda kişilere suç teşkil eden fiilleri işleme imkânı tanımakta, bu fiillerin hukuka uygun olduğunu kabul etmektedir. Bu hukuka uygunluk nedenlerinden en önemlileri meşru müdafaa (savunma) ve zorunluluk halidir. Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesinde düzenlenen bu iki kurum, hem bireylerin haklarını korumaları hem de toplum düzeninin devamı açısından büyük önem taşır.
MEŞRU MÜDAFAA (SAVUNMA)
1. Tanım
Meşru müdafaa, diğer bir deyişle meşru savunma, kişinin kendisine veya başkasına yönelmiş haksız bir saldırıyı, o anki koşullar altında ve orantılı biçimde defetmek amacıyla yaptığı fiildir. Ceza hukukunda meşru müdafaa, bir hukuka uygunluk sebebidir (TCK m.25/1).
Bu kapsamda, saldırıya karşı savunma yapan kişi cezalandırılmaz. Hatta, saldırı karşısında bireyin pasif kalması değil, hakkını koruması hukuk düzeni tarafından desteklenir.
2. Meşru Müdafaada Saldırıya Dair Şartlar
Meşru savunma hakkının doğabilmesi için öncelikle bir saldırı mevcut olmalıdır. Bu saldırının bazı özellikleri vardır:
a) Bir saldırı bulunmalıdır
Saldırı; gerçekleşmiş, gerçekleşmekte olan veya gerçekleşmesi muhakkak olan bir fiil olmalıdır.
· Başlamak üzere olan saldırılar da buna dahildir.
· Bitmiş olsa bile tekrarlanma ihtimali olan saldırılar da meşru müdafaa kapsamına girer.
b) Saldırı haksız olmalıdır
Hukuka uygun bir fiile karşı meşru müdafaa yapılamaz. Örneğin; polis memurunun görevini icra ederken güç kullanmasına karşı yapılan saldırı, meşru müdafaa sayılmaz.
c) Saldırı korunabilecek bir hakka yönelmelidir
Meşru müdafaa ile yalnızca hukuken korunan değerlere yönelik saldırılar bertaraf edilebilir. Can, vücut dokunulmazlığı, malvarlığı gibi haklar buna örnektir. Ancak salt ekonomik çıkar veya hukuken korunmayan menfaatler için yapılan savunma, meşru müdafaa kapsamında değildir.
d) Saldırı ile savunma eşzamanlı olmalıdır
Savunma, saldırıyla aynı zamanda yapılmalıdır. Bitmiş bir saldırıya karşılık intikam amacıyla gerçekleştirilen eylem meşru müdafaa oluşturmaz.
3. Meşru Müdafaada Savunmaya Dair Şartlar
a) Savunma zorunlu olmalıdır
Saldırıyı başka bir şekilde bertaraf etmek mümkün değilse savunma yapılabilir. Ancak ceza hukuku, kişiyi kaçmaya zorlamaz; kişi saldırıya karşı direnme hakkına sahiptir.
b) Savunma saldırana karşı yapılmalıdır
Meşru müdafaa sadece saldırıyı gerçekleştiren kişiye yöneltilebilir. Saldırıyla ilgisiz üçüncü kişilere yönelik eylemler meşru savunma oluşturmaz.
c) Savunma orantılı olmalıdır
Savunma ile saldırı arasında makul bir denge bulunmalıdır. Savunmada ölçüsüz davranılması, meşru müdafaa sınırlarının aşılması sonucunu doğurur.
4. Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması
TCK m.27’ye göre, saldırıya uğrayan kişi, maruz kaldığı haksız saldırının etkisiyle “heyecan, korku ve paniğe” kapılarak savunmada sınırı aşarsa, cezalandırılmaz. Bu düzenleme, insani zayıflığı ve saldırı altındaki psikolojik durumu dikkate almaktadır.
II. ZORUNLULUK HALİ (TCK M.25/2)
1. Tanım
Zorunluluk hali, kişinin kendisinin veya başkasının bir hakkına yönelik ağır ve muhakkak bir tehlike karşısında, başka türlü korunma imkânı bulunmaması durumunda, bu tehlikeyi bertaraf etmek için yaptığı fiildir. Ceza hukukunda bu kurum, “ıztırar hali” olarak da adlandırılmaktadır.
2. Şartları
· Tehlike ağır ve yakın olmalıdır.
· Tehlikeden kurtulmak için başka bir çare bulunmamalıdır.
· Yapılan eylem, tehlike ile orantılı olmalıdır.
3. Örnek
Bir kimsenin sokakta başka birine defalarca ateş edildiğini gören üçüncü kişinin, saldırganı arabasıyla çarparak öldürmesi zorunluluk hali kapsamında değerlendirilir. Burada amaç, ağır ve yakın tehlikeyi ortadan kaldırmaktır. Fail cezalandırılmaz.
SONUÇ
TCK m.25 ile düzenlenen meşru müdafaa ve zorunluluk hali, ceza hukukunun temel taşlarından biridir. Meşru müdafaa, bireylerin saldırılar karşısında hukuken korunmuş haklarını savunma imkânı sunarken, zorunluluk hali ise kaçınılmaz tehlikeler karşısında kişilerin ve başkalarının haklarını koruma imkânı sağlar.
Bu iki kurum, yalnızca bireylerin değil, toplumun genel güvenliğini de güvence altına alır. Yargıtay kararlarında da sıkça vurgulandığı üzere, kişiler saldırılar karşısında “kaderine razı olmak” zorunda değildir; hukuk düzeni, hakkını korumak için gerekli savunmayı yapmasına imkân tanır.
SAMSUNSPOR TARAFTARLARI İLE RESTORAN SAHİBİ ARASINDA ÇIKAN OLAYIN HUKUKİ DEĞERLENDİRMESİ
Samsun’da meydana gelen olayda, bir grup Samsunspor taraftarı restoran sahibiyle tartışmış ve ardından tartışma kavgaya dönüşmüştür. Restoran sahibi kendisini korumak için silahını çıkarıp ateş etmiş, yaşanan olay sonucunda yaralanma ve ölüm meydana gelmiştir.
Meşru müdafaa kapsamında silah kullanımı, saldırının niteliği ve failin içinde bulunduğu koşullara göre değerlendirilir. Özellikle kalabalık bir grubun saldırısı karşısında, hayatî tehlike doğması nedeniyle silah kullanımı ölçülü ve orantılı sayılabilir. Kullanılan silahın türü ve ateş edilen bölge, meşru müdafaanın sınırlarının belirlenmesinde belirleyici rol oynar.
Yargıtay içtihatlarına göre, meşru müdafaa sırasında kullanılan silahın orantılı olması gerekir. Silahsız bir saldırgana karşı aşırı güç kullanmak veya saldırı sona erdikten sonra silah kullanmak, meşru müdafaanın sınırlarını aşar ve failin cezai sorumluluğunu doğurur.
Bu bağlamda, saldırının başladığı ilk anda gerçekleştirilen ateş meşru müdafaa kapsamında değerlendirilebilir. Ancak saldırı sona erdikten veya saldırganlar geri çekildikten sonra yapılan atışlar, meşru müdafaanın sınırlarının aşılması olarak kabul edilir ve failin cezai sorumluluğu gündeme gelir.

Av. Ömer AKSAKAL





