Baro Başkanı Av. Veli Küçük, konuya ilşkin yaptığı açıklamada görüş, düşünce ve değerlendirmede bulundu.

AVUKATLAR BAĞIMSIZ SAVUNMAYI TEMSİL EDE

“1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 1. maddesinde avukatlığın; hem kamu hizmeti hem de serbest meslek olduğu belirtilmiş, avukatların yargının kurucu unsurlarından bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiği düzenlenmiştir. Avukatlara tanınan bu haklar savunma hakkının korunmasının doğal bir sonucudur. Ceza yargılamasında müdafi, yargının kendine özgü şekilde hem hukukun ona yüklemiş olduğu maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacındaki rolde hem de savunduğu şüpheli veya sanığa vekâlet sözleşmesi ile bağlı olarak müvekkili lehine savunmayı üstlenerek ceza yargılamasındaki görevini yerine getirmekle yükümlüdür. 

- "Hak arama hürriyeti" başlıklı Anayasa m.36/2'ye göre, herkes savunma hakkına sahiptir. Hukukumuzda herkes savunmasını bizzat kendisi yapabileceği gibi, seçeceği müdafinin yardımıyla da yapabilir. Müdafi yardımından yararlanma hakkı şüpheli ve sanık için etkili ve yeterli hukuki güvenceyi bünyesinde barındıran savunma hakkının teminini ifade etmektedir. Çünkü bu hakkın gerçek anlamda kullanılabilmesi, müdafiin yetkilerini gereği gibi kullanabilmesi, ödevlerini yerine getirmesinde uluslararası ve ulusal mevzuattaki istisnai sınırlamalar dışında kısıtlamalara maruz kalmamasına bağlıdır. 

SAVUNMA HAKKI KUTSALDIR

İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin "Dürüst Yargılanma Hakkı" başlıklı 6. maddesine göre, bir suçla itham edilen herkes savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma ve seçeceği bir avukatın yardımından yararlanma haklarına sahiptir. Müdafi seçimi, müdafi ile görüşme ve müdafiin dosya inceleme yetkisi de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Birinci Kitabının "Savunma" başlıklı kısmında düzenlenen başlıca hususlardır. 
Kovuşturmada, yani iddianamenin kabulü ile başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evrede, sanığın müdafi yardımından yararlanarak savunma yapma ile müdafi ile görüşme hakları ve bu süreçte de sanığa önemli bir savunma kolaylığı sağlayan mūdafiin dosya inceleme yetkisi bulunmakta, bu aşamada sanık ile müdafii arasındaki ilişki de özel bir önem arz etmektedir. Silahların eşitliği ilkesi, masumiyet karinesinin korunması ve savunma hakkının özünün zedelenmemesi gerekmektedir. AİHS'e göre ise savunma hakkı, adil yargılanma hakkının bir unsurudur. AİHS 6. Maddesi ile adil yargılanma hakkı düzenlenmiştir. 

Savunma hakkının kısıtlanması ibaresine yer verilmemekle birlikte ilgili maddenin 3.fikrasında; "Her sanık başlıca aşağıdaki haklara sahiptir; a)Kendisine yöneltilen suçlamaların niteliği ve nedenlerinden en kısa zamanda anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek, b)Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak, c)Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek, d)iddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağrılmasının veya dinlenmesinin sağlanmasını istemek, e)Duruşmada kullanılan dili anlayamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak" düzenlemesine yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkı her biri kendi içerisinde bağımsız bir hak niteliğini koruyan hak arama özgürlüğü, kanun ile kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma hakkı, makul sürede yargılanma hakkı, yargılamanın açık ve hakkaniyete uygun bir mahkemede gerçekleştirilmesi, kişilerin suçlamalardan haberdar edilmesinin temini, savunmanın kısıtlanmaması ve savunmanın kullanımı için asgari güvencelerin sağlanması gibi bir takım temel prensipleri bünyesinde barındırmaktadır.

Kişinin avukatı ile görüşmesinin kayıt altına alınması İHAS m.6/3-b'de düzenlenen "savunmayı hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak" hakkına müdahale kapsamındadır. 

Dava konusu düzenleme ile belirlenen suçlar kapsamında görüşmelerde hiçbir sınırlama veya meşru müdahale gerekçesi olmadan avukatın evrakları aranabilecektir. Getirilen düzenleme ile cezaevi yönetimine sınırsız bir tasarruf hakkı tanınarak temel hak ve özgürlüklere doğrudan müdahale edilmesinin önü açılmıştır. Kendisine suç isnat edilen kişinin avukatı ile görüşmesi, dürüst yargılanma hakkının en temel noktalarından biridir. Müvekkil ile avukat arasındaki yazışmalara el konulmasının 8. maddenin ihlali anlamına geldiğine ilişkin 2018 yılında verilen Laurent v. Fransa kararında müvekkiline polis gözetiminde, mahkeme girişindeyken verdiği belgeleri polis memurunun okumasının haberleşmenin gizliliğine bir müdahale niteliğinde olduğu, hukuka aykırı bir eylem olmaksızın bu tür bir müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı belirtilmiştir. 

AVUKATIN SIR SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRIDIR

Diğer taraftan, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Sır saklama" başlıklı 36. maddesinde, "Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır." İkinci fikraya göre, avukatlar öğrendikleri hakkında ancak müvekkillerinin izin vermesi durumunda tanıklık edebilir. Fakat bu halde dahi avukatlar tanıklıktan çekinme hakkına sahiptir. Getirilen düzenleme ile Kanunla düzenlenmiş olan avukatın sır saklama yükümlülüğüne Yönetmelikle yapılan düzenleme ile müdahale edilmektedir. Avukatın sır saklama yükümlülüğü, avukatların görevlerinden dolayı öğrendiği bilgileri açığa vurmalarını yasaklamaktadır. Sır saklama yükümlülüğü nedeniyle avukatlara öğrendikleri bu bilgilerle ilgili olarak tanıklıktan çekinme hakkı tanındığı gibi, avukatlar hakkındaki arama ve elkoyma koruma tedbirleri de özel olarak düzenlenmiştir. Genel hükümler çerçevesinde yapılacak arama ve elkoyma avukatın müvekkiliyle ilgili belgelerine el konulmasına engel teşkil etmediğinden, bu durum avukatın sır saklama yükümlülüğüne aykırıdır. “