MAKALE

MARKANIN KORUNMASI

Bir marka yaratmak ve piyasada tutundurmak uzun, zahmetli ve pahalı bir süreç. Uzun bir ARGE dönemi, piyasa araştırmaları, pahalı yatırımlar, tanıtımlar gerektiriyor. Tüm bu aşamalar yüz binlerce, kimi zaman milyonlarca lirayı bulmakta. Üstelik markanın piyasada tutunması, belirli bir tüketici kitlesi oluşturması da yıllar alıyor.

Abone Ol

Ancak yıllarca süren markalaşma faaliyetleri sonucu gerek uluslararası gerek yerel markasını oluşturan şirketlere ait markalar; bu özelliklerinden dolayı bazı art niyetli kişilerin bu markaları haksız olarak kullanmalarına ve haksız kazanç elde etmeye yönelik haksız fiillerine maruz kalıyor.

Günümüzde İmitasyon ürünlerinin sahteciler tarafından yapılması. Uluslararası veya yerel pazarda tanınmış ve markalaşmış firmaların en büyük sıkıntısı haline gelmiştir.

Tanınmış ve markalaşmış firmamüşterileri; satın alınan ve kullanılan imitasyonürünlerin kötü malzemeden yapılması sebebiyle tüketici; firmanın markasına güvenip aldığı ürünün maalesef imitasyon olduğunu çoğu zaman ayıramıyor. Çünkü satışı yapılan ürünler çok lüks mağazalarda da satılabiliyor. Bu sebeple bir çok dünyaca ünlü marka sahibi şirket; sahteciler tarafından marka isminin lekelenmemesi için hukuk bürolarıyla çalışmaktadır

MARKA İHLALLERİNE KARŞI YAPILAN İŞLEMLER

Marka hakkı ihlali kanun koyucu tarafından şikayete tabii tutulmuş olupcezai yaptırımlar, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“ SMK ”) m. 30'da düzenlenmiştir.

(1) Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(2) Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(3) Yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Şikayete tabi diğer suçlarda olduğu gibi sürecin başlatılabilmesi için; hakkı ihlal edilen firmaların öncelikli olarak tespit edilen yerlerdeki taklit markaların toplatılması ve ihlalciler hakkında ceza davası açılabilmesi için (fotoğraf, ürün, fiş, fatura vb) deliller ile tespit edilen yerlerde arama yapılması ve taklit marka ürünlerin yakalanması halinde bunlara el konulması için savcılığa müracaatta bulunması gerekmektedir.

Savcılık tarafından delillerin yeterli görülmesi halinde; arama ve el koyma kararı verilmesi için Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliği’ne talepte bulunulur.Sulh Ceza Hakimliği tarafından arama ve el koyma kararı verildikten sonrasında Emniyet Müdürlüğü tarafından görevlendirilecek Polis memurları ile birliktetespit edilen adreslerde arama yapılır.

Aramada tespit edilen taklit ürünler Polis memurları tarafından tek tek sayılır, çuvallara konulur ve tutanak altına alınıp mühürlenerek adli emanete alınır. Yargılama sona erdikten sonra ise bu ürünler imha edilir.

Marka hakkını ihlalin önlenmesi sürecinde; kanunda düzenlenen hapis ve para cezasının caydırıcılığının yanı sıra; YAKALANAN TAKLİT ÜRÜNLERİN TOPLATILMASI VE İMHA EDİLMESİ suretiyle de marka sahiplerinin hakları korunarak uğradıkları ve uğrayacakları muhtemel zararların önüne geçilmektedir.

MARKAYI KORUMAK NEDEN ÖNEMLİ

Şirketler marka hakkını kullanmanın yanı sıra markayı korumakla da yükümlüdür. Nitekim Marka bir şirketin en büyük ekonomik değeridir.

Marka Taklit ediliyor ise ve bu taklit, markanın itibarına zarar veriyor ise marka sahipleri marka stratejilerini belirlerken taklitleri ve bu taklitlere karşı yapılması gerekenleri de doğru bir politika ile belirlemek zorundadırlar.

Markanın korunması için hukuki yollara başvurulması halinde; ihlalciler açısından; iş yerine polis baskını yapılması, ürünlere el konulması, çevre esnafın meraklı bakışları altında karakolda ifade vermeye gidilmesi ve en nihayetinde mahkeme huzurunda yargılanmak gibi sancılı ve itibar zedeleyici bir durumu kimse arzulamayacak olduğundan tüm bu anlattıklarımızTürkiye’ deki yasal düzenlemelerin taklitçilikle mücadele hususunda oldukça caydırıcı ve etkili bir güce sahip olduğunun göstergesidir. Yeter ki marka sahibi bu yasal haklarının bilincinde olsun ve bu yasal haklarını kullansın.

TAKLİT ÜRÜN FİRMALARA NASIL ZARAR VERİR

Şirketler taklit ürünlerden dolayı satış cirolarında büyük düşüşler yaşıyor. Şöyle ki; daha ucuza satılan her taklit ürün, satılacak olan orijinal ürünün önünü kesiyor.

Çok sayıda taklit üretimi yapılarak piyasaya sürülen markalar; tüketicide;orijinal ürünün taklit ürünile karıştırılması kaygısı yaratıyor ve bunun sonucunda tüketici orijinal ürün almaktan imtina ediyor.

Şirketler Orijinal ürün aldığını düşünerek taklit ürün alan tüketici ile taklit ve kalitesiz ürünlerde çıkan ayıplarda değişim hususlarında karşı karşıya geliyor. Özellikle ayıplı ürünlerde; fiş, fatura ve barkod kontrolü yapılması genellikle mümkün olmadığı için bu durum firmalar için itibar kaybının yanı sıra maddi zararlara da yol açıyor.

Taklit ürünlerin maliyeti oldukça düşük olup orijinal ve kaliteli ürünlere kıyasla çok daha ucuza piyasaya sürülerek şirketlerin satışlarını düşürüyor.

Av. Esin TOLU