MAKALE

MALPRAKTİS DAVALARINDA DOKTOR SAVUNMASI

Abone Ol

Hekimler meslek hayatları boyunca sıkça şikayetler ve tazminat davaları ile karşılaşabilmektedir. Yoğun çalışma temposunda bir yandan mesleki görevlerini yerine getirirken, diğer bir yandan hukuki süreçlerle uğraşmak zorunda kalabilirler. Çalışma koşullarının zorluğu göz önüne alındığında malpraktis iddialarındaki artış kaçınılmaz hale gelebilmektedir. Hastalar hekimleri SABİM’e, Tabipler Odasına, CİMER’e ya da savcılığa şikayet edebildiği gibi tazminat davaları da açabilmektedir. Bu gibi durumlarda hekimlerin, sürecin başlangıcında yapacakları hataların ileride ağır sonuçlar doğurabileceğini bilerek temkinli hareket etmeleri gereklidir. Bu nedenle bilimsel ve hukuki dayanaklara sahip bir savunma hazırlanması büyük önem taşır. Aksi halde, yetersiz bir savunma ceza veya tazminat kararlarına yol açabilir. Hekimlerin tıbbi uygulama hatası sebebi ile sorumlulukları hekimin kamuya bağlı mı yoksa özel sektöre mi bağlı olarak çalıştığıdır. Kamuda çalışan hekim ile özel sektörde çalışan hekimin sorumlulukları ve açılacak malpraktis davalarında uygulanacak prosedür birtakım farklılıklar içermektedir.

1.Malpraktis Davalarında Kamuda Çalışan Hekimin Hukuki Sorumluluğu

Devlet hastanelerinde verilen hizmet kamu yararı taşımaktadır.  Bu sebeple kamu hizmetinden kaynaklanan malpraktis durumunda devlet hastanesinin sorumluluğu gündeme gelebilmektedir. Devlet Memurları Kanunu’nun 13. maddesi gereği, kamu görevlilerinin görevlerinden kaynaklanan tazminat taleplerinde dava doğrudan hekime değil, idareye yöneltilir. Ancak, idarenin tazminat ödemesi halinde, daha sonra bu tutar ilgili hekime rücu edilebilir. Hekimler için, davanın ihbar edildiği anda sürece dahil olmaları kritik önemdedir. İlgili tıbbi uygulamalar hakkında savunma yapmak ve deliller sunmak, hem idarenin aleyhte karar almasını engelleyebilir hem de olası bir rücu davasında güçlü bir hukuki zeminde bulunmalarını sağlar.

1.1.Kamuda Çalışan Hekime Davanın İhbari ve Rücu

“Sağlık Meslek Mensuplarının Tıbbî İşlem Ve Uygulamaları Nedeniyle Soruşturulmasına Ve İdarece Ödenen Tazminatın Rücu Edilmesine Dair Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’’ de idareye yöneltilen tazminat talepli davanın hekimlere (tüm sağlık mensubu çalışanlarına) hangi durumlarda rücu edebileceğinden bahsedilmiştir. Malpraktis nedeniyle idare tarafından ödenen tazminatın hangi şartlarda hekime rücu edilebileceğini düzenleyen bu yönetmelik, tıbbî işlem ve uygulama nedeniyle, idare aleyhine tazminat davası açılması halinde dava, sağlık meslek mensubuna ve var ise sigortacısına ihbar edilecektir. Ancak yönetmeliğe göre, idarenin rucü isteminde bulunulabilmesi için; sağlık mensubunun kasten görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, görevini kötüye kullandığına dair kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı arıyordu. Fakat Sağlık Bakanlığı tarafından  ceza kararının aranmasından vaz geçilerek hekimlerin sigorta poliçelerinden tazminat talep edilmesi için yeni bir düzenleme yapılmıştır.

7496 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesi ile birlikte hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kesinleşmiş cezası bulunmasa dahi zorunlu sigortası bulunan sağlık meslek mensuplarının, her türlü kusuru ve görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek verdikleri zararlardan dolayı ödenen meblağ sigorta şirketinden talep edilmesi mümkün hâle gelmiştir.

2.Malpraktis Davalarında Özel Hastanede Çalışan Hekimin Hukuki Sorumluluğu

Özel hastanelerde çalışan ya da kendi kliniklerini işleten hekimlere, tıbbi hatadan doğan şikayetler ve tazminat davaları doğrudan yöneltilebilir. Hekimin hukuka aykırı davranışı, tıbbi uygulama sonucunda oluşan zarar, hekime tıbbi uygulaması sebebiyle atfedilecek kusur ve kusur ile ortaya çıkan zarar arasında mevcut illiyet bağının bir arada bulunmasıyla hekimin tıbbi uygulamadan doğan hukuki sorumluluğu söz konusu olacaktır. Hekim, tüm mesleki özeni göstermiş olsa dahi hasta zarar görebilir. Ancak her zarar malpraktis olarak değerlendirilmez. Bu aşamada oluşan zararın komplikasyondan mı yoksa tıbbi hatadan mı kaynaklandığının tespiti gerekmektedir.

Hekim savunmasında, tıbbi müdahalenin özenle ve güncel tıp kurallarına uygun şekilde yaptığını ve aydınlatılmış onamın hastadan uygun şekilde aldığını ispat etmesi önemlidir. Bazı durumlarda hasta, hem hekime hem de hastaneye dava yöneltebiliyot. Bu gibi hallerde, doktor ve hastane için ayrı savunmalar yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde, dava sonucunda çıkacak tazminatlar taraflar arasında rücu davalarına yol açabilir.

3.Hekimler Malpraktis Davaları İçin Ne gibi Önlemler Alabilirler?

Hekimlerin malpraktis davalarıyla veya herhangi bir şikayet ile karşı karşıya gelmemesi için tedavi süresince hastanın teşhis, tedavi ve bakım hizmeti doktor tarafından özenli, tıbbi gereklere uygun bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Hasta, tedavi süresindeki uygulamalardan haberdar edilmeli, olası risklere ilişkin aydınlatılmalı, tedavinin muhtemel etkileri ile komplikasyonları konusunda bilgi sahibi edilmelidir. Hekimler, her ne kadar üzerine düşen tüm yükümlüleri yerine getirse de tüm bunlara rağmen hasta zarar görebilir. Bu gibi durumlar için doktorlar nasıl önlemler alabilir:

A. Hastaya Ait Kayıtların Tutulması

Çoğu malpraktis davaları yıllar sonra hekimlerin karşısına geliyor. Bu sebeple hekimler, hastalarla ilgili detaylı kayıtlar tutmalıdır. Kayıtlar; bilimsel, eksiksiz, anlaşılır ve zamanında yapılmalıdır. Onam belgeleri gibi yasal zorunluluk taşıyan belgeler eksiksiz doldurulmalı, gerekli durumlarda tarih ve saat belirtilmelidir. Tıbbi kayıtlarda doğruluk, kapsamlılık, zamanlılık, bilimsellik, eksiksizlik ve gizlilik esastır.

B. Tıbbi Kayıtların Doğruluğu ve Düzenliliği

Hasta dosyasında protokol numarası, doğum tarihi ve hasta adı gibi kişisel bilgiler yer almalıdır. Cerrahi tedavi sürecinin aşamaları, kullanılan cihazlar ve alınan konsültasyonlar kaydedilmelidir. Kayıtlar okunaklı yazılmalı, anlaşılır olmalıdır. Hastalığın gidişatı ile hemşirelerin hastaya bakımı ayrıntılı yazılmalıdır. Özellikle onam belgeleri tarihlendirilmeli ve gerekirse saat yazılmalıdır. Muvafakat belgesi dosyaya eklenmelidir. Tıbbi kayıtlar gerektiğinde kanıt olarak kullanılabildiğinden düzeltilmeden mümkün olduğunca ayrıntılı ve düzenli tutulmalıdır. Bir düzeltme varsa, düzeltmenin tarih ve saati ile düzeltmeyi yapan kişinin baş harfleri yer almalıdır. Düzeltme metnin okunabilmesi için üzeri çizilerek yapılmalıdır. Kayıtların tutulmasından sorumlu olan her sağlık çalışanı, bunların doğruluğundan da sorumludur. Hastası bir nedenle zarar görürse kayıtlar, örneğin, uygulanan doz yanlışsa doktor sorumlu olacaktır. Örneğin yanlış dozda ilacın neden olduğu durumun tedavisi için yapılan masrafları doktordan isteyebilirler veya hasta kötü bir ilaç nedeniyle ölürse, ölen kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin özel mali desteğini doktordan tazminat isteyebilir. Fakat hatanın kasıtlı olarak veya doğal olarak yapılmış olması hata oranını değiştirir.

C. Dosyaların Detaylı İncelenmesi

Hekime yöneltilen dava dosyasındaki hastanın tüm kayıtları dikkatlice incelenmelidir. O süreçte hekimin yanında olan hekim, hemşire, ebe gibi çalışma arkadaşı var mıydı ya da ilgili hastanın tedavisi sırasında yaşanan herhangi bir aksilik var mıydı bunları değerlendirmekte fayda var. Örneğin o gün tek nöbetçi doktor olmak, aynı anda birden fazla yerde bulunma zorunluluğu, tedavi sırasında kullanılması gereken cihazın çalışmaması vs.

D. Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası

Hekimler, mesleki faaliyetleri sonucunda oluşabilecek zararlar için Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası yaptırmalıdır. Bu sigorta, tazminat taleplerine karşı hekimlerin finansal güvenliğini sağlar. Bu sigorta, hekimlerin mesleki faaliyetlerini sigortanın sağladığı teminatlar sayesinde daha rahat ifa edilmelerini amaçlamaktadır. Bu sebeple meslek hayatı boyunca bu sigortaya sahip olmakta fayda var.

4. Hastane Yönetiminin Tıbbi Kayıt Sistemindeki Sorumlulukları

Hastane yönetiminin tıbbi kayıt sistemi ile ilgili sorumlulukları, sağlık hizmetlerinin etkinliği, hasta güvenliği ve yasal uyumluluk açısından büyük önem taşır. Bu sorumluluklar şu şekilde özetlenebilir:

A. Personelin Sağlanması ve Eğitimi: Hastane yönetimi, tıbbi kayıt sisteminin düzgün işleyebilmesi için gerekli personeli temin etmek ve bu personeli doğru, güvenli ve zamanında kayıt tutma konusunda eğitmekle yükümlüdür. Eğitimler düzenli olarak güncellenmelidir.

B. Belgelerin Oluşturulması ve Saklanması: Hastane yönetimi, hasta bilgilerini içeren belgelerin doğru, eksiksiz ve güvenli bir şekilde oluşturulmasını, düzenlenmesini ve saklanmasını sağlamalıdır. Belgeler, yasal saklama sürelerine ve gizlilik kurallarına uygun şekilde muhafaza edilmelidir.

C. Hasta Dosyaları Arşivinin Oluşturulması: Tüm tıbbi verilerin güvenli bir şekilde arşivlenmesi, hem kağıt hem de dijital ortamda yapılmalıdır. Arşivleme işlemi, hızlı erişim için düzenli ve güvenli olmalıdır.

D. Tıbbi Kayıtlardan Yararlanılmasının Sağlanması: Tıbbi kayıtların sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak için etkin bir şekilde kullanılması sağlanmalıdır. Bu, tedavi süreçlerinin iyileştirilmesi için analizler yapmayı ve sağlık çalışanlarının bu kayıtlardan verimli faydalanabilmesi için uygun sistemler kurmayı içerir.

kontrol edilmesi gerekmektedir.

Malpraktis davaları, hekimlerin hukuki süreçlerde zorlanmasına neden olabilir. Bu tür durumlarda, profesyonel bir hukuki destek alınarak hem hekimin haklarının korunması hem de sürecin etkili bir şekilde yönetilmesi açısından büyük bir öneme sahiptir.

Av. Ceren TÜRKİŞ

-----------

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 28.02.2018 tarih 2015/38670E., 2018/2593K.sayılı kararı,

Ersan Şen, Hekimlerin Ceza Sorumluluğu

A. A., & Güçlü, A. (2022). Hastanelerin Tıbbi Kayıtlardan Doğan Sorumlulukları, Selçuk Üniversitesi Akşehir Meslek Yüksekokulu Sosyal Bilimler Dergisi, 13, 127