Sıkça Ankara’ya gittiğim zamanlardaydı.
Bir sınav jürisinde yer almak için gittiklerimin biriydi bu Ankara seyahati de. Pek de sevemediğim bu şehirde bir taksiye bindim sabah sabah. İçeride güzel bir koku vardı. Baktım ortada bir fesleğen. Taksi şoförü, iki koltuğun arasında bir saksı içinde fesleğen yetiştiriyordu. ‘Sür abi elini’ dedi. ‘Daha güzel kokar içerisi’. Taksiden indiğimde ellerimde kokusu kalmıştı fesleğenin. Yüzümde tebessümü.
Yaşama sevinci vardı bu şoförün içinde. İçinde yaşadığı mekana da yansıtmıştı bu sevincini. Hayata güzel bakan bir örnekti. Belki de dünyada ilk adamdı arabasında fesleğen yetiştiren.
Taksiye binmekten öte, güne ne güzel bir başlangıçtı bu. Hayatın her anında böyle güzelliklerle karşılaşsak ne güzel olurdu değil mi? Ben hem şaşırmıştım hem de sevinmiştim. Taksici, sen çok yaşa emi... Kimlere etkin var doğrudan ya da dolaylı, sen bile tahmin edemezsin. Öncelikle ben, gülümsetti bir kere beni. Sonra belki de en çok jürisinde bulunduğum sınavdaki adaylara.
Etrafınıza güzel kokular saçmak istemez misiniz? Ümit soluklansanız, tebessüm saçsanız etrafa. Karamsar olmayın. Kalbiniz her sıkıştığında bakın etrafa, bir elinizle diğerine dokunun, göz gezdirin etrafınıza, yanı başınızdaki güzellikleri farkedin.
Hani hep derler ya, pozitif enerji, negatif enerji diye... Siz hep pozitif olun. İçinize güller ekin, dışınız gül koksun.
Emin olun, hayatın en acılısı siz değilsiniz ve en çile çekeni de. Savaşın içinde gülen çocuklara bir bakın. Bir tencere aş bulduğunda sevinen yaşlı nenelere. Kendisinin elinden küçük poşeti taşımak için uzanan bir eli bulduğunda gözleri gülen yaşlı dedeye.
Sonra kocaman bir nefes çekin içinize ve adımlarınızı daha bir sağlam basın.
Şikayet etmeyin, sorun olmayın, siz çözün problemleri.
Ben insanları mevsimlere benzetirim. Her mevsimi vardır insanın da. Kimi kıştır, kimi yaz. Kimi sonbahardır, kimi de buram buram bahar.
Yaklaştığınızda kiminde üşürsünüz kiminde ısınırsınız. Bazılarında kararır tamamen içiniz. Siz bahar olun. İkliminiz hep ümit yağdırsın gönüllere. Her kırık sine, sizde ümit bulabiliyorsa, her gönlü yanık sizde derman bulabiliyorsa, baharı taşıyorsunuzdur gözlerinizde.
Sevgili öğrencilerim ve dostlarım.
Hangi insan hep tasasız yaşar ki... Hangi insan dertsizdir? Elbette herkesin bir derdi vardır. Gönlü daralır zaman zaman. Elbette herkes gibi gözyaşlarımı içime akıttığım zamanlar oldu benim de. Ama her zaman elimden geldiği kadar gülümsedim hayata ve etrafıma. Burası ümitsizlik dergahı değildir diyen Mevlana gibi... Kapımı ve gönlümü etrafa açtım ve aydınlık tuttum hep. Bahar olmaya çalıştım en kara günlerde bile.
Ama elbette sizde farkındasınız, benim baharım benim kadardır, bir taksi şoförünün arabasındaki fesleğen kadardır. Yetmez her yere ümit yağdırmaya. Siz de bir fesleğen ekseniz gönlünüze ve dokunan fesleğen koksa, hayat koksa, siz koksa...
Hani şarkıdaki gibi, ‘adınız bahar olsa sizin’...