MAKALE

Finansal Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması İle Çerçeve Anlaşmalarının Ülkemizdeki Reel Uygulamaları Üzerine Değerlendirme

Abone Ol

Yeniden yapılandırma uygulaması 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun Geçici 32. maddesi uyarınca; bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktöring şirketleri ve finansman şirketleri ile kredi ilişkisinde bulunan borçluların bu kuruluşlar nezdindeki kredi borçlarına ilişkin olarak, çerçeve anlaşması ve ilgili sözleşmeleri kapsamında alınacak tedbirlerle, geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirebilmelerine, üretim, yatırım ve istihdam faaliyetlerini sürdürmelerine, dolayısıyla ekonomik büyümelerine imkan ve katkı sağlayacaktır.

FYY süreci, bu sürece girecek borçlu şirketlerin, borç miktarı en yüksek 3 alacaklı kuruluştan birine, çerçeve anlaşmasında öngörülen usul ve belgelerle yapacağı başvuru ile başlamaktadır. Kendisine başvurulan alacaklı kuruluş, başvurudan sonra üç gün içerisinde borçlunun borcunun bulunduğu ve çerçeve anlaşmasının tarafları arasındaki alacaklı kuruluşlardan, alacaklarını ve varsa alacaklarının teminatlarını bildirmelerini ister. Bildirimler üzerine Alacaklı Kuruluşlar Konsorsiyumu tarafından lider banka belirlenir. Lider banka müzakereleri, süreci yönetir.

Yapılan değerlendirmeler neticesinde, çerçeve anlaşması kapsamında alacaklı banka ve kredi kuruluşlarından birisiyle yapılan sözleşmenin alacaklı kuruluşların alacakların üçte ikisini oluşturan çoğunluğu tarafından imzalanması halinde, alacaklı kuruluşların tamamı tarafından alacakların yeniden yapılandırılması zorunlu hale gelir. İmzalanan anlaşmalar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından onaylanınca yürürlüğe girer ve kreditörleri bağlar.

Yasal çerçevesi yukarıda izah edilen Finansal Yeniden Yapılandırmanın ülkemizdeki uygulama ve sonuçlarını değerlendirirsek; Türkiye Bankalar Birliği verilerini incelediğimizde, şirket kurtarma reçetesi olarak sunulan ve borçlu şirketlerde büyük beklentilere yol açan FYY sürecinde Ekim 2019-Şubat 2020 dönemi içinde, FYYÇA Büyük Ölçekli Uygulama kapsamına 138 adet firma ( 67 Grup şirket) alınmıştır. Kapsama alınan firmalardan 18 şirket ile kreditörler arasında Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi (FYYS) imzalanmıştır. Başvuruda bulunan 138 firmanın 120’sinin başvurusu ise reddedilmiş veya sürüncemede bırakılmıştır. Kasım 2019-Şubat 2020 dönemi içinde, orta ve küçük ölçekli uygulama kapsamında 42 borçlu firma başvurmuş, bu kapsamda bu başvuruların sadece 7 tanesi ile kreditörler arasında Finansal Yeniden Yapılandırma sözleşmesi imzalanmış, geri kalan 35 borçlu şirketin ise talebi reddedilmiş veya sürüncemede bırakılmıştır.

Bu çerçevede iş dünyasında büyük beklenti yaratan FYY uygulaması beklentileri karşılayamamıştır. Yapılandırma talebi kabul edilen şirketlerin sayısı başvuru sayısına oranlandığında, başvuru kabul oranın % 10 civarında olduğu tespiti ortaya çıkmaktadır.

Finansal Yeniden Yapılandırma ve Çerçeve Anlaşması’nın uygulamadaki başarısızlık nedenlerine değinmek gerekirse, başarısızlık sebepleri olarak;

- Çerçeve anlaşması sürecinde kreditörlerin, başvurucu borçlu şirketlerden ısrarla ek teminatlar istemeleri, şirketlerin de bunları karşılayacak teminat kaynaklarını zaten tüketmiş olmaları veya hiç teminatlarının bulunmaması,

- Çerçeve anlaşması sürecinde tasdik oranının üçte iki çoğunluk gibi yüksek bir orana bağlanmış olması neticesine dayalı olarak, mevcuttaki teminatları yeterli olan bankaların teminatları nedeniyle yapılandırma sürecinde esnek olmamaları ve olumlu tavır sergilememeleri,

- Finansal Yeniden Yapılandırma Sürecinde, konkordatoda olduğu gibi, tarafları ( borçlu şirket ile kreditörleri ) anlaşmaya zorlayacak kamu gücü baskısının (mahkeme ve konkordato komiseri gibi) olmaması,

- Çerçeve anlaşmasına başvuran şirketlerin ayrıca piyasa borçlarının bulunması durumunda, bu borçların FYY süreci dışında olması nedeniyle bankalar nezdinde bu durumun işletmelerin devamı ve imzalanacak bir FYY anlaşması için ciddi hukuki risk olarak görülmesi,

- Çerçeve anlaşmasına başvuran şirketlerin nakit akışı olarak ciddi sorunlar yaşaması nedeniyle kreditörlerin mevcut borcun yapılandırılarak borcu ötelemelerinin yanında, borçlu şirketlerin bir de ek kredi ve nakit taleplerini karşılama istekleri karşındaki tereddüt ve risk durumları,

- Başvurudan önce şirketlerce profesyonel, gerçekçi ve uygulanabilir bir yapılandırma projesi hazırlanıp sunulamaması,

- Şirketlerin ayrıca kamu borç yükü var ise (Vergi ve SGK borçları), bunların tasfiye ve yapılandırılmasında karşılaşılan sorunların FYY tarafından yasal olarak çözülme imkanının olmaması,

- Ülkemizdeki özel bankaların mevcut gerçek sermaye yapılarının güçlü olmaması nedeniyle bu tip borçlu şirketleri tekrar finanse etmekte ve yapılandırmadaki isteksiz tavırları, sayılabilir.

Bu değerlendirmeler çerçevesinde; ülkemizde 2019 yılının Eylül ayı itibariyle yürürlüğe giren Finansal Yeniden Yapılandırma - Çerçeve Anlaşmasının uygulamada başarılı sonuçlar vermediği, bu kuruma piyasa ve kamu borcu olan şirketlerin başvurmasının pratik bir değerinin olmadığı, sadece banka ve finans kuruluşlarına borcu olan ve çerçeve anlaşması ile ek teminatlar verebilecek şirketler için hukuki koruma sağlayabildiği, borçlu şirketlerin başvurduğu diğer hukuki kurum olan konkordato müessesesinin şirketler için daha pratik, gerçekçi ve tam bir koruma sağladığı görülmektedir.

Av. Aslı Erdem