TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
AKLİME HANAS VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/36970) |
|
Karar Tarihi: 20/12/2023 |
R.G. Tarih ve Sayı: 31/1/2024-32446 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Muammer TOPAL |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Muhterem İNCE |
Raportör |
: |
Hasan HÜZMELİ |
Başvurucular |
: |
1. Aklime HANAS |
|
|
2. Aysel TUFAN |
|
|
3. Remziye ALAN |
Vekilleri |
: |
Av. Öykü ÇAKMAK USAL |
|
|
Av. Semra BALYAN |
|
|
Av. İrem YILDIZ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idarenin belirli konularda yapılmak istenen eylemlere yönelik olarak hukuka aykırı şekilde yasaklama kararı vermesi ve bu kararın iptal edilmesi için açılan davanın reddedilmesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 25/8/2021 tarihinde yapılmıştır. 2021/37003 ve 2021/37017 numaralı başvurular incelenen başvuruyla birleştirilmiştir. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Olayın Arka Planı
5. 2008 yılı Kasım ayında, PKK silahlı terör örgütü lideri A.Ö.nün ceza infaz kurumunda avukatları ve aile bireyleriyle düzenli olarak görüştürülmediği tecrit edildiği iddiasıyla Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili L.G. açlık grevine başlamıştır. Akabinde birçok ceza infaz kurumundaki tutuklu ve hükümlüler de bu greve ve L.G.ye destek vermek amacıyla açlık grevine katılmıştır.
6. Aralarında ceza infaz kurumunda bulunan kişilerin yakınlarının da olduğu gruplar, açlık grevlerine dikkati çekmek ve/veya eylemleri desteklemek amacıyla Diyarbakır'da toplantı ve gösteriler düzenlemiştir. Başvurucuların beyanına göre 14/4/2019 ile 21/5/2019 tarihleri arasında bu kapsamda düzenlenmek istenen toplantılara kolluk görevlileri, yirmi dört kez müdahalede bulunmuştur.
7. Diyarbakır Valiliği (Valilik) 15/4/2019 tarihli ve 2019/1959 sayılı yazısıyla, il genelinde açlık grevi eylemine destek mahiyetinde yapılacak eylem ve etkinliklerin 15/4/2019 ile 30/4/2019 tarihleri arasında yasaklanmasına karar vermiştir. Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü terör örgütüne ait olduğu belirtilen bir internet haber sitesinde 8/3/2019 tarihinde açlık grevlerini destekleyen ve eyleme çağrı niteliğinde paylaşım yapılmasının, HDP'ye mensup bazı milletvekillerinin açlık grevine devam etmesinin, eylemlerin ülke geneline yayılması için terör örgütüne müzahir kişilerce desteklenmesinin, bu eylemlerin günlük yaşamı katlanamaz derece zorlaştırmasının, bazı provokatif eylemlerin yaşanabilme ihtimali olmasının, karşıt görüşlü grupların bir araya gelmesi neticesinde telafisi mümkün olmayan olaylara sebebiyet verilebilmesinin halkın mal ve can güvenliğini olumsuz yönde etkileyebileceğini değerlendirmiştir.
8. İl Emniyet Müdürlüğü 26/4/2019 tarihli ve 2019/2078 sayılı yazısıyla, 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 7. maddesi ile 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin (C) ve 66. maddeleri uyarınca Valiliğin 15/4/2019 tarihli yasaklama kararının 1/5/2019 tarihinden 15/5/2019 tarihine kadar uzatılması talebini Valilik oluruna sunmuştur. Valilik 26/4/2019 tarihinde anılan talebe olur vermiştir. Dosya kapsamında, anılan kararların hangi vasıtalarla ve hangi tarihte kamuya duyurulduğuna ilişkin herhangi bir açıklama ve bilgi bulunmamaktadır. Anılan yasaklama kararının ilgili kısmı şöyledir:
"HDP (Halkların Demokratik Partisi) Hakkari milletvekili yasal kuruluşu bulunmayan -sözde- DTK (Demokratik Toplum Kongresi) eş başkanı olan [L.G.], 07.11.2018 tarihi itibariyle tutuklu bulunduğu ilimiz E Tipi Cezaevinde PKK/KCK terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'a -sözde- tecrit uygulandığı bahanesiyle açlık grevi başlatmış olup,25.01.2019 günü Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava duruşmasında tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmesi kararı alınmış olup adı geçen vekil başlatmış olduğu açlık grevi eylemini tahliyesi sonrasında intikal ettirildiği ikamet adresi olan Bağlar İlçesi Bağcılar Mahallesi ...sitesinde devam ettirmektedir.
Terörist başına cezaevinde uygulanan sözde tecriti protesto etmek ve bunu bahane ederek açlık grevi eylemi başlatan Hakkari Milletvekili [L.G.]' e destek olmak amacıyla, terör örgütüne müzahir yayın organlarından yapılan çağrı içerikli haberlerinde etkisiyle, ilimizde HDP Milletvekilleri, il/ ilçe yöneticileri ve STK. temsilcilerinin katılımıyla farklı tarihlerde, süreli açlık grevi eylemleri, basın açıklamaları, yürüyüş, yol kapatma vb. tarzda eylemler gerçekleştirilmek istendiği bilinmekte olup,
İlgili sayılı yasaklama kararı ile [L.G.] isimli şahsın cezaevinde başlatmış olduğu sonrasında ikametinde devam ettiği açlık grevi eylemine destek mahiyetinde gerçekleştirilebilecek; (basın açıklaması, açlık grevi, oturma eylemi, stant/çadır kurma, bildiri dağıtma, v.b) her türlü eylem ve etkinlikler ilimiz genelinde açık alanlarda (İl Merkezi, Dış İlçeler ve Jandarma Sorumluluk Bölgeleri dahil) tüm coğrafi alanı kapsayacak şekilde 15.04.2019 ile 30.04.2019 tarihleri arasında yasaklanmıştır.
Konuyla alakalı olarak yapılan açık kaynak araştırmalarında; 08.03.2019 günü terör örgütünün yayın organı olan ANF(Ajans Fırat News) isimli internet haber sitesinde https:/anfiurkce.net/kurdistan/aclik-grevleri-yayiliyor-lki-milletvekili-daha-eylemde-12158 linki üzerinden yapılan Açlık Grevleri Yayılıyor Iki Vekil Daha Eylemde' başlıklı paylaşımda özetle 'Tecridin kaldırılması amacıyla [L.G.] öncülüğünde başlayan açlık grevi eylemi bugün 121'inci gününe girdi. 1 Mart tarihi itibarıyle cezaevlerinde binlerce kişi tarafından sürdürülen açlık grevi eylemi dışarıda da yayılıyor. Daha önce HDP Milletvekili [D.D.] ve bir grup kişinin başlattığı açlık grevi eylemine HDP milletvekilleri [T.T.] ve [M.S.] ile birlikte bir grup daha katıldı.' şeklinde yapılan paylaşımın devamında; 'Türkiye'ye yönelik bütün kötülükler İmralı tecridi ile başladı. Bugün bunun ortadan kalkması için binlerce kişi direniyor. Bu eylemler uyarıdır, mesajdır. 1982 tarihinde Kemal'lerin, Hayri'lerin yaptığı direniş ne ise Leyla'ların, Nasır'ların yaptığı eylem de aynı anlama gelmektedir. Duyarlı halkımıza sesleniyoruz, kimin elinden ne geliyorsa ortaya koymalıdır. Ölümleri ancak direnişle durdurabiliriz.' şeklinde çağrı amaçlı paylaşımın olduğunun görülmüştür.
Yapılan çağrı haberi doğrultusunda 07.03.2019 günü Bağlar İlçesi HDP İl Binasında 5 (beş) şahıs tarafından başlatılan açlık grevi eylemine, HDP Van Milletvekilleri [T.T.] ile [M.S.] ve HDP Diyarbakır Milletvekili [D.D.] ile açlık grevlerine devam ettiği bilinmektedir.
Konuyla alakalı olarak terör örgütü çatı yönetimince, terörist başına uygulanan -sözde- tecritin bahane edilerek, cezaevlerinde ve örgütün açık alan yapılanmaları tarafından başlatılan açlık grevi eylemlerinin, örgüte müzahir gruplarca desteklenerek mümkün olduğu kadar tabanda yayılmasının hedeflendiğinin değerlendirilmektedir.
Son zamanlarda ilimizde başta teröristbaşı A.Ö.'a atfen başlatmış olduğu açlık grevi eylemine sürdürmükte olan [L.G.]'in ikamet adresi ile aynı amaçla açlık grevi eylemlerini sürdürmeye devam eden tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu ceza infaz kurumları çevresinde, HDP milletvekillerinin, parti il/ilçe yöneticilerinin, STK temsilcilerinin ve terör örgütüne müzahir oluşumlara ait şahısların zaman zaman gelerek yapılan açlık grevi eylemlerine destek olmak üzere ziyaretler ve protesto eylemleri gerçekleştirmeye çalıştıkları bilinmektedir.
Ayrıca yine son dönemde yasal kuruluşu bulunmayan bazı oluşumlarca, teröristbaşına atfen açlık grevi eyleminde bulunan [L.G.]'ye destek olmak amacıyla, vatandaşın günlük yaşamına katlanılmaz ölçüde zorlaştırmayı hedefleyen, el ele tutuşarak, ana arterler üzerinde yol kapatmaya, trafiği durdurmaya yönelik eylemlerin yapılmaya çalışıldığının müşahede edilmiş olup görevlilerimizce gerekli önlemler alınarak, müzahir oluşumların çabaları boşa çıkartılmıştır.
Bu kapsamda ... [L.G.]'nin ikametinde sürdürmekte olduğu açlık grevi eylemi nedeniyle ilerleyen günlerde de gerek sosyal medyadan gerekse de terör örgütüne müzahir yayın organlarından, yapılan açlık grevi eylemlerine destek olmayı amaçlayan çağrıların süreceği, ilin muhtelif adreslerinde; yürüyüş/basın açıklaması/protesto eylemi, yol kapama vb. eylemlerin yapılmak istenerek, güvenlik güçleri ile vatandaşları karşı karşıya getirmeyi amaçlayan provokatif eylemlerin yaşanabileceği, bu sebepten pek çok kamu binası ve yakın çevresinde güvenlik zafiyetleri oluşabileceği, vatandaşların can ve mal güvenliğini olumsuz yönde etkileyecek fiillerin meydana gelebileceği, ilimizin kozmopolitik yapısı göz önüne alındığında, karşıt görüşlü grupların bir araya gelerek telafisi mümkün olmayan olaylara sebebiyet verilebileceği değerlendirildiğinden ilgi sayılı yasaklama kararının hitamı sonrası uzatılmasına ihtiyaç duyulmakta olup,
Milli birlik ve beraberliği zedeleyici provokatif eylemlerin önüne geçilebilmesi, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, müessif olayların yaşanmaması amacıyla;
5442 Sayılı il idaresi Kanunu 11/A ...ve11/C ... Hükümleri ve;
2911 Sayılı ... Kanunu'nun 7. Maddesi[nde] ... Hükümleri doğrultusunda; ... [ilgili mevzuat için bkz. §§ 14,17].
PKK/KCK terör örgütü elebaşısı A.Ö'ya -sözde- uygulandığı ileri sürülen tecriti protesto etmek ve aynı amaçla süresiz/dönüşümsüz açlık grevi eylemi başlatan cezaevlerindeki terör örgüttüyle iltisaklı tutuklu ve hükümlüler ile HDP Hakkari Milletvekili [L.G.]'ye destek olmak amaçlarıyla, ilimiz başta Ceza İnfaz kurumları ve bu kurumlara 2 kilometre çaplı alan içerisinde, [L.G.] isimli şahsın ikametinin bulunduğu Bağcılar Mahallesi ... sitesi ve yakın çevresinde, ilimizde günlük ve sosyal yaşam ile ticari hayatın yoğun olarak geçtiği tüm meydan, alan, cadde ve sokaklarda -sözde- tecrit, kayyum ve açlık grevleri ve YSK'nın vermiş olduğu KHK ile ihraç edilenlerin mazbata verilmeyeceğine dair kararlar ve benzeri kararlar bahane edilerek yapılacak (yürüyüş,basın açıklaması, açlık grevi, oturma eylemi, stant/çadır kurma, bildiri dağıtma,v.b) her türlü eylem ve etkinliklerin il genelinde açık alanlarda (il merkezi, dış ilçeler ve jandarma sorumluluk bölgeleri dahil) Tüm Coğrafi Alanı kapsayacak şekilde, ilgi sayılı Yasaklama'nın sona ereceği 01.05.2019 günü saat :00:01'den itibaren 15.05.2019 günü saat:23.59'a kadar uzatılması hususunu;
..."
B. Somut Olaya İlişkin Bilgiler
9. Başvurucular, beyanlarına göre 10/5/2019 tarihinde ceza infaz kurumunda açlık grevine başlayan yakınlarının sağlık durumundan endişe etmeleri nedeniyle ve bu konuda kamuoyu yaratmak amacıyla Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi Koşuyolu Parkı'nda eylem ve basın açıklaması yapmak istemiş; kolluk görevlileri, Valiliğin 26/4/2019 tarihli yasaklama kararına istinaden anılan etkinliği ve basın açıklamasını engellemiştir.
10. Başvurucular, yasaklama kararını ilk kez müdahale esnasında sözlü olarak öğrendiklerini ifade etmiştir. Anılan yasaklama kararının iptali için 21/6/2019 tarihinde Diyarbakır 1. ve 3. İdare Mahkemelerinde (İdare Mahkemeleri) dava açmıştır. Dava dilekçelerinde 14/4/2019 ile 21/5/2019 tarihleri arasında belirtilen amaçlarla yapılmak istenen barışçıl nitelikteki tüm etkinliklerin kolluk güçlerince engellendiğini ileri sürmüş; ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına atıf yaparak idarenin yasaklama kararının gerekçesiz olduğunu, hukuki ve meşru bir amacının olmadığını belirterek iptalini talep etmişlerdir.
11. Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi 21/11/2019 ve 29/1/2020 tarihlerinde, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi 29/11/2019 tarihinde işlemin iptaline ilişkin davayı reddetmiştir. Başvuruya konu olan kararlarda, Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi 2911 sayılı Kanun’un 17. ve 19. maddesi ile 8/8/1985 tarihli ve 18836 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in (Yönetmelik) 23. maddesine, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi ise bu düzenlemelere ek olarak (19. madde hariç) 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (C) fıkrasına (ilgili kanuni düzenlemeler için bkz. §§ 14-18) yer vermiştir.
12. Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi talebin reddine ilişkin kararlarında dava konusu idari işlemin anılan kanuni düzenlemelerdeki yetkiler kapsamında olduğunu ve anılan yasaklama kararının "meydana gelebilecek terör ve şiddet olaylarını önlenme, kamu güvenliği ve kamu düzenini sağlama, il sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu güvenliği ve esenliğinin bozulmaması ve başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma" amacıyla verildiğini belirtilerek tüm etkinliklere yönelik alınan yasaklama kararı ile bu yasağın uzatılmasına dair dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varmıştır. Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi de benzer gerekçelerle iptal davasını reddetmiştir.
13. Başvurucular, davanın reddine ilişkin kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 31/5/2021 ve 11/6/2021 tarihlerinde, başvuruya konu mahkeme kararlarını hukuka uygun bulduğundan istinaf başvurularını kesin olarak reddetmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. 2911 sayılı Kanun'un 17. maddesi şöyledir:
"Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir."
15. 2911 sayılı Kanun'un 19. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Bölge valisi, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla bölgeye dahil illerin birinde veya birkaçında ya da bir ilin bir veya birkaç ilçesinde bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere erteleyebilir. (Değişik ikinci cümle: 30/7/2003-4963/22 md.) Valiler de aynı sebeplere dayalı olarak ve suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde; ile bağlı ilçelerin birinde veya birkaçında bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere yasaklayabilir."
16. 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"A) Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvet ve teşkilatının amiridir. Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri alır. Bu maksatla Devletin genel ve özel kolluk kuvvetlerini istihdam eder, bu teşkilat amir ve memurları vali tarafından verilen emirleri derhal yerine getirmekle yükümlüdür.
....
C) İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir.(Ek cümle: 25/7/2018-7145/1 md.) Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır.
(Ek paragraf: 25/7/2018-7145/1 md.)Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir."
17. Yönetmelik'in 3. maddesi şöyledir:
"Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, tüm il ve ilçe sınırları içerisinde aşağıdaki hükümlere uyulmak şartıyla her yerde yapılabilir.
a) İl ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde ve Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan sınırlamalara uyulması kaydıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin il ve ilçe temsilcileri ile güzergâhın geçeceği ilçe ve il belediye başkanlarının, en çok üyeye sahip üç sendikanın ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının il ve ilçe temsilcilerinin yazılı görüşleri alınarak her yıl Ocak ayında mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenir. Kamu düzeni ve genel asayişin temini bakımından zorunluluk olan hallerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı yıl içerisinde aynı usulle değiştirilebilir. İl ve ilçenin büyüklüğü, gelişmişliği ve yerleşim özellikleri dikkate alınarak birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı belirlenebilir.
b) Belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı yerel gazeteler ile valilik ve kaymakamlık internet sitelerinden ilan edilerek halka duyurulur. Ayrıca, kuvvet talep edilecek askeri birlik komutanlığına da bildirilir.
c) Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yer ve güzergâhı hakkında sonradan yapılacak değişiklikler de aynı yöntemle yapılır. Bu değişiklikler duyurudan on beş gün sonra geçerli olur.
ç) Birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhının belirlendiği il ve ilçelerde düzenleme kurulu, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde belirlenen yer ve güzergâhlardan birisini tercih edebilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Anayasa Mahkemesinin 20/12/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucular;
- Bir HDP milletvekilinin silahlı terör örgütü liderine ceza infaz kurumunda uygulanan tecritin kaldırılması amacıyla 7/11/2018 tarihinde açlık grevi başlatması sonrasında aralarında milletvekilinin çocuklarının da olduğu yakınlarının ve ceza infaz kurumundaki tutuklu ve hükümlülerin açlık grevine başladıklarını,
- Açlık grevi nedeniyle yakınlarının yaşamlarından endişe duydukları için toplumsal duyarlılık oluşturmak, hukuki ve siyasi sorunların çözümünde yetkili kişilere seslerini duyurmak amacıyla 26/5/2019 tarihine kadar değişik tarihlerde toplandıklarını ancak her seferinde kolluk güçlerince keyfî olarak engellendiklerini ve orantısız güce maruz kaldıklarını,
- 10/5/2019 tarihinde de aynı amaçla gerçekleştirmek istedikleri eylem ve etkinliğe Valiliğin 26/4/2019 tarihli yasaklama kararı olduğu bildirilerek müdahale edildiğini,
- Yasaklamaya dayanak olan 5442 sayılı Kanun'un ilgili maddesi gereğince belirli kişiler için ve belirli yerlerle ilgili bir sınırlama olması gerekirken mevcut yasaklama kararının tüm bölgeyi kapsayacak şekilde verildiğini,
- İdarenin takdir yetkisini kullanırken 2911 sayılı Kanun'un 17. ve 19. maddesine dayanmamasına rağmen yargı merciinin idare yerine geçerek bu hükümlere dayanmak suretiyle 5442 sayılı Kanun hükmü açısından herhangi bir değerlendirme yapmadan karar verdiğini, bu durumun kanunilik ilkesinin ihlali niteliğinde olduğunu,
- Toplantının barışçıl nitelikte olduğunu ve idarenin soyut gerekçelerle etkinliklerin yasaklanmasına karar verdiğini, bu nedenle yasaklama kararının gerekli ve ölçülü olmadığını belirterek toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi ise şöyledir:
"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
22. Başvurucuların gerçekleştirdikleri etkinliğin idarenin yasaklama kararı nedeniyle engellendiği, dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahalede bulunulduğu kabul edilmelidir.
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
23. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen şartları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 34. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
24. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk şartlarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Genel İlkeler
25. Hak ya da özgürlüklere bir müdahale söz konusu olduğunda öncelikle tespiti gereken husus, müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün mevcut olup olmadığıdır. Anayasa’nın 34. maddesi kapsamında yapılan bir müdahalenin kanunilik şartını sağladığının kabul edilebilmesi için müdahalenin kanuni bir dayanağının bulunması zorunludur (kanunilik şartına başka bağlamlarda dikkat çeken kararlar için bkz. Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Hayriye Özdemir, B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
26. Valilik başvuru konusu müdahaleye dayanak olan yasaklama kararını, 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesine ve 2911 sayılı Kanun'un 7. maddesine göre vermiştir (bkz. § 8). İdare mahkemelerinin iptal davasını reddederek başvuru konusu işlemi hukuka uygun bulmaya yönelik gerekçelerinde, idarece dayanılan kanun haricinde 2911 sayılı Kanun'un 17. ve 19. maddelerini de hükme dayanak yaptıkları anlaşılmıştır (bkz. § 11).
27. Somut olayda Valilik "PKK/KCK terör örgütü elebaşısı A.Ö'ya ... uygulandığı ileri sürülen tecriti protesto etmek ve aynı amaçla süresiz/dönüşümsüz açlık grevi eylemi başlatan cezaevlerindeki terör örgütüyle iltisaklı tutuklu ve hükümlüler ile HDP Hakkari Milletvekili L. G.'ye destek olmak " ve "tecrit, kayyum ve açlık grevleri ve YSK'nın vermiş olduğu KHK ile ihraç edilenlerin mazbata verilmeyeceğine dair kararlar ve benzeri kararlar bahane edilerek yapılacak ... her türlü eylem ve etkinlikleri" il genelinde on beş gün süreyle yasaklamıştır. Somut başvuruların toplantı ve gösterilerin Valilik kararıyla yasaklanması ve söz konusu karara yönelik açılan iptal davasının reddi üzerine yapıldığı görülmüştür. Bu nedenle kolluk güçlerinin toplantıya müdahalelerine ilişkin bir değerlendirmede bulunulmayacak, sadece yasaklama kararı şeklindeki müdahale yönünden inceleme yapılacaktır. Dolayısıyla bu aşamada başvuruya konu idari işlemin kanunilik şartını karşılayıp karşılamadığı irdelenmelidir.
28. Valiliğin etkinlikleri yasaklamaya yönelik kararına dayanak olan 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (C) bendinin ikinci fıkrası gereğince bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahale edilebilmesinin şartları şöyledir:
i. Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğuna ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunması
ii. On beş günün aşılmaması
iii. Kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişilere yönelik olarak ildeki belirli yerlere giriş ve çıkışın sınırlanabilmesi ya da belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarının ve/veya toplanmalarının düzenlenmesi ya da kısıtlanabilmesi
29. Kanun koyucu anılan düzenlemede bir toplantıya toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahalede konu, kişi, yer ve zaman bakımından belirlenen sınırlamaların çerçevesini ortaya koymuştur. Buna göre Valiliğin yasaklama şeklindeki müdahalesinin belirli yerlerde ve saatlerde olabileceği düzenlenmiştir. Bu doğrultuda somut olaydaki kuralın Valiliğin il genelini kapsayan on beş günlük yasaklama kararının dayanağı olarak kabulü mümkün değildir. Ayrıca yasaklama kararında yer alan 2911 sayılı Kanun'un 7. maddesinin toplantı ve gösteri yürüyüşünün gün içinde başlama zamanına ilişkin bir kural olduğundan bu düzenlemenin de anılan yasaklama kararına dayanak olmadığı açıktır (bkz. § 14).
30. Öte yandan idare mahkemelerinin başvuruya konu idari işlemin hukuka uygun olduğuna dair gerekçelerine dayanak olan 2911 sayılı Kanun'un 17. ve 19. maddeleri gereğince Valiliğin bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahale edilebilmesinin şartları şöyledir:
- Kanun'un 17. maddesi yönünden;
i. Müdahalenin millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacını taşıması,
ii. Müdahalenin belirli bir toplantıya yönelik olması,
iii. Toplantının ertelenmesine yönelik müdahalenin bir ayı aşmaması,
iv. Toplantının yasaklanmasına yönelik müdahale için suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlikenin mevcut olmasıdır.
- Kanun'un 19. maddesi yönünden;
i. Müdahalenin millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacını taşıması,
ii. Toplantının yasaklanmasına yönelik müdahalenin bir ayı aşmaması,
iii. Toplantının ile bağlı ilçelerin birinde veya birkaçında yasaklanabilmesidir.
31. Görüldüğü üzere kanun koyucu 2911 sayılı Kanun'un 17. maddesinde belirli bir toplantının yasaklamasını öngörmüş iken aynı Kanun'un 19. maddesi anılan yasaklama kararını ilin bir veya birkaç ilçesiyle sınırlamıştır. Somut olayda Valiliğin "ve benzeri kararlar bahane edilerek yapılacak ... her türlü eylem ve etkinliklerin" yasaklanması şeklinde genel nitelikte bir yasaklama kararı verdiği görülmektedir. Bu şekildeki bir yasaklama kararının belirli bir toplantının yasaklanması öngörülen Kanun'un 17. maddesi gereğince verilemeyeceği açıktır. Öte yandan aynı Kanun'un 19. maddesi valiye ilin bir veya birkaç bölgesinde belirli bir toplantıyı yasaklama yetkisi vermektedir. Başvuruya konu olayda ise Valilik, bu yetkisinin ötesinde ilin tamamını kapsayacak ve belirli olmayan bütün toplantılar yönünden yasaklama kararı vermiştir. Buna göre idare mahkemesinin dayandığı kuralların da yasaklama kararının kanunilik şartlarını karşılamadığı açıktır.
32. Şu hâlde Valiliğin 26/4/2019 tarihli kararında, belirlenen yasaklamanın kapsamı ve uygulanacağı yerlerin kanuni olarak öngörülüp öngörülemeyeceğinden bağımsız olarak anılan karara dayanak olabilecek başka bir kanun hükmünün gösterilmediği anlaşılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle Valiliğin 26/4/2019 tarihli yasaklama kararının Anayasa'nın 13. maddesinde açıkça emredilen kanunilik ölçütünü karşılamadığı anlaşılmıştır.
34. Başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
35. Sonuç olarak başvurucuların Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
VI. GİDERİM
36. Başvurucular toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğinin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve her biri için ayrı ayrı olmak üzere 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
37. Başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
38. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvuruculara ayrı ayrı net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Muhterem İNCE'nin karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır 1. İdare Mahkemesine (E.2019/971, K.2019/1899; E.2019/972, K.2020/80) ve Diyarbakır 3. İdare Mahkemesine (E.2019/980, K.2019/2335) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvuruculara net 18.000 TL manevi tazminatın AYRI AYRI ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 1.462,8 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 20.262,80 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/12/2023 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvurucular, idarenin belirli konularda yapılmak istenen eylemlere yönelik hukuka aykırı olarak yasaklama kararı vermesinin ve bu kararın iptaline yönelik açılan davanın reddedilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mahkememiz çoğunluğu, toplantıyı yasaklama kararının Anayasanın 13. maddesinde açıkça emredilen kanunilik ölçütünü karşılamadığı nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
2. Diyarbakır Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü, 26/4/2019 tarihli işlemiyle başvuru konusu olayların yaşandığı dönemde Halkların Demokratik Partisi Hakkâri milletvekili L.G.nin cezaevinde başlatmış olduğu açlık grevine destek mahiyetinde gerçekleştirilecek her türlü basın açıklaması, açlık grevi, oturma eylemi, stant açma, çadır kurma, bildiri dağıtma vb. eylemlerin Diyarbakır ilinin tümünü kapsayacak şekilde 15-30 Nisan 2019 tarihleri arasında yasaklanmasına karar vermiştir. Anılan kararda, bahsi geçen açlık grevi eylemini takip eden günlerde gerek sosyal medyadan gerekse de PKK silahlı terör örgütüne müzahir yayın organlarından yapılan açlık grevi eylemlerine estek olmayı amaçlayan çağrılar üzerine Diyarbakır ilinin muhtelif adreslerinde; hayatın doğal akışını katlanamaz derecede zorlaştırıcı tarzda yapılan yürüyüş, basın açıklaması, protesto eylemi, yol kapama vb. eylemlerin gerçekleştirildiği; milli birlik ve beraberliği zedeleyici ve güvenlik güçleri ile vatandaşları karşı karşıya getirmeyi amaçlayan provokatif eylemlerin önüne geçilebilmesi amacıyla, vatandaşların can ve mal güvenliğini olumsuz yönde etkileyecek fiillerin meydana gelebileceği, Diyarbakır ilinin kozmopolit yapısı da göz önüne alındığında, karşıt görüşlü grupların bir araya gelerek telafisi mümkün olmayan olaylara sebebiyet verilebileceği dikkate alınarak milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suç işlenmesinin önlenmesi için bu yönde bir yasaklama kararı alındığı açıklanmıştır.
3. Başvurucular ise anılan yasaklama işleminin keyfi ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla Diyarbakır 1. ve 3. İdare Mahkemeleri nezdinde iptal davası açmışlardır. Açılan davaların reddi nedeniyle başvurucular, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma haklarının ellerinden alındığını ileri sürmüştür.
4. Toplanma hakkı demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer alır. Demokratik bir toplumda mevcut düzene itiraz eden ve barışçıl yöntemlerle gerçekleştirilmesi savunulan siyasi fikirlerin toplantı ve diğer yasal araçlarla ifade edilebilmesi imkânı sunulmalıdır. Şiddet kullanma niyetinde olan kişilerin katıldığı veya düzenlediği gösteriler barışçıl toplanma kavramı dışındadır. Dolayısıyla toplanma hakkının amacı, şiddete karışmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır. Bunun dışında toplantının veya gösteri yürüyüşünün hangi amaçla yapıldığının bir önemi yoktur. Şiddete teşvik ve demokrasinin ilkelerini ortadan kaldırma durumları dışında toplanma özgürlüğünün ortadan kaldırılmasına yönelik önleyici nitelikli radikal tedbirler demokrasiye zarar verir. Bu nedenle barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş kişilerin toplanma hakkını kullanırken kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına devletin sabır ve hoşgörü göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 80; Ali Rıza Özer ve diğerleri, [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 117, 118; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 47).
5. Öte yandan, Anayasa Mahkemesi, toplanma hakkının bildirim usulüne bağlanabileceğine daha önce karar vermiştir. Söz konusu bildirimin amacı toplantı, yürüyüş veya diğer gösterilerin düzgün bir şekilde yapılmasını güvence altına almak için yetkililere makul ve uygun tedbir alma imkânı sağlamak olduğu sürece genel olarak hakkın özüne dokunmaz. Derhâl tepki verilmesinin haklı olduğu özel durumlar hariç bildirim usulünün uygulanmasının amacı, toplanma hakkının etkin kullanılması imkânını sağlamaktır (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 81; Osman Erbil, § 52; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 122). Buradan çıkan sonuca göre toplanma özgürlüğünün kullanımından kaynaklanan kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde yetkili makamların bu tehditleri bertaraf edecek tedbirleri alabilecekleri kabul edilmelidir. Alınan tedbirler, durumun özelliklerine ve gerekliliklerine göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle devletin bu konuda yapacağı düzenleme ve uygulamalarda belli bir takdir alanına sahip olduğunun kabulü gerekir (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 81).
6. Somut olayda İdare Mahkemesi, ilk olarak 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve İl İdaresi Kanununun yukarıda belirtilen hükümlerine göre, başvuru konusu 15-30 Nisan 2019 tarihleri arasında geçerli olan yasaklama işleminin yasal dayanağının olduğunu belirtmiştir. Yine, İdare Mahkemesi, toplanma hakkına getirilen sınırlamanın, Anayasanın 34. maddesinin 2. fıkrası ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesinde yer verilen sınırlama sebeplerinden olan milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ve meydana gelebilecek terör ve şiddet olaylarını önlenmesi amacıyla başvuru konusu işlemin tesis edildiği sonucuna varmıştır (bkz. § 11,12). Davanın reddine ilişkin kararlara karşı başvurucuların yaptıkları istinaf talebi, İdare mahkemesi kararlarının hukuka uygun olduğu ve yasaklamanın kanuni nedenlerinin bulunduğu gerekçesiyle Gaziantep Bölge İdare Mahkemesince reddedilmiştir.
7. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasanın 34.maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edilmediği kanaatini taşıdığımdan çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.
Üye Muhterem İNCE |