KARARLAR

AYM'nin 2021/34240 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 11/7/2024 tarihli ve 2021/34240 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A.M.T. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/34240)

 

Karar Tarihi: 11/7/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucular

:

A.M.T.

 

:

L. T.Y.

 

:

Ş. Ö.T.

 

:

C. L.T.

 

:

F. E.T.

 

:

Y. Z.K.

Başvurucular Vekilleri

:

Av. Mehmet KÜRTÜL

 

 

Av. Ahmet Fatih KOÇAK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yargılamanın yenilenmesi talebiyle açılan davanın husumet yokluğundan reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucular Ş.T.nin mirasçılarıdır. Ş.T. aleyhine, İstanbul 2. Aile Mahkemesinde 6/6/2018 tarihinde A.M.N. tarafından babalığın tespiti davası açılmış; 28/6/2018 tarihinde Ş.T. vefat etmiştir. Başvurucular mirasçı olarak davaya taraf olmuştur. Babalığın tespiti davası açıldığında A.M.N.nin B.N. ile soy bağı bulunmaktadır.

3. Bu süreçte B.N. tarafından da soy bağının bulunduğu A.M.N.'ye ve onun annesine karşı 29/8/2018 tarihinde İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesinde soy bağının reddi talebiyle dava açılmıştır.

4. İstanbul 2. Aile Mahkemesi babalığın tespiti davasında; soy bağının reddi davasının sonucunun beklenmesine karar vermiştir.

5. İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesi 20/9/2018 tarihinde davanın kabulüyle; A.M.N.nin nüfus kaydında babası olarak görülen davacı B.N. yönünden soy bağının reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsünden alınan sağlık raporu, tanık beyanları ve diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde B.N.nin A.M.N.nin babası olmadığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmamış ve karar kesinleşmiştir.

6. Başvurucular, 23/11/2018 tarihinde soy bağının reddi davası yönünden yargılamanın yenilenmesi talebiyle İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesine başvurmuştur. Başvurucular, yargılamanın yenilenmesi taleplerine dayanak olarak; murislerinin tam da ölmek üzere olduğu bir zamanda A.M.N. tarafından Ş.T.nin biyolojik babası olduğu iddiasıyla babalık davası açıldığı, bu davada verilecek kararın Ş.T.nin yasal mirasçıları olmaları sebebiyle kendilerinin hukuk ve menfaatlerini etkiler nitelikte olduğu, soy bağının reddi davasında alınan sağlık raporunun Adli Tıp Kurumundan alınmadığı iddialarını ileri sürmüştür.

7. İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesi 29/5/2019 tarihli kararla yargılamanın yenilenmesi talebinin husumet yokluğundan reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir:

"Yargılamanın iadesi yolu, olağanüstü yani kesinleşmiş hükümlere karşı başvurulan istisnai bir yoldur. Yargılamanın iadesi talebinde bulunabilecek kişiler öncelikli olarak davanın taraflarıdır. HMK'nun 375. Maddesinde tahdidi olarak sayılmış sebeplerle yargılamanın iadesi yoluna davanın tarafları dışında üçüncü kişiler başvuramayacaktır. İlk davada aleyhine karar verilmiş olan taraf yargılamanın iadesi yoluna başvurabilecektir. Çünkü kesinleşen hüküm sadece davanın tarafları hakkında maddi anlamda kesin hükmün etkisini gösterir. Yargılamanın iadesi talep edebilecek kişiler kanunda sayılan kişilerle sınırlıdır. HMK'nun 376. maddesine göre ancak davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler.

Tüm dosya içeriği birlikte incelendiğinde; Yargılamanın iadesi talebinde bulunan kişilerin üçüncü kişi mirasçıları olduğu anlaşılmaktadır. Yargılamanın iadesi kesin hükmün bertaraf edilmesini amaçlayan kanunda sayılı sebeplerle başvurularak istisnai bir kanun yoludur. Mahkeme yapacağı inceleme sonucunda taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanısına varırsa, davayı sıfat yokluğundan (husumetten) reddeder. Bu karar (dava şartı yokluğunkinden aksine) usülden bir ret kararı olmayıp, davanın esasına ilişkin bir ret kararıdır. Bu (esastan) ret kararı, davanın tarafları bakımından maddi anlamda kesin hüküm (m.303) teşkil eder. Bu nedenlerden dolayı yargılamanın iadesi talebinin HMK'nun 376/1 maddesi gereğince husumet yokluğundan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır."

8. Başvurucuların anılan karara yönelik istinaf talebi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 4/3/2021 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

9. Başvurucuların temyiz talebi de Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16/6/2021 tarihli kararıyla reddedilerek istinaf kararı onanmıştır.

10. Başvurucuların soy bağının reddi davasına ilişkin yargılamanın yenilenmesi talepleri hakkında da karar verilmesi sonrasında İstanbul 2. Aile Mahkemesi 25/3/2021 tarihinde davanın kabulüne ve A.M.N.nin babasının başvurucuların murisi Ş.T. olduğunun tespitine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; soy bağının reddi davasının kesinleştiği, Ş.T.den ve A.M.N.den alınan DNA örnekleriyle yapılan incelemede Adli Tıp Kurumu Başkanlığının düzenlediği rapora göre Ş.T.nin %99,99 ihtimalle A.M.N.nin biyolojik babasının olabileceğinin bildirildiği ifade edilmiştir.

11. Başvurucuların babalığın tespiti kararına ilişkin istinaf talebi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi tarafından 19/7/2022 tarihinde, temyiz talebi de Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından 7/3/2023 tarihinde reddedilmiştir.

12. Başvurucular, İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesinde görülen soy bağının reddi davasındaki yargılamanın yenilenmesi taleplerinin reddine dair nihai kararı 27/7/2021 tarihinde öğrendikten sonra bu karara yönelik olarak 26/8/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucular, soy bağının reddi davasının babalığın tespiti davasının ön şartı olduğunu dolayısıyla menfaatleri etkilendiğinden yargılamada taraf olabileceklerini, yargılamanın yenilenmesi taleplerinin husumet yokluğundan reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğini; mahkemenin soy bağının reddi davasında hak düşürücü süre geçtiği hâlde inceleme yaptığını, hak düşürücü süreye dikkat etmediğini, sağlık raporunun usulüne uygun bir kurumdan temin edilmediğini ve yargılamada muvazaa bulunduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Ayrıca başvurucular, isimlerinin kamuya açık belgelerde gizlenmesi talebinde bulunmuştur.

15. Anayasa Mahkemesi yargılamanın iadesi/yenilenmesi talebi çerçevesinde ileri sürülen ihlal iddiaları ile ilgili Metin Gümüş (B. No: 2016/14563, 28/11/2019) başvurusunda değerlendirmeler yapmıştır. Anayasa Mahkemesi anılan kararda, yargılamanın yenilenmesi talebinin değerlendirildiği ilk evrede uyuşmazlığın esasını çözümleyecek nitelikte bir karar verilmediğini vurgulayarak bu aşamada medeni hak ve yükümlülüklere dair bir değerlendirme yapılmadığını, uyuşmazlık konusu hakka ilişkin doğrudan belirleyici bir hüküm verilmediğini ifade etmiştir (Metin Gümüş § 30).

16. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun bu aşamaya yönelik ihlal iddiasının medeni hak ve yükümlülüklerin değerlendirildiği bir yargısal sürece ilişkin olmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamında incelenemeyeceğini ancak Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlal kararlarının ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik yeniden yargılama taleplerine ilişkin başvuruların bundan istisna tutulması gerektiğini ifade ederek başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir (Metin Gümüş §§ 31-34).

17. Somut olayda yukarıda anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Başvurucular, soy bağının reddine ilişkin verilen karardan sonra yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmuş; Mahkeme bu talebi başvurucuların asıl davanın tarafı olmadıklarını belirterek husumet yokluğu gerekçesiyle reddetmiştir. Dolayısıyla uyuşmazlığın esasını çözümleyecek nitelikte bir karar verilmediği görülmektedir. Bu itibarla başvurucunun dile getirdiği ihlal iddiaları medeni hak ve yükümlülüklerin değerlendirildiği bir yargısal sürece ilişkin olmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamı dışında kalmaktadır.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

19. Başvurucular, babalık davasının ön şartı olan soy bağının reddi davasının hukuka uygun sonuçlanmasının kendileri için hukuki güvence oluşturduğunu, yargılama sonucunda miras paylarının etkileneceğini belirterek mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesine göre Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması için başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden başvurucunun kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, §§ 42-45).

21. Somut olayda başvurucuların miras payını azaltmak suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahale doğrudan başvuru konusu yapılan yargılama sürecine ilişkin değildir. Bir başka değişle, soy bağının reddi davasının kabulle sonuçlanması ve yeniden yargılanma talebinin reddi kendiliğinden A.M.N.yi Ş.T.nin mirasçısı yapmamaktadır. Dolayısıyla başvurucuların ihlale neden olduğunu ileri sürdükleri davada başvurucuların güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilenmediği ve mağdur sıfatlarının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 11/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.