KARARLAR

AYM'nin 2021/19647 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

UĞUR AYÇİL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/19647)

 

Karar Tarihi: 20/12/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Tuğçe TAKCI

Başvurucu

:

Uğur AYÇİL

Vekili

:

Av. Baran PAMUK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yakalama ve gözaltı tedbirleri sonrasında hâkim önüne geç çıkarılma dolayısıyla açılan davada ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. 13/3/2016 tarihinde Ankara/Güvenpark otobüs durakları önünde bomba yüklü aracın patlatılması sonucu 36 kişinin hayatını kaybettiği, 349 kişinin yaralandığı, birçok araç ve binanın zarar gördüğü olay ile ilgili olarak yürütülen soruşturma sonucunda kamu davası açılmıştır. Başvurucu hakkında Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde (Ağır Ceza Mahkemesi) devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan yürütülen yargılamada başvurucunun haftanın belli günlerinde polis merkezine müracaat ederek imza atma şeklinde adli kontrol tedbirine tabi tutulması kararı verilerek başvurucu serbest bırakılmış ancak başvurucunun adli kontrol kararını ihlal etmesi nedeniyle hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmıştır.

3. Söz konusu yakalama emri gereğince başvurucunun 27/3/2019 tarihinde Şanlıurfa'da yakalanması üzerine Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı) tarafından başvurucu hakkında PKK/KCK silahlı terör örgütü üyeliğinden yeni bir soruşturma açılmıştır. Başvurucu 27/3/2019 tarihinde gözaltına alınmış ve toplam altı gün gözaltında kalmıştır. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucu hakkındaki yakalama emri gereğince başvurucunun savunmasının Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi aracılığı ile 2/4/2019 tarihinde temin edilmesi nedeniyle başvurucunun derhâl salıverilmesine karar vermiştir.

4. Cumhuriyet Başsavcılığı 18/4/2019 tarihinde başvurucu hakkında yakalama kaydı olduğunun tespit edilerek yakalanmasının ardından müsnet suçtan 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığının tespit edilmesi nedeniyle soruşturmanın gereğinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca takdir edilmesi gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermiştir.

5. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyasının yetkisizlik kararı ile iletilmesi sonrasında, başvurucu hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde yargılamanın devam etmesi nedeniyle mevcut soruşturmanın yeni delile ilişkin olmayıp yakalama emri nedeniyle açıldığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiştir. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama neticesinde ise başvurucuya isnat edilen suç vasfı değişerek başvurucu hakkında 21/11/2018 tarihinde silahlı terör örgütü propagandası suçundan neticeten 3 yıl hapis cezasına hükmedilmiştir.

6. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı sonrasında başvurucu, yakalama kararının devam eden bir yargılamaya ilişkin olduğunu, herhangi bir soruşturma işlemi yapılmasının beklenmesini gerektirmediğini, yakalama emrine istinaden yakalanması sonrasında derhâl mahkeme huzuruna çıkarılması gerekirken altı gün boyunca hukuka aykırı olarak gözaltında tutulduğunu, her ne kadar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından terör örgütü üyeliğinden açılan soruşturma kapsamında da gözaltında tutulduysa da bu soruşturmanın hakkındaki yargılama nedeniyle yetkisizlik kararıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini ve yeni delil bulunmadığı gerekçesiyle bu soruşturmanın kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlandığını belirterek haksız olarak altı gün gözaltında tutulup hâkim önüne geç çıkarılması nedeniyle 10.000 TL manevi, 1.000 TL maddi tazminat ödenmesi talebiyle dava açmıştır.

7. İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesi (12. Ağır Ceza Mahkemesi) 10/7/2020 tarihinde başvurucunun maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 435 TL maddi tazminat ile 500 TL manevi tazminatın ödenmesine karar vermiştir. 12. Ağır Ceza Mahkemesi "... Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin... dosyasından çıkarılan yakalama emri uyarınca davacının Şanlıurfa ilinde yakalandığı, gözaltına alındığı, makul sürede yakalama emrini veren mahkemede savunması için hazır edilmesi gerekir iken 6 gün süre ile gözaltında tutulduğu, 6 gün sonra mahkeme huzuruna çıkarılarak serbest bırakıldığı, Şanlıurfa C.Başsavcılığı'nın yetkisizlik kararı ve Ankara C.Başsavcılığı'nın takipsizlik kararından anlaşıldığı üzere davacı hakkında başkaca bir suç soruşturmasının bulunmadığı, gözaltına alınma sebebinin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi yakalama emri olduğu ancak makul sürede mahkemesine çıkarılmadığı böylece haksız gözaltı işleminin uygulandığı, davacı hakkında uygulanan koruma tedbirinin CMK 141/1-b maddesine aykırılık teşkil ettiği, bu nedenle koruma tedbirinin hukuka aykırı olduğundan tazminat gerektirdiği, ..." gerekçesine dayanmıştır.

8. Başvurucunun istinaf kanun yolu başvurusu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 22/2/2021 tarihinde esastan kesin olarak reddedilmiştir.

9. Başvurucu, nihai kararı 10/3/2021 tarihinde öğrendiğini bildirmiş ve 31/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

11. Başvurucu, yakalama emrine istinaden yakalanması sonrasında 24 saat içinde mahkeme huzuruna çıkarılması gerekirken altı gün boyunca hukuka aykırı olarak gözaltında tutularak hakim önüne geç çıkarıldığını, ayrıca kendisine isnat edilen terör örgütüne üyelik suçu yönünden de hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, asıl olarak bu yeni soruşturma nedeniyle hukuka aykırı olarak gözaltında tutulduğunu, hükmedilen manevi tazminatın yeterli olmadığını, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlanan suç isnadına dayalı olarak gözaltında tutulması nedeniyle de ayrıca tazminata hükmedilmesi gerekirken hükmedilmediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti kapsamında değerlendirilmemesi durumunda Ağır Ceza Mahkemesinin başvurucunun hâkim önüne geç çıkarıldığını kabul etmesinin ve başvurucuya tazminat ödenmesine karar vermesinin yapılacak değerlendirmede gözetilmesi gerektiğini belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

13. Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], (B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72); Hidayet Karaca [GK], (B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64) kararlarındaki ilkeler gözetildiğinde açıkça dayanaktan yoksun olmayıp kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Anayasa Mahkemesinin Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan tazminat hakkının ihlal edilip edilmediğini belirleyebilmesi yani Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının uygulanabilmesi için başvurucunun anılan maddenin diğer fıkralarında belirtilen esaslar dışında bir işleme tabi tutulup tutulmadığının derece mahkemelerince ya da Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi gerekir. Bu bağlamda kişinin Anayasa'nın 19. maddesinin ilk sekiz fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu, bu kapsamda uğradığı zararın devlet tarafından tazminat hukukunun genel prensiplerine göre ödenmediği veya bir tazminat imkânının bulunmadığı tespit edilirse Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan tazminat hakkının ihlali söz konusu olacaktır (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 46).

15. Öte yandan kişinin Anayasa'nın 19. maddesinin ilk sekiz fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu derece mahkemeleri tarafından tespit edilmişse Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (M.E., § 47).

16. Bu bağlamda derece mahkemelerinin tazminat için somut olayın koşullarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından belirli ölçüde düşük olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığı değerlendirilirken somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerekir (M.E., § 48).

17. Somut başvuruya konu tazminat davasını inceleyen 12. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun makul sürede hâkim önüne çıkarılmadığını, bu nedenle haksız gözaltı tedbiri uygulandığını tespit etmiştir. Başvurucu hakkındaki yargısal süreç bütün olarak değerlendirildiğinde 12. Ağır Ceza Mahkemesinin bu tespitinin başvurucunun altı gün süreyle gözaltında tutulmasının da hukuki olmadığı hususunu kapsadığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla 12. Ağır Ceza Mahkemesi gözaltının hukuki olmadığını da tespit etmiştir. Bu durumda, burada yapılacak inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığının belirlenmesiyle sınırlı olacaktır.

18. Başvurucunun maddi tazminat talebiyle ilgili olarak 12. Ağır Ceza Mahkemesi bilirkişiye başvurmuş, bilirkişi raporunda 2019 yılı asgari ücreti uyarınca yapılan hesaplama sonucu başvurucunun hukuka aykırı gözaltı tedbiri nedeniyle mahrum kaldığı miktar olarak hesaplanan 435 TL maddi tazminata hükmetmiştir. Belirlenen maddi tazminat miktarının davanın koşullarında orantısız olduğu söylenemeyecektir.

19. Başvurucunun gözaltına alınmasının hukuki olmadığı kabul edilmesine rağmen başvurucu lehine hükmedilen 500 TL manevi tazminatın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda ödenmesini kararlaştırdığı tazminat miktarına göre oldukça düşük olduğu ortadadır (U.Ç., B. No: 2018/17068, 7/11/2019; M.Ş.T., B. No: 2018/17073, 26/2/2020). Ağır Ceza Mahkemesince hükmedilen tazminatın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarıyla aynı olması gerekmemekle birlikte somut olayın koşullarında ödenmesine hükmedilen miktarın tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar düşük olduğu görülmüştür. Buna göre başvurucuya ödenmesine hükmedilen tazminatın -Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan esaslara aykırı bir durum söz konusu olmasına rağmen- başvurucunun manevi zararını karşılamaktan uzak olduğu sonucuna varılmıştır.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

22. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu itibarla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/561, K.2020/249) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.