TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

H.F.P. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/31759)

 

Karar Tarihi: 3/10/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

RESEN GİZLİLİK KARARI

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Sinan ARMAĞAN

Başvurucu

:

H.F.P.

Vekili

:

Av. Ebru BEŞE

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, sınır dışı etme kararı kapsamında menşe ülkesine geri gönderme nedeniyle yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 13/10/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Bölüm tarafından 14/10/2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 73. maddesi uyarınca sınır dışı etme işleminin tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, 1980 doğumlu bir kadındır ve İran İslam Cumhuriyeti vatandaşıdır.

6. Başvurucu 18/2/2015 tarihinde yasal yollarla Türkiye'ye gelmiş; 4/8/2015 tarihinde Çankırı İl Göç İdaresi Müdürlüğü (Göç İdaresi) nezdinde uluslararası koruma başvurusunda bulunmuştur. Başvuru dilekçesinde ülkesini dinî sebeplerle terk etmek zorunda kaldığını, ailesiyle (kızı) beraber koruma talep ettiğini bildirmiştir. Başvurucu, hem kendi dilinde hem de Türkçe yazarak Göç İdaresine sunduğu aynı tarihli deklarasyonunda İslam dininden Hristiyanlığa geçtiği için ülkesinden ayrıldığını beyan etmiştir.

7. Başvurucunun uluslararası koruma talebi 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 77. maddesinin (ç) bendi uyarınca ikamet ilini izinsiz terk ettiği gerekçesiyle 10/4/2017 tarihinde geri çekilmiş sayılmıştır. Başvurucu söz konusu işleminin iptali amacıyla açtığı dava dilekçesinde özetle ikametgâhını komşusunun tehdidi nedeniyle terk etmek zorunda kaldığını, ayrıca Müslümanken din değiştirmesi nedeniyle eski eşinden ve toplumdan baskı gördüğünü, can güvenliğinin kalmaması nedeniyle 1999 doğumlu kızını da alarak Türkiye'ye geldiğini iddia etmiş; dilekçe ekine Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından verilen ve bir yıl geçerli olan 22/7/2016 tarihli mülteci belgesini de sunmuştur.

8. Başvurucunun açtığı dava, Kastamonu İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) tarafından 21/11/2017 tarihinde başvurucunun ikamet ilini izinsiz terk ettiği, bu nedenle yapılan işlemin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. İdare Mahkemesi başvurucunun ülkesinde zulüm görme korkusu konusunda herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Başvurucunun istinaf talebi 6/3/2018 tarihinde reddedilmiş, verilen karar kesinleşmiştir. Bunun üzerine 17/8/2018 tarihinde Çankırı Valiliği başvurucu hakkında 6458 sayılı Kanun'un 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (i) bendi (uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanun'un diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar) uyarınca sınır dışı etme kararı almıştır.

9. Başvurucu, sınır dışı etme kararının iptali amacıyla İdare Mahkemesinde dava açmış; ülkesindeki riske ilişkin benzer (bkz. § 7) iddialar öne sürmüştür. Daha önceki iddialarına ilaveten sadece bağlantı adresini bildirdiği Y. isimli bir sosyal medya kanalındaki Türkçe olmayan ve 2016 yılında yüklenen görüntüler nedeniyle din değiştirmesinin aleniyet kazandığını iddia etmiştir. İdare Mahkemesi 9/1/2019 tarihinde davayı kesin olarak reddetmiştir.

10. Başvurucu, davanın reddedilmesi sonrasında 28/1/2019 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda (B. No: 2019/2854) bulunmuştur. Başvurucunun bireysel başvuru dosyası 2016/24613 numaralı dosya ile birleştirilmiş, 2/6/2020 tarihinde birleştirilen dosyada karar verilmiştir. Söz konusu başvuruda başvurucunun geri gönderme yasağına ilişkin iddiaları hakkında derece mahkemesi tarafından yeterli araştırma ve değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle ihlal sonucuna varılmıştır.

11. Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı sonrasında İdare Mahkemesi yeniden yargılama yapmış fakat 10/9/2020 tarihinde yine davayı kesin olarak reddetmiştir. Ret kararının gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

... [Ü]lkesine iadesi halinde insanlık dışı ve onur kırıcı muameleye maruz kalacağını ortaya koyan her hangi bir somut veri ya da belge sunulamadığı, İran Anayasasının Zerdüştleri, Yahudileri ve Hristiyanları dini azınlık olarak tanıdığı ve ibadetlerini yapmalarına müdahale etmeksizin izin verdiği, din değiştirenlerin propaganda yapmadıkları, bireysel yaşantılarına devam ettikleri sürece herhangi bir sorun yaşamadıkları anlaşıldığından, yükümlülüklerine aykırı davranarak uluslararası koruma başvurusunun geri çekilmiş sayılmasına sebebiyet verdiği sabit olan davacının, sınır dışı edilmesine yönelik tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

...

Bu durumda; yukarıda ifade edilen mevzuat ve açıklamalar ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının uluslararası koruma başvurusu kapsamında kendisine yüklenen yükümlülüğü ihlal ettiği açık olduğu gibi davacı hakkında yapılan menşe ülke araştırmasında da davacının sınır dışı edilmeyecek kişiler arasında yer almadığı anlaşıldığından, idareye tanınan takdir yetkisi kapsamında yapılan değerlendirme sonucudavacı hakkında tesis edilen dava konusu sınır dışı işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

..."

12. Verilen karar 11/10/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 13/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

13. İlgili hukuk için bkz. Masoud Talebi, B. No: 2023/26088, 19/3/2024, §§ 30-48.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Anayasa Mahkemesinin 3/10/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

15. Anayasa Mahkemesi tarafından adli yardım talebinin kabul edilebilmesi için gerekli şartlar Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013, § 23) kararında, yabancıların adli yardım talepleri konusunda benimsenen ilkeler ise Nadali Agheli Kohne Shari (B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 17, 18) kararında yer almaktadır. Anılan ilkelere göre adli yardım için gerekli şartlar mevcutsa karşılıklılık şartı gerçekleşmese bile yabancının adli yardım talebi kabul edilmelidir. Somut başvuruda yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Yaşam Hakkı ile Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu; din değiştirerek Hristiyan olmasından ötürü eşinden ve toplumdan baskı görüdüğünü, ülkesinde bu durumun suç kabul edildiğini ve cezasının ölüm olduğunu, Y. isimli sosyal medya kanalındaki görüntüler nedeniyle din değiştirmesinin aleniyet kazandığını, ülkesine geri gönderildiği takdirde ölüm cezasıyla yargılanacağını, kötü muamele göreceğini, buna rağmen İdare Mahkemesinin yeterince araştırma yapmadan davasını reddettiğini iddia etmiştir. Sınır dışı edilerek ülkesine geri gönderildiği takdirde adil yargılanma, yaşam, kişi hürriyeti ve güvenliği hakları ile kötü muamele yasağının ihlal edileceğini ileri sürmüştür.

17. Başvurucu, ayrıca kızının da kendisi gibi risk altında olduğunu ve boşandığı eşinin kızını İran'da iki defa kaçırmaya çalıştığını iddia etse de başvuruya konu sınır dışı etme işleminde, İdare Mahkemesi kararında veya bireysel başvuru formunda sınır dışı etme işlemi yapılırken yetişkin ve 14/11/1999 doğumlu olan kızına yer verilmediği gibisöz konusu kişi hakkında alınmış bir sınır dışı etme kararının da ibraz edilmediği görülmüştür. Bu nedenlerle bireysel başvuru, sadece başvurucu yönünden incelenmiştir.

2. Değerlendirme

18. Başvurunun yaşam hakkı ile kötü muamele yasağı kapsamında birlikte incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer bir inceleme için bkz. Masoud Talebi, § 53).

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

20. Anayasa Mahkemesinin ölüm cezasıyla ilgili yaptığı değerlendirmeler Hooman Hosseinpour([GK], B. No: 2021/47168, 29/9/2022,§§ 60-61) kararında, kötü muameleye uğrama riski bulunan ülkeye sınır dışı etme konusunda benimsenen genel ilkeler ise Masoud Talebi (anılan kararda bkz. § 56) kararında yer almaktadır.

21. Uluslararası koruma başvurusu kabul edilmeyen bir yabancı hakkında sınır dışı etme kararı alındığında yabancının yaşam hakkı ve/veya kötü muamele yasağına ilişkin iddiaları hakkında sonuca varabilmek için sınır dışı etme kararı öncesinde kamu makamları önünde nasıl açıklamalarda bulunduğu, kendisiyle ilgili hangi işlemlerin yapıldığı veya ne tür kararlar verildiği de incelenmelidir (Masoud Talebi, § 57).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

22. Başvurucu, yasal yollarla Türkiye'ye giriş yaptıktan yaklaşık altı ay sonra din değiştirmesi nedeniyle ülkesinde zulüm görmekten korktuğu iddiasıyla uluslararası koruma başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu, ne uluslararası koruma talep ederken sunduğu dilekçede ne de başvurusunun geri çekilmiş sayılmasına karar verilmesi üzerine açtığı davada din değiştirmesine ilişkin sürece veya sonrasında başından geçen olaylara ilişkin bir anlatımda bulunmuştur. Başvurucu, sadece Müslümanken sonradan Hristiyan olduğunu beyan etmekle yetinmiş; ayrıca uluslararası koruma talep etmek için neden altı ay beklediğini de açıklamamıştır. Başvurusunun sonuçlandığı iki yıllık sürede kendisiyle henüz bir mülakat yapılmamışsa da başvurucunun belirtilen hususlardaki bilgileri kamu makamlarının dikkatine sunmasına engel bir durum gözükmemektedir. Bununla birlikte İdare Mahkemesi de başvurucunun ülkesinde zulüm göreceğine ilişkin iddiaları hakkında bir değerlendirme yapmamıştır (bkz. § 8).

23. Başvurucu, sınır dışı etme kararının iptali amacıyla açtığı davada da ülkesindeki riske ilişkin önceki beyanlarından farklı bir husus dile getirmemiş; din değiştirmesi nedeniyle ülkesinde kötü muamele göreceği, ölüm cezası alabileceği yönündeki iddiasını tekrarlamıştır. Yine bu yargılamada din değiştirmesi nedeniyle kamu makamlarıyla sorun yaşadığına, hakkında herhangi bir takip veya soruşturma yapıldığına ilişkin bir iddia ileri sürmemiş veya buna ilişkin bir delil sunmamıştır. Başvurucu önceki yargılamadan farklı olarak sadece bağlantı adresini bildirdiği bir sosyal medya kanalındaki görüntüden bahsetmiştir. Bununla birlikte sosyal medyada yer alan görüntülerin içeriği hakkında bilgi vermemiş, bu görüntülerle din değiştirmesi arasındaki ilgiyi genel hatlarıyla dahi olsa açıklamamıştır. Başvurucu, din değiştirdiğinin bu yolla aleniyet kazandığını iddia etse de bu görüntülerin neden durumunu alenileştirdiğini ve kamu makamlarının dikkatini çekmesine neden olduğunu izah etmemiştir. Kaldı ki uluslararası koruma başvurusuna ilişkin yargılamada bu iddiasını dile getirmeyen başvurucu, sınır dışı etme davasında bu iddiasını öne sürerken ülkesindeki kamu makamlarının yıllar önce yüklenen bu görüntüler nedeniyle kendisiyle ilgilenmeye başladıklarını iddia etmemiş veya böyle bir ilgiyi işaret eden bir bilgiden söz etmemiştir.

24. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da yansıyan uluslararası kuruluşların İran'a ilişkin insan hakları raporlarına bakıldığında din değiştirerek Hristiyan olmanın tek başına kötü muameleye maruz kalınması için bir sebep olmadığının değerlendirildiği görülmüştür (Masoud Talebi, §§ 47, 48). Adli ve idari merciler her ne kadar başvurucunun din değiştirerek Hristiyan olduğu yönündeki beyanlarının inandırıcılığı konusunda bir inceleme yapmamış ise de -doğru olduğu varsayılsa dahi- dış dünyaya yansıyan eylemleri ve ülkesindeki kamu makamlarının başvurucuya olumsuz baktığını gösteren bir veri bulunmadığı dikkate alındığında başvurucunun din değiştirmesi nedeniyle ülkesinde gerçek bir riskle karşılaşacağına ilişkin esaslı nedenler bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

25. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun niteliği gereği kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin RESEN GİZLİ TUTULMASINA,

C. Yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

D. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

E. Sınır dışı etme işlemine ilişkin verilen tedbir kararının SONLANDIRILMASINA,

F. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,

G. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 3/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.