TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NURCAN KIRTAY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/27877)

 

Karar Tarihi: 8/2/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Mustafa ŞENOCAK

Başvurucu

:

Nurcan KIRTAY

Vekili

:

Av. Tolga KIRTAY

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, idari para cezasının iptal edilmesi talebiyle yapılan bir başvuruda beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanıkların sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, bireysel başvuru konusu olayların meydana geldiği tarihte Sakarya'nın Serdivan ilçesi Beşevler Mahallesi'nde içki satışı da yapan bir dükkân işletmektedir.

3. Kolluk görevlileri 19/7/2019 tarihinde, saat 22.00'den sonra işyerinde içki satışı yapıldığına ilişkin tutanak düzenlemiştir. Tutanakta 19/7/2019 tarihinde saat 22.10'da devriye görevini ifa ettikleri sırada başvurucunun işlettiği dükkânın önünde bir araç görmeleri üzerine içeriye girmişlerdir. İçeride S.K. ve Y.C.A.nın elinde beş bira olduğunu görmüşlerdir. Tutanağa göre bu kişiler aldıkları biralar karşılığında 45 TL ödemiş, söz konusu ödemeye ilişkin 19/7/2019 tarihinde, saat 22.10'da düzenlenmiş fişi kolluk kuvvetlerine teslim etmiştir. Başvurucu, tutanağı imzalamaktan imtina etmiştir.

4. Bu tutanak, Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Daire Başkanlığına (Daire Başkanlığı) gönderilmiş; Daire Başkanlığı başvurucu hakkında gece vakti içki satışı yaptığı gerekçesiyle 52.060 TL idari para cezası uygulanmasına 31/1/2020 tarihinde karar vermiştir.

5. Başvurucu, hakkındaki idari para cezasının kaldırılması için Sakarya 2. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) başvurmuştur. Başvuru dilekçesinde; saat 22.00'den sonra içki satışı yapmadığını, söz konusu satışın gerçekleştiğinin iddia edildiği saatin yanlış olduğunu, tutanakta ismi geçen kişilere 12 numaralı fişi verdiğini, bu fişin saatinin 21.52 olduğunu ifade ederek tutanakta ismi geçen kişilerin tanık olarak dinlenmesi gerektiğini ifade etmiştir.

6. Hâkimlik, anılan başvuru üzerine söz konusu dilekçenin Daire Başkanlığına tebliğ edilerek dilekçede yer alan iddialara karşı Daire Başkanlığının cevaplarının sorulmasına ve idari para cezasına ilişkin işlem dosyasının Daire Başkanlığından istenmesine karar vermiştir.

7. Bunun üzerine Daire Başkanlığı Hâkimliğe gönderdiği cevap yazısında; uyuşmazlık konusu olayın tutanakta anlatıldığı gibi gerçekleştiğini, resmî belge niteliğinde olan tutanağın aksinin aynı değerde belgelerle ispatının zorunlu olduğunu belirterek idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğunu ifade etmiştir.

8. Hâkimlik dosya üzerinden yaptığı inceleme sonunda 1/6/2020 tarihli kararla başvuruyu reddetmiştir. Gerekçeli kararda 19/7/2019 tarihli Jandarma Tutanağı, tanıkların beyanları, fotoğraflar, saat 22.10'da kesilen fiş dikkate alındığında başvurucunun iddialarının dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun reddine karar verildiği belirtilmiştir.

9. Başvurucu; diğerlerinin yanı sıra tutanakta içkiyi satın aldığı belirtilen S.K. ve Y.C.A.nın duruşmada dinlenmediğini, bu kişilere içkileri ne zaman satın aldıkları gibi temel sorular dahi sorulmadan, bu husustaki beyanları alınmadan hazırlanan tutanağın cezai işleme dayanak yapılamayacağını ileri sürerek karara karşı itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.

10. Başvurucunun itirazı Sakarya 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/6/2020 tarihli kararı ile kesin olarak reddedilmiştir. Nihai karar 11/7/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

11. Başvurucu 5/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Komisyon; adil yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak hakkaniyete uygun yargılanma hakkı, tanık sorgulama hakkı, gerekçeli karar hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu, kolluk görevlilerince düzenlenen tutanakta beyanda bulunan tanıkların duruşmada dinlenmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

14. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; gerek Hâkimlik gerekse itiraz mercii tarafından yapılan değerlendirmede kolluk tarafından düzenlenen tutanağa, kollukta ifadesi alınan S.K. ve Y.C.A.nın beyanlarına, idari yaptırım kararını düzenleyen idarenin savunmasına, dosya kapsamındaki fotoğraflar ve kesilen fişin muhteviyatına dayanıldığı ifade edilmiştir.

15. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.

16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

17. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorgulama veya sorgulatma hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -sadece veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

18. Anayasa Mahkemesi tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir duruşma öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesinin geçerli bir nedeninin varlığına bakılmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Duruşmada sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence, sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).

19. Başvuru konusu olayda incelenmesi gereken ilk sorun, duruşmada dinlenmeyen tanıkların beyanlarının delil olarak kabul edilmesinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığıdır. Olayda başvurucu hakkında 22.00-06.00 saatleri arasında içki satışı yaptığı gerekçesiyle idari para cezası uygulanmıştır. Söz konusu idari para cezası, kolluk görevlilerinin S.K. ve Y.C.A.nın saat 22.10'da içki aldığına ilişkin beyanları sonucu düzenledikleri tutanağa dayanmaktadır. Başvurucu, cezaya konu olan içkilerin saat 21.52'de satın alındığını, buna dair 12 numaralı fişin tanıklar S.K. ve Y.C.A.ya verildiğini iddia ederek söz konusu kişilerin duruşmada dinlenmesi yönündeki talebini Hâkimliğe iletmiştir. Hâkimlik tarafından tanıklar S.K. ve Y.C.A. isimli kişilerin duruşmada dinlenilmesi yönünde bir işlem yapılmamıştır. Buna göre tanıkların duruşmada dinlenilmesi için Hâkimlikçe makul bir çaba sergilenmemiştir. Dolayısıyla başvurucunun tanık sorgulama hakkından yararlandırılmamasının geçerli bir nedene dayandığını söylemek mümkün gözükmemektedir.

20. İkinci olarak Hâkimlikçe verilen kararın tek veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama imkânına sahip olmadığı tanıklar tarafından verilen ifadelere dayanıp dayanmadığına bakılmalıdır. Somut olayda uyuşmazlık gece 22:00'dan sonra alkollü içki satışı yapılıp yapılmadığına ilişkindir. Mahkemece başvurunun reddi kararında -diğerlerinin yanı sıra- S.K. ve Y.C.A.nın başvurucuya ait işyerinden saat 22.10'da alkollü içki aldıklarına ilişkin kolluğa sundukları beyanlar neticesinde tutulan 19/7/2019 tarihli tutanağa dayandırılmıştır (bkz. § 8). Başvurucu idarenin dayandığı satış fişinin alkollü içki satışına ilişkin olmadığını, saat 22:00'dan önce düzenlenen başka bir satış fişinin adı geçen kişilere verilmiş olduğunu öne sürmüştür. Dolayısıyla duruşmada dinlenmeyen S.K. ve Y.C.A.nın başvurucu aleyhine kolluk görevlilerine verdikleri belirtilen ifadelerin -dolaylı olarak- karara götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekir.

21. Son olarak duruşmada sınanmayan tanığın beyanının kullanılmasından dolayı savunma tarafının karşılaştığı zorlukları telafi eden dengeleyici güvencelerin başvurucuya tanınıp tanınmadığı incelenmelidir. Diğer bir ifadeyle yargılama detaylı incelemelere tabi tutularak sorgulanmamış tanıkların beyanlarının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla kabahatli olduğu iddia edilen kişiye telafi edici güvenceler sağlayan bir usulün izlenip izlenmediği ortaya çıkarılmalıdır. Bu kapsamda Hâkimlikçe karar verilirken sınanmamış tanığın beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir. Somut olayda Hâkimlik gerekçeli kararında sorgulanmayan tanıkların beyanlarına göre hazırlanan tutanağa ağırlık vererek başvurucunun içki satma kabahatini işlediği sonucuna ulaşmıştır. Hâkimlik kararında tanık beyanlarının doğruluğunun teyit edilmesi amacıyla yeterli ölçüde başka doğrulayıcı delile atıf yapıldığını söylemek mümkün gözükmemektedir. Doğrulayıcı delil olarak gösterilen fiş ve fotoğraflar da tanık beyanlarıyla birlikte değerlendirildiğinde bir anlam ifade etmektedir.

22. Sorgulanamayan tanıkların beyanlarının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise kabahatli olduğu iddia edilen kişiye olayı kendi açısından anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır. Yargılama sırasında başvurucunun olayı kendi açısından Hâkimliğe açıklama, iddia ve delillerini sunma, tutanağın içeriğinin güvenilirliğine ve doğruluğuna şüphe düşürme imkânı bulduğu anlaşılmıştır. Bu bağlamda başvurucu, tutanak içeriğindeki vakıayı inkâr etmiştir. Başvurucu, eksik bilgi ihtiva eden tutanağın cezaya dayanak yapılamayacağına ve beyanları tutanağa esas alınan tanıkların dinlenilmesine ilişkin itirazlarını ileri sürmüştür. Hâkimlik, başvurucunun itiraz dilekçesinde ve yargılama aşamasında belirttiği iddialarla ilgili olarak ise hiçbir değerlendirme yapmamıştır. Hâkimliğin başvurucunun iddialarını yeteri kadar değerlendirmeye aldığına dair bir durum tespit edilememiştir. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanık beyanları belirleyici ölçüde karara esas alındığı hâlde savunma tarafına karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin tanınmadığı görülmüştür.

23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

24. Başvurucunun tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden adil yargılanma hakkı kapsamında ileri sürdüğü diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

25. Başvurucu; ihlalin tespiti, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

27. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun idari para cezasına dayanak olan kabahati işleyip işlemediği yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, başvurucunun idari para cezasının ortadan kaldırılmasına ilişkin başvurusunun kabulü anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde başvurucunun başvurusunun kabul edilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede Hâkimlikçe delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varılması mümkündür.

28. Başvurucu maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Ayrıca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Sakarya 2. Sulh Ceza Hâkimliğine (2020/779 D.İş) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.