TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FARUK ÖÇAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/27467)

 

Karar Tarihi: 11/7/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 3/12/2024 - 32741

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Mustafa Erdem ATLIHAN

Başvurucu

:

Faruk ÖÇAL

Vekili

:

Av. Çiğdem KOÇ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, sağlık sorunları olan hükümlünün infazın ertelenmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. 1959 doğumlu olan başvurucu, (kapatılan) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışma suçlamasıyla yargılanmış ve suçlu bulunarak kesinleşmiş müebbet hapis cezasının infazı amacıyla 16/7/2017 tarihinde Eskişehir H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna alınmıştır. Başvurucu, 2/3/2018 tarihinden bu yana hastalığı sebebiyle Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak barındırılmaktadır.

A. Başvuru Öncesi Dönem

3. Başvurucu hakkında düzenlenmiş olan raporlar şöyledir:

i. Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Haseki Eğitim Araştırma Hastanesinin 30/12/2019 tarihli raporunun ilgili kısmı şöyledir:

"... Hastalıkları süreğendir. Nöroloji Parkinson polikliniğinden düzenli takip ve tedavisi gerekir. Mevcut haliyle ceza infazı hayati bakımdan kesin tehlike arz etmemekte, ancak kişisel bakımında zaman zaman başkasının yardımına ihtiyaç duymaktadır. Adli Tıp Kurumu onayına sunulmak üzere son durumunu belirten sağlık kurulu raporudur."

ii. Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunca düzenlenen 13/1/2020 tarihli raporda hapis cezasının infazının mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil etmediği ancak ağır hastalığı nedeniyle başvurucunun ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği ifade edilmiştir.

iii. Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 3/3/2021 ve 7/3/2022 tarihli raporlarının sonuç kısmı birbirinin aynıdır ve aşağıdaki gibidir:

"... Kurulumuz muayenesinde orta-ağır düzeyde Parkinson hastalığı olduğu tespit edilen Niyazi oğlu 1959 doğumlu Faruk ÖÇAL’ın dosyadaki mevcut belgeleri ve kurulumuz muayene bulgularına göre halihazırda; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16/6. maddesi kapsamında değerlendirildiği, hayatını yalnız idame ettiremeyeceği, ayrıca aynı maddede sözü geçen 'toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturup oluşturmayacağı' değerlendirilmesinin adli tıbbi bir konu olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur."

4. Başvurucu, rahatsızlığı nedeniyle cezasının tehir edilmesi talebiyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) başvurmuştur. Başsavcılık, kolluktan başvurucunun sağlık sorunları nedeniyle cezasının infazının ertelenmesinin toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturup oluşturmayacağının araştırılmasını istemiştir. Başvurucu hakkında düzenlenen ve Başsavcılığa 23/1/2020 tarihli yazı ekinde gönderilen Araştırma Tutanağı'nda başvurucunun serbest kalması hâlinde Türkiye Komünist Emek Partisi terör örgütü içinde faaliyetlerine devam edebileceği ifade edilmiştir.

5. Başvurucunun infazının ertelenmesi talebi 28/1/2020 tarihli Başsavcılık kararıyla reddedilmiştir. Kararda adli tıp raporuna da yer verilerek kolluk tutanağına atıfla anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışma suçundan mahkûm olan başvurucunun cezasının infazının ertelenmesinin toplum güvenliği için tehlike oluşturabileceği ifade edilmiştir. Söz konusu karara karşı başvurucunun itiraz ettiği ileri sürülmediği gibi Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler arasında da bu karara itiraz edildiğine ilişkin bir bilgi ya da belgeye rastlanmamıştır.

6. Başvurucu 7/9/2020 tarihinde tedbir talebiyle bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Anayasa Mahkemesi 11/9/2020 tarihinde, başvurucunun tahliye edilmesi yönündeki tedbir talebini başvurucunun sağlık hizmetlerine erişim imkânına sahip olduğunu ve ceza infaz kurumunda tutulması nedeniyle yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlikenin ortaya çıktığına dair bilgi ya da bulgu olmadığını değerlendirerek reddetmiştir.

8. Ceza İnfaz Kurumu 25/2/2021 tarihinde hastalık sebebiyle cezanın infazının ertelenmesi işlemleri kapsamında başvurucu hakkında rapor düzenlenmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor talep etmiştir.

9. Başvurucunun oğlu 22/10/2021 tarihinde Başsavcılığa sunduğu dilekçe ilebaşvurucunun hastalığı nedeniyle yeniden cezanın infazının ertelenmesi talebinde bulunmuştur. Başsavcılık tarafından kolluğa yazılan müzekkere cevabında başvurucunun hüküm giydiği terör örgütü eylemlerine ilişkin bilgiler verilmiş ve tahliye edilmesi durumunda örgüt faaliyetlerine devam edebileceği ya da yurt dışına kaçabileceği ifade edilmiştir.

10. Başvurucunun infazın ertelenmesi talebi 10/12/2021 tarihli Başsavcılık kararı ile yine reddedilmiştir. Kararda, başvurucunun tahliye edilmesinin toplum güvenliği yönünden ağır ve somut tehlike oluşturacağı ifade edilmiştir. Söz konusu karara karşı yapılan itiraz önce Bakırköy 6. İnfaz Hâkimliği, sonra da Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.

11. Başvurucu, Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/1/2022 tarihli kararını 21/1/2022 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 21/2/2022 tarihinde tedbir talebiyle bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Başvuru Sonrası Dönem

12. Anayasa Mahkemesi tarafından tedbir talebinin değerlendirilmesi için Ceza İnfaz Kurumuna müzekkere yazılmıştır. Yazıya verilen cevapta şu bilgilere yer verilmiştir:

"i. Başvurucunun barındırılmakta olduğu Metris R(Rehabilitasyon ) Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 24 saat esasına göre hekim, sağlık memuru ve hasta bakıcı bulunmakta olduğu ve hastaların sürekli olarak muayenelerinin yapılarak verilen tedavilerin uygulandığı

ii. Başvurucunun 3 kişi mevcutlu odayı bir diğer mahpus ile paylaştığı, hasta odalarında acil durumlar için hasta hükümlü ve tutukluların kullanabileceği şekilde dizayn edilmiş hasta butonları bulunduğu

iii. Hastaların şikayetleri olmasa bile haftanın salı ve perşembe günleri doktor ve diğer idareciler tarafından düzenli olarak yapılan vizitler ile son durumlarının muayene sonrası değerlendirildiği

iv. Hastaların ihtiyaç duyduğu takdirde banyo, tuvalet, tırnak kesimi, traş gibi kişisel temizlik ihtiyaçlarının hasta bakım personelleri tarafından sağlandığı ve yemek dağıtımlarından sonra hastanın yanına kurum hasta bakım personellerinin gelerek yeme içmesine yardımcı oldukları"

13. Başvurucunun Ceza İnfaz Kurumuna giriş tarihi olan 2/3/2018 tarihini müteakip muayenesinde parkinson hastası olduğunun tespiti sonrasında tedavisi için düzenli olarak hastaneye sevkinin sağlandığı, parkinson rahatsızlığı dolayısıyla yirmi kez çeşitli hastanelerin nöroloji polikliniklerine, kalp damar rahatsızlığı nedeniyle de on beş kez çeşitli hastanelerin kardiyoloji polikliniklerine sevkinin sağlanarak rahatsızlıklarının takibinin ve tedavisinin yapıldığı görülmüştür.

14. Anayasa Mahkemesi 7/3/2022 tarihinde, başvurucunun tahliye edilmesi yönündeki tedbir talebini başvurucunun hâlihazırda hastalık nedeniyle Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Rehabilitasyon Merkezi) tutulduğu, hasta tutuklu ve hükümlülerin tüm kişisel ihtiyaçlarının Kurumdaki yirmi hasta bakım personeli tarafından yedi gün yirmi dört saat karşılandığı, başvurucunun sağlık hizmetlerine erişim imkânına sahip olduğu, ceza infaz kurumunda tutulması nedeniyle yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlikenin ortaya çıktığına dair bilgi ya da bulgunun olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle reddetmiştir.

15. Başvurucu hakkında Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesince düzenlenen 15/3/2023 tarihli sağlık kurulu raporunun ilgili kısmı ise şöyledir:

"... Akli melekeleri yerindedir, bunama hali yoktur, Koroner kalp hastalığı ve kalp kapak yetersizliği nedeniyle kardiyoloji poliklinik takibi gerekir, ellerinde tremor (titreme) vardır, bir kişi destekle ayağa kalkabilir adım atabilir günlük yaşam aktivitelerinde kısmi bağımlıdır, mart ayı başında parkinson nedeniyle İstanbul Ü.T.F Hastanesinde beynine pil takılma işlemi uygulanan hastanın durumunda olumlu yönde değişiklik öngörüldüğünden ceza infaz ertelemesi açısından 6 (altı) ay sonra yeniden değerlendirilmesi, takip edildiği merkezde nörolojik poliklinik takibi gerekir."

16. Aralarında kişi ve konu yönünden irtibat bulunması nedeniyle 2022/20423 numaralı başvuru dosyasının 2020/27467 numaralı başvuru dosyasıyla birleştirilmesine, incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

17. Başvurucu; parkinson hastalığına yakalandığını, hakkında başkasının yardımı olmadan hayatını idame ettiremeyeceği yönünde verilen bir rapor olmasına karşın ceza infaz kurumunda tutulmasının ayrımcılık yasağını ve yaşam hakkını ihlal eder nitelikte olduğunu ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde öncelikle konuya ilişkin insan hakları yargısı alanında verilmiş kararlar ve olay silsilesi aktarılmış; başvurucunun sağlık durumuna uygun R tipi ceza infaz kurumunda kaldığı ve sağlık hizmetlerine erişimi konusunda herhangi bir sınırlama olmadığı, ceza infaz kurumundaki tutulma şartları ve sağlık hizmetleri dikkate alındığında başvurucunun sağlık durumunun ceza infaz kurumunda tutulması sebebi ile kötüye gittiğine dair bilgi ve belge bulunmadığı ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

18. Anayasa Mahkemesi ceza infaz kurumlarının fiziki ve tıbbi imkânlarının sağlık durumuna uygun olmamasına dayalı şikâyetleri kötü muamele yasağı kapsamında incelemektedir (Mete Dursun, B. No: 2012/1195, 18/11/2015; Serdar Öztürk, B. No: 2013/7532, 4/2/2016; Sabri Kaya, B. No: 2014/8482, 29/6/2016; Ergin Aktaş, B. No: 2014/14810, 21/9/2016; Hayati Kaytan, B. No: 2014/19527, 16/11/2016; İmam Çelikdemir, B. No: 2014/20289, 5/12/2017). Bu bağlamda başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

20. Anayasa Mahkemesi tarafından ceza infaz kurumunda tutulan mahpusların sağlıkla ilgili şikâyetlerini niteliğine göre üç başlık altında incelenmektedir: a) Sağlık durumunun ceza infaz kurumunda tutulmasına kesin olarak uygun olmamasına rağmen kişinin tutukluluğunun/hükümlülüğünün devam ettirildiğine ilişkin iddia, b) Sağlanan tıbbi bakımların yetersiz olduğuna ilişkin iddia, c) Ceza infaz kurumlarındaki tutma koşullarının kişinin sağlık durumuna uygun olmadığına ilişkin iddia (Sibel Çapraz, B. No: 2017/19418, 12/1/2021, §§124-137; Yusuf Özmen, B. No: 2019/13637, 30/6/2021, §§ 108-119). Başvurucunun sadece (a) ve (b)'ye yönelik şikâyette bulunduğu görüldüğünden değerlendirme de bu kapsamda gerçekleştirilmiştir.

21. Anayasa’nın 17. maddesi ceza infaz kurumundaki bir hükümlü veya tutuklunun içinde bulunduğu şartların insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını da koruma altına almaktadır. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahkûmları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir. Ceza infaz kurumunda tutulmanın pratik gerekleri çerçevesinde mahkûmların sağlık ve esenlikleri gibi hususların yeterli bir şekilde güvence altına alınması ve gerekli tıbbi yardımın sağlanması da insan onuruna yakışır koşulların sağlanması için gereklidir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 39). Bu çerçevede hasta bir kişinin uygun olmayan fiziki ve tıbbi koşullarda tutulması da Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı bir muamele olarak kabul edilebilir (Murat Karabulut, B. No: 2013/2754, 18/2/2016, § 65).

22. Özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin hasta olmaları durumunda devletin kontrolü altında tuttuğu bu kişilere gerekli tıbbi yardımı sağlama yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğün hiç veya gerektiği gibi yerine getirilmemesi sonucunda kişinin yaşamı veya vücut bütünlüğü bakımından tehlike arz eden acil bir duruma, ağır veya uzun süreli bir acı çekmesine sebebiyet verilmesi, belirtilen sonuçlar ortaya çıkmamakla birlikte kişinin tıbbi yardımdan mahrum kalmış olması nedeniyle yaşadığı stres, huzursuzluk veya aşağılanma hissinin -olayın kendine has koşulları çerçevesinde- insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele düzeyine ulaşacak ciddiyette olması hâlinde Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının ihlal edildiği kabul edilebilir. Bu kapsamdaki değerlendirmede kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasına bağlı dezavantajlı konumunun da dikkate alınması gerekir (Hayati Kaytan, § 44). Yaşamını tek başına idame ettiremeyen veya mevcut hastalığı nedeniyle yalnız kalması yaşamı yönünden risk oluşturan kişinin durumunun tutulduğu koşullarla uyumsuz hâle gelmiş olması da o kişinin mutlak surette salıverilmesini gerektirmez. Bununla birlikte kişinin özel durumu ile tutma koşulları arasındaki uyumsuzluğun ortaya çıkardığı maddi ve manevi (fiziksel ve psikolojik) sonuçların insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele düzeyine ulaşmaması için birtakım tedbirler alınması gerekir (Hayati Kaytan, § 45).

23. Başvurucu, ceza infaz kurumuna girişinde sağlık kontrolünden geçirilmiş ve başvurucunun dejenaritif parkinson hastası olduğu tespit edilmiştir. Başvurucu bu tespit ve değerlendirmenin ardından Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiş ve bu Kurum nezdinde birçok kez sağlık kurumuna sevk edilerek kendisine tedavi imkânı sağlanmıştır. Başvurucunun farklı tarihlerdeki talepleri üzerine infazın ertelenmesi koşulları bağlamında Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan üç ayrı raporda başvurucunun hayatını yalnız idame ettiremeyeceği sonucuna ulaşılmıştır (bkz § 3). Diğer taraftan başvurucu hakkında düzenlenen bir başka raporda (bkz. § 15) başvurucunun akli melekelerinin yerinde olduğu ve bunama hâlinin olmadığı, parkinson hastalığı nedeniyle İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesinde beynine pil takılma işlemi uygulanan hastanın durumunda olumlu yönde değişiklik öngörüldüğünden ceza infaz ertelemesi açısından altı ay sonra yeniden değerlendirilmesi gerektiği tespitlerine yer verilmiştir.

24. Bununla beraber başvurucunun kaldığı ceza infaz kurumunda sağlık kontrollerini yapmaya muktedir sağlık personeli olduğu, başvurucunun gerek nakil vasıtasıyla gerekse Kurum içi imkânlarla sağlık hizmetine erişiminin sağlandığı, üç kişilik odada ikinci hasta olarak barındırıldığı, muayene ve kontrollerinin sürekli yapıldığı, öz bakıma ihtiyacı olan mahpuslar için hasta bakım personelinin olduğu anlaşılmıştır. (bkz. § 12).

25. Sürece bir bütün olarak bakıldığında başvurucunun hayatını yalnız idame ettirme konusunda zorlanacağı açık olmakla birlikte bu durumun hayati bir tehlike arz etmediği tıbbi yönden tespit edilmiştir (bkz. § 3). Ayrıca başvurucu, sağlık koşulları yönünden uygun bir ceza infaz kurumuna -durumunun tespit edilmesini müteakip- hemen nakledilmiş; bu ceza infaz kurumunda -gerektiğinde yatılı olarak farklı sağlık kurumlarında- sağlık hizmeti almıştır (bkz. § 13). Başvurucunun tedavi veya kontrollerinin ihmal edilmesi nedeniyle sağlık durumunun kötüleştiği yönünde bir belirlemenin söz konusu olmaması anılan tespiti de destekler niteliktedir.

26. Somut süreçte alınan sağlık raporlarının genel olarak aynı doğrultuda ve başvurucunun mevcut hâliyle cezasının infazının hayati bakımdan kesin tehlike arz etmediği ancak hayatını yalnız idame ettiremeyeceği yönündedir. Hatta Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinden alınan son raporda başvurucunun bir kişinin desteğiyle ayağa kalkabileceği, adım atabileceği ve günlük yaşam aktivitelerini kısmi bağımlı olarak yapabileceği tespiti yer almakla beraber başvurucunun hayatını tek başına idame ettiremeyeceği yönünde bir tespit yoktur. Ceza infaz kurumunda bulunan kişilerin sağlık nedenleriyle yaptıkları başvurularda dikkate alınan hususlar gözönünde bulunulduğunda başvurucunun ceza infaz kurumunda tutulma koşulları, sağlık hizmetine erişimi ve bunların sağlık durumuna etkisi açısından somut süreçte kötü muamele yasağı bağlamında ihlal oluşabilecek bir durumun varlığından söz etmek mümkün görünmemektedir.

27. Ayrıca bir mahpusun yaşamını tek başına idame ettirememesi veya hastalığı nedeniyle yalnız kalmasının günlük yaşam pratiği açısından güçlük oluşturması mutlak surette ceza infaz kurumundan çıkarılmasını gerektirmez. Bununla birlikte kişinin özel durumunun ortaya çıkardığı maddi ve manevi (fiziksel ve psikolojik) sonuçların insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele düzeyine ulaşmaması için birtakım tedbirlerin alınması gerekir (Fatih Hilmioğlu, B. No: 2014/648, 18/9/2014, § 66). Bu bağlamda sağlık ve öz bakım hizmetlerinin sunumu için yeterli personelin bulunduğu R tipi ceza infaz kurumunda kalan ve gerektiğinde sağlık kurumlarına sevki yapılarak tedavisi düzenlenen başvurucu için gereken tedbirlerin alınmadığından söz edilemeyecektir. Ayrıca başvuru dosyasında başvurucunun özgürlükten yoksun bırakılması nedeniyle doğal olarak ortaya çıkan ızdırap ve acının ötesinde bir ızdırap ve acıya maruz kaldığına ilişkin hiçbir unsur bulunmadığı da anlaşılmıştır.

28. Kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılan bir kimsenin sağlık gerekçesiyle serbest bırakılması için hiçbir genel zorunluluğun bulunmadığı, hasta bir kişinin ceza infaz kurumunda tutulmasının ancak ceza infaz kurumu koşulları veya uygulanan tedbirlerin kişiyi olağanın üzerinde sıkıntıya sokacak nitelikte olması hâlinde kötü muamele olarak nitelendirilebileceği ve bu kapsamda somut bir delil olmadığı dikkate alındığında başvurucunun ceza infaz kurumunda tutulmasının tek başına kötü muamele olarak nitelendirilemeyeceği değerlendirilmiştir.

29. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.