TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
AHMET KOLAKAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2020/12197) |
|
Karar Tarihi: 16/3/2023 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Basri BAĞCI |
|
|
Kenan YAŞAR |
Raportör |
: |
Mücahit AYDIN |
Başvurucu |
: |
Ahmet KOLAKAN |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, hükümlüye babasının cenaze törenine katılması için izin verilmemesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Bandırma 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan başvurucunun babası 18/12/2019 tarihinde vefat etmiştir. Başvurucu 19/12/2019 tarihli dilekçesiyle Diyarbakır'da gerçekleşecek cenaze törenine katılma talebinde bulunmuştur. Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) cenazenin defnedileceği yerde güvenlik riski olduğuna dair edinilen bilgilere dayanarak talebi aynı gün reddetmiştir.
3. Başvurucunun bu karara karşı şikâyeti infaz hâkimliğince 3/2/2020 tarihinde, infaz hâkimliği kararına karşı itirazı ise ağır ceza mahkemesince 6/3/2020 tarihinde reddedilmiştir.
4. Başvurucu, nihai hükmü 9/3/2020 tarihinde öğrendikten sonra 13/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
5. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
6. Başvurucu ailesiyle dayanışma içinde acısını paylaşmak ve hafifletmek için cenaze törenine katılma talebinde bulunduğunu, ayrıca inancı gereği cenaze töreninde hazır bulunmak istediğini, iyi hâlli olduğu hâlde talebinin hükümlü olduğu suçtan dolayı reddedildiğini, bu nedenlerle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, din ve vicdan hürriyetinin ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; sürece, ilgili mevzuata ve içtihada ilişkin bilgiler sunulmuştur. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında Siverek T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda bulunan kardeşinin cenazeye katılımının sağlandığını ve kendi talebinin güvenlik gerekçesiyle reddedilmesinin temel haklarına orantısız bir müdahale oluşturduğunu ileri sürmüştür.
7. Başvuru özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
8. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
9. Başvurucunun özel ve aile hayatına saygı hakkına yönelik müdahalenin 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 94. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında yer alan düzenlemeler gereğince kanuni temelinin bulunduğu ve infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması şeklinde meşru amacının bulunduğu açıktır (Rasul Kocatürk, B. No: 2016/8080, 16/12/2019, §§ 45-50).
10. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45; Abuzer Uzun, B. No: 2016/61250, 13/6/2019, § 38).
11. 5275 sayılı Kanun'da yakınlarının ölümü hâlinde hükümlüye mazeret izni verilmesi düzenlenmiştir. Kanun'daki izin süreleri gözetildiğinde kanun koyucunun iznin kapsamını sadece defin işlemi ile sınırlı tutmadığı, definden sonra yapılan taziye ziyaretlerini kabul etmeye ve aile bireylerinin bir arada kalarak birbirlerine destek olmalarına imkân tanımayı da amaçladığı kabul edilmelidir. Buna göre cenazeye katılma talebinin taziye kabulüyle birlikte ele alınması gerekmektedir. Bu yorum aile hayatına saygı hakkının gereklerine de uygun olacaktır (Rasul Kocatürk, § 61).
12. Ülkemiz geleneklerinde cenazenin bekletilmeden defnedildiği, akabinde birkaç gün süreyle taziye kabulünün yapıldığı bilinen bir olgudur. Bu nedenle yakını ölen hükümlünün izin talebinin kamu makamlarınca süratle harekete geçilerek ve koşullar da dikkate alınarak mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılması önem arz etmektedir. Ayrıca talebin karşılanmasında kamu makamlarının kendilerinden beklenen özeni göstermeleri gerekmektedir. Talebin karşılanması imkân dâhilinde görülmezse bu duruma ilişkin zorunluluk hâllerinin ve güvenlik risklerinin somut olgu ve olaylara dayalı olarak açıklanması gerekir (Rasul Kocatürk, § 62).
13. Somut olayda başvurucu Bandırma 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmaktadır. Başvurucunun vefat eden babasının Diyarbakır'da gerçekleşecek olan cenaze törenine katılma talebi Başsavcılık tarafından cenazenin defnedileceği yerin güvenlik açısından uygun olmadığına dair edinilen bilgiler gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Başvurucunun bulunduğu infaz kurumunun cenaze yerine olan uzaklığı da gözetildiğinde cenazeye katılımının güvenli bir şekilde sağlanmasının zorluğu söz konusu olabilirse de taziyeye katılımının sağlanması için bir değerlendirme yapılmamıştır. Başsavcılık, başvurucunun talebinin karşılanması için durumun gerektirdiği özeni gösterdiğini, ilgili personelin görevlendirilmesi için alternatif çözümler denediğini ortaya koyabilmiş değildir. Cenazenin defnedileceği yerde güvenliğin sağlanamayacağına dair edinilen bilgiler somut olgu ve olaylara dayandırılmamış ve alternatif olarak taziyeye katılımın sağlanması değerlendirilmemiştir. Dolayısıyla Başsavcılık kararında gösterilen gerekçe, başvurucunun çıkarları ile toplumun çıkarları arasında adil denge kurulmasına yönelik ikna edici, ilgili ve yeterli unsurlara sahip değildir. Bu durumda, başvurucunun cenaze ve taziyeye katılma ve ailesine destek olma imkânından yoksun kalmasında kamu makamlarının talebin reddedilmesi şeklindeki müdahalesinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
14. Açıklanan gerekçelerle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
15. Başvurucu; ihlalin tespiti ile miktar belirtmeksizin manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
16. Başvurucunun, babasının cenaze törenine ve taziye kabulüne katılmasının artık mümkün olmadığı dikkate alındığında tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
17. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Bandırma İnfaz Hâkimliğine (E.2020/288, K.2020/271), Bandırma Ağır Ceza Mahkemesine (2020/279 D.İş) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.