TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

S. G. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/3777)

 

Karar Tarihi: 13/4/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Kübra ÇİFTÇİ

Başvurucu

:

S. G.

Vekili

:

Av. Hüsamettin KIRMIZIGÜL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, kamu görevlisi olan başvurucunun milletvekili olmak için istifası sonrasında mesleğe dönüş talebinin reddi nedeniyle seçilme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak görev yapmaktayken 1/11/2015 tarihinde gerçekleştirilen 26. Dönem TBMM Milletvekili Genel Seçimlerinde aday olmak üzere istifa etmiştir. Başvurucunun seçimden sonra yeniden göreve dönme talebiyle yaptığı başvuru, milletvekili adaylığı ya da aday adaylığı için herhangi bir başvurusu olmadığı gerekçesiyle idarece reddedilmiştir.

3. Başvurucunun söz konusu işlemin iptali istemiyle açtığı davada; İdare Mahkemesi, başvurucunun söz konusu seçimde milletvekili adayı veya aday adayı statüsünün bulunmadığı, bu nedenle 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun ek 7. maddesi kapsamında değerlendirilerek işlem yapılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, anılan karara yönelik istinaf başvurusu kesin olarak reddedilmiştir.

4. Başvurucu, nihai hükmü 2/1/2019 tarihinde öğrendikten sonra 31/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

5. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Seçilme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

6. Başvurucu, göreve dönebilme şartı olarak kendisinden milletvekili adayı ya da aday adayı olduğuna dair belge istenmesinin kanuni bir dayanağı olmadığını, ayrıca aday adayı olduğuna dair sunduğu belgenin Mahkemece değerlendirilmediğini belirterek seçilme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, başvurucunun milletvekili genel seçimleri için istifa ettikten sonra adaylık veya aday adaylığı başvurusu yapmadığını, bu nedenle göreve geri dönme talebinin reddedilmesinin seçilme hakkına yönelik bir ihlal oluşturmadığını belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevap vermemiştir.

7. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan seçilme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

8. Temel hak ve özgürlüklerin nasıl sınırlandırılacağına ilişkin genel bir düzenleme olan Anayasa'nın 13. maddesine göre temel hak ve hürriyetler, sadece Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerle ve ancak kanunla sınırlanabilir. Aynı zamanda bu sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması gerekir.

9. Bir kamu görevlisinin milletvekili adayı olmak için istifa ettikten sonra göreve tekrar kabul edilmemesi olgusu, kamu görevlilerinin seçimlerde aday olma ya da olmama yönündeki iradelerinin oluşmasında önemli derecede etkilidir. Bu nedenle, somut olayda, başvurucunun milletvekili seçilemediği hâlde göreve kabul edilmemesi, seçilme hakkına yönelik açık bir müdahaledir. Ancak yapılan değerlendirmede, başvurucunun seçilme hakkına yapılan söz konusu müdahalenin 298 sayılı Kanun'un ek 7. maddesi kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı, söz konusu müdahalenin kamu hizmetlerinin sürekliliğini sağlamaya yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı kanaatine varılmıştır. Geriye müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının belirlenmesi kalmaktadır (Mehmet Haberal, B. No: 2012/849, 4/12/2013, § 113; Mehmet Ali Balbay, B. No:2012/1272, 4/12/2013, § 131; Mustafa Hamarat, B. No: 2015/19496, 17/1/2019, §§ 39, 43, 44; Ömer Faruk Eminağaoğlu, B. No: 2015/7352, 26/9/2019, §§ 46, 50, 51).

10. Bu bağlamda, kanuni dayanağı ve meşru bir amacı olduğu kabul edilen temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir. Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem niteliğinde olması, başka bir deyişle, amacı gerçekleştirmeye yönelik ve istisnai olması gerekir. Müdahaleyi oluşturan tedbirin orantılı kabul edilebilmesi için ise ulaşılmak istenen amaç ile başvurulan sınırlama tedbiri arasında aşırı bir dengesizlik bulunmaması diğer bir ifadeyle bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri arasında adil bir dengenin kurması gerekir. Bu türden bir müdahalenin kanuniliğine, meşru amaç unsuruna ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkelere Anayasa Mahkemesince birçok kararda daha ayrıntılı olarak yer verilmiştir (Mustafa Hamarat, §§ 46-50; Ömer Faruk Eminağaoğlu, §§ 53-57).

11. Anayasa'da, seçimlerde aday olmak için görevlerinden çekilen kamu görevlilerinin görevlerine geri dönüşlerine ilişkin sınırlayıcı bir hüküm yer almamaktadır. Kanun koyucu, bu alanda, Anayasa'nın 13. maddesindeki ölçütleri gözetmek kaydıyla düzenleme yapma konusunda takdir yetkisine sahiptir. Nitekim kanun koyucu, 298 sayılı Kanun'un ek 7. maddesindeki düzenlemeyle milletvekili seçimlerinde aday ve aday adayı olan devlet memurları ve diğer kamu görevlilerinin adaylığı veya seçimi kaybetmeleri hâlinde göreve dönebileceklerini kabul etmiş ancak göreve geri dönüş için seçimlerde aday ya da aday adayı olunması şartını öngörmüştür (Mustafa Hamarat, §§ 51-53; Ömer Faruk Eminağaoğlu, § 59).

12. 298 sayılı Kanun'un, seçimlerde aday ya da aday adayı olmak için görevlerinden ayrılan kamu görevlilerinin göreve dönüşlerini düzenleyen kurallarının yorumlanması yetkisi şüphesiz idare mahkemelerine ve Danıştaya aittir. Anayasa Mahkemesinin görevi, seçilme hakkına yönelik kanunla öngörülen ve meşru amaç taşıyan müdahalenin başvurucunun ülkenin siyasal hayatına katılımını engelleyici, söz konusu hakkın özünü zedeleyecek ve etkisini ortadan kaldıracak ölçüde olup olmadığını değerlendirmektir (Mustafa Hamarat, § 55).

13. Somut olayda, başvurucu açmış olduğu iptal davasında sunduğu dilekçesinde ve davalının savunmasına karşı verdiği cevap dilekçesinde, aday olduğu siyasi partinin seçime katılamaması nedeniyle kesin aday listesinde adının olmadığını, bu nedenle göreve iade edilmediğini belirtmiş ancak herhangi bir siyasi partiden aday ya da aday adayı olduğuna dair bir bilgi vermemiştir. Davanın, davacının seçimlerde milletvekili adayı veya aday adayı statüsünün bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine başvurucu istinafa başvurmuş ve istinaf dilekçesinde, milletvekili aday adaylığı için Muhafazakar Yükseliş Partisine başvurduğunu belirterek bir belge sunmuştur. Bölge İdare Mahkemesi başvurucunun bu iddiasıyla ilgili herhangi bir değerlendirme yapmadan istinaf başvurusunu kesin olarak reddetmiştir.

14. Başvurucunun en azından aday adayı statüsüne sahip olup olmadığı uyuşmazlığın esasını oluşturmaktadır. Her ne kadar başvurucu, yargılamanın ilk aşamasında bu iddiasını ileri sürmemişse de istinaf aşamasında Muhafazakar Yükseliş Partisine aday adaylığı başvurusunda bulunduğunu ileri sürmüş ve bir belge sunmuştur. Bu noktada Bölge İdare Mahkemesinin uyuşmazlığın esasına ilişkin olan belgeyi değerlendirmesi ve hususta ulaştığı kanaate kararında yer vermesi gerekmektedir. Ancak nihai kararı veren Bölge İdare Mahkemesinin kararında böyle bir değerlendirme yapmadığı anlaşılmıştır.

15. Anayasa Mahkemesi, pek çok kararında, temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olması gerektiğini açık bir şekilde belirtmiştir (diğerleri arasından bkz. Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 58; Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 56; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 120).

16. Yukarıdaki bilgiler dikkate alındığında, idarenin ve Bölge İdare Mahkemesinin yaptıkları değerlendirmelerde; başvurucunun göreve iade edilmemesinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyduklarının kabul edilmesi mümkün olmamıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmayan başvuruya konu müdahalenin Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme hakkını ihlal ettiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

18. Başvurucu, iktidar partisi adaylarının ve belli sendikalara üye olanların herhangi bir belge talep edilmeden göreve başlatıldıklarını, kendisinin Muhafazakar Yükseliş Partisi aday adayı olduğu için siyasi ayrımcılığa uğradığını belirterek eşitlik ilkesinin ve göreve başlatılmaması nedeniyle de kamu hizmetine girme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

19. Kamu hizmetine girme hakkının ihlal edildiği iddiasının Serkan Acar (B. No: 2013/1613, 2/10/2013, §§ 22-25) kararı doğrultusunda konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

20. Seçilme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığı için eşitlik ilkesi yönünden ayrıca inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması, miktar belirtmeksizin tazminat talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3), B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması yeterli bir giderim sağladığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kamu hizmetine girme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Eşitlik ilkesi yönünden İNCELEME YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,

3. Seçilme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin seçilme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 4. İdare Mahkemesine (E:2017/1473, K:2018/1270) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/4/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.