TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ERDAL ÖZKAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/32317) |
|
Karar Tarihi: 2/11/2023 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Basri BAĞCI |
|
|
Kenan YAŞAR |
Raportör |
: |
Kübra KAYA |
Başvurucu |
: |
Erdal ÖZKAN |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, başvuru tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunmaktadır.
3. İnfaz Kurumunun 16/7/2019 tarihli kararıyla eşi tarafından gönderilen mektup içeriğinde bulunan dört adet fotoğrafın başvurucuya verilmesine, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesinin 28/5/2019 tarihli ve 2980/2017 sayılı Görüşü'ne ilişkin on beş sayfalık fotokopi evrakının (Komite Görüşü) sakıncalı olması nedeniyle alıkonulmasına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan mülga Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) 123. maddesine işaret edilerek belgenin nereden temin edildiğinin belli olmadığı ve başvurucuyla ilgisinin bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucu, hakkında devam eden ceza yargılamasında savunma vasıtası olarak kullanmak istediği mektup içeriğinin alıkonulmuş olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmüş, 17/7/2019 tarihli şikâyet dilekçesi ile Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) başvurmuştur. İnfaz Hâkimliği, 18/7/2019 tarihinde İnfaz Kurumu kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine karar vermiştir. Başvurucu, anılan karara karşı 23/7/2019 tarihli dilekçesi ile Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) itirazda bulunmuştur. Ağır Ceza Mahkemesi, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 9/9/2019 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
4. İnfaz Kurumunun 19/7/2019 tarihli kararıyla başvurucuya avukatı tarafından gönderilen Komite Görüşüne ilişkin 15 sayfalık fotokopi evrakın sakıncalı olması nedeniyle alıkonulmasına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; Tüzük'ün 123. maddesine işaret edilerek belgenin nereden temin edildiğinin belli olmadığı ve başvurucuyla ilgisinin bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucu, hakkında devam eden ceza yargılamasında savunma vasıtası olarak kullanmak istediği mektup içeriğinin alıkonulmuş olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmüş, 22/7/2019 tarihli şikâyet dilekçesi ile İnfaz Hâkimliğine başvurmuştur. İnfaz Hâkimliği, 23/7/2019 tarihinde İnfaz Kurumu kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine karar vermiştir. Başvurucu, anılan karara karşı 25/7/2019 tarihli dilekçesi ile Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulunmuştur. Ağır Ceza Mahkemesi, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 9/9/2019 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
5. Başvurucu 16/9/2019 tarihinde süresi içinde bütün kararlara karşı aynı başvuru formuyla bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
8. Başvurucu, İnfaz Kurumunda hukuka aykırı olarak tutuklu bulunduğunu, kendisine eşi ve avukatı tarafından gönderilmek istenen Komite Görüşünü hakkında devam eden yargılamada, Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) yapacağı bireysel başvurularda kullanacakken alıkonulduğunu, bu nedenleadil yargılanma ve etkili başvuru hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ayrıca suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Bakanlık görüşünde; başvurucunun 24/12/2021 tarihinde tahliye olması nedeniyle mağdur sıfatının değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca ceza yargılamasının istinaf aşamasında olması nedeniyle başvurucunun söz konusu mektup içeriğinin savunmasına nasıl bir katkıda bulunacağını başvuru formunda açıklamadığı ileri sürülmüştür. Bakanlık görüşünde bununla birlikte ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal sonucu olarak kişilerin sahip oldukları hakların makul gerekliliklerde sınırlanabileceği vurgulanmıştır. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
9. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, idare ve derece mahkemelerinin kararlarında ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konmaksızın ceza infaz kurumunda haberleşmesinin engellenmesine ilişkin olduğundan iddianın Anayasa'nın 22. maddesi kapsamında haberleşme hürriyeti yönünden incelenmesi gerekir.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Tutuklu ve hükümlülerin mektuplarının denetlenmesi ve alıkonulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalelerin kanuniliği, meşru amacı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkeler Anayasa Mahkemesince birçok kararda ayrıntılı olarak açıklanmıştır (Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 37-68; Muhittin Pirinççioğlu (3), B. No: 2017/34566, 10/3/2020, §§ 44-57; Cihat Ayik ve Hacı Ali Baştürk, B. No: 2017/31506, 10/3/2020, §§ 44-57).
12. Somut olayda mektubun alıkonulması nedeniyle başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (ayrıntılı açıklama için bkz. Ahmet Temiz, §§ 46, 55; Muhittin Pirinççioğlu (3), §§ 45, 47). Bununla birlikte idare ve derece mahkemeleri nereden temin edildiğinin belli olmadığı ve başvurucuyla ilgisinin bulunmadığı belirtilen Komite Görüşüne ilişkin fotokopi evrakın başvurucuya teslim edilmemesine karar vermiştir. Her ne kadar kontrolü idareye bir külfet yükleyecek (Mehmet Fatih Göksan (2), B. No: 2017/38886, 8/9/2020, § 63) ise de somut olayda fotokopi evrakın 15 sayfadan ibaret olduğu görülmektedir. Bununla birlikte başvurucunun FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklu olarak yargılamasının devam ettiği, söz konusu evrakın "keyfi tutuklama, gözaltı ve adalete erişim" konularında Komite Görüşüne ilişkin olduğu anlaşılmakta olup başvurucu ilgili içerikten Anayasa Mahkemesine ve AİHM'e başvuru yaparken yararlanacağını belirtmiştir. Bu kapsamda sakıncalı bulunan mektuptaki hangi ifadelerin hangi nedenlerle ceza infaz kurumu güvenliğini tehlikeye düşürdüğünün somut verilere dayanılarak gerekçelendirilmesi gerekmektedir (Bülent Çelebi, B. No: 2018/3397, 16/12/2020, § 47). İnfaz kurumu idaresi tarafından metin üzerinde herhangi bir karalama ve gizli haberleşme işareti bulunduğuna dair hiçbir tespitte bulunulmamıştır. Başvurucuya verilmesinde sakınca görülen bu belgelerin neden sakıncalı olduğuna dair idare ve derece mahkemeleri tarafından bir değerlendirme yapılmadığı, belgelerin nasıl bir şifreleme ve örgütsel haberleşmeye vücut vereceği konusunda somut bilgilere dayalı ilgili ve yeterli bir gerekçenin ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır (Ali Onaylı, B. No: 2019/26373, 13/4/2023, § 17). Bu nedenle müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı gösterilemediğinden demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
13. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
14. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 200.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
15. Başvurucunun 24/12/2021 tarihinde tahliye olması nedeniyle yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Öte yandan ihlalin bütün sonuçlarıyla giderilebilmesi için başvurucuya net 4.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 4.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (E.2019/2512; E. 2019/2560) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.